Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/860 E. 2019/283 K. 18.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/860 Esas
KARAR NO : 2019/283

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ : 18/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı ile elektrik tedarik sözleşmesi imzalandığını, Ocak 2014 tarihinden itibaren elektrik satın alındığını, davalının faturalarında hizmet bedeli olmayan kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli adları altında kalemler tahakkuk ettirildiğini, bu tahsilatların Yargıtay kararlarına göre haksız olup iadesi gerektiğini, 2014 yılı Ocak-Aralık aylarına ilişkin yaptıkları tespitlerde 25.353,81 TL kendilerinden tahsil edildiğini, bunların iadesi için Beyoğlu ….Noterliği’nce ihtarname keşide ettiklerini, bunun üzerine yaptıkları icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Ekinde de; faturaların bir örneği sunulmuştur. Ayrıca Beyoğlu …Noterliği’nin 22.01.2015 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnameleri olup 25.353,81 TL’nin 3 gün içinde iadesi istenmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aktif elektrik enerjisi tedarik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin EPDK’dan aldığı lisansla elektriği tüketicilere sunduğunu, EPDK’nın kurul kararı ile bu kalemlerin tahsil edildiğini, söz konusu bedellerin ilgili dağıtım şirketine ödendiğini, bu davanın da dağıtım şirketi olan Boğaziçi Elektrik Dağıtım şirketine yönlendirilmesi gerektiğini yazarak davanın reddini savunmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile davacı davalı borçlu hakkında 03.02.2015 tarihinde 25.353,81 TL’nin asıl alacağa işleyecek %10,50 faizle tahsilini talep etmiştir. 7 no’lu ödeme emri 12.03.2015 tarihinde tebliği üzerine davalı borçlu vekili 13.03.2015 tarihli dilekçesiyle cevap dilekçesinde yazdığı nedenlerle borca itiraz etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 02.12.2013 tarihli sözleşme ile davacı davalıdan elektrik enerjisi satın aldığı görülmüştür.
Mahkememizce Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 07/06/2018 tarih ve …. Esas, …. Karar sayılı Bozma ilamından önce, Bilirkişi raporunda, taraflar arasında 02.12.2013 tarihli elektrik satışına ilişkin abonelik sözleşmesi imzalandığını, dava konusu 12 adet faturadaki söz konusu kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH, Sayaç okuma tutarının 25.353,81 TL olduğunu, yazmıştır.
Yargıtay bozma ilamından önce Mahkememizce yapılan yargılama sonunda ; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,gerekçeleriyle; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı, diğer bir ifadeyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Dairemizce de, anılan Genel Kurul kararındaki ilkeler benimsenerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.( 3.Hukuk Dairesi Dairesi’nin 20/10/2014 tarih, 2014/7090 Esas, 2014/13588 Karar, 03/11/2014 tarih, 2014/7083 Esas, 2014/14256 Karar sayılı kararları)” (Y.3.HD’nin 25.01.2016 tarih ve 2015/2408, 2016/622 sayılı içtihadı). Yukarıda yazılı Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin içtihadına göre elektrik satış şirketlerinin abonelerinden dava konusu bedelleri tahsil edemeyecekleri, bunun hukuk devleti ilkesi ve adalet düşüncesiyle bağdaşmayacağı, bunun yasal bir dayanağının olmadığı, çıkarılan tebliğlerle anılan bedellerin tahsil edilemeyeceği açıktır. Bu nedenlerle istemin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalı anılan bedellerin kendisinin aracı olup elektrik dağıtım şirketleri adına tahsilini yaptığını belirterek reddini savunmuşsa da davacı ile elektrik satış sözleşmesini davalının imzaladığı, anılan bedelleri davalının tahsil ettiği açıktır. Bu yöndeki savunmasının da reddine karar verilmiştir. Bu nedenlerle istemin kabulüne karar verilerek davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir. Takipten önce talep edilen alacak kalemleri belli yani belirlenebilir olduğu, faturalarda ne kadar anılan kalemlerin tahsil edildiği açık ve ayrı bir kalem olduğundan davacının icra inkar tazminatının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Öte yandan davacı tacir olup takipte asıl alacağa avans faizi talep edebileceğinden ve de takipte talep edilen faiz oranının takip tarihindeki avans faiz oranına denk geldiğinden bu talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile dava kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 23/05/2016 tarih ve ….E. …. K. Sayılı ilamıyla verilen kararı, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 07/06/2018 tarih ve …. Esas, …. Karar sayılı ilamı ile bozulmuş olmakla, Mahkememizce …. Esas sayılı dosya numarası ile yargılamaya devam edilmiştir.
Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un Geçici 19. maddesi ” Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe giren mevcut yönetmelik , tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. ” Geçici 20. Maddesi ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurma hakkında 17. madde hükümleri uygulanır ” hükümleri getirilmiştir.
Söz konusu yasa maddeleri ile, 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel açılmış olan dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerine ilişkin davalarda 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değiştirilen 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6446 sayılı yasanın değişik 17. Maddesinde ise söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale getirilmiştir. Geçici 19 ve 20. Maddeler uyarınca yasanın geçmişe etkili olmak üzere uygulanacağı tartışmasız hale gelmiştir.
6719 sayılı Kanunda yer alan söz konusu düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla aynı mahiyetteki davalarda başkaca mahkemelerce Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmuş, mahkememizce Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek karar beklenmiş, fakat 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da Anayasa Mahkemesi tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir. Böylece yürürlükte olan, 6719 sayılı yasanın Geçici 20. Maddesine göre dava 6719 sayılı yasa ile değişik 6446 sayılı yasa hükümlerine göre değerlendirilerek sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda elektrik mühendisi Hakkı Tezcan tarafından düzenlenen raporda, davacının …. nolu aboneliğine ait dava dosyasına sunulmuş olan her bir fatura bazında tablo halinde belirtildiği üzere, davalı … tarafından, dava konusu dönemde, davacıdan tahsil edilen ve davacının talebi olan dava konusu kalemlerin tutarlarının; toplam 25.353,81 TL olduğu, davalı tarafından dava konusu dönemde, davacıdan tahsil edilmiş ve davacının talebi olan dava konusu bedellerin, o dönem itibariyle geçerli olan EPDK ’nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu ve davalının söz konusu tutarları EPDK Kurul kararları gereği tahsil ettiği, tahsil edilen faturalardaki dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının, rapor içeriğinde de faturalar bazında tablolar halinde belirtildiği üzere, her fatura döneminde, davacının tarife grubuna ait EPDK tarafından yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatlarına uygun olarak faturaya yansıtılmış olduğu, 6719 sayılı Torba Yasa ile yapılan değişiklikle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. Maddesinin 10. fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” şeklinde düzenleme getirildiği, bu itibarla değerlendirmenin bu çerçevede kalması gerektiği, 6719 sayılı Torba Yasanın Geçici 20 inci maddesinde “(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” Hükmü bulunmaktadır. Yeni düzenleme ile getirilen hükümlerin geçmişe etkili oldukları kabul edildiğinde, söz konusu tutarların hukuka uygun olarak alındığı sonucuna varmak gerekecektir. Anılan torba yasanın 17 Haziran 2016’da yürürlüğe girdiği nazara alındığında, geçmişe dönük dava konusu alacağın hukuki durumunun Sayın Mahkeme Hakimi ‘nin takdirinde olduğu, davacının dava konusu ettiği ve talepte bulunduğu dava konusu kalemler üzerinden oransal olarak alınmış olan TRT Payı, Enerji Fonu ve Diğer Bedellerin (Belediye (Elektrik) Tüketim Vergisi – BTV), elektrik abonelerinden tahsilinin yasal dayanağı; rapor içeriğinde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, davalının davacı adına dava konusu dönemlerde düzenlemiş olduğu faturalarda, bu bedellerin yasalara ve yasalarda belirtilen oranlara uygun olarak davacıdan tahsil edilmiş olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekilinin dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı alındığı iddiasıyla açmış olduğu iş bu davada, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Geçici 19 , 20. Maddeleri ve Geçici 21. Maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesi ile söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale geldiğinden ve bu davalarda mahkemelerin yetkisi kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale getirildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmek gerekmiştir. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 28.06.2017 tarih 2017/887 Esas – 2017/727 Karar ; 16.06.2017 tarih 2017/683 Esas- 2017/670 Karar; 28.06.2017 tarih 2017/687 Esas- 2017/729 Karar ; 23.06.2017 tarih 2017/769 Esas- 2017/712 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır. ) Her ne kadar dava konusu bedeller 6719 sayılı yasa ile yasal hale gelmiş ise de dava tarihinde geçerli olan Yargıtay içtihatlarına göre davacı dava açmakta haklı bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmünü taşımaktadır. Yargılama giderlerine ilişkin bu madde 1086 sayılı HUMK’nun 425. Maddesinde sadece iki durum için yani sınırlayıcı şekilde düzenlenmiş iken yeni getirilen 6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ile davanın konusuz kalmasına yol açan tüm haller için düzenlenmiştir. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. Sayılı ilamında ” Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine ” hükmedilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, HMK’nun 331. Maddesi ve Yargıtay HGK’nin yukarıda yazılı içtihadı dikkate alındığında yargılama harç ve giderinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmuştur.
Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KONUSUZ KALMASI NEDENİYLE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 306,21 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 261,81 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3- Davacı tarafından yapılan ilk dava açılış harç gideri 333,91 TL ile bilirkişi, posta ve tebligat masrafı 775,00 TL olmak üzere toplam 1.108,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
6-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olunmak üzere verilen karar açıkça okundu. Usulen anlatıldı. 18/03/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır