Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/976 E. 2019/32 K. 14.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/976 Esas
KARAR NO : 2019/32

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının ev sahibi olabilmek için davalı emlakçı ile anlaştığını, 16/05/2017 tarihinde davalıya imza karşılığı 21.500,00 TL peşinat verdiğini, davalının banka ile kredi ilişkisini halledeceğini ve davacı da uygun olursa evi satın alacağını, davalı çalışanı …. isimli şahısla 14/05/2017 tarihinde ….. sözleşme nolu gayrimenkul satın alınması sözleşmesi yapıldığını 2. kere davalı elemanı …. isimli şahısla 24/05/2017 tarihinde ….. sözleşme nolu gayrimenkul satın alınması sözleşmesi yapıldığını ve 3. kere davalı elemanı …. isimli şahısla 07/06/2017 tarihinde …. sözleşme nolu gayrimenkul satın alınması sözleşmesi yapıldığını, ancak bankadan kredi çıkmayınca her üç sözleşmenin de iptal edildiğini, sözleşmeler incelendiğinde 2 nüsha olduğunu, 1. nüshanın davalıda kaldığını, 2. nüshanın davacı müvekkile verildiğini, 1. nüsha incelendiğinde sayfanın 2/3 lük kısmının sözleşme olduğu ve kalan 1/3 lük kısmının ise senet şeklinde düzenlendiğini ve her iki kısmın ayrı olarak imza edildiğini, miktar olarak 14/05/2017 tarihli sözleşmeye 175.000,00 TL yazıldığını, düzenleme tarihi olarak 14/05/2017 yazıldığını, 24/05/2017 tarihli sözleşmeye 188.000,00 TL yazıldığını, düzenleme tarihi olarak 14/05/2017 yazıldığını ve 07/06/2017 tarihli sözleşmeye 188.000,00 TL yazıldığını, düzenleme tarihi olarak da 07/06/2017 yazıldığını, … isminin yazıldığını ve 2 adet imzanın atıldığını, 1. nüshanın daha sonra verileceği söylenerek davalıda kaldığını, bir süre sonra davacı müvekkilinin peşinen 16/05/2017 tarihinde daire karşılığı vermiş olduğu teminatı geri istediğini, ancak davalı tarafın bu paranın hakkı olduğunu ödemeyeceğini hatta elinde senedinin olduğunu beyan ettiğini, bunun üzerine davacı müvekkilinin 21/06/2017 tarihinde Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı tarafın ……. nolu sözleşmenin alt kısmında olan senet şeklindeki evrakı keserek ayrı bir evrakmış gibi üzerinde tahrifatlar yaparak davacı müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, takip konusu evrakın incelendiğinde 188.000 TL tutarın 18.800 TL yapılarak oynandığının kesin olduğunun görüleceğinin, davalı tarafla hiç bir şekilde mal karşılığı yapılan bir sözleşmenin olmadığını, takip konusu evraktaki tahrifatların çok açık ve net olduğunu beyanla davalı tarafından davacı müvekkiline karşı başlatılan Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyasıyla takibin durdurulması amacıyla İhtiyati Tedbir kararı verilmesini ve icra takibine konu olan 07/06/2017 tanzim 07/07/2017 vade tarihli 18.800 TL bedelli senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulünce tebligat yapıldığı, cevap verilmediği anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, İ.İ.K.’nun 72. Maddresine istinaden açılmış Menfi Tespit davasıdır.
HMK nın 138, 114 ve 115. maddeleri çerçevesinde dosya üzerinden yapılan incelemede; 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesi gereğince ; “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek tüzel kişiyi”, Aynı kanunun 3/i maddesinde; “Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1 maddesi gereğince ; ” Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” tanımlaması yapılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 73. Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir.” hükmü mevcuttur.
Dava , gayrimenkul pazarlama işi olan gayrimenkul tellallığı ücretine ilişkin icra takibindeki borca konu senetten borçlu olmadığının tespiti talebini içerir davadır . 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkında Kanunun 3 .maddesinin k bendi uyarınca davacının davalıdan gayrimenkul pazarlama işi olan gayrimenkul tellallığı hizmeti aldığı , buna göre davanın bağlı olduğu Tüketici Mahkemesinde açılması gerekirken Ticaret Mahkemesi sıfatıyla dava açılması doğru görülmemiştir. Mahkememizin tüketici sıfatı bulunmamaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, Kanununun 5/1. maddesinde de asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görevli alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/1 maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır.
Ticari davalar ise TTK 4/1. maddesinde nispi ticari davalar, 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
Mutlak ticari davalar ise TTK 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3 maddesi gereği artık asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. Maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, dava, niteliği itibarı ile simsarlık sjzleşmesinden kaynaklanmış olup, davacının gerçek kişi ve kurum olması nedeniyle mutlak veya nispi ticari dava kapsamında da bulunmadığı, T.C. İstanbul BAM. …… Hukuk D. …. E., …. K. Sayılı kararı ile, “… Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde …. satış sözleşmesinin düzenlendiği ve dava konusu menfi tespit talebinin bu sözleşmeden kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığına göre, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” ve T.C. İstanbul BAM. …. Hukuk D. ….. E., …. K. Sayılı kararı ile, “… Somut olayda davacı, davalı şirketten 23/03/2016 tarihli sözleşme ile eğitim hizmeti satın aldığına, hizmet bedeli olarak davaya konu bonolar düzenlenerek tevdii edildiğine, uyuşmazlık sözleşmeden cayma hakkının kullanılmış olduğu iddiasına dayalı olarak bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine ilişkin olduğuna göre, davacı dayanak sözleşmede tüketici konumunda olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin tüketici ilişkisi olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Bu itibarla uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalmakta olup, davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilir.Taraflar arasındaki temel ilişkinin eğitim sözleşmesi olduğu ve davacının tüketici sıfatını taşıdığı anlaşıldığından, uyumazlığın esasının incelenerek çözüme kavuşturulması gerekirken, yazılı şekilde dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır….” gerekçeleri ile de sabit olduğu üzere, davacının tüketici sıfatının bulunduğu, sebeple HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-6502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Görevsizlik kararının İstinaf yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda, kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE; Mahkememizin görevsizliğine dair kararın İstinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20. maddesi) Mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme YAPILMASINA,
5-HMK’ nın 330/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/01/2019
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır