Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/837 E. 2019/479 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/837 Esas
KARAR NO : 2019/479

DAVA : İpotek (Tescil İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/09/2018
KARAR TARİHİ : 02/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İpotek davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi tarafından dava dışı 3. Kişi ….. Ltd. Şti arasında yapılan mal temini karşılığında dava dışı şirketin borcunu ödememesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibinin devam ettiğini, dava dışı şirketin yapılan sorgulamalarında dava dışı şirketin yine dava dışı 3. Kişi …… AŞ’ye borçlu bulunduğu icra takipleri tespit edildiğini, icra takipleri incelendiğini, davalı şirketin müvekkili şirket borçlusu dava dışı ……. Şti’nden alacağının bulunduğunu, müvekkili şirketin dava dışı şirket olan ….k… Şti’ne mal temininde bulunduğunu, dava dışı şirketinde müvekkili şirketten temin etmiş olduğu malları davalı şirket ile aralarında akdedilmiş olan sözleşme uyarınca inşaatta kullandığını, müvekkili şirketin taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici konumunda olduğundan ve alt yüklenici sıfatına haiz olduğundan kanuni ipotek alacaklısı konumunda olduğunu beyanla müvekkili şirketin ipotek alacaklısı olduğunun tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “…..” inşaat Projesinin arsa maliki olan …, A.Ş’nin ana yüklenicisi olduğunu, …. A.Ş. İle müvekkil şirket arasında 12.06.2013 tarihli anahtar teslim inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki işbu sözleşme gereğince, davalı müvekkil şirket, ana yüklenici olarak yukarıda tapu bilgileri belirtilen arsa üzerine inşa edilen “….” isimli inşaat projesinin hafriyat, betonarme, çelik konstrüksiyon, altyapı, elektrik, mekanik ve tüm ince inşaat işlerinin, dolayısıyla inşaatın tamamını “anahtar teslim” bir şekilde yapıp, İşveren konumundaki arsa sahibi …. A.Ş’ye teslim etmeyi borçlandığını, dava dilekçesinde belirtilen; ….Ltd. Ştı, ile “….” inşaat projesinin ana yüklenicisi olan davalı müvekkil şirket arasında, 10.10.2014 tarihli “Mekanik Tesisat İşleri Sözleşmesi” imzalanmıştır. İşbu sözleşme kapsamında …, Ltd- Ştü, İstanbul İli, … İlçesi, …. Mah, …. pafta, …. ada, …. numaralı parselde kayıtlı arazi üzerinde inşa edilen “…. Projesi”ne ail mekanik tesisat işlerini yapıp teslim etmeyi “alt yüklenici” olarak üstlendiğini, dava dışı …., Lld. Şti’nin, davalı müvekkil şirkete güncel cari hesap ekstresine göre 52.076,03-TL borcu bulunduğunu, yasa gereğince; kanuni ipotek hakkı, sadece malik ve yükleniciden alacaklı olan yüklenici ve zanaatkarlara verildiğini, davacı taraf, somut durumda kanunun aradığı şekilde, alt yüklenici veya zanaatkar olmadığı gibi, malik ve ana yükleniciden alacaklı konumunda da olmadığını, böyle bir durumda, davacı tarafın dava açma hakkı bulunmadığını, davacının işbu davayı açmada hukuki yaran bulunmadığı gibi, böyle bir davayı davalı müvekkil şirkete yöneltmesi de kabul edilemeyeceğini, davanın, kanunda sayıların şartların olmaması sebebiyle hukuki yarar yokluğunda, bu olmazsa husumet yokluğundan reddî gerektiğini, somut durumda, davacı taraf. “….” projesinde alt yükleniri olan ….Ltd. Stİ.’ ne mal sattığı iddiası ile işbu davayı açtığından, yukarıda anlatılan gerekçelerle, işbu haksız, hukuka aykırı ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini beyanla müvekkil şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmaması kanuni ipotek hakkı ile ilgili yasal şartların somut durumda oluşmamış olması; davacı tarafın inşaatta çalışan yüklenici vc zanaatkar olmaması ve işbu davayı açmaya hakkı bulunmaması sebepleriyle öncelikle davacı tarafça açılan işbu haksız, hukuka aykırı, mesnetsiz davanın hukuki yarar yokluğundan ve yasal şartlar oluşmadığından reddine; bu olmazsa davanın taşınmaz malikine karşı açılmamış olması sebebi ile husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 893 ve devamı maddelerinde düzenlenen yapı alacaklısı ipoteği (inşaatçı ipoteği) tesciline ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalı aleyhine kanuni ipotek tescili şartlarının oluşup oluşmadığı, talebin kanunda düzenlenen süre içerisinde ileri sürülüp sürülmediği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarındadır.
Yargıtay 15.H.D.’nin 19.11.2014 tarih, 2014/4356 esas, 2014/6677 karar sayılı ilamı ve benzer ilamlarında ve Yargıtay …..H.D.’nin konu ile ilgili ilamlarında açıklandığı üzere, TMK’nın 893/3. maddesinde “Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkarlar”ın kanuni ipotek haklarının olduğu ve bunun tescilini isteyebilecekleri, 895. maddesinde de zanaatkarların ve yüklenicilerin kanuni ipotek haklarının çalışmayı veya malzeme vermeyi yüklendikleri andan başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabileceği, tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerektiği, tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olmasının şart olduğu, malik yeterli güvence gösterirse tescil istenemeyeceği düzenlenmiştir. Bu hükümler ile bir taşınmaz üzerinde yapılan kalıcı nitelikteki bir yapıya malzeme ve emek vererek veya sadece emek vererek katkıda bulunan, bu suretle taşınmaz malikinin malvarlığında değer artışı sağlayan yapı alacaklılarına kanuni ipotek hakkı tanınmıştır. Yapı alacağı, yalnız emek ile veya hem emek hem malzeme ile yapıya katkıda bulunma nedeniyle doğmuş alacağı; yapı alacaklıları ise, bir yapının inşasında, onarılmasında, genişletilmesi ve değiştirilmesinde eser sözleşmesine bağlı olarak çalışan yüklenicileri, alt yüklenicileri ve zanaatkarları ifade etmektedir. Yapı alacaklılarının ilk grubunu taşınmaz maliki ile aralarında eser sözleşmesi ilişkisi bulunan yükleniciler ve zanaatkarlar oluşturmaktadır. Taşınmaz maliki, yüklenici ve zanaatkarların kendisinden olan yapı alacaklarından sözleşme ilişkisi yanında kanun gereği de sorumlu tutularak bu kimselere ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır. Yapı alacaklılarının ikinci grubunu ise taşınmaz maliki ile aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayan alt yüklenici ve zanaatkarlar oluşturmaktadır. Bu kişilerin akdi ilişkisi taşınmaz maliki ile eser sözleşmesi imzalamış olan asıl yüklenicilerdir. Bu kişiler yapım işini ayrı bir eser sözleşmesiyle yükleniciye karşı taahhüt etmişlerdir. Aralarında doğrudan bir eser sözleşmesi olmadığı halde taşınmaz maliki, alt yüklenicinin yükleniciden olan yapı alacaklarından kanun gereği sorumlu tutularak alt yükleniciye ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır. Alt yüklenicinin yükleniciden olan alacağı, yüklenicinin taşınmaz malikinden olan alacağından ayrı ve bağımsız olduğundan alt yüklenicinin yapı ipoteği tescilini talep hakkı da, yüklenicinin yapı ipoteği tescilini talep hakkından ayrı ve bağımsız bir haktır. Böylelikle aynı taşınmaz üzerinde iki ayrı kanuni ipotek tesisi mümkündür.
Anılan maddelere göre yapı ipoteğinin yasal koşullarını,
a- Bir yapı alacağının mevcut olması,
b-Alacağın çekişmeli olmaması, yani alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması,
c-Malik tarafından yeterli güvencenin gösterilmemiş olması,
d-Yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren en geç 3 ay içinde tescil talebinde bulunulması olarak saymak mümkündür.
Davanın kime yöneltileceği konusuna gelince, aleyhine yapı ipoteği tescil edilecek kişi taşınmazın malikidir. Bu nedenle yapı ipoteği tesisine dair davanın taşınmaz malikine yöneltilmesi gerekir. Malik dışındaki davalıların davada taraf sıfatı (pasif husumet ehliyetleri) bulunmamaktadır.
Somut olayımıza bakıldığında; Davalı …..A.Ş.’nin İstanbul İli, …. İlçesi, …. Mah., …. pafta, …. ada, …. numaralı parselde kayıtlı arazi üzerinde inşa edilen “….” inşaat Projesi nin arsa maliki olan … A.Ş.’nin ana yüklenicisi olduğu, arsa sahibi ile ana yüklenici arasında 12.06.2013 tarihli anahtar teslim inşaat yapım sözleşmesi imzalandığı, Taraflar arasındaki işbu sözleşme gereğince, davalı şirket, ana yüklenici olarak arsa üzerine inşa edilen “….” isimli inşaat projesinin hafriyat, betonarme, çelik konstrüksiyon, altyapı, elektrik, mekanik ve tüm ince inşaat işlerinin, dolayısıyla inşaattn tamamını ”anahtar teslim” bir şekilde yapıp, İşveren konumundaki arsa sahibi Yayla Yatırım A.Ş/ye teslim etmeyi borçlandığı sunulan sözleşmeden anlaşılmıştır.
Dava dışı ….. Ltd. Şti. ile ana yüklenici olan davalı arasında, 10.10.2014 tarihli “Mekanik Tesisat işleri Sözleşmesi” imzalandığı, işbu sözleme kapsamında ….. Ltd. Şti.’nin “…. Projesi “ne ait mekanik tesisat işlerini yapıp teslim etmeyi “alt yüklenici” olarak üstlendiği sunulan sözleşmeden anlaşılmıştır…..Projesi’nde alt yüklenici olan ….. Ltd. Şti. İle davalı şirketin söz konusu sözleşmeyi 11.07.2016 tarihli “Fesih ve İbra Sözleşmesi” ile feshettikleri anlaşılmıştır.
Davalının sunduğu cari hesap sözleşmesine göre, dava dışı …. Ltd. Şti’nin, davalı şirkete güncel cari hesap ekstresine göre 52.076,03-TL borcu bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, dava dilekçesinde; dava dışı ….. Ltd. Şti/nin kendisinden mal satın aldığını, borcunu ödemediğini, bunun üzerine icra takibi başlattıklarını, icra takibinin devam ettiğini, ….. Ltd. Şti/nin borçlu olduğu başka bir icra dosyasından davalı şirkete gönderilen birinci haciz ihbarnamesine verilen cevapta ” davalı şirket ile aralarındaki sözleşmenin feshedildiğinin, geçici ve kesin kabulün henüz yapılmadığının, cari hesaba göre davalı müvekkil şirketin …. Ltd. Şti.’nden 51.953,03-TL alacaklı olduğunun, geçici ve kesin kabul işlemleri neticesinde ilgili şirketin alacaklı olması ihtimaline binaen icra dosyası haczinin işleneceğinin” bildirildiğini gerekçe olarak göstererek, tüm bu durumların neticesinde Türk Medeni Kanunu nun 893/3 maddesi kapsamında kanuni ipotek alacaklısı olduğunu iddia ederek, bu durumun tespitini ve tescilini talep etmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında konu değerlendirildiğinde, davacı şirket kanunun aradığı şekilde, alt yüklenici veya zanaatkar olmadığı gibi, malik ve ana yükleniciden alacaklı konumunda da değildir. Yüklenici ve zanaatkarların, satış sözleşmesi ile veya sözleşmesiz bir şekilde mal satın aldıkları ve inşaata malzeme temin ettikleri davacı taraf gibi gerçek veya tüzel kişiler, malzemeyi imal etmiş olsalar dahi, bu yüzden malik veva yüklenici zimmetinde alacaklı sayılmazlar. Çünkü bu kişiler inşaata yalnızca malzeme temin etmektedirler, yoksa inşaatın yapımında herhangi bir emek sarf etmeleri söz konusu değildir. Oysa alacak hakkının doğumunu sağlayan faaliyet, yapının inşasına emeği ile veemeği hem de malzemesi ile katkıda bulunma veva bunu sağlamadır. Sadece malzeme tedariki kanuni ipotek hakkının oluşumunu sağlamaz olsa olsa adi bir alacağı oluşturur. Nitekim Kanun da da “malzeme vererek veva vermeden emek sarf etmiş olmak” ibaresi ver almaktadır. Dolayısıyla inşaata yalnızca malzeme temin edenlerin, yapı alacaklılarına tanınan kanuni ipotek hakkından faydalanabilmeleri mümkün değildir.
Davalı tarafça hem aktif husumet hem davanın süresinde açılmadığı, hemde pasif husumet itirazlarında bulunmuştur. Aktif husumet usuli olarak daha önce incelenmesi gereken bir itirazdır.
Yukarıda açıklandığı üzere, “….” projesinde alt yüklenici olan ….. Ltd. Şti.’ ne mal sattığı iddiası ile işbu davayı açan davacının, kanunun aradığı şekilde yüklenici veva zanaatkâr olmadığı ve dolayısıyla böyle bir dava açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin peşin yatırılan 2.561,63 TL’den mahsubuna, fazla yatırılan 2.517,23 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/05/2019

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır