Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/121 E. 2021/39 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/121 Esas
KARAR NO : 2021/39

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 19/02/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eşi ve oğlu ile davalı … ve yanındaki şahıs ….’den 19/10/2016 tarihinde “… Mah. … Cad. No… …/…” adresinde bulunan ” …” adlı restoranı 260.000 TL karşılığı içindeki tüm demirbaşlar ve işletme hakkı ile devraldığını, bu devir işleminin taşınmazın mal sahibi …’nın da bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ve 01/11/2016 tarihli yazılı sözleşme imzalandığını, sözleşmede belirlenen 260.000 TL’lik bedelin 60.000 TL’sinin kira sözleşmesi depoziti olarak …’ya verildiğini, müvekkilinin kalan bedel için kendisinde nakit bulunmadığını, bundan dolayı elinde bulunan 3 adet satışa hazır aracın bulunduğunu ve bu araçları piyasada uygun zamanda uygun fiyatta satışını yapıp ödemesini yapabileceğini belirttiğini ve davalının da bu hususu kabul ettiğini, bu doğrultuda kalan 200.000 TL’lik bedelin kısmen nakit kısmet nakit karşılığı araç ve birtakım borçların ödenmesi şeklinde gerçekleştirildiğini, bu hesaplamaya dair …’nin el yazısı ve imzası ile düzenlenen 19/10/2016 tarihli devir başlıklı belge sunulduğunu, müvekkilinin kendisine düşen tüm edimlerini bu çerçevede noksansız şekilde yerine getirdiğini, davalının, müvekkilini özellikle araç satışı konusunda sıkıştırdığını, bu sebeple müvekkiline ait araçların düşük bedellerle satılmak zorunda kalındığını, bu satışlardan müvekkilinin zarara uğradığını, örnek olması ve zararın görülebilmesi bakımından 10/02/2017 tarihli …. yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinin sunulduğunu, bu devir işlemi sırasında davalının restoranın özellik ve nitelikleri ile müşteri çevresi hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunarak müvekkilini yanılttığını ve müvekkilinin bu hususlara inanarak sözleşmeyi imzalandığını, restoranın işletme ruhsatı var denilmesine rağmen işletme ruhsatının olmadığının ortaya çıktığını, restorantın işletme ruhsatının olmamasından dolayı müvekkilim maddi ve manevi olarak ciddi şekilde zarar gördüğünü, bunların yanı sıra devir sözleşmesinde kendilerinin olduğunu iddia edip bedelini müvekkilden aldıkları ayran makinesi ile soğutucuların gerçekte onların olmadığının ve ilgili firmalar tarafından emanet olarak konulduğunun ortaya çıktığını, bu makinelerin müvekkilinin elinden firmalar tarafından alınmaya çalışıldığını, müvekkilinin bu durumun ticari hayatını sekteye uğratabileceği gerçeğiyle gerek nakit gerekse de senet ile makine ve buzdolaplarının borcunu ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin samimi bir şekilde nakit parasının olmadığını, kendisine süre verilmesini istediğini ve bu hususu davalının da kabul etmesine rağmen davalının daha sonraki süreçte sürekli olarak müvekkilini sıkıştırdığını ve bu sıkıştırmalar neticesinde müvekkilinin zor durumda bırakıldığını, … marka aracının piyasa değeri 38.000 TL iken baskı sonucu galeriye 30.000 TL bedelle, …. marka aracının piyasa değeri 28.000 TL iken baskı sonucu 15.000 TL bedelle, Kia Sorento marka aracının piyasa değeri 48.000 TL iken 27.000 TL bedelle satılmak zorunda kalındığını, bu satışlardan müvekkilinin yaklaşık 35.000 TL zarara uğradığını, davalının hesaplama konusundan müvekkilini yanıltarak 10.000 TL fazla bedel alındığını, devir başlıklı ve …’nin el yazısı olan belgenin toplamının 10.000 TL fazla hesaplandığını ve bu bedelin müvekkilinden alındığını, 19/10/2016 tarihli devir başlıklı belgeye göre devir işlemi 260.000 TL’ye mal olacakken 299.000 TL’ye mal edildiğini, buna göre yapılan fazla ödemenin istirdadı gerektiğini beyanla açılan davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası nedeniyle müvekkilin davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespitine, dava konusu senedin iadesine, müvekkilin fazla yaptığı ödemelerin davalıdan istirdatına, müvekkilinin, davalının sözleşmeye aykırı davranmasından dolayı uğramış olduğu zararlar dolayısıyla davalının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ödemesine, %20’den aşağı olmamak üzere haksız ve kötü niyetle başlatılan icra takibi dolayısıyla davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dilekçesinde bahsettiği ticari ilişkinin müvekkili … ile … arasında olduğunu, davacı … arasında olmadığını, dolayısıyla eldeki davanın geçmişteki ticari ilişkiye dayandırılarak … tarafından açılmasında ya da … tarafından açılırken geçmişteki ticari ilişkiye dayandırılmasında hukuka uyarlık bulunmadığını, dava konusu yapılan işyerinin açılışının satıştan sonra dava dışı … adına yapıldığını, taraflar arasında 19/10/2016 tarihli bir devir sözleşmesi olmadığını, davacının dayandığı 19/10/2016 tarihli belgenin müsvedde not kağıdı gibi birtakım yazıların bulunduğu, taraflardan hiçbirisinin imzasını taşımayan, altında isim olarak sadece … yazan bir belge olduğunu, ne davacının ne de dava dışı …’nun imzasının taşımayan bu belgenin imzası bulunmayan müvekkili ile ilişkilendirilmesi ve davaya dayanak yapılmasının olanaksız olduğunu, … isimli kişinin müvekkilinin yanında sigortalı olarak çalışan … Bilgi olabileceğini, işletmeyi temsil anlamında hiçbir yetkisinin olmadığını, davacının devir sözleşmesi olarak yansıtmaya ve kabul ettirmeye çalıştığı belgenin aslında mal sahibi … ve … arasında yapılan kira sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin de bu sözleşmeye kefil olduğunu, mal sahibinin 60.000 TL depozito istemesi üzerine müvekkilinin başlangıçta verdiği 38.000 TL depozitoya ek olarak 22.000 TL daha ek depozito bedeli olarak …’ya kendi hesabından gönderdiğini, ilk ay kirasının ödenmemesi üzerine 11.000 TL’nin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkili ile … arasındaki “…” adlı işyerinin satışının 04/10/2016 tarihli sözleşmeye göre yapıldığını, davacının iddia ettiği gibi 260.000 TL değil, 255.000 TL bedel üzerinden anlaşıldığını, bunun 217.000 TL’sinin satış bedeli, 38.000 TL’sinin müvekkilinin mal sahibi uhdesinde bulunan kira depozito bedeli olduğunu, alıcının ilk 10.000 TL’lik ödemeyi yaptığını, 40.000 TL’lik nakdi ödemediği gibi 6 adet senedi de vermediğini, müvekkilinin devirden kalan 245.000 TL, mal sahibine ödediği ek depozito 22.000 TL, alıcılar yerine ödediği ilk ay kirası 11.000 TL, yemek sepetine ödenen 8.500 TL ve … Elektriğe ödenen 4.509,53 TL olmak üzere … ve …’dan 291.009,53 TL alacaklı olduğunu, sözleşmede işletme ruhsatı ile ilgili davacıya birşey söylenmediğini ve taahhüt de edilmediğini, ayran makinası ve soğutucunun “…” firmasına ait olduğunun üzerlerinden anlaşılacağını, satış sözleşmesinde bunların müvekkiline ait olduğu ve alıcılara bırakıldığı gibi bir ibare bulunmadığını, araçların değerinin altında satılmasının müvekkilini ilgilendirmediğini, zaten elde ettiği paradan müvekkiline tek bir kuruş ödemede yapmadığını, yemek sepetine ödenen 8.500 TL ve … Elektriğe ödenen 4.509,53 TL olmak üzere toplamda 13.009,53 TL’lik davacının borcunun müvekkili tarafından ödenmesi ve davacıdan tahsil edilememesi sebebiyle İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, davacının nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından müvekkilini şikayet etmiş ise de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini beyanla açılan davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak takibin durdurulmasına sebep verildiğinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlığın taraflar arasında işletme devri sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, davacının iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığı, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün .. esas sayılı takip dosyasına konu edilen senet sebebiyle davacının borçlu olup olmadığı, senedin iadesinin gerekip gerekmediği, istirdat ve maddi tazminat talepleri kapsamında davacı tarafından davalıya yapılan fazla ödeme olup olmadığı, yine sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı olarak davacının maddi tazminat talep edip edemeyeceği ve miktarı hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Davalının restoranın işletme ruhsatının olduğunu söylemesine rağmen işletme ruhsatının olmadığı ve bu sebeple davacının maddi-manevi olarak ciddi şekilde zarar gördüğü, davalının devir sözleşmesinde geçen ve kendilerinin olduğunu söylediği ayran makinası ve soğutucuların gerçekte davalıya ait olmaması sebebiyle firmalar tarafından geri alınmak istenmesi üzerine gerek nakit gerekse de senet ile davacı tarafından ödeme yapıldığı, devir yapılırken su, elektrik ve doğalgaz gibi fatura borçlarının olmadığı söylenmesine rağmen ortaya çıkan borçlar sebebiyle davacı tarafından borçların ödendiği, davalının müşteri çevresi potansiyeli konusunda gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle davacının sözleşmeyi imzaladığı ve davalının restoranın günlük kazancının en az 1.000 TL olduğunu söylemesine rağmen 250 TL’yi bulmadığı, bu sebeplerle davacının maddi zararı olduğu, davacının …marka aracının piyasa değeri 38.000 TL iken baskı sonucu galeriye 30.000 TL bedelle, … marka aracının piyasa değeri 28.000 TL iken baskı sonucu 15.000 TL bedelle, … marka aracının piyasa değeri 48.000 TL iken 27.000 TL bedelle satılmak zorunda kalınması sebebiyle bu satışlardan davacının yaklaşık 35.000 TL zarara uğradığı, davalının sözleşme imzalanırken davacıyı dolandırması sebebiyle davacının maddi olarak zarara uğradığı, 19/10/2016 tarihli devir başlıklı belgeye göre devir işlemi 260.000 TL’ye mal olacakken 299.000 TL’ye mal edildiği ve buna göre yapılan fazla ödemenin istirdadı gerektiği iddialarına dayalı olarak davacı, davalı tarafından maddi olarak zarara uğratıldığını ileri sürmüş olup diğer taraftan 11/09/2017 düzenleme tarihli, 01/07/2018 vade tarihli ve 10.000 TL bedelli senet sebebiyle davacı borcunun olmadığını iddia etmiştir.
Davalı vekili ticari ilişkinin müvekkili … ile davacının eşi … arasında olduğunu iddia etmiş olup davacı vekili sunmuş olduğu 03/04/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde “…” isimli ticari işletme için müvekkilinin eşinin sözleşmeye imza attığını beyan ederek bu şekilde davalı vekili tarafından ileri sürülen iddiaları ikrar ettiği, ayrıca yine davalının savunmalarında belirttiği üzere İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacının sunduğu itiraz dilekçesinde, davalı ile herhangi bir iş veya sözleşme yapmadığına ilişkin beyanlarının da davalının iddialarını doğruladığı, buna göre “…” isimli ticari işletmenin devrinin davalı ile davacının eşi dava dışı … arasında gerçekleştiği ve bu devire ilişkin taraflar arasında sözleşme ilişkisinin olduğu hususunun çekişmesiz olduğu, bu sözleşme kapsamında maddi olarak zarara uğratıldığı iddiaları ile davacının, davalıdan talepte bulunmasının sözleşmenin tarafı olmaması sebebiyle mümkün olmadığı, bu haliyle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, kaldı ki mevcut delil durumuna göre davacının iddiaları ispata muhtaç olduğu gibi, basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğünde olan davacının taleplerinin dinlenebilirliğinin de bulunmadığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına konu olan 11/09/2017 düzenleme tarihli, 01/07/2018 vade tarihli ve 10.000 TL bedelli senedin davacı tarafından tüm borcun ödenmesine rağmen hesap yanlışlıkları yapılması sebebiyle fazladan verildiği ve davalı tarafından iade edileceği söylenmesine rağmen icra takibine konulduğu iddia edilmiş olup dava konusu edilen senedin davalı lehine düzenlendiği, senedin ön yüzünde davacı ile birlikte …, … ve ….’nun isim ve imzalarının bulunduğu, senedin “nakden” kaydını içerdiği anlaşılmakla bu kayıt karşısında borcu olmadığını ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu, iddianın kanun gereği tanıkla ispatlanamayacağı, ancak yazılı delillerle ispatlanabileceği, davacının ise dava konusu senede ilişkin iddialarını yazılı delillerle ispat edemediği, davacının iddiasının soyut ve ispata muhtaç olduğu, davacı tarafça yemin deliline dayanılmış olmakla davalı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacağı hususunda beyanda bulunmak, yemin teklif edecek ise yemin metnini ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilerek sonuçlarının da ihtar edildiği, davacının 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra yemin metnini ibraz etmesi sebebiyle yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilerek dosya kapsamında yer alan mevcut delillere göre davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmaması ve davasını ispatlayamaması sebebiyle davanın reddine dair karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
Davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde davacının haksız ve kötü niyetli olarak takibin durdurulmasına sebep verdiğinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş olup, kısa kararda bu talep hakkında değerlendirme sehven yapılmamış ise de, 28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazedete yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik kapsamındaki HMK 305/A gereğince talep değerlendirilmiş olup aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

Mahkememizce İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasında takip konusu alacağın %15’i oranında teminat mahkeme veznesine yatırıldığı takdirde icra veznesindeki paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesi yönünde karar verilmiş olup mahkememiz veznesine gerekli teminatın yatırıldığı anlaşıldıktan sonra 28/02/2019 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğüne ihtiyati tedbir kararının uygulanması için müzekkere yazılarak 01/03/2019 tarihli karar ile Mahkememizce verilen tedbir kararı uygulanmış ise de dosya borcunun ödendiği Müdürlüğün 22/03/2019 tarihli kararından anlaşılmakla tedbirin uygulanması ile dosya borcunun ödenmesi arasında geçen sürenin çok kısa bir zaman olması dikkate alındığında davalı tarafın tazminat talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 59,30 TL peşin harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 239,60 TL peşin harç ile sonradan yatırılan 1.383,00 TL tamamlama harcının toplamından oluşan 1.622,60 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.563,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 12.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır