Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/900 E. 2019/793 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/900 Esas
KARAR NO : 2019/793

DAVA : Menfi Tespit Davası
DAVA TARİHİ : 05/09/2018
KARAR TARİHİ : 11/07/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı taraf ile müvekkilinin 18.01.2016 tarihinde karşılıklı olarak imzalamış oldukları protokol ile …’nun …. Ltd. Şti.’nde sahibi olduğu %20 hissesini müvekkili …’ya devretmesi konusunda anlaştığını ve hisseler karşılığında müvekkilinin 45.000,00-USD bedelli senet keşide ederek davalıya verdiğini, söz konusu hisselerin devri yapılmadığı için senedin bedelsiz kaldığını, davalı tarafın bu bedelsiz senedi Bakırköy … İcra Dairesi’nin….Esas sayılı dosyası ile takibe koyarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, müvekkili ve müvekkili ile birlikte Alman vatandaşı dava dışı …. adlı şahıs davalının ortak olma teklifini kabul ederek anlaşıldığını, müvekkili ve dava dışı …. Almanya’da ikamet ettiklerini ve yabancı ortak ….Türkiye’de uzun süre kalamayacağı için davalı …’nun Türkiye’ deki yasal tüm prosedürleri kendisinin halledeceğini ve diğerlerinin sadece gelerek belgeleri imzalayacağını söylediğini, … tarafından davaya konu edilen şirketin, 25.06.2009 tarihinde İstanbul’da …. Ticaret Sicil numarası ile …Limited Şirketi olarak değiştirildiğini, müvekkili …’nın ve dava dışı ….r’in, 20.12.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ve Bakırköy… Noterliği’nin 20.12.2012 tarihli ve …. sayılı hisse devir sözleşmesi ile şirkete ortak olarak girildiğini, bu hisse devir sözleşmesinin tescili ile beraber de müvekkili şirketin ortağı olarak kaydedildiğini, …’nun kötü niyetle kandırarak müvekkilin bono keşide etmesini sağladığını, hisse devrinin yapılamayacağını bilmesine rağmen noter aracılığıyla sözleşme yaptığını, sonuç olarak hem şirket hisselerini elinde tutmuş hem de 45.000,00-USD tutarındaki senedi müvekkilinden alarak haksız kazanç sağladığını, şirket ana sözleşmesi 14. maddesi gereği genel kurul kararı olmaksızın hisse devri sözleşmesi yapılamayacağı için ve alınmış bir genel kurul kararı olmadığı için hisse devri sözleşmesinin geçersiz olduğunu, yasal tescil süresi de dolduğu için artık geçersiz sözleşme ile müvekkilin hisselere sahip olma şansı kalmadığını, bütün bu durum ise şirket ana sözleşmesini bildiği halde usulüne uygun olmayan bir şekilde hisse devri sözleşmesi yapılmasını sağlayan ve bunun karşılığında ise bedelsiz senedi alarak kötü niyetle kullanan kurucu ortak …’nun kötü niyetli davranışları sebebiyle geliştiğini, müvekkil kötü niyetli bir şekilde takibe konan bedelsiz senedi icra zoruyla ödemek durumunda kalacağı için takibin iş bu dava kesinleşene değin ihtiyaten durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini beyan ederek, müvekkili aleyhine başlatılmış olan Bakırköy … İcra Daires…. Esas sayılı takibin ihtiyaten durdurulmasına, müvekkilinin 18.01.2018 vadeli 45.000,00-USD tutarlı bedelsiz senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ….Esas sayılı icra takibinin iptaline, davalı taraf kötü niyetle takip yapmış olduğundan alacağın %20 ‘sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir. Fakat daha sonra 2. celsede beyan dilekçesi ve ekinde vatsap yazışmaları sunduğu görülmüştür. Davalı beyan dilekçesinde özetle; bahse onu şirketin önceden sahibi olduğunu, eşinin kardeşinin kocası ile aile içi sohbetlerinde “Türkiye’de iş yapmak istediğini, kendi alanında Türkiye’de faaliyet gösteren az sayıda firma olduğunu” dile getirdiğini, müteakip ziyaretlerinde ortak olma fikrini kendisine defaten ifade ettiğini, ortaklık adına …. ismi telafuz edilmediği zamanlarda bu konu üzerine istişarelerde bulunduğunu ve şirket yönetiminin kendisinde olmadığı bir ortaklıkta olmayacağını, daha önceki ortaklarında bu nedenle çok zarara uğradığını kendisine söylediğini, bir süre sonrasında ….’in Türkiye’de iş yapmak istediğini, onu ortak almaları durumunda Avrupa’dan iş alacaklarını ve şirkete bu anlamda dinamizm katacaklarını ifade ettiklerini, böyle bir ortaklıkta ….’ın bize kendilerine güvenmediği için çoğunluk hissesine sahip olmak istediğini söylediğini, yaptıkları görüşmelerde yönetimin kendisinde kalmak üzere kabul edeceğini söylediğini, yeni bir şirket kurmakla ya da halihazır faal kendi şirketinde hisse devri ile ortaklığa katılmalarının artısı ve eksisini belirttikten sonra şirketin o zamanki temsilcisi olarak yabancı ülke vatandışı müstakbel ortakların onayını alarak ve her konuda bilgilendirerek yasal prosedürleri tamamlayıp hisselerini ilgili şahıslara devrettiğini, sonrasındaki süreçlere geçmeden önce şirketin o zaman ki hal ve durumunda borcu bulunmadığını, … ve eşinin şirket yetkilerini gasp ettiklerini, …’nın şirketinin para kazandığını düşündüğü dönemlerde şirket sermayesi artışına gidere sermaye koymadan usulsüz olarak şirketin çoğunluk hissesini kendi üzerine geçirdiğini, …’nın kendisine borcu olduğunu, parayı ödememek için sürekli bahaneler uydurduğunu, karar defteri, yapmış olduğu protokol vs. ile ispatlanabileceğini, kendi adına iş yapmayı bu şirkette daha fazla sürdürmediğini, kendine temiz sayfa açmak için İzmir’de şirket kurma planlarını uygulamaya başladığnıı, bu süreçte yalanlarına devam ettiğini, şimdiye kadar yaptıkları ile borçları kendi üzerine yıkmaya çalıştığını, kendisinden aldığı borca karşılık dava konusu senedi kendisine verdiğini, şirketin hesapları üzerinden aldığı borcun daha fazla olduğunun tespit edilebileceğini, şirket ortaklığından çıkmak üzere …. Asliye ticaret Mahkemesi’ne …. esas sayılı davayı açtığını beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, başlatılan icra takibine konu senet nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, uyuşmazlığın; davalının davacı aleyhine icra takibine koyduğu bononun, tarafların dava dışı 3. şahıs ile birlikte ortağı oldukları şirketteki davalı hissesinin davacıya devri karşılığında davacı tarafından davalıya verilip verilmediği, davalının hissesinin davacıya devrinin hukuken gerçekleşip gerçekleşmediği, buna göre davacının dava konusu senet nedeniyle menfi tespit ve takibin iptali talebinin haklı olup olmadığı hususlarındadır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı takip dosyası celbedilmiş, incelenmesinde; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusuna karşı 216.467,09 TL’nin tahsili için kambiyo senedine dayalı olarak takip talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
…. Ltd. Şti’nin tüm sicil kayıtlarının celbi için müzekke yazılmış, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. sayılı ve 08/10/2018 tarihli yazı cevabında şirket hakkında en son sicil kayıtlarının mahkememize gönderilmiştir.
Tarafların ortak olduğu şirketin ortaklar kurulu defterlerini sunulması için davacı vekiline süre verilmiş, verilen süre içerisinde davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edildiği, mahkememiz 2019/44 kasa numarasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu bono aslının icra dosyasından celbi için müzekkere yazılmış, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı ve 13/03/2019 tarihli müzekkere cevabı ekinde icra takip dosyasına konu 18/01/2018 ödeme günü, 18/01/2016 düzenleme tarihli ve 45.000,00-USD bedelli senet aslının mahkememize gönderildiği, mahkememiz ….kasa numarasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki 18/01/2016 tarihli protokol altındaki imzanın davalıya ait olup olmadığı ve dava konusu bononun davacı tarafından davalıya hisse devri karşılığında verilip verilmediği hususunda davalıya dava konusu senet ve protokol fotokopisinin eklenerek ihtaratlı isticvap davetiyesi çıkarılmış, isticvap davetiyesi davalıya tebilğ edilmiş, Mahkememiz 2. celsesinde davalı …’nun alınan beyanında; kendisine gösterilen protokol altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, söz konusu protokolu davacıyla karşılıklı hazırlayıp imzaladıklarını, dava konusu icra takibine konu bononun, protokolde belirtilen bono olduğunu beyan etmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf özetle, icra takibine konu bononun davalı ve dava dışı 3. şahıs ile birlikte ortağı oldukları şirketteki davalı hissesinin davacıya devri karşılığında 18/01/2016 tarihli protokolle davalıya verdiğini, davalının hissesinin davacıya devrinin hukuken gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu senet nedeniyle menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalı taraf, davacının yabancı üçüncü kişinin şirkete ortak olmasını sağladığını, davacının daha sonraki süreçte yaptığı oyunlarla şirket müdürlüğünü gasp ettiğini, eşine vekaletname çıkararak şirketi birlikte yönettiklerini, şirketin adını kendi namına yaptığı işlerde kullandığını, keyfi fatura keserek tahsilat yaptığını, dava dışı 3. Ortağın şirkete parasal bir katkısının bulunmadığını, kendisinin her konuda yasal prosedürleri tamamlayarak şirket hissesini devrettiğini, davacının kendisine verdiği senet bedelinin aslında tarafından aldığı paralara denk geldiğini, şirket kayıt ve hesaplarından bu durumun anlaşılacağını savunmuştur. Menfi tespit talebine konu bononun davalının şirket hissesini davacıya devri karşılığında düzenlenerek davalıya verildiği hususu davalının isticvapta verdiği beyanı ve 18/01/2016 tarihli protokolle sabittir. Davalı her ne kadar Bakırköy … Noterliği’nin 18.02.2016 tarihli devir sözleşmesi ile şirketteki hissesini davalıya 60.000,00 TL karşılığında devretmişse de, 60.000,00 TL’nin davalı hissesinin nomunal değeri oluğundan sözleşmeye bu miktarın geçirildiği, asıl devir bedelinin taraflar arsındaki 18/01/2016 tarihli protokolle belirlenen dava konusu senet olduğu, Şirket ana sözleşmesinin 14. maddesi kapsamında ortaklar kurulu kararı olmadıkça pay devri yapılamayacağının kararlaştırılmış olması ve hisse devri işlemine 3. ortağın onay vermemesi nedeniyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce devir işleminin yapılmadığı, şirket sicil kayıtlarında davalının hala şirket ortağı olarak geçtiği, sonuç itibariyle devir prosedürünün tamallanamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda hisse devri karşılığı davalıya verilen bononun bedeliz kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın, davacının 3. Ortağı şirkete kendisinin getirdiği, 3. ortağın şirkete parasal katkı sağlamadığı, davacının şirket müdürlüğünü gaspederek kendi lehine kullandığı yönündeki iddialarının, dava konusu hisse devri ve karşılığı olan senetle bir ilgisi bulunmayıp iş bu davamızın konusu değildir. Davalı tarafça ileri sürülen dava konusu senedin davacının kendisinden aldığı paralara denk geldiği yönündeki savunmasının da yukarıda belirtilen protokol nazara alındığında ve davalının bu yönde bir delil ibraz etmediği görülmekle yerinde olmadığı anlaşılmış, böylece dava konusu bononun hisse devri karşılığında davalıya verildiği, hisse devrinin de gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının ispatlanan menfi tespit talebinin kabulüne, davalının icra takibinde haksız olduğu anlaşılmışsa da takipte kötü niyetli olduğu dosya kapsamından ispatlanamamakla kötü niyet tazminatı talebinini reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün…. E sayılı icra dosyasına konu 18.01.2016 düzenleme tarihli, 18.01.2018 vade tarihli 45.000 USD bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Kötüniyet tazminatı talebinin, şartları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 14.786,87-TL’nin peşin yatırılan 3.696,72-TL’den mahsubu ile eksik kalan 11.090,15-TL’nin davalıdan alınarak alınarak hazineye irad kaydına,
4-Dava ilk açılış ve harç gideri olan 3.732,62-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 86-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 18.938,03-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili davacı tarafa iadesine,
Dair tarafların yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/07/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır