Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1042 E. 2023/598 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1042 Esas
KARAR NO : 2023/598

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 09.06.2018 tarihinde saat 20:00 sıralarında müvekkilinin … Caddesi üzerinde seyir halinde olduğu sırada, karşıdan süratle gelen davalı …’in kullandığı davalı …. Ltd. Şti.’ye ait … plakalı aracın çarpması sonucu yaralanmış olduğunu ve olay yerine gelen ekiplerce hastaneye getirilerek tedavi altına alınmış olduğunu, davalı ….de 2.12 promil alkol tespit edilmiş olduğunu, bu haliyle davalının asli ve tam kusurlu olduğunu, … plakalı aracın zorunlu tarfik sigortası davalı …. Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenmiş ve …. numaralı trafik poliçesi kapsamında müracaat edilmiş olduğunu fakat sonuç alınamamış olduğunu beyanla; kazaya karışan … plakalı araç kaydına 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına, konusunda uzman bilirkişi vasıtası ile müvekkilinin maluliyet oranının tespitine, akabinde maluliyeti nedeniyle oluşan maddi tazminatının (sigorta şirketinin poliçesi ile sınırlı olmak üzere) konusunda uzman bilirkişi vasıtası ile tespit edilerek kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (200.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat klozu olması halinde poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı … Sigorta A.Ş.’nin de manevi tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, tahsiline) adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı …. yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Unvan:… Sigorta A.Ş.) vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava trafik kazasından kaynaklanan bir haksız fiil isnadından doğduğu için görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple öncelikle görev itirazında bulunuyor olduklarını, bu nedenle mahkememizce davanın esasa girilmeksizin usulden reddedilmesini talep ediyor olduklarını, huzurdaki dava bakımından dava şartı mahiyetindeki sigortacıya başvuru usulü yerine getirilmemiş olup bu nedenle işbu davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, somut olayda, davacı, her ne kadar müvekkili şirketle ilgili birtakım evrakları iletmiş olsa da, KTK m. 99 ve Genel Şart’ta belirtilen belgelerin tamamını müvekkili şirkete iletmemiş, hususen davacının iddia ettiği maluliyete ilişkin maluliyet raporu talep edilerek davacı tarafa başvurusunun eksik evrak nedeniyle gerçekleşmediği bildirilmiş olmasına rağmen ne talep aşamasında ne de arabuluculuk sürecinde ilgili maluliyet raporunun müvekkili şirkete sunulmamış olduğunu, bu itibarla KTK m. 97’de de anıldığı şekilde davacının yazılı başvuru şartlarını sağlayan, diğer bir deyişle doğru ve tam bir başvuru yapmamış olduğunu, bu durumda davacının talebinin işleme alınabilmesi için mevzuat uyarınca talep edilen maluliyet raporu iletilmemesine rağmen mahkememiz nezdinde açılan söz konusu davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının dava dilekçesi incelendiğinde de öncelikle konusunda uzman bilirkişinin yapacağı maluliyet tespiti ile tazminat talep edildiği ve bu suretle kanuni dava şartının hiçe sayıldığının izahtan vareste olduğunu, müvekkili şirkete husumet yöneltilebilmesi için gerekli olan yazılı başvuru usulen yapılmamış sayılacağından söz konusu başvuru yok hükmünde olup, işbu davanın da giderilemeyecek bir dava şartı yokluğu karşısında dava şartı yokluğundan usulden reddini talep etme gerekliliği hasıl olduğunu, davacının taleplerinin belirsiz alacak davası olarak yöneltilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107.maddesinin; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne amir olduğunu, anılan kanun hükmü uyarınca, ancak dava tarihi itibariyle belirlenmesinin davacıdan beklenemeyeceği veya belirlenmesi imkansız olan dava değeri bakımından asgari bir tutar üzerinden belirsiz alacak davası ikame edilebilmesinin mümkün olduğunu, davacı tarafından mahkememiz huzurunda dava tarihi itibariyle tazminat talebinin hesaplanabilir olmasına karşın, zamanaşımı süresini kesecek şekilde belirsiz alacak davası ikame edilmiş olmasında davacının hukuki menfaati bulunmadığından hukuka aykırı olduğunu, davacının hukuki menfaati bulunmamasına rağmen, huzurdaki davayı belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilindiği üzere hukuki yararın, 6100 sayılı Kanun’un 114.maddesi uyarınca bir dava şartı olarak kabul edilmiş olduğunu, dava şartlarından birisinin mevcut olmaması halini düzenleyen 6100 sıyıl Kanun’un 115. Maddesinin; “”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmüne amir olduğunu, açıklanan nedenlerle, davacının hukuki menfaati bulunmamasına rağmen, belirlenebilir tazminat tutarı bakımından belirsiz alacak davası ikame edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple huzurdaki davanın hukuki yarar yokluğundan hareketle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, mahkememiz aksi kanaatte ise, anılan Kanun hükmü uyarınca, eksik dava şartının giderilebilir bir dava şartı olması hâlinde, söz konusu eksikliğin tamamlatılması için davacı tarafa süre verilmesi ve bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, bu sebeple, mahkememiz tarafından yargılamaya devam edilmeden önce, davacıya dava değerini tamamlaması için kesin süre verilmesini ve bu süre içerisinde dava değerinin tamamlanmaması hâlinde, belirsiz alacak olarak ikame edilen işbu davanın hukuki menfaat yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ediyor olduklarını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen tazminat talebi bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Yargıtay içtihatları uyarınca kusur tespiti yönünden adli tıp kurumu’ndan kusur raporu alınmasını talep ediyor olduklarını, ayrıca manevi tazminat ve tedavi taleplerinin teminat dahilinde olmadığını, kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazları baki kalmak kaydıyla, dolaylı zarar niteliğinde olan “kazanç kaybı”, “efor kaybı”, “güç kaybı” ve sair dolaylı zarar taleplerinin müvekkili şirket tarafından sağlanan Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta (ZMMS) Poliçesi teminatının kapsamı dışında olduğunu, kaldı ki, ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.6.k maddesi gereğince de “Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri ”nin teminat kapsamı dışında olduğunun sarih biçimde belirtilmekte olduğunu, ZMSS Poliçesi Genel Şartları ve Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … E. … sayılı kararı başta olmak üzere istikrarlı Yargıtay kararları doğrultusunda kazanç kaybı ve değer düşüklüğü gibi hukuken dolaylı zarar olarak nitelendirilecek taleplerin müvekkili şirket tarafından sağlanan sigorta teminatı dışında kalacağını, bu nedenle diğer taleplerin kabulü gerektiği anlamına gelmemekle birlikte, davacının efor kaybı tazmin talebinin mahkememizce reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalısının uyuşmazlığa konu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi halinde, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, nitekim bu hususun Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, dolayısı ile tüm dosyanın eklenerek Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmasını talep ediyor olduklarını, davacının veya üçüncü kişinin ağır kusurunun varlığı halinde müvekkili şirkete yöneltilen zarar talebine ilişkin illiyet bağının kesilecek olduğunu, her halükarda müterafik kusurun varlığı halinde davacı lehine hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının veya üçüncü kişinin ağır kusurunun varlığı halinde müvekkili şirkete yöneltilen zarar talebine ilişkin illiyet bağının kesileceği göz önüne alınarak bu doğrultuda davacının ya da üçüncü kişilerin kazada, kazada olmasa bile davacının aracının hasar görmesinde kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve bu doğrultuda davacı lehine bir tazminat hesaplanacaksa tespit edilen kusur oranında tazminattan indirim yapılması gerektiğini, bu açıdan somut olayda, davacının mevzuat uyarınca kullanımı zorunlu olan kask, dizlik vb. koruyucu gereçleri kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi ve kullanmadığının belirlenmesi halinde müvekkili şirket aleyhine hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, mahkememizce işbu uyuşmazlık kapsamında müterafik kusurun tespiti için davacının ya da üçüncü kişinin sadece kazada kusurlu olması değil, kaza sonucu meydana gelen zararın vuku bulmasında kusur sahibi olması araştırılarak bu yönde hüküm kurulması gerektiğini, zira Yargıtay’ın bu hususların tespit edilmemesine rağmen karar verilmesinin eksik inceleme ile karar verilmesi olarak algıladığının bilinen bir mefhum olduğunu, davacının müvekkili şirkete ve mahkememize maluliyet raporunu sunmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğine ilişkin itirazları baki kalmak kaydıyla, mahkememiz aksi kanaatte olması halinde davacının sürekli maluliyetinin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş bir rapor ile ispatlanması gerektiğini, yukarıda dava şartına ilişkin itirazlarında ayrıntılı olarak belirttikleri şekilde, davacı tarafın sürekli iş göremezlik talebi bakımından öncelikle müvekkili şirkete meydana gelen zarar ile kaza hadisesi arasındaki illiyet bağını ifade eden belgeleri ve maluliyet raporunu içerecek bir yazılı başvuru yapmamış olması nedeniyle müvekkili şirket bakımından davanın reddine karar verilmesini talep ediyor olduklarını, zira, davacının zarar iddiasının karşısında anılan belgelerin sunulmaması halinde tazminat ödemesine hak kazanılmış olmasından söz edilemeyecek olduğunu, buna ek olarak, mahkememiz aksi kanaatte olması halinde davacının maluliyetinin istikrarlı Yargıtay kararları uyarınca 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’in 8. maddesinde düzenlenen şartları sağlayan bir rapor ile ispatlanması gerektiğini, buna ek olarak, yukarıdaki amir hüküm uyarınca davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafından alınacak maluliyet raporunda fiili bir muayene yapılmaksızın adli ve tıbbi belgelerin incelenmesi ile yetinilmesi ve diğer şartların eksikliği halinde yine mevzuata uygun bir maluliyet raporunun alınmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, bu durumda, mahkememizce karar verilmesi aşamasında davacının mevzuatta belirtilen şartları taşımayan bir rapor sunması halinde söz konusu raporun dikkate alınmasının mümkün olmadığını, bu itibarla, beyan hakları saklı kalmak kaydıyla davacının maluliyet iddiası ile taleplerine itiraz ediyor olduklarını, davacının dava şartı yokluğu teşkil eden ve herhangi bir maluliyet raporuna dayanmayan taleplerinin tümünün mahkememizce reddini talep ediyor olduklarını, bu itibarla, davacının sunduğu belgelerin tamamına ve davacının maluliyet iddiası ile taleplerine itiraz ediyor olduklarını, uygun bir maluliyet raporu ile müvekkili şirkete başvurulmadığı için dava şartı yokluğundan davanın reddini talep ediyor olduklarını, tedavi masrafları ve bu kapsamda değerlendirilen geçici iş göremezlik tazminatları ile sürekli iş göremezlik talebi bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazları baki kalmak kaydıyla, “geçici” zararlar ve buna bağlı taleplerinin müvekkili şirket tarafından sağlanan poliçe teminatının kapsamı dışında olduğunu, SGK tarafından karşılanması beklenen geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkili şirketten talep olunmasında hukuka uyarlık bulunmayacak olduğunu, davacının SGK’lı olup olmadığına bakılmaksızın, mevzuata göre SGK tarafından karşılanması gereken giderlerin trafik sigortalarının teminat kapsamına girmediğini, mevzuattaki son düzenlemelere göre tüm … Cumhuriyeti vatandaşlarının Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmış olduğunu, yeni düzenlemelerle işsiz olanların dahi, gelir testi yapılmasına ihtiyaç kalmadan hariçten sigorta primi ödemeleri ya da düşük gelirli kimselerin sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması amir olarak düzenlenmiş olduğunu, sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiş olduğunu, ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.6.k maddesi gereğince de “Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri” teminat kapsamı dışında olduğunu, dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi masrafları teminat kapsamı dışında olup, SGK sorumluluğunda olduğunu, bu itibarla, davanın herhangi bir bölümünü kabul anlamına gelmemekle birlikte, söz konusu tazminat kalemlerine ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmayacağını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere maluliyete dayalı tazminat hesaplarının aktüeryal metodlarla yapılması gerektiğini, bu nedenle bilirkişi incelemesinin Hazine’ye kayıtlı aktüerler aracılığı ile yapılmasını talep ediyor olduklarını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, sigorta şirketi müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının hatalı ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirketten, ancak K.T.K 98. ve 99. maddeleri uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 işgünü sonrasından itibaren, böyle bir müracaat bulunmadığı takdirde ise, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebilecek olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği faiz başlangıç tarihinin yanında müvekkili şirketten avans faizi istenmesinin de hukuka aykırı olduğunu, zira bir ticari işe veya tacire atfedilebilecek bir durum olmaması ile birlikte yukarıdaki görev itirazları doğrultusunda huzurdaki davanın haksız fiile ilişkin olması ve sigortalının aracının trafik kaydının hususi olarak belirtilmesi nedeniyle davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin ancak yasal faizden sorumlu tutulabilecek olduğunu, ilgili hususa ilişkin Yargıtay ile Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kararlarının istikrarlı biçimde bu doğrultuda olduğunu beyanla; davanın görevsizlik, dava şartı yokluğu ve pasif husumet nedeniyle reddine, mahkememiz aksi kanaatte olması halinde kusur ve tazminat miktarı yönünden aktüer bilirkişi incelemesi yapılmasına, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına, davacının tazminat taleplerinin reddine, davacı tarafça belirtilen faiz başlangıcının ve avans faizi talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Ltd. Şti. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve taleplerinin kabulü olanağı bulunmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere, davacının bir kısım taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, her ne kadar davacının müvekkili şirket nezdinde talep edebileceği herhangi bir hak veya alacak mevcut değilse de, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının dava konusu ettiği bir kısım taleplerinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazlarının mahkememizce hükmün tesisinde dikkate alınmasını talep ediyor olduklarını, dava konusu olayda müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davanın müvekkili şirket için husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, davacının dilekçesinde Asliye Ceza Mahkemesinde görüldüğünü belirttiği davaya ilişkin ise müvekkili şirket’in herhangi bir bilgisi bulunmadığını, Asliye Ceza Mahkemesinden alınan rapora ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte söz konusu davaya ilişkin olarak yokluklarında yapılan her türlü işleme itiraz ediyor olduklarını, davacının iş göremezliğine ve kusura ilişkin rapor tanzimi gerektiğini, yine, davaya konu kazaya sebebiyet veren hususlar da dahil olmak üzere, saat kaçta ve hangi koşullarla meydana geldiğine ilişkin hususların detaylı şekilde irdelenmesi ve araştırılması gerektiğini beyanla; işbu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, mahkememiz aksi kanaatte ise, davanın esastan reddine, tüm yargılama harç ve giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının tüm taleplerinin zaman aşımına uğramış olduğunu, dava dilekçesinin ve ileri sürülen vakaların kabulü mümkün olmayıp hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin bahsi geçen kaza olayında hiçbir kusuru bulunmadığını, davacının kendisinin kazada tam ve asli kusurlu olduğunu, davacınnı, müvekkilinin aracıyla kendisinin motoruna çarptığını ve müvekkilinin alkollü olduğunu iddia etmekte olduğunu, bu konuda ne bir kaza tespit tutanağı, soruşturma evrağı, ne de alkol raporu dosyaya sunulmadığı için taraflarınca değerlendirilememiş olduğunu, hatta olayın nerede olduğuna dair de ayrıntılı bilgili verilmemiş olduğunu, olayın oluş şeklinin de davacı tarafından dava dilekçesinde tam olarak izah edilmemiş olduğunu, bu aşamada bu iddialara karşın cevap haklarını saklı tutmakta olduklarını, bununla birlikte, davacının iddia ettiği gibi müvekkili alkol almış olsa dahi, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da ( davacının kusurlu hareketleri ) olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması gerektiğini, davacının hiç bir delil sunmadan müvekkili …’in alkollü olduğundan bahisle tüm sorumluluğu müvekkiline yıkmak istemekte olduğunu, ancak bu hususta Küçükçekmece …Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası için 28.11.2019 Tarihli ve … Sayılı ADLİ TIP TRAFİK İHTİSAS DAİRESİNDEN alınan raporda aynen “…Müşteki sürücü …’in asli kusurlu olduğu, sanık sürücü …’in kusursuz olduğu…” hususunun açıkça tespit edilmiş olduğunu, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin kusur durumuna ilişkin tespitinin gerekçesin de aynen “… A – Müşteki sürücü …sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyir halinde iken yola gereken dikkati vermemiştir. Olay mahallinde Y kavşağa geldiğinde, sola yönelerek seyrini sürdürmek istediği sırada kendi yön bölümü içerisinde kalacak şekilde doğrultu değiştirip seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususa riayet etmeyip, geniş bir kavisle dönüşe geçerek kontrolsüzce karşı yön bölümüne geçip karşısından gelmekte olan sanık sürücü idaresindeki otomobille çarpıştığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli ve tam kusurludur. Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile istikametine ayrılan yol bölümünde seyir halinde olduğu esnada; karşısından gelip sola yönelerek kurallara aykırı bir biçimde istikamet yönüne giren müşteki sürücü …idaresindeki motosiklet ile çarpıştığı kazada atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır…” demekte olduğunu, yani Adli Tıp İhtisas Dairesinin raporundan da görüleceği üzere müvekkilinin kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, kaza esnasında, … plaka nolu araç, davalı … Sigorta A.Ş tarafından sigortalanmış olup, davacı tarafın uğrayacakları zararların teminat kapsamında olduğunu, sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının öncelikli olarak araştırılması gerektiğini, yine, SGK tarafından davacıya tedavi giderlerinin ödenip ödenmediğinin, ayrıca, çalışmadığını iddia ettiği dönemlerde işsizlik ücreti ödenip/ ödenmediğinin de araştırılması gerektiğini, öncelikle bu araştırmaların yapılması için, ilgili sigorta şirketine ve SGK ya müzekkere yazılmasını talep etmekte olduklarını, yaşanan kaza, kazanın oluş şekli, davacının asli ve tam kusuru, SGK ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan (?) ödemeler değerlendirildiğinde, davacının maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, hiç kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan bir kaza için zarar ve tazminat talebinde bulunamayacak olduğunu, davacı …’in de aynı şekilde kendi asli ve tam kusurundan kaynaklanan olay sebebiyle taraflarından herhangi bir maddi ya da manevi tazminat talebinde bulunmayacak olduğunu, davacının talep etmiş olduğu manevi tazminat taleplerinin de oldukça fahiş ve haksız olduğunu, Hakim’in manevi tazminatın miktarını tayin ederken olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması, hükmedilecek miktarın davacıyı zenginleştirici bir nitelik göstermemesi gerektiğini, bilindiği üzere, manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiş olduğunu, o halde bu tazminatın sınırının, amacına göre hak ve nısfet ile belirlenmesi gerektiğini, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş bu içtihatları karşısında, davacının talep etmiş olduğu manevi tazminat talebinin fahiş ve haksız olduğunu, kaldı ki kazada müvekkilinin herhangi bir kusuru olmamasına rağmen, salt vicdani sorumluluğu hasebiyle kendisi ve babası …’in davacı ile yakından ilgilenmiş ve ellerinden geleni yapmış olduklarını, son olarak kazaya ilişkin Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının sonucu davayı doğrudan etkileyecek olup, bekletici mesele yapılmasını talep etmekte olduklarını beyanla; davanın reddi ile, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vakeletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 09/06/2018 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacı tarafın uğramış olduğu maluliyetinin bulunup bulunmadığı, maluliyet nedeniyle oluşan maddi zararın ve kaza nedeniyle oluşan manevi zarardan davalıların sorumlu olup olmadığı ve sorumlu olmaları halinde davalılardan tahsiline ilişkindir.
Davacının ATK …. İhtisas Kuruluna sevki ile kaza nedeniyle geçici ve kalıcı maluliyetinin oluşup oluşmadığı, tıbbi iyileşme süresi ve mevcutsa kalıcı maluliyet oranının tespiti ile rapor tanziminin istenmesine, ATK İstanbul … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 29/11/2021-…. Karar ve … A.T.Nolu raporunda özetle; kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerin tetkikinde; … Hastanesinin 09/06/2018 tarihli ve …. nolu genel adli muayene raporunda; motosiklet kazası, sol frontalde abrazyon, sağ el bileğinde hassasiyet, sağ bacakta hassasiyet, ödem ve ekimoz, sol dizde abrazyon, sol bacakta deformite mevcut olduğu, görüntülemelerde, sağ radius distal uç kırığı, sağ ve sol tibia cisim kırığı, sağ fibula parçalı kırığı, sol ayak bileği dış malleol kırığı izlendiği, … Hastanesinin 09/06/2018 yatış ve 11/06/2018 çıkış tarihli ve …. yatış protokol nolu epikriz raporunda; her iki bacak deformitesi olan hastanın radyolojik tetkiklerinde, sağ tibia ve fibula cismi orta kesimde deplase fraktür hatları, sol tibia cisimde nondeplase fraktür hattı ve sol fibula proksimalinde fraktür hattı izlendiği, opere edilmek üzere yatışının yapıldığı, bilateral tibianın plak ve vidalarla fikse edildiği, … Hastanesinin 11/06/2018 yatış ve 12/06/2018 çıkış tarihli ve … yatış protokol nolu epikriz raporunda; araç dışı trafik kazası sonrsı bilateral tibia fraktürü nedeniyle operasyonua alınan hastanın kan şekerinin normale düşmemesi üzerinde yoğun bakıma yatışının yapıldığı, … Hastanesinin 12/06/2018 yatış ve 18/06/2018 çıkış tarihli ve …. yatış protokol nolu epikriz raporunda; motor kazası sonrası her iki bacakta şekil bozukluğu olan hastanın opere edildiği, … Hastanesinin 17/09/2021 tarihli ve …. hasta nolu konsültasyon raporunda, hastanın yapılan fiziki muayenesinde alt ekstremite eklem hareket açıklıkları nötral sıfır metoduna göre her yöne normal açıklıkta bilateral eşit, sağ ve sol bacak eşit uzunlukta olduğu, … Hastanesinin 27/09/2021 tarihli ve …. protokol nolu radyoloji raporunda; her iki proksimal diafizde ve sağ fibula orta diafizde eski fraktüre sekonder kontür düzensizliği, sol tibia proksimalden orta diafizer kesime uzanan ve sağ tibia proksimal orta diafizer kesimde internal metalik plak vida izlendiği, sağ el bilek grafisinde kemik kontürleri doğal, eklem yüz ve aralıkları tabii olduğu, … Hastanesinin 27/09/2021 tarihli ve … hasta nolu epikriz raporunda, motosiklet kazası, kafa travması olmadığı, her iki bacakta kırık olduğu, bilinen DM olduğu, nörolojik muayenesinde bilinç açık, koopere, oryante, konuşma, anlama doğal, kranial sinirler intakt, motor defisit olmadığı, DTR’ler hipoaktif (diyabete bağlı), PY: F/F, serebellar muayene ve yürüyüş doğal olduğu, Kişiye ait dosyaya ekli grafilerin Kurullarınca incelenmesinde; “27/09/2021 tarihli grafilerde; sağ el bilek radial yüzde minimal skleroz (posttravmatik sekel lezyon), el bilek eklem aralığı fizyolojik limitlerde, sağ tibia proksimal diyafizde 9,5 derece anteriora açılanma ile kaynamış kırık sekeli, plak vida tespiti, sağ fibula proksimal diyafizde kaynamış kırık sekeli, sol tibia proksimal diyafizde kaynamış kırık sekeli, lateral platoya uzanan plak vida tespiti, tibia plato ve distalde malleoller grafi dahilinde olmadığı” tespit edildiğine göre; SONUÇ OLARAK; mevcut belgelere göre; …’in 09/06/2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 XII(32a……… …1)A %5, Gr1 XII(33Aa……….10)A %14, Balthazard formülüne göre: %18, E cetveline göre %18 (yüzdeonsekiz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Meydana gelen kazada tarafların oransal olarak kusurlarının tespiti amacıyla ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne müzekkere yazılmasına karar verilmiş olup, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin ….tarih ve …. sayılı raporunda özetle; olayın; 09.06.2018 günü, saat 20:00 sıralarında davacı sürücü …sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile …. caddesi üzerinde seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde sola yönelerek …. sokağa istikametine doğru devam etmek istediği sırada, karşısından …. sokak istikametinden gelmekte olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile çarpışması sonucu meydana gelmiş olduğu, kazanın; yerleşim yeri içerisindeki azami hız limiti saatte 30 km olarak belirtilen cadde sınıfı yoldaki kavşak mahallinde meydana geldiği, kaza mahallindeki yolun; 10 metre genişlikte, çift yönlü, yatayda düz, düşeyde eğimsiz ve asfalt kaplama olduğu, olay anında vaktin gündüz, görüşün açık ve yol yüzeyinin kuru olduğu, çarpma noktasının otomobil sürücüsünün seyir şeridi üzerinde olduğunun belirtildiği, ancak yol kenarlarına olan mesafesinin belirtilmediği, davalı sürücü …’in 2.12 promil alkollü olduğu, davacı …’in sürücü belgesinin bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmış olduğu, Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosya için 27.09.2019 tarihli keşfe binaen hazırlanmış dosyada mevcut 07.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı sürücü …’in tali kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in asli kusurlu olduğu kanaati belirtilmiş olduğu, Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosya için Dairelerince hazırlanan dosyada mevcut 28.11.2019 tarih, …. sayılı müşterek raporda; davalı sürücü …’in kusursuz olduğu, davacı sürücü …’in asli kusurlu olduğu kanaati belirtilmiş olduğu, Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosya için, Dairelerinin Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’nda görüşülerek hazırlanan 25.11.2020 tarih, …. sayılı müşterek raporda; davalı sürücünün ifadesinde karşıdan gelen araç nedeniyle sağa doğru manevra yaptığını belirtmesi göz önüne alındığında, müşteki sürücünün … sayılı sokağa giriş yapabileceği yani kendisi için bu yolun ters yön olmadığı fakat manevrasını kontrolsüzce yaptığı değerlendirilerek bu sürücüye asli kusur izafesinin uygun olduğu ve yine iki yönlü yolda kontrolsüzce ve yolu ortalayarak ilerleyen sanık sürücünün de asli kusurlu olduğu kanaati belirtilmiş olduğu, tüm dosya kapsamı, dava dilekçeleri, keşif zaptı, bilirkişi raporu, dairelerince hazırlanan müşterek raporlar, beyanlar ve kaza sonrası düzenlenen tespit tutanağı incelendiğinde kazanın yukarıda “OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış olup, mevcut verilere göre; davalı sürücü …’in idaresindeki kamyonet ile çift yönlü yol bölümünde seyrini yolun sağını takiben sürdürmesi ve olay mahalli kavşağa kontrollü bir şekilde yaklaşması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği, seyrini yolu ortalar vaziyette seyri ile olay mahalli kavşağa kontrolsüzce girip … caddesini takiben gelen ve … sokağa girmek isteyen davacı sürücünün istikametini kısmen kapatıp seyir durumunu bozması sonucu gerçekleşen olayda kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in idaresindeki motosiklet ile olay mahalli kavşağa asgari hızla tedbirli bir şekilde yaklaşması sola doğrultu değiştirmek sureti ile seyrine devam edeceği sokaktan yolu ortalar vaziyette gelen aracın varlığını dikkate alarak yolun sağına iyice yanaşması gerektiği halde bahsedilen bu hususlara riayet etmediği kontrolsüz seyri ile kavşağa girip, yolu ortalar vaziyette gelen araç ile çarpışması sonucu gerçekleşen olayda kusurlu olduğu SONUÇ OLARAK; yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; davalı sürücü …’in %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in %60 (yüzde altmış) oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Dosyanın kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca maluliyet tespiti yapılmak üzere ATK’ya sevkine karar verilmiş olup, ATK İstanbul … Adli Tıp İhtisas Kurulu …. Karar ve … A.T.Nolu raporda özetle; kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerin tetkikinde; … Hastanesinin 09/06/2018 tarihli ve …. nolu genel adli muayene raporunda; motosiklet kazası, sol frontalde abrazyon, sağ el bileğinde hassasiyet, sağ bacakta hassasiyet, ödem ve ekimoz, sol dizde abrazyon, sol bacakta deformite mevcut olduğu, görüntülemelerde, sağ radius distal uç kırığı, sağ ve sol tibia cisim kırığı, sağ fibula parçalı kırığı, sol ayak bileği dış malleol kırığı izlendiği, … Hastanesinin 09/06/2018 yatış ve 11/06/2018 çıkış tarihli ve …. yatış protokol nolu epikriz raporunda; her iki bacak deformitesi olan hastanın radyolojik tetkiklerinde, sağ tibia ve fibula cismi orta kesimde deplase fraktür hatları, sol tibia cisimde nondeplase fraktür hattı ve sol fibula proksimalinde fraktür hattı izlendiği, opere edilmek üzere yatışının yapıldığı, bilateral tibianın plak ve vidalarla fikse edildiği, … Hastanesinin 11/06/2018 yatış ve 12/06/2018 çıkış tarihli ve .. yatış protokol nolu epikriz raporunda; araç dışı trafik kazası sonrsı bilateral tibia fraktürü nedeniyle operasyonua alınan hastanın kan şekerinin normale düşmemesi üzerinde yoğun bakıma yatışının yapıldığı, … Hastanesinin 12/06/2018 yatış ve 18/06/2018 çıkış tarihli ve …. yatış protokol nolu epikriz raporunda; motor kazası sonrası her iki bacakta şekil bozukluğu olan hastanın opere edildiği, … Hastanesinin 17/09/2021 tarihli ve … hasta nolu konsültasyon raporunda, hastanın yapılan fiziki muayenesinde alt ekstremite eklem hareket açıklıkları nötral sıfır metoduna göre her yöne normal açıklıkta bilateral eşit, sağ ve sol bacak eşit uzunlukta olduğu, … Hastanesinin 27/09/2021 tarihli ve …. protokol nolu radyoloji raporunda; her iki proksimal diafizde ve sağ fibula orta diafizde eski fraktüre sekonder kontür düzensizliği, sol tibia proksimalden orta diafizer kesime uzanan ve sağ tibia proksimal orta diafizer kesimde internal metalik plak vida izlendiği, sağ el bilek grafisinde kemik kontürleri doğal, eklem yüz ve aralıkları tabii olduğu, … Hastanesinin 27/09/2021 tarihli ve … hasta nolu epikriz raporunda, motosiklet kazası, kafa travması olmadığı, her iki bacakta kırık olduğu, bilinen DM olduğu, nörolojik muayenesinde bilinç açık, koopere, oryante, konuşma, anlama doğal, kranial sinirler intakt, motor defisit olmadığı, DTR’ler hipoaktif (diyabete bağlı), PY: F/F, serebellar muayene ve yürüyüş doğal olduğu, Adli Tıp Kurumu …. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 29/11/2021 tarihli ve …. karar nolu mütalasında; sonuç olarak; mevcut belgelere göre; … ve …. oğlu, 27/01/1979 doğumlu, …’in 09/06/2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 XII(32a………1)A %5, Gr1 XII(33Aa……….10)A %14, Balthazard formülüne göre: %18, E cetveline göre %18 (yüzdeonsekiz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği kararına varıldığı, kişiye ait dosyaya ekli grafilerin Kurullarınca incelenmesinde; “27/09/2021 tarihli grafilerde; sağ el bilek radial yüzde minimal skleroz (posttravmatik sekel lezyon), el bilek eklem aralığı fizyolojik limitlerde, sağ tibia proksimal diyafizde 9,5 derece anteriora açılanma ile kaynamış kırık sekeli, plak vida tespiti, sağ fibula proksimal diyafizde kaynamış kırık sekeli, sol tibia proksimal diyafizde kaynamış kırık sekeli, lateral platoya uzanan plak vida tespiti, tibia plato ve distalde malleoller grafi dahilinde olmadığı” tespit edildiğine göre; SONUÇ OLARAK; mevcut belgelere göre; …’in 09/06/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında; Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, Diz ve tibia kırıkları ile diz artroplastisi, Tablo 3.33b’ye göre %5 olup Tablo 3.2’ye göre; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %3 (yüzdeüç) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, Başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği bildirilmiştir.
Dosya üzerinden GÜNSÜZ bilirkişi incelemesi yapılarak dosyanın aktüerya bilirkişisi …’a tevdine karar verilmiş olup, Tazminat Hesap Uzmanı bilirkişi …. 14/03/2023 tarihli raporunda özetle; Anayasa Mahkemesinin … E. … K. 29.12.2022 T. sayılı KTK’nun 90. Maddesine eklenen hükümlerin iptaline ilişkin kararı ile Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. … E. … K. sayılı kararı dikkate alınarak; davacının muhtemel bakiye ömrü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacının maddi zararının %10 artış ve %10 iskontolu progresif rant yöntemine göre hesaplanacak olduğunu, 01.06.1981 doğumlu olan davacı …09.06.2018 kaza tarihi itibarı ile (39) yaşında olup, TRH-2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (36) yıl ve (75) yaşına kadar yaşayacak olduğunu, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olduğunu, davacının (39-60) yaşları arasındaki bakiye aktif dönemi (21) yıl olduğunu, davacının (60-75) yaşları arasındaki pasif dönemi (15) yıl olduğunu, ATK …. Üst Kurulunun 20.05.2022 tarihli raporunda davacının; tüm vücut engellilik oranının %3 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin (9) ay olduğu, (3) ay süre ile bakıcıya ihtiyacının olabileceğinin belirtilmekte olduğunu, davacının kaza tarihindeki kazançlarına ilişkin SGK Hizmet cetveli incelenmiş ve aylık brüt kazançlarının brüt asgari ücrete eşit olduğunun görülmüş olduğunu, bu nedenle net asgari ücretlerin hesaba esas alınacak olduğunu, 09.06.2018-09.03.2019 arasındaki (9) aylık işlemiş aktif devredeki net kazançlarının toplam 15.388,97 TL olduğunu, 09.03.2019-09.06.2023 arasındaki (4) yıl + (3) aylık işlemiş aktif devrede net kazançları toplamının 185.018,59 TL olduğunu, 09.06.2023-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar Yargıtay 4., 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacak olduğunu, işleyecek aktif ve pasif devre başındaki hesaba esas net aylık ücreti 8.506,80 TL olduğuna göre; işleyecek aktif ve pasif devre başında yıllık net kazanç = 8.506,80 TL x 12 Ay = 102.081,60 TL olduğunu, 16 yıllık işleyecek aktif devrenin peşin değerinin: 1.633.305,60 TL olduğunu, 15 yıllık işleyecek pasif devrenin peşin değerinin: 1.531.224,00 TL olduğunu, davacının (9) aylık geçici iş göremezlik maddi zararının: 15.388,97 TL olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik maddi zararları toplamının: 100.486,45 TL olduğunu, olayın meydana gelmesinde davacı %60 oranında kusurlu olduğundan hesaplanan maddi zarar tutarından %60 kusur indirimi yapılacak olduğunu, davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik veya sürekli ödemesi yapıldığına dair belge bulunmadığını, bununla birlikte davacı kaza tarihinde aktif sigortalı olmadığından davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılabilmesi mümkün görülmediğini, bununla birlikte, davacının sakatlık oranı %10 oranının altında kalması ve somut olayın iş kazası olmaması nedeniyle 5510 sayılı yasanın 13 ve 19.maddelerine göre davacıya SGK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi mümkün görülmediğini, bu durumda, rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmadığını, davacıya maddi tazminat ödemesi yapıldığına dair belge olmadığından ödeme tenziline yer bulunmadığını, …. plakalı aracın kaza tarihinde geçerli ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olduğunu, kaza tarihi itibarı ile Hazine Müsteşarlığınca belirlenmiş olan ZMSS poliçe limitlerinin sakatlık yönünden 360.000,00 TL ve tedavi gideri yönünden yine 360.000,00 TL olduğunu, davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 6.155,59 TL olup, 360.000,00 TL tutarındaki tedavi giderinin teminat limitinin altında kalmakta olduğunu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 40.194,58 TL olup, 360.000,00 TL tutarındaki sakatlık teminat limitinin altında kalmakta olduğunu, Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “…MADDE 99- Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren (8) iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” denmekte olduğunu, davalı sigorta şirketine dava öncesinde ihtar edilmiş ise de bir kısım belgelerin eksik olduğunun görülmüş olduğunu, bununla birlikte; Arabuluculuk görüşmesi yapıldığı ve Arabuluculuk sürecinin 11.10.2019 tarihinde başladığının görülmüş olduğunu, buna göre; 11.10.2019 tarihinin 8 iş günü sonrası olan 24.10.2019 tarihinin davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt başlangıcını teşkil edeceği kanaatine varılmış olduğunu, davalı sürücü ve işleten yönünden ise temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 09.06.2019 tarihi olduğu kanaatine varılmış olduğunu, sigortalı aracın poliçesinden kullanım amacının ticari olduğunun görülmüş olduğunu, buna göre; faiz nev’inin avans faizi olduğu kanaatine varılmış olduğunu SONUÇ OLARAK; davacının geçici iş göremezlik maddi zararının 6.155,59 TL olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik maddi zararının 40.194,58 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden 24.10.2019 tarihi; davalı sürücü ve işleten yönünden 09.06.2019 tarihi ve faiz nev’inin avans faizi olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 20/03/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; alınan bilirkişi raporu ile 46.350,17 TL toplam maddi zarar hesabı yapılmış olduğunu, maddi tazminat yönünden harca esas değer olarak 1000 TL gösterilmiş olduğundan harcın 45.350,17 TL üzerinden tamamlanması gereği hasıl olunduğunu beyanla; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 46.350,17 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 200.000 TL manevi tazminatın ise davalı …..Ltd. Şti. ile …’den olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin karşı yana tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin zamanaşımı itirazında bulundukları görülmüştür. Karayolları Trafik Kanunun 109. maddesi gereğince motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar. Tazminata konu trafik kazanın 09/06/2018 meydana geldiği ve işbu davanın 25/12/2019 tarihinde açılmış olduğu görülmekle davalıların zamanaşımı itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
06/08/2018 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki aracın davacı sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu davacının yaralanmış olduğu, dosya arasında bulunan trafik tescil kayıtları ile sabit olduğu üzere kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın davalı … şirketi adına kayıtlı olduğu, ATK Trafik İhtisas Dairesi …. tarihli raporunda belirtildiği üzere meydana gelen kazada davalı sürücü …’in % 40, davacı sürücü …’in % 60 oranında kusurlu olduğu, ATK İstanbul …. Adli Tıp İhtisas Kurulu 01/12/2021 tarihli raporu ile davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca %18 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, maluliyet tespit işleminin kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiğinden ve kaza tarihi olan 06/08/2018 tarihinde Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükte olduğundan maluliyetin bu yönetmelik uyarınca tespiti gerektiği, buna göre ATK İstanbul … Adli Tıp İhtisas Kurulu 16/05/2022 tarihli raporu ile davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmelik uyarınca % 3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, alınan ve itibar olunan aktüer bilirkişi raporu ile davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 40.194,58 TL, geçici iş göremezlik maddi zararının 6.155,59 TL olduğu, talep edilebilecek maddi tazminat tutarı toplamının 46.360,17 TL olduğu, davacı vekilinin harçlandırılan ıslah dilekçesi de dikkate alınarak, 6.155,59 TL geçici iş göremezlik zararı, 40.194,58 TL kalıcı iş göremezlik zararı, toplam 46.360,17 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 24/10/2019 tarihinden, davalılar …. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 09/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para miktarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Bu kriterlere göre somut olay, kusur durumları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVALILARIN ZAMANAŞIMI İTİRAZININ REDDİNE,
A) MADDİ TAZMİNATA İLİŞKİN DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Davacı taraf için 6.155,59 TL geçici iş göremezlik zararı, 40.194,58 TL kalıcı iş göremezlik zararı, toplam 46.360,17 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 24/10/2019 tarihinden, davalılar … Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 09/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE,
B)MANEVİ TAZMİNATA İLİŞKİN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
1-Davacı taraf için 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
1-Alınması gereken 3.166,86 TL harçtan peşin alının 686,52 TL peşin harç ile 180,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 866,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.300,34 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir KAYDINA,
2-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
3-Alınması gereken 2.732,40 TL harcın davalılar … ve …. Ltd. Şti.’den alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalı … ve …..Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı … ve …..Ltd. Şti. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
6-Davacı tarafça sarf edilen bilirkişi, ATK, tebligat ve posta masrafı 4.176,50 TL yargılama giderinin kabul oranı (%35,05) ret oranı (%64,95) dikkate alınarak hesaplanan 1.463,86TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, (Davalı … ve …..Ltd. Şti.’nin tamamından, davalı … Sigorta A.Ş.’nin 785,80 TL ile sınırlı sorumluluklarına)
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden kabul oranı ret oranı dikkate alınarak hesaplanan 857,34 TL’sinin davacıdan, 462,66 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir KAYDINA, (Davalı … ve … Ltd. Şti.’nin tamamından, davalı … Sigorta A.Ş.’nin 248,36 TL ile sınırlı sorumluluklarına)
8-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 740,92 TL ile ıslah harcı 180,00 TL olmak üzere toplam 920,92 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, (Davalı … ve …. Ltd. Şti.’nin tamamından, davalı … Sigorta A.Ş.’nin 494,35 TL ile sınırlı sorumluluklarına)
9-Davalı ….Ltd. Şti. tarafından sarf edilen 80,00 TL yargılama giderinin kabul oranı ret oranı dikkate alınarak hesaplanan 51,96 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/06/2023

Katip …
¸

Hakim ….
¸