Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/82 E. 2020/652 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/82
KARAR NO : 2020/652

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2012
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 19/10/2020

DAVA: Davacı vekili tarafından davalı aleyhine Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve verilen görevsizlik kararı ile mahkememize tevzii olunan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalı …… ve ….. Başkanı …….’in, ……. gazetesinin 08/11/2012 tarihinde yayınlanan baskısında ve …… Dergisinin 01/11/2012 günü yayınlanan baskısında …..’nin faaliyetleri ile ilgili özellikle helal gıda belgelendirmesine ilişkin yanlış bilgiler vererek kamuoyunda …… üzerinde farklı olumsuz yargı oluşturacak serbest piyasa ve rekabet şartlarına aykırılık oluşturacak şekilde beyanlarda bulunduğunu, bu şekilde davalıların planlı ve sistemli bir şekilde ……’nin itibarını ve güvenilirliğini kamuoyunda düşürmek, ……’ye olan talepleri engelleyip tek otorite kendileriymiş gibi talep toplama amacıyla hareket ettiklerini, davalıların yine değişik firmalara ve kamuoyuna yanlış ve yanıltıcı bilgiler vererek bu bilgileri internet sitesinde yayınladığını, ayrıca ……’in kendi internet sitesinde ……’yi karalayıcı, yalan-yanlış bilgilere yer vermekte olup pek çok firmaya ……’den alınacak helal sertifikasını tanımadıklarını, ……’den alacakları sertifikayı helal kapsamı dışında sayacaklarına dair çeşitli linkler gönderdiklerini, davalı ve ……’in yapmış olduğu helal gıda belgesi sertifikalandırmasını, rutin sertifikalama olarak adlandırdığını ve bu işlemin İslam adına büyük bir gaf ve büyük bir tehlike arz ettiğini iddia ettiğini, bu açıklamanın tamamen gerçek dışı olup kamuoyunu yanlış yönlendirmeye ve bu alandaki pazar payını tekelleştirmeye yönelik olduğunu, ……’nin helal gıda belgelendirmesi kapsamında pisayada oluşan yanlış anlamaları önlemek ve ilmi kaideden uzak şekilde düzenlenebilecek belgelerin sorumluluğunun ülkemizi de bağlayacağı temel ilkesinden yola çıkarak Diyanet İşleri Başkanlığının destek ve katkıları ile helal gıda belgelendirmesi faaliyetlerine 04/07/2011 günü başlandığını, müvekkili idare tarafından yürütülmekte olan helal gıda belgelendirme çalışmalarında …… Standardı ve Ürün Belgelendirme Merkezi Başkanlığınca hazırlanmış olan Helal Gıda Belgelendirme Yönergesi hükümlerinin esas alındığını, davalılar tarafından yayınlanan haberlerden ötürü kişilik haklarının zedelenmesi, itibarlarının sarsılması her ne kadar para ile ölçülebilir bir durum olmasa da hukuksal anlamda tanınmış olan manevi tazminat kurumu vesilesi ile bir nebze olsun kurum şahsiyetine yapılmış bu hukuka aykırı tecavüzün etkilerini kamu vicdanında azaltabilmek gayesi ile davalılardan manevi tazminat talep ettiklerini, maddi tazminat konusunda ise davalıların basında yayınlanan söz konusu beyanları ile kurumun kamuoyundaki güvenilirliğini zedeleyerek faaliyet gösterilen sektörlerde olası gelir ve müşteri kayıplarına neden olduğundan bahisle 250.000TL manevi tazminat ile 1.000TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; ……’nin helal belgesi verme hususunda tek dayanağı olan …… Ürün Belgelendirme Merkezi Helal Belgelendirme Sistemi Yönergesi ile ilgili olarak Danıştay nezdinde iptal davası açıldığını, bu davanın bekletici mesele kabul edilerek sonucunun beklenmesini talep ettiklerini, ……’nin helal belgesi vermesinin kanuni dayanağı olmayan bir uygulama olduğunu, …… gibi bir devlet kurumunun Türkiye’de yaşayan hangi dinden ve mezhepten olursa olsun bütün insanlara aynı mesafede olmasının Anayasal bir zorunluluk olduğunu, halbuki ……’nin helal belgesini sadece Müslümanlara göre helal olarak tescil ettiğini, diğer din ve inançları kapsam dışı bırakarak suç işlediğini, ……’nin bugüne kadar verdiği helal belgelerin hükümsüz ve geçersiz olduğunu belirterek ispatlanamayan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/04/2015 tarih ve ……. Esas ……. sayılı kararı Yargıtay ……. HD’nin 13/06/2017 tarih ve …… Esas ……. Karar sayılı ilamı ile;”Uyuşmazlık, haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, haksız rekabet 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.Davada; davalıların söz konusu yayınlarla; Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin kurallarını ihlal ettikleri iddia edilerek istemde bulunulmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun anılan hükümleri, davanın hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Bu nedenle dava, ticari dava niteliğindedir. Anılan yasanın 5/1 maddesinde; ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış olup, maddenin 3. fıkrasında; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir. Diğer bir deyişle; TTK hükümlerinin uygulanması suretiyle çözümlenmesi gereken uyuşmazlıkta, ticaret mahkemeleri görevlidir.Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Açıklanan nedenle; mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş ve dosya mahkememize gelerek mahkememiz …… Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Bakırköy …….. Asliye Hukuk Mahkemesinin ……. Esas sayılı dosyası üzerinden bilirkişiler Dr. ……, Yrd. Doç.dr…… Ve Yrd. Doç.dr. ……. tarafından ibraz edilen 24/02/2015 tarihli raporda; davalının beyanlarının TTK’nun 55. ve devamı maddeleri kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği, davacının, davalının haksız rekabet teşkil eden fiilleri dolasıyla uğradığı zararın 712.500TL olduğunu, bu tutar üzerinden 61.206,80TL temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiğini belirttikleri görülmüştür.
Dosya tarafların itirazları da dikkate alınmak ve haksız rekabet oluşturduğu belirtilen gazete yayınından önce gerçekleşen sertifika verilme rakamları ve sonrasında gerçekleşen sertifika verilme rakamları dikkate alınarak davacı tarafın sertifikasyon kaybı bulunup bulunmadığı ve davalı tarafın yayın sonrasında artış yaşayıp yaşamadığı ve bu artışın dava konusu yayın dikkate alınarak değerlendirilerek tazminat miktarının yeniden hesaplanması için yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş bilirkişi heyetince sunulan 18/12/2018 tarihli rapor ile; yapılan incelemeler sonucunda davalı firmanın olayın vuku bulduğu 2012 yılı kasım ayından önceki eylül ayında 32 ekim ayında ise 18 adet sertifika verdiğini, kasım ayında ise bu sayının 72 ye çıktığını ve aralık ayında da yükselmeye devam ettiğini bu olayın gazete yayını ile sertifika sayısındaki artış arasında bir bağlantı olduğu kanaatini ortaya koyduğunu, söz konusu ilana müteakip …… gelirlerinde ciddi artış yaşandığını, 2012 yılına göre davalının 2013 yılındaki gelirlerinin %44lük bir fazlaya tekabül ederek arttığını , davalının 2013 yılı dışındaki yıllardaki sertifika gelirlerinde yıllara göre farklılıklar görüldüğünü ve bu dönemdeki olağanüstü artış dönemi dikkate alınmadan ortalama sertifika gelir artışının %14,9 olarak hesaplandığını bu ortalamanın 2013 yılındaki artış oranı arasındaki farkın söz konusu ilamın etkisiyle gerçekleştiği ve bunun da şirketin 2013 yılı gelirlerine 153.526,60TL lik bir ilave katkı sağladığının görüldüğü şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Dosya 1 haksız rekabet uzmanı, 1 finansman uzmanı bilirkişi, 1 gıda-sertifika uzmanı bilirkişiye tevdii ile davaya konu eylemlerin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabete konu eylemler öncesinde davacının sertifika verilme rakamları, davacının sertifikaksyon kaybı bulunup bulunmadığı, davalı tarafın yayınlara ilişkin olarak artış yaşayıp yaşamadığı, davacının haksız rekabete ilişkin maddi zararının tespiti ile rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdii edilmiş bilirkişiler …… tarafından sunulan 30/09/2019 tarihli rapor ile;
Davalının haber ve yayınlarda kullanmış olduğu sözlerin haksız rekabet oluşturduğu davacının maddi ve manevi tazminatın yanı sıra haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, haksız tecavüzün men’ini ve verilecek kararın ilan edilmesini isteyebileceğini, TTK md. 56/1-e hükmü uyarınca maddi tazminat olarak haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verilebileceği, mali inceleme olarak davalının elde etmiş olduğu gelir ya da davacının uğradığı kar kaybının tespit edilemediğini, davalının haksız fiil eyleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar gecen 1 aylık sürede verdiği sertifikadan elde ettiği ortalama 20000,00TL lik kazancın davacıya verilmesine hükmedilebileceğini somut olayda haksız rekabet bulunan durumlarda kişilik hakları da zedelendiğinden manevi tazminat şartlarının da oluştuğunun da kabul edilmesinin gerektiği şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Dosyaya sunulan raporlar arasında çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin ek rapor ile giderilmesinin mümkün olmadığı görülmekle dosya 1 haksız rekabet uzmanı, 1 finansman uzmanı bilirkişi, 1 gıda-sertifika uzmanından oluşan yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve bilirkişiler …… tarafından sunulan 07/07/2020 tarihli rapor ile; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi ve mahkemece istenen incelemelerin yapılması neticesinde
Davalının açıklamalarının yanlış yanıltıcı ve gereksiz yere incitici nitelikte olduğu gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalarda …… hakkında olumsuz intiba uyandıracak ve onları etkileyebilecek nitelikte bulunduğu helal gıda sertifikalandırma sektöründeki rekabette kendisini ……’yi kötüleyerek öne geçirmeye çalıştığından davalının eylemlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve haksız rekabet teşkil ettiği, davalının ifade özgürlüğünü ve eleştiri hakkını kötüleyici ifadelerde bulunarak gıda sektöründeki firmalar nezdinde itibarına zarar verdiği için özgürlük kapsamında kalmadığı, davacının ilk haksız rekabet eyleminin 25/06/2011 tarihinde başladığı ve ilk olarak 04/07/2011 tarihinde sertifika vermeye başladığı ve dolayısıyla da bu tarihten önce elde olan bir veri bulunmadığından yoğun karalama dönemi olarak adlandırılan 2011-18.04.2012 tarihlerinde 47 adet sertifika üretiminin geçmiş dönemlere göre düşük olup olmadığının değerlendirilemediği sonraki dönem olarak 19/04/2012-18/04/2013 tarihleri arasında davacının sertifika üretim adetlerinin 83 adete yükseldiği dolayısıyla dosyada davacının sertifika adetlerinde %50 düşüş olduğu iddialarını destekleyecek bir somut ve objektif bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davalı yanın ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde 2011 yılında 175 adet olan sertifika üretiminin 2012 yılında 188 2013 yılında 29, adet olduğu 2012 yılı kasım döneminin önceki ayı ekim döneminde 16 olan sertifika üretiminin kasım ayında 7 aralık ayında 15 adet olduğu dikkate alındığında kasımdan sonra aralıktaki artışın önceki dönemlerle uyumlu olduğu ve davalının sertifika adetlerinde haksız rekabet eyleminden kaynaklı anlamlı bir artışının olmadığının değerlendirildiği halde mahkeme tarafından davalının sertifika adetlerinde 2011 yılından 2012 yılına gelindiğinde 13 adet artış olmasının haksız rekabet eylemi neticesinde gerçekleştiğinin değerlendirilmesi halinde l2012 yılında davalının 13 adet sertifikadan olan gelirinin 31646,03TL olduğu davalının bu gelirden elde ettiği faaliyet karının 3955,75TL olduğu davacının talep edebileceği maddi tazminatın/kar kaybının 3955,75TL olarak tespit edildiği, davacının diğer talepleri olan manevi tazminat ve diğer taleplerinin mahkeme takdirinde olduğu şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Dava, 6102 Sayılı TTK’nun 54 vd maddeleri gereğince açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacı yan, davalıların ……’nin faaliyetleri ile ilgili, özellikle helal gıda belgelendirmesine ilişkin, yanlış bilgiler vererek kamuoyunda …… serbest piyasa ve rekabet şartlarına aykırılık oluşturacak şekilde beyanlarda bulunduklarını, ……’nin itibarını ve güvenilirliğini zedelemeye çalıştıklarını, ……’ye olan talepleri engelleyip tek otorite olarak talep toplama amacıyla hareket ettiklerini belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nın 54/2. maddesinde rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtildikten sonra aynı Kanunun 55/(1)a-2. bendinde “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak” şeklindeki aldatıcı reklam niteliğindeki davranışlar da haksız rekabet eylemlerinin başlıcaları arasında sayılmıştır. Keza 9. bentte, “Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak” eylemi de haksız rekabetin diğer bir türü olarak düzenlenmiştir.
Bir tacirin, ticari bir menfaat elde etmek amacıyla, bizzat veya her türlü iletişim vasıtasıyla (radyo, TV, basın, internet, afiş, broşür vs.) hedef tüketici kitlesine yönelik tanıtım, beyan ve açıklamaları ticari reklam mahiyetindedir. Ticari dürüstlük kuralı uyarınca, reklamların gerçeğe uygun ve objektif olmayan, başkasının tanınmışlığından haksız yararlanılma niteliği bulunmayan ve aldatıcı niteliği bulunmayan beyan ve ifadeler içermesi gerekir. Her tacirin satışa sunduğu ürünlerin genel özelliklerini ve üstün yanlarını öne çıkarmasında yasaya aykırı bir davranış niteliğinde değildir. Ancak ticari reklamda, bir ürüne ait her hangi bir somut özellik veya objektif üstünlük iddiası ileri sürülüyorsa dürüstlük kuralı gereği bu özelliğin daha reklamın en başında ispat edilmiş olması gerekir. Diğer bir anlatımla, ancak somut özellikleri ispat edici her hangi bir objektif ve bilimsel bir tespit ve rapor olmadan ticari reklamlarda bu özelliğin öne çıkarılması dürüstlük kuralına aykırı olacaktır. Ayrıca reklamda, TTK 55/1-9 maddesi uyarınca, malların özellikleri, miktarı, kullanım amaçları, yararları konusunda müşteriler yanıltılmamalı ve hatta ürüne yönelik tehlikeler de gizlenmemelidir.

Dosya kapsamında bulunan davalı tarafın tüm açıklamaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yanıltıcı ve incitici nitelikte olduğu, gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaları, …… hakkında olumsuz intiba uyandıracak ve onları etkileyebilecek nitelikte olduğu, helal gıda sertifikalandırma sektöründeki rekabette kendisini …… hakkında kötüleyici ifadelerde bulunarak öne geçirmeye yönelik olduğu, eylemlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve TTK m.55/1-(a) 5 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Haksız rekabet nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için zararın doğmuş olması veya zarar tehlikesiyle karşılaşılması, haksız rekabet teşkil eden eylemi gerçekleştiren kişinin kusurlu olması, zarar ve eylem arasında illiyet bağı bulunması gerekmekte olup, davalı yanın, …… hakkında çok sayıda gazete ve internet sayfası üzerinden kötüleyici ifadelerde bulunarak gıda sektöründeki müşteri kitlesini davacı …… aleyhine genişletme çabasında olmasının rekabet hakkının dürüstlük kuralına aykırı kullanımı teşkil ettiği, davalıların eylemlerinde kusurlu olduğu, eylemlerin gıda sektöründeki firmalar nezdinde …… hakkında olumsuz bir intiba uyandırması mümkün olduğundan ……’nin ticari itibarının zarar görmesine ve helal gıda sertifikalandırma alanında müşteri kaybına sebebiyet vermesinin kuvvetle muhtemel olduğu ve bu sebeple davacının zarara uğradığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
TTK’nun 56. madde uyarınca, haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimsenin kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, Borçlar Kanununun 58. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebileceği, davacı lehine maddi tazminat olarak hakimin, haksız rekabet neticesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına dahi hükmedebileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından tarafların ticari defter ve belgeleri, ibraz olunan delil ve belgeler nazara alınarak tanzim olunan bilirkişi raporunda, davacının 04/07/2011 tarihinde helal gıda sertifikası vermeye başladığı, bu tarihten önce alınan ön sipariş ve haksız rekabet sonrasında bu siparişlerin davalıya gittiği vb şeklinde iddialarını destekler somut delil sunulmadığı, bu tarih öncesine ait veri bulunmadığından 2011-18/04/2012 tarihleri arasındaki 47 adet sertifika üretiminin geçmiş dönemlere göre düşük olup olmadığı hususunun değerlendirilemediği, sonraki dönem olarak adlandırılan 19/04/2012-18/04/2013 tarihleri arasında davacının sertifika üretiminin 83 adet yükseldiği, davacının sertifika adetlerinde % 50 düşme olduğu iddiasının ispatlanamadığı, davalının 2011 yılından itibaren sertifika adetlerinin incelenmesinde sertifika adetlerinde haksız rekabet eyleminden kaynaklanan anlamlı bir artış olmadığının değerlendirildiği, davalının sertifika adetlerinde 2011 yılından 2012 yılına gelindiğinde 13 adet artış olmasının haksız rekabet eylemi neticesinde gerçekleştiğinin değerlendirilmesi halinde 2012 yılında davalının 13 adet sertifikadan kaynaklanan gelirinin 31.646,03 TL olduğu, bu gelirden elde ettiği faaliyet karının 3.955,75 TL olduğu, davacının talep edebileceği maddi tazminatın bu miktar olduğu tespit edilmiştir.
 6098 sayılı TBK’nun 50/2. maddesinde, zarar tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararı hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği hüküm altına alınmış olup, haksız rekabet eyleminin başladığı tarih ile dava tarihi arasındaki dönemde davacının zararının, kazanç kaybının tam olarak ispat edilemediği, varsayımsal olarak yapılan değerlendirme ile elde edilen hesaplamanın hükme esas alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla mahkememizce haksız rekabete konu eylemlerin mahiyeti, sayısı, ağırlığı, olayların olağan akışı, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak takdiren 20.000,00 TL maddi tazminata, BK m.58 şartlarının oluştuğu nazara alınarak 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilerek neticeten açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 20.000,00-TL maddi tazminatın 08/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 10.000,00-TL manevi tazminatın 08/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
1-20.000,00-TL maddi tazminatın 08/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-10.000,00-TL manevi tazminatın 08/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacı tarafça yapılan 780,55 TL tebligat müzekkere gideri ile 18500,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 19280,55 TL yargılama giderinden kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 600,95TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
Maddi Tazminat yönünden;
4-Davacı ……, 132 Sayılı …… Kuruluş Kanunu’nun 11.maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan alınması gerekli 1366,20TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3400,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Manevi tazminat yönünden;
7-Davacı ……, 132 Sayılı …… Kuruluş Kanunu’nun 11.maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan alınması gerekli 683,10 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Davacı davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3400,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddedilen kısım üzerinden AAÜT gereğince takdir olunan 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.14/10/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır