Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/931 E. 2019/951 K. 23.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/931 Esas
KARAR NO : 2019/951

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2018
KARAR TARİHİ : 23/09/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul İli, … İlçesinde ….. taşımacılık işi ile uğraşmakta olduğunu, sahip şirketine ait araçlarından bazılarının iç dekorasyonunu yapması için davalılardan … Oto sahibi … ile her şey dahil 14.200,00 TL bedelle anlaşmış olduğunu, davalı şahıs tarafından işin yapılması esnasında işin karşılığı teminat olarak 14.200,00 TL bedelli Bono’nun tarihsiz olarak alınmış olduğunu, davalı …’in oto dizayn işlerinde eksikleri de olduğunu bu konuda taraflar arasında sıkıntılar yaşanmış olduğunu, davalıya müvekkilinin oğlu … hesabından …. Bankası … …. Şubesi’nden 24/07/2017 tarihinde 5.000,00 TL, 10/08/2017 tarihinde, 7.000,00 TL, 11/10/2017 tarihinde 2.000,00 TL olmak üzere senet bedeline mahsuben açıklamalı olarak toplam 14.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalıya yaptığı işlerde ki ayıp ve eksikleri için ve de fatura kesmesi için kendisine müteakip kere başvurulmasına rağmen, müvekkilinin oyalanmış olduğunu, müvekkili hakkında … …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatılmış ve icrai işleme geçilmiş olduğunu, ancak davalı …, ödemeleri alması nedeni ile ikinci kez haksız yere para tahsil edebilmek için bu kere iyiniyetli 3.şahıs yaratarak görünürde diğer davalı …’na bonoyu ciro ettiğini, bu sayede takibe karşı ödeme itirazını bertaraf etmek istediğini, icra takibi incelendiğinde, alacaklı gözüken … kendisinden sonra gelen diğer şüpheli …’i takipte borçlu olarak göstermemiş ve dolayısı ile onun hakkında icrai işlem başlatmamış olduğunu, alacaklının sadece müvekkili …’i borçlu göstererek haciz işlemi yapmış olduğunu, davalılar birlikte hareket ederek, müvekkilinden bedelini tahsil ettikleri bonoyu bir kere daha haksız yere tahsil etmeyi amaçlamış olduklarını beyanla; … …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaya şamil olmak üzere, müvekkili lehine İ.İ.K. 72 maddesi gereği icra kasasına ödenecek paranın yargılama sonuna kadar teminat karşılığı davalı tarafa ödenmesinin durdurulması hususunda tedbir kararı verilmesine, takip konusu bono için ödenen 14.000,00 TL bakımından borçlu olmadıklarının tespitine, İ.İ.K. 72. Maddesi gereği lehlerine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile diğer davalının aynı sanayi sitesi içerisinde çalışmakta olmasının ciro etme hadisesini sakatlamamakta olduğunu, tam tersine mantığa uygun olduğunu gösterdiğini, zira, müvekkili ile diğer davalı arasında, muhtelif borç ilişkileri olduğunu, takibe konu senedin bu sebeple müvekkiline ciro edilmiş olduğunu, dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi danışıklı bir hadise söz konusu olmadığını, ayrıca, takibe konu senedin şahıslar üzerine olmadığını, davanın taraflarının ilişkili oldukları şirketler adına olmadığını, icra takibinde diğer davalının taraf gösterilmemiş olmasının tamamen müvekkilinin tercihi olduğunu, paranın davacıdan tahsil edilememesi durumunda, müvekkilinin alacağının diğer davalı tarafından ödeneceğini, ancak öncelikli olarak asıl borçludan tahsilat yoluna gidilmesi, itibar kaybına sebep vermemek adına tercih edildiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının söylemiş olduğu ödemelerin, kendisi tarafından değil … tarafından gönderilmiş olduğunu, yani kendisinin borçlu olduğu senedin ödemesinin başka şahıs tarafından yapıldığını belirtmiş olduğunu, bu durumun kabul etmesinin mümkün olmadığını, kendisinin …’ten başka alacaklarının mevcut olduğunu ve hesabına gelen paraların da bu alacaklara istinaden ödenmiş olduğunu, zaten açıklama kısmına … … senet ödeme yazılarak ödemeler yapılmış olduğunu, davacıdan olan senet alacağının 14.200,00 TL olmasına karşın, ödedim dediği paranın 7.000,00+5.000,00+2.000,00=14.000,00TL olduğunu, yani davacının borç miktarını tutturabilmek için, … tarafından gönderilen paraların içerisinden 14.000,00 TL eden kısmı göstermekte olduğunu, ancak bu şekilde bile 14.000,00 TL olan doğru sayıyı bulamamakta olduğunu, birlikte alışveriş yaptığı diğer davalıdan başlattıracağı icra takibinde kedisini borçlu göstermemesini rica ettiğini, kendisine olan borcunun arkasında olduğunu, eğer gerçek borçlu Cengiz’den para tahsil edilemez ise kendisinin diğer davalıya olan borcunu ödeyeceğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, kambiyo senetlerinden kaynaklanan Menfi Tespit davasıdır.
… …. İcra Müdürlüğü’nün … Esa sayılı dosyasının celbi talep edilmiş; dosya Mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olup; davalı … tarafından davacı … aleyhine 14.200,00TL asıl alacak, 1.242,11TL işlemiş faiz, 28,40TL bono komisyonu, 585,20TL ihtiyati haciz tutarı olmak üzere toplam 16.055,71TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı görüldü.
Dava, kambiyo senetlerine mahsus takibe konu bonolar nedeniyle borçlu bulunmadığından bahisle menfi tespit istemine ilişkindir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (e TTK)’nun 691/1.maddesi). Bonoda şekil şartları eTTK’nun 688.maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” yada “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak bedelin nakden yada malen alındığı kayıtları da konabilir.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip, edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı).
Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir (HGK’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768 sayılı ilamı).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bu nedenle davacının bonoların bedelsiz olduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, davacının oğlunun senet bedeline ilişkin ödeme yaptığını ileri sürdüğü, dekontlar incelendiğinde senet bedeli ödemesi yazdığı ancak hangi senet bedeli ödemesi olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalının, dava dışı, davacının oğlu olan …’in borcu nedeniyle dekonttaki tutarların kendine ödendiğini beyan ettiği, bu beyanın borç ikrarı sayılamayacağı, davalı, “davacının başka borcu nedeniyle ödeme yapılmıştır” şeklinde beyanda bulunmadığı, dava dışı kişiye yönelik beyanda bulunması nedeniyle, beyanının ikrar mahiyetinde bulunmadığı, davalı … yönünden kötü niyetin ispatlanması gerektiği ancak Sinan yönünden de kötü niyetin ispatlanamadığı, davacı tarafça davaya konu bonolar yönünden iddiaları ispat edilememiş olup, yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 239,09 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 194,69 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden iş bu davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak iş bu davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır