Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/983 E. 2021/131 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/983 Esas
KARAR NO : 2021/131

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1997 yılında kardeşler …, davalı … ve diğer kardeşler ile birlikte kurulmuş olduğunu, ancak, ticaret sicil kayıtlarında dava dışı … ve davalı …’in ortak olarak görülmüş olduğunu, 1999 yılında kardeşler arasındaki ortaklığın sona ermesi üzerine, şirketin tamamen dava dışı …’e bırakılmış olduğunu, şirketin tek hissedarı ve yetkilisinin … haline gelmiş olduğunu, ancak kardeşler arasındaki mevcut güven ilişkisine istinaden ticaret sicil kayıtlarında hisse ve yetki devrinin gerçekleştirilmemiş olduğunu, kağıt üzerinde dava dışı … ve davalı …’in ortak olarak kalmaya devam etmiş olduklarını, 2002 yılına gelindiğinde farklı sektörde faaliyet gösteren davalı …’in işlerinin kötü gitmesi üzerine, dava dışı …’in, davalı …’i şirket muhasebesine ve bir kısım işlere yardımcı olması için %10 kâr ortaklığı ile davet etmiş olduğunu, … tarafından teklifin kabul edilmiş olduğunu, müvekkili şirket nezdinde, %10 kâr ortağı olarak şirketin ön muhasebesiyle ilgilenmeye ve bir kısım idari işlerde dava dışı …’e yardımcı olmaya ve sonrasında limited şirkette müdür olarak görev yapmaya başlamış olduğunu, 2015 yılında ise şirkete ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığını, şirket banka hesaplarından bir kısmı davalı … hesaplarına olmak üzere, yüklü miktarda para çıkışlarının yapıldığının, şirket kârının büyük bir bölümünün şirket hesaplarında olmadığının tespit edilmiş olduğunu, bunun üzerine davalı …’in müdürlük görevine son verilmiş olduğunu ve davalı …’in şirketteki paylarının 12.03.2015 tarihli Pay Devri Sözleşmesi ile 50.000,00 TL bedel karşılığında dava dışı ….’e devredilmiş olduğunu, şirkete ait fiziki ve elektronik ortamda tutulan kayıtların incelenmeye başlaması ile birlikte, şirket defter ve belgelerinin usulsüz ve gerçeğe aykırı tutulduğunun, elektronik ortamda tutulan kayıtların şirkete ait bilgisayardan silindiğinin görülmüş olduğunu, bunun üzerine, kurtarma programları ile silinen kayıtların geri getirilmiş, defter ve belgelerin resmi beyannameler ile birlikte karşılaştırılarak, ayrıca elektronik ortamda tutulan müşteri sipariş formları ve sair evraklar toparlanarak, banka kayıtları ile karşılaştırma yapılmış olduğunu, müvekkili şirkete ait, ellerinde bulunan defter/belgeler ve banka kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde 5.000.000 USD’nin üzerinde açık bulunduğunun tespit edilmiş olduğunu, bu açığın; … Tekstile ait banka hesaplarından karşılıksız para çıkışları, davalı …’in şirkete ait tahsilatları şahsi hesaplarından yaparak kayıt dışı gelirin yok edilmesi, şirket müşterilerine kesilen faturaların düşük bedelli kesilmesi, gerçek bedel ile fatura bedeli arasındaki farkın kayıt dışı tutulması gibi yöntemlerle oluşturulmuş olduğunu, davalının şirketten ayrılır ayrılmaz 07.05.2015 tarihinde … İç ve Dış Ticaret … isimli ticari işletmeyi kurmuş olduğunu, yeni kurduğu bu ticari işletme ile müvekkilinin ticari sırlarını kullanmış, müşterilerini çalmış ve ticari itibarını yok etmiş olduğunu, davalının açık ve net bir şekilde haksız rekabet teşkil eden eylemleri dolayısıyla, müvekkilinin zarara uğramış olduğunu, müvekkilinin ihracat ağırlıklı çalışan bir şirket olduğunu, yurt dışında, farklı ülkelerde faaliyet gösteren birçok önemli müşterisi bulunmakta olduğunu, davalının ticari sırları kullanmak suretiyle bu müşterilere ulaşarak, gerek müvekkili şirketi kötüleyerek gerekse malları alış fiyatına satarak sırf müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla, müşterilerinin müvekkili şirket ile iş yapmasını engellemiş olduğunu beyanla; öncelikle davalının mal varlığını başta oğlu olmak üzere, başka kişiler üzerine yapıyor olması, haksız rekabetin (Unvan dahi aynıdır) açık bir şekilde görülüyor olması ve haksız kazancın katlanarak büyüyor olması nedenleriyle, huzurdaki davanın neticelenmesine kadar tahsil kabiliyetinin ortadan kalkması ihtimalinin yüksek olması da göz önüne alınarak, uygun bir teminat karşılığında davalının taşınmazları üzerine dava sonuçlanıncaya kadar HMK’nın 392 vd. maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, davalının haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti ile müvekkilinin zararının tespiti halinde artırılmak üzere HMK’nın 107. maddesi gereğince, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1997 yılında kardeşleri …, …, … ve … ile birlikte ortaklaşa … Tekstil Gıda ve İnş. San. Tic. Ltd.Şti şirketini kurmuş olduklarını, ancak şirketin müvekkili … ile … adına tescil edilmiş olduğunu, her ne kadar 1999 yılında ortaklık dağılmışsa da 2005 yılında Kardeş …’in ortaklık teklifi ile firmanın yeniden faaliyete geçirilmiş olduğunu, söz konusu anlaşmaya göre müvekkilinin ağabeyi … ile her ne kadar şirketin büyük bir kısmı müvekkilinin üzerinde resmi olarak görünse de müvekkilinin şirket karı üzerinde %10 ve giderler konusunda da ortaklaşa olarak anlaştıkları bir ortaklık süreci başlamış olduğunu, kardeşler arasında 2015 yılının Şubat ayına kadar sorunsuz devam eden bu ortaklığın, yılın ilk çeyreğinde müvekkilinin anlayamadığı bir nedenle …’in ortaklığı bitirmek istemesiyle yeni bir sürece girmiş olduğunu, tanıkların şahadetiyle toplantı yapıldığını, bu toplantıda geriye doğru hesap yapılarak kimin ne kadar alacağı olduğuna karar verileceğinin karara bağlanmış olduğunu, ancak hesap yapılana kadarki süreçte; müvekkili …’in şirketi tamamen …’in gösterdiği kişiye devredecek, kasa devri yapılacak, şahsi hesaplar devredilecek, müvekkilinin kullandığı ve şirket üzerinde görülen … plakalı aracın müvekkilinin kalmaya devam edecek, hesap dönemi kapandığında ise müvekkilinin alacağı miktardan aracın bedeli düşürülecek ve kendisine devri sağlanacak, hesap bitiminde taraflar hisseleri oranında paylarına düşen miktarları nakit olarak alacaklar; borç çıkması halinde de borç şirkete ödenecek şeklinde anlaşma olduğunu, her ne kadar müvekkili şahitler huzurunda varılan bu anlaşma gereği kararlaştırılan her bir hususu yerine getirmiş ve hesaplamanın yapılmasını beklemişse de aradan geçen zamana rağmen hesaplama masasından birçok kez kalkıldığı gibi; ağabey … tarafından kendisine hisse payı bedeli ödememe adına- gerçeğe aykırı gerekçelerle davalar açılmış olduğunu, müvekkilinin savcılığa yapılan haksız ve mesnetsiz şikayetlere maruz kalmış olduğunu, müvekkilinin Beyoğlu …. Noterliğinin 12/03/2015 tarih ve … yevmiye numaralı “Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi” ile resmiyette sahibi olduğu … hisselerinin tümünü 1. davalı …’e devretmiş olduğunu ve bu zamana kadar da fiiliyatta %10 kar ortaklığına düşen hissesine ilişkin hisse bedellerini para olarak almamış olduğunu, müvekkilinin ticari işletmesinin bir şahıs şirketi olduğunu, müvekkilinin ticari işletmesini kurma tarihinin 07.05.2015 olup, bundan evvel davacı şirketin organik bağı olmayan herhangi bir şirkette ortaklığı bulunmadığını, ortaklıktan çıkılmasından sonra taraflar arasında rekabet yasağına dair bir sözleşme bulunmamakta olduğunu, hisse devir sözleşmesinde dahi “ağırlaştırılmış bir rekabet yasağı hükmünün, hak ve koşullarının mevcut olmadığının” belirtilmekte olduğunu beyanla; haksız rekabetin tespiti ve tazminat talep edilmesine dair davanın önce zamanaşımı yönünden reddine, kabul edilmemesi halinde esastan reddine, İhtiyati tedbiri gerektirir delil ve emareler bulunmadığından tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davacı şirketten çıkarılan davalının işten çıkarılmasının ardından haksız rekabet teşkil eden fiilleri nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği, her iki tarafın aynı sektörde aynı kişi ve şirketlerle iş yapıp yapmadığı, aynı iş kolunda faaliyetlerinin olup olmadığı, aynı şirketlerle iş yapmasının tek başına haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği, davacıya yönelik bu eylemler nedeniyle haksız saldırı söz konusu olup olmadığı, davacının söz konusu eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zararının oluşup oluşmadığı varsa miktarlarının ne kadar olduğunun, varsa sözleşmede belirlenen cezai şart bedelinden davalının sorumlu olup olmayacağı, davalının savunmasına göre sözleşmedeki haksız rekabet yasağı şartının tarafların yaptığı işin niteliği gereği ve kanuni sınırlamalar nedeniyle geçerli olpu olmadığı hususlarında olduğunun tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 21/10/2019 günü, saat 15:00’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Ticaret Ve Borçlar Hukuku Uzmanı bilirkişi … ve SMMM bilirkişi … 24/03/2020 tarihli raporlarında özetle; davacı vekili tarafından sunulan 08.01.2020 tarihli dilekçesinde: “…müvekkil şirketin defter ve kayıtları Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi sebebi ile bulunduğundan huzurdaki dosya bilirkişisi tarafından gerekli inceleme gerçekleştirilemediğini, işbu sebeple Sayın mahkemeden, müvekkili şirkete ait defter ve kayıtların Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı dosyasından döndükten sonra inceleme yapılabilmesi için bilirkişiye ek süre verilmesini…” talep etmiş olduğundan ve rapor tarihi itibariyle davacı tarafından herhangi bir defter belge ibrazında bulunulmadığından incelemenin dosya üzerinden gerçekleşmiş olduğunu, herşeyden önce davalının 1997 yılında kurulan davacı şirketin kurucu hissedarlarından birisi olduğunu, 2002 yılından itibaren davalının %10 kar payı ile şirket nezdinde ön muhasebe ile ilgilenmeye başladığını, 12.03.2015 tarihli Pay Devri sözleşmesi ile 50.000.00 TL bedel karşılığında dava dışı …’e devrederek şirketten ayrıldığını, kısa bir süre sonra da, 07.05.2015 tarihinde, … İç ve Dış Ticaret … isimli ticari işletmeyi kurduğunu, davacının bir takım müşterileriyle iş yaptığı hususlarında bir ihtilaf bulunmadığını, davacı şirketin ön muhasebesini tutan davalının, 12.03.2015 tarihli Pay Devri sözleşmesi ile 50.000.00 TL bedel karşılığında dava dışı …’e devrederek şirketten ayrıldığını, kısa bir süre sonra da, 07.05.2015 tarihinde, … İç ve Dış Ticaret … isimli ticari işletmeyi kurduğunun anlaşılmakta olduğunu, yine, davacının ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle, davalının, davacının çalışmış olduğu hangi şirketlerle irtibata geçerek ne kadarlık iş yaptığının tespit edilememiş olduğunu, cevap dilekçesinde “… bir şahıs işletmesi olan müvekkilimin bir unvanı kullanması haksız rekabet teşkil etmeyecektir kanaatindeyiz. … müvekkilimin de ortak mal sattığı bir iki isimden yola çıkarak, piyasa koşullarında uğradığı zararı müvekkilimden çıkarmaya, büyük balık olarak küçük balığı yutmaya, müvekkilimin kıt kanaat elde ettiği kazancına göz koymaya çalışmaktadır. … davacı, kendisi bizatihi müşterileri ile anlaşma zemini sağlayamayarak arasını bozmuş, müşteriler de tanıdık bir isim olarak müvekkilime mal tedariki konusunda başvurmuşlardır. müvekkilimin sermaye gücü de olmadığından küçük çaplı mal satışları yapabilmekte, hayatın doğal akışı düşünüldüğünde küçük bir firmanın, piyasada ün ve portföye sahip başka bir firmayı haksız rekabet fiilleriyle zarara uğratması mümkün olmayacaktır” yönündeki beyan ve ikrarları dikkate alındığında, davalının davacının müşterilerine ulaşmak suretiyle iş yaptığının da anlaşılmakta olduğunu, bu durumda, davacıyla aynı faaliyet alanında şirket kuran, hatta davacının ticaret ünvanı ve markasının temel ibaresi olan “…” ibaresini kendi ticaret ünvanında kullanan ve yine davacının sahip olduğu müşterilere ulaşmak suretiyle iş yapan davalının haksız rekabet eyleminde bulunduğunun kabulü gerektiğini, davacının, haksız rekabet eyleminde bulunan davalıya karşı haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası, zarar ve ziyanın tazmini ve mahkeme hükmünün ulusal bir gazetede ilanı taleplerinde bulunabileceğini sonuç olarak; davacı şirketten ayrıldıktan kısa süre sonra, davacıyla aynı faaliyet alanında şirket kuran, hatta davacının ticaren ünvanı ve markasının temel ibaresi olan “…” ibaresini kendi ticaret ünvanında kullanan ve yine davacının sahip olduğu müşterilere ulaşmak suretiyle iş yapan davalının haksız rekabet eyleminde bulunduğunun kabulü gerektiğini, davacı tarafından ticari defterler incelemeye sunulmadığından uğranılan maddi tazminatın hesaplanamadığını, TTK. m. 56/1-e hükmü uyarınca, maddi tazminat olarak, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verilebileceğini, ancak davalının haksız rekabet nedeniyle elde etmiş olduğu gelirin tespit edilemediğini, bu durumda TBK. m. 50 hükmü uyarınca yine de mahkemece uğranılan diğer zararlarla ilgili olarak maddi bir tazminat tayin edilebileceğini bildirmişlerdir.
Davacı vekili 21/07/2020 tarihli talep dilekçesi ile Bakırköy …. ATM’nin .. E. sayılı dosyasından ticari defterlerin teslim alındığını bu nedenle ticari defter ve belgelerin incelenmesini talep etmiş olmakla; mahkememizin 22/07/2020 tarihli ara kararı ile, 16/06/2020 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı uyarınca davacı tarafın Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bu hususta kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi heyeti 23/11/2020 tarihli ek raporlarında özetle; davacı … firması tarafından sunulan ticari defterlerin incelenemsi sonucunda; defterlerin açılış ve 2012,2013,2014,2015,2016,2017,2018 ve 2019 yıllar kapanış tasdiklerinin TTK ve VUK hükümleri doğrultusunda zamanında ve usulüne uygun şekilde yaptırılmış olduğunu, defterlerinin tamamının VUK kayıt nizamı ile ilgili hükümlerine uygun olarak yazdırılmış olduğunu, 2011 yılı ticari defterlerinin ise kapanış tasdiklerinin bulunmadığını, bu nedenle davacı … firmasına ait defterlerden 2011 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğine haiz olmadığını, 2012,2013,2014,2015,2016,2017,2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin ise sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğunun değerlendirilmiş olduğunu, davalı … firması tarafından sunulan 2015,2016,2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerin incelenmesi sonucunda; defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK ve VUK hükümleri doğrultusunda zamanında ve usulüne uygun şekilde yaptırılmış olduğunu, defterlerinin tamamının VUK kayıt nizamı ile ilgili hükümlerine uygun olarak yazdırılmış olduğunu, bu nedenle davalı … firmasına ait defterlerin sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğunun değerlendirilmiş olduğunu, davalının, davacının da müşterisi olan …’a 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında toplamda 1.337.031,79 TL tutarında satış yapmış olduğunu, davacının bu yıllarda bu müşteriye herhangi bir satışının bulunmadığının, davalının, davacının da müşterisi olan …’a 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında toplamda 697.500,75 TL tutarında satış yapmış olduğunu, davacının bu firmaya 2015, 2016 ve 2017 yıllarında da ticari ilişkisini devam ettirdiğinin hesap ve tespit edilmiş olduğunu, davacının 2015 yılı öncesi 5 yıllık mali tablolarının ortalamasına göre 2.996.561,07 TL tutarında ortalama net satış gelir elde ettiğini ve bunun sonucunda ortalama olarak 7.292,12 TL tutarında zarar ettiğinin tespit edilmiş olduğunu, davacı şirketin zarar etmesi nedeniyle bu aşamada talep edebileceği herhangi bir zarar hesaplanamamış olduğunu, taraflarca sunulan defterlerin karşılaştırılması sonucunda davalı tarafından davacının da müşterilerine 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında toplamda 2.034.532,54 TL tutarında satış yapılmış olduğunu, davacının 2015 yılı öncesi 5 yıllık mali tablolarının ortalamasına göre 2.996.561,07 TL tutarında ortalama net satışı gelir elde ettiğini ve bunun sonuncunda ortalama olarak 7.292,12 TL tutarında zarar ettiğini, davacının 2015 yılı öncesi 5 yılılık mali tablolarının ortalamasına göre zarar etmesi nedeniyle bu aşmada talep edebileceği herhangi bir zarar hesaplanamadığını, davalı defterlerine bakıldığında 2016,2017 ve 2018 yıllarında elde ettiği net atışlarından %0,86 oranında kar elde ettiğinin tespit edilmiş olduğunu, davacının müşterilerine yapmış olduğu satışlarından dolayı elde edilen kar tutarının ise 2.034.532,54 TL x %0,86 = 17.497,00 TL olarak hesaplanmış olduğunu neticeten; davacı şirketten ayrıldıktan kısa süre sonra, davacıya aynı faaliyet alanında şirket kuran, hatta davacının ticaret unvanı ve markasının temel ibaresi olan … ibaresini kendi ticaret unvanında kullanan ve yine davacının sahip olduğu müşterilere ulaşmak suretiyle iş yapan davalının haksız rekabet eylemlinde bulunduğunun kabulü gerektiğini, TTK. M. 56/1-ehükmü uyarınca, maddi tazminat olarak, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verilebileceğini, buna göre davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 17.497,00 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini belirtmiş olup, kısa kararda zamanaşımı itirazı hakkında değerlendirme sehven yapılmamış ise de, 28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazedete yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik kapsamındaki HMK 305/A gereğince zamanaşımına ilişkin karar tesisi ile davalı tarafın haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilen eylemlerinin 2015 ve sonrasına ilişkin olması, davanın 2018 yılında açılması olması sebebi ile reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilmiştir. Davacı taraf, davalının davacı şirketten ayrılması sonrasında … İç ve Dış Ticaret … adı ile yeni bir ticari işletme kurduğunu, davacı şirkette çalıştığı esnada edindiği müşteri çevresini kullanarak kar elde ettiği, bu eylemler nedeni ile davacı tarafın oluşan zararının tazmini talep etmektedir. Mahkememizce alınan bilirkişi ek ve asıl raporlarında davalı tarafın eylemlerinini haksız rekabet oluşturduğu, davacı tarafın bu nedenle uğramış olduğu zararının bulunduğu belirtilmiş ise de, davacının talebine konu fiillerin ilk olarak hukuki yorumunun yapılması gerektiği kanaati ile alınan bilirkişi raporları hükme esas alınmamıştır. Şöyle ki; haksız rekabet TTK m. 54/2’de “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkiyi etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlanmış ve devamında örnekleme yolu ile haksız rekabet teşkil edebilecek fiiller sayılmıştır. Davacı taraf, davalının … İç ve Dış Ticaret … adı ile ticari işletme kurmasına ve davacı şirkette çalıştığı esnada edindiği müşteri çevresini kullanması sebeplerine dayanmaktadır. Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan verilen cevabi yazıda davacı tarafın patent başvurusunun benzerlik sebebi ile reddedilmiş olduğu mahkememize bildirilmiştir. Hali ile davacı tarafın da benzerlikten yararlandığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafın dayanmış olduğu, şirkette çalıştığı esnada edindiği müşteri çevresini, kendi kurduğu şirkette de kullanması sebebi yönünden ise, davalı tarafın edindiği müşteri çevresini kendi kurduğu şirkette kullanmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, serbest piyasa ekonomisinin bir gereği olarak davalı tarafın müşteri çevresini genişletmek istemesinin yerine olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Hali ile dayanılan bu seneplerin haksız rekabet oluşturduğunun kabul edilemeyeceği açıktır. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davalının zamanaşımı itirazının reddine,
1- Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 111,48 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸