Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/945 E. 2019/413 K. 15.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/945 Esas
KARAR NO : 2019/413

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/09/2018
KARAR TARİHİ : 15/04/2019
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin uluslararası hava taşıma hizmeti vermekte olduğunu, davalı tarafa da aralarındaki cari hesap ilişkisine istinaden vermiş olduğu taşıma hizmeti sonucu keşide edilen faturalardan 26.02.2018 tarihli 2.421,37 TL tutarında fatura bedelinin ödenmemiş olduğunu, davalı tarafın cari hesapta yer alan fatura bedellerini ödememesi sebebiyle faturalardaki son ödeme tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmak suretiyle davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini beyanla; talep edilen işlemiş faiz tutarından feragat ederek, takibe kötü niyetli bir şekilde itiraz eden davalının takibe konu 2.421,37 TL tutarındaki asıl alacakla ilgili borca, faiz ve feri’lerine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, takip sonrası asıl alacağa avans faizi uygulanması ile alacağın tahsiline, haksız itiraz için alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine ve yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında oluşabilecek anlaşmazlıklarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun dosyaya sunulan sözleşmelerden açıkça görülebileceğini, bu nedenle Bakırköy mahkemelerinde açılan işbu davanın yetkisizlik kararı verilerek İstanbul mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, taraflar arasında taşımacılık konusunda ticari bir anlaşma bulunduğunu, ancak davacı yanın anlaşmayı tek taraflı olarak ve hiçbir onay almadan değiştirdiğini beyan ederek anlaşma şartlarının 5 katı tutarında bedel talep ettiğini davaya konu faturasını kestiğini, faturaya davalı müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itiraz üzerine davacı şirket yetkililerinin fiyatları güncellediklerini, zam yapıldığını bildirdiklerini, ancak davalı şirkete zam yapıldığı bilgisinin daha önce bildirilmediğinden, eski fiyatlardan iş alındığını ve müşteriye eski fiyatla fiyatlandırma yapıldığını bu nedenle davacı şirkete yeni tarife bilgisi verilmediğinden eski tarifeden fatura kesmesi istenmiş ve davacı şirket yetkililerinin de konuyu halledeceklerini ve faturayı düzelttireceklerini beyan ettiklerini, ancak bir süre sonra, yeni fatura beklenirken, davacı taraftan ihtarname geldiğini, bu ihtarnameye de ihtarname ile cevap verildiğini, taraflar arasında var olan ve değiştirildiği bildirilmeyen tarifeye göre hesaplanan tutar olan 522,53TL’lik ödemenin 08/06/2018 tarihinde davacı şirketin banka hesabına ödendiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya Mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olup; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 2.421,37 TL asıl alacak, 59,51 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.480,88 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu tarafından takibe itiraz edildiği görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmaları, borç ve alacak durumunu tespiti açısından tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde resen seçilecek mali müşavir bilirkişi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, Mali Müşavir bilirkişi …. 08/03/2019 tarihli raporunda özetle; tarafların 2018 yılı yevmiye defterlerinin incelendiğini, davalı ile davacı arasında, ticari alım satım işleri gerçekleştirildiğini, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari faaliyetlerini cari hesap şeklinde devam ettirdiklerini, davacının ve davalının sunmuş bulunduğu kendilerine ait ticari defterlerin incelemesinden ve dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden tespit edildiğini, taraflar arasında, ticari bir sözleşme olduğunu, 2016 takvim yılında uygulanacak fiyat listesinde, davacı ve davalının imzalarının bulunduğunu, 2017 takvim yılında uygulanacak fiyat listesinde davacı ve davalının imzalarının bulunmadığını, davacının davalıya kesmiş olduğu faturayı e-fatura olarak düzenleyerek e-arşiv olarak davalıya gönderdiğini, davalı tarafından kanuni süresi içerisinde (8gün) itiraz edildiğini, davacının davalıya kesmiş olduğu faturanın ve davalının ödemiş olduğu havalenin kanuni defterlerine kayıtlı olduğunu, davacının davalıya kesmiş olduğunu faturanın, davalının kanuni defterlerinde kayıtlı olmadığını, davacıya ödemiş olduğu havalenin kanuni defterine kayıtlı olduğunu, davacının ve davalının sunmuş olduğu kendine ait ticari defter ve belgeler ile dava dosyasında ki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda, davacının davalıdan 1.898,84 TL asıl alacaklı olduğunu, davacının davalıdan 1.898,84 TL asıl alacağı, faiz alacağı 109,09 TL olmak üzere toplam 2.007,93 TL alacaklı olduğu kanatine varıldığını bildirmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.). Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise, burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa da, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. İtirazın iptâli davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılması mümkün değildir (Örnek: Yargıtay HGK. 14.12.2011 T. 2011/19-617 E. 2011/749 K.). Faturalarda gösterilen işler belli iken fatura kapsamı dışındaki işler esas alınarak hesaplama yapılamaz.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemede, davacı ve davalı arasında yazılı sözleşme olduğu, 2016 takvim yılında uygulanacak fiyat listesinde, davacı ve davalının imzalarının bulunduğunu, sözleşmede yer alan fiyatların yenilenmesinin de ancak yazılı bilidirim ile mümkün olacağının sözleşmede düzenlendiği, davacının yazılı olarak davalıya bilidirim yapmadan sözleşmedeki fiyatları tek taraflı olarak belirlediği ve buna ilişkin fatura düzenlendiği, fatura içeriğine davalı tarafça itaraz edildiği, davalının davacıya yaptığı ödemenin kadri marufunda ve sözleşme şartlarına göre hesaplandığı, hesaplamanın doğru olduğu, ödemenin davacı kayıtlarında da yer aldığı anlaşılmakla fazlaya ilişkin kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 41,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,04 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince 2.421,37 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair, tarafların yüzüne karşı, İstinaf yasa yolu yargısal miktar sınırının altında kalmakla kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/04/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır