Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/815 E. 2020/676 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/815 Esas
KARAR NO : 2020/676

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekesinde özetle; Müvekkilin kendisine ait ….. logolu televizyon kanalı vasıtasıyla kamuoyuna yayıncılık hizmeti verdiğini, kuruluşundan itibaren ilkeli ve bağımsız yayıncılık anlayışını benimseyen müvekkilin her türlü baskıya karşı bu tavrını hiçbir şekilde değiştirmeden hizmetlerine aynen devam ettiğini, davalının …… Gazetesi ve ……. Gazetesi’nin imtiyaz sahibi olarak basılı yayın sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilin bir medya kuruluşu olarak kamuoyunu güncel meselelerle ilgili olarak bilgilendirmeyi kendisine temel amaç edindiğini, müvekkilin yayınladığı haberlerin genel itibarıyla, Amerikan Dolarının Türk Lirası karşısında değer kazanmasına ve bu durumun piyasalardaki mevcut ve muhtemel etkisine yönelik olduğunu, ilgili haberlerin ekonomiye ilişkin olması sebebiyle esas itibarıyla salt somut verilere, bilgilere ve rakamlara dayanılarak hazırlanmış olduğunun açık olduğunu, söz konusu haberlerde hiçbir çarpıtma, tarafgirlik ya da kışkırtma bulunmadığını, davalının kendileriyle rekabet halinde bulunan müvekkile karşı boykot kampanyası başlatılması adına açık bir şekilde çağrıda bulunduğunu, müvekkili ağır ancak bir o kadar mesnetsiz ithamlarla kötülemeyi bilinçli ve sürekli bir yayıncılık politikası olarak kabul ettiğini, davalı şirkete bağlı ……. ve …… gazetelerinde 10 Ağustos ve 14 Ağustos ….. tarihinde planlı ve organize bir şekilde hareket edilerek kamuoyuna servis edilen haberler ile müvekkil şirket aleyhine karalayıcı ve gerçeğe aykırı haberler yayınlandığını, söz konusu haberlerde müvekkilin genel olarak, “….” gibi beylik ifadelerle itham edildiğini, davalının müvekkil için “….. destekçisi” gibi ifadeleri kullandığını, Neticeten; davalının müvekkil aleyhine yaptığı ve yapmakta oldukları yayınların haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespitine, Mahkeme tarafından fiillerin haksız olduğuna kanaat getirilirse haksız rekabet teşkil eden yayınların men’ine ve şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalı şirketten tahsiline hükmedilmesine, müvekkil lehine 1.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline hükmedilmesine, davalıya, haksız rekabet teşkil eden ve beyanlarına karşılık düzeltme ve kınama yayınlatılmasına, gecikme durumunda müvekkil şirketin kişilik haklarının uğrayacağı telafisi imkânsız zararların ve ciddi hak kayıplarının önüne geçilmesi için, davalının huzurdaki davaya konu haber ve yayınlarının durdurulması ve önlenmesi için haksız rekabet teşkil eden eylemlerin ihtiyati tedbir yoluyla menine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının devamlı olarak güya tarafsız haberlerle halkı bilgilendirdiklerini ifade ettiğini, olayların iddia ettikleri gibi değil, hemen her haber programlarında hükümeti, yaptığı eylemlerini ve aldığı kararları biteviye eleştirdiğini, toplumda infial yaratıp, nifak sokacak yönde milli mücadele ruhuna ters ayrıştırıcı söylemlerde bulunarak; uluslararası arenada devlet onurunu zedeleyici yönde haberler yaptığını, günümüzde ülkemizin geleceğini doğrudan ilgilendiren savaşta; ABD veya sair emperyalistlerin hangi maksatla bulunduğunun malum olduğunu, Irak yönetimine,…… gibi terörist unsurlara silah sağlayıp-besleyen, devletimize karşı sürdürülen vekalet savaşında bunları finanse eden ABD ve beslemesi olan bu terör örgütlerine; “……… ” için teşekkür edilmesi gerektiğini söylediğini, ABD’nin Irak’ı işgal edip petrolün üstüne çöktüğünden beri, ABD’nin Irak yönetimiyle birlikte Ortadoğu’da Türkmenleri bitirip bölgede Kürt devleti kurmak için birlikte hareket ettiğinin dünyaca bilindiğini, davacının; Cumhurbaşkanının aynı zamanda ordunun başkomutanı olduğunu bilmezden gelip onun kamuoyu önündeki söyleşine; terör örgütlerinin korkulu rüyası olan Ordu ve ……Harekatı komutanı ……’in alkışını bahane ederek ve yine habercilik kisvesi altında hükümete çatarak, devlet onurunu zedelemekten, halkı kışkırtmaktan geri kalmadığını, davacının, günümüzde devlet görevlilerince milli menfaat gözetilerek yürüttüğü politikaları, aldığı karlar ve eylemleri, sırf muhalefet etmek için biteviye eleştirmesinin halka infial yaratıp tepki çekmesinin kaçınılmaz olacağının kuşkusuz olduğunu, bu nitelikte haberler yapmaya devam etmesi, kamuoyunda infial yarattığını, ulusal/sosyal medya mecralarında ağır eleştirildiğini, davacının kamuoyunda tepki uyandıran eylemleri niza konusu haberler öncesi ulusal medya platformlarındaki haber ve eleştirilerle “aleniyet” kazanması üzerine niza konusu haberler kamu menfaati gereği ve millete destek kastıyla kaleme alındığını, davacının toplum menfaatine aykırı, toplumun kılcal damarlarına basarak hükümet, devlet aleyhine yayınlar yaptığı sunulan belgeler ile sabit olduğunu, ekonomi alanında toplumca yürütülmekte olan mücadelede davacı habercilikten dem vurup dilediğini söylerken; yayın kuruluşu olan davalının da, mücadele ruhuna aykırı yayınlar yapan davacı için kamuoyunda oluşan tepkivi ve ulusal gerçeklerden hareketle haber davacıyı eleştirmesi, haberciliğin ve basın görevinin kaçınılmaz sonucu olduğunu, bu itibarla afaki söylem ve zorlamalı çıkarımlarla niza konusu haberleri haksız rekabet diye nitelemenin hakkaniyet ile bağdaşmadığını, Neticeten; açıklanan maddi olaylar, hukuksal neden ve yasal dayanaklar karşısında; kanun ve usul hükümlerine aykırı olarak açılan ve yerinde bulunmayan davanın reddine, harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, vekalet ücreti takdirine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre, davalı şirkete ait gazeteler ve internet sitelerinde davacı şirket ile ilgili yapılan haber içeriklerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği, davacıya yönelik haberler nedeniyle haksız saldırı söz konusu olup olmadığı, davacının söz konusu eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zararının oluşup oluşmadığı varsa miktarlarının ne kadar olduğunun tespiti için tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi inceleme yaptırılmasına karar verilmesi üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti raporunda özetle; a) Davalının elinde kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan ve yine somut bir delil bulunmadan davacı hakkında “ekonomik savaş tetikçisi”, “., “…… destekçisi” gibi ifadeler kullanması; haksız rekabet halleri arasında sayılın “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek…” hali olup haksız rekabet oluşturduğu, TTK. m. 56/1-e hükmü uyarınca, maddi tazminat olarak, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verilebileceği, ancak davalının haksız rekabet nedeniyle elde etmiş olduğu gelirin tespit edilemediği, bu durumda TBK. m. 50 hükmü uyarınca yine de Sayın Mahkemece uğranılan diğer zararlarla ilgili olarak maddi bir tazminat tayin edilebileceği, Davacı açısından manevi tazminat talep etme şartının da gerçekleştiği, Sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi heyeti raporuna itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti ibraz ettiği ek raporunda özetle; Ticari işlerdeki haksız rekabetten farklı olarak, Anasaya ile teminat altına alman basın, yayın ve ifade özgürlüğü dikkate alındığmda, basın yayın yoluyla yapılan yayınlar nedeniyle bir haksız rekabet durumunun oluşup oluşmadığının tespitnin oldukça güç olduğu, bu durumda sadece alelade haksız rekabet hükümlerinin dikkate alınmasının yeterli olmadığı, basın ve ifade özgörülüğünün sınırlarının da dikkate alınması gerektiği, Somut olayda, kök raporda, her ne kadar haksız rekabet halinin bulunduğu sonucuna varılmış ise de, aynı olay nedeniyle davacı tarafından Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının ……. soruşturma numaralı dosyasıyla suç duyurusunda bulunulduğu, ancak savcılık tarafından somut olay, basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilerek 01.10.2018 tarihinde “soruşturmaya yer olmadığına dair” karar verildiği, verilen bu kararın itiraz yoluyla kaldırıldığına ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının ….. soruşturma numaralı dosyada verilen karadaki ifadeler de dikkate alınarak, haksız fiil dolayısıyla da haksız rekabet halinin bulunup bulunmadığının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Hep Birlikte Değerlenilmesinde Ve Gerekçe ;
Dava, haksız rekabet iddiasına dayanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı şirket taraf davalı şirkete ait gazeteler ve internet sitelerinde davacı şirket ile ilgili yapılan haber içeriklerinin haksız rekabet teşkil ettiğinden bahisle maddi tazminat ve manevi tazminat talebini içerir dava açmış olup AİHM’in yerleşik içtihatlarında, ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil, ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğu ifade edilmekte, kamu yararı bakımından özel bir önem atfedilen basın özgürlüğünün ise bir derece abartıyı ve hatta tahriki bile sınırları kapsamına aldığı belirtilerek, basının okuyucuların ilgisini çekebilme adına sansasyonel ve rahatsız edici ifadeler kullanarak haber yapabileceği ve basın yoluyla bu şekilde görüş açıklanabileceği kabul edilmekte olup davalı tarafça kaleme alınmış yazıların eleştiri niteliğinde olduğu ve yayınların, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, olayın gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek şekilde aktarıldığı haksız rekabet teşkil etmediği anlaşılmış olup davacının maddi tazminat ve manevi tazminat talebini içeren davasının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın Reddine,
1-Davacının Maddi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Maddi tazminata ilişkin alınması gereken 54,40-TL harç ile ve manevi tazminata ilişkin alınması gereken 54,40-TL harç olmak üzere toplam 108,80-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 72,90-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Maddi tazminata ilişkin olarak davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminata ilişkin olarak davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır