Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/780 E. 2018/1152 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/780
KARAR NO : 2018/1152

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 08/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/12/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2019

DAVA:Davacılar vekili tarafından ibraz edilen 08/08/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; İİK m. 285 ve 286 hükümleri uyarınca, ödeme güçlüğüne düşen müvekkili şirket ve şirketin ortağı ve borçlarının müteselsil kefili olan müvekkilllerine alacaklılarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacıyla mahkememizce 1 yıllık kesin konkordato mühleti verilmesini, konkordato sürecinin işletilmesi istemi ile mahkememizce oluşturulacak tensip kararı uyarınca müvekkili şirketin ve ortağının malvarlığının korunması için geçici mühletin kararı verilmesini, komiser tayinine ve gerekli sürecin yürütülmesini, talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Mahkememizce İİK m.286’da belirtilen belgelerin tamamlandığı anlaşılmakla gider avansı ikmal ettirilerek davacılar hakkında 3 ay süre ile geçici mühlet verilmesine karar verilmiştir.
Geçici Komiser Heyetinin 31/10/2018 havale tarihli raporunda özetle; mahkememizce verilen geçici mühlet kararından bu yana davacı şirketin ön konkordato projesi kapsamında yaptıkları ve yapılanların konkordato projesinin gerçekleştirilmesi bakımından etkilerinin atanan heyetin görebilmeye çalıştıklarını, bu süreçte davacı şirketin sektördeki pazar payını artırarak yüksek kar marjlı işlere yönelmesi ve giderlerini doğru bir finansman planlaması ile baskı altına alabilmesi halinde mali tablo verilerinin konkordato sürecine katkılarının olumlu olacağının şüphesiz olduğunu, davacı şirketin içinde bulunduğu finansal krizin nedenlerinin kontrolsüz hızlı büyüme, kurların ve faiz oranlarının yükselmesi, alacaklar ile borçların vadelerinde meydana gelen uyumsuzluğun yansımaları, yeni müşterilere maliyetine ya da zarar edilerek satış yapılmasını, finansman yansımaları, yeni müşterilere maliyetine ya da zarar edilerek satış yapılmasını, finansman plonmamasında yapılan hatalar ve iktisadi olumsuzlukların üst üste gelmesi olarak sıralanabileceğini, davacı şirketin güçlü bir maddi duran varlık kapasitesine sahip olduğunu, pazar payı ile birlikte karlılık yaratan işlere yönelmesi ve doğru bir üretim ve finansman planlaması ile şirketin geçmiş dönem mali verileri ve müşteri protföyü göz önüne alındığında başarılı bir konkordato süreci yöneteceği hususunda birn ön kanaat oluşmakla birlikte davacı şirketin konkordato ön projeğsinin uygulabilirliğinin 3 aylık geçici tedbir sürecindeki ciro ve işletme performasının görülmesi neticesinde daha net değerlendirilebileceğini, şirket temsilcileri ile yapılan toplantıda özellikle dile getirildiği ve tarafımızca da haklı görünen bir önemli konu da şirketten alacaklı olan kişilerin konkordato mühleti verilmesinden önceki şirketin kendileri nezdinde alacağı doğması muhtemel kişilere gönderdikleri haciz ihbarnamelerine dayanılarak konkordato mühleti verilmesinden sonra doğan alacaklar için kesinti yapılarak şirketin lehine doğan alacağının konkordato tasdik edildiğinde konkordratoya tabi olacak olan borçlarının alacaklıların a ödeme yapılması önemli bir sorun teşkil etmekte olduğunu, biu yol ile şirketnten alcaklı olan kişiler arasında bir eşitsizlik yaratılmakta olduğunu, şirkketen alacaklı olan bankaların, şirket adına banka nezdinde bulunan şirket hesaplarına gelen paralara İİK m. 200 hükmünün şartlarının mevcut olup olmadığının değerlendirilmeksizin irketin bankaya olan borcunan mahsuben el konulduğunun bildirdildiğini, söz konusu bu ikim şirketin başarılı bir konkortato tasdik süresi yürütmesinin önünde önemli bir engel olarak görülmekte olduğunu, mahkemenin bu hususları değerlendirireke uygun görülmesi halinde söz konusu uygulamaların durdurulmasın aihtiyate tedbir yolu ile karar vermesinin uygun olacağını ve şirket aktifinmde kayıtlı bulunan işletmenin üretim faaliyetinde kullandığı taşıtlar ve gayri maddi duran vrlıkların drayiç değerlerinin tespiti çin bilirkişi görevlendirilmesinin ve bilirkişilere yerinde inceleme yetkiski verilmesini talep ettiklerini, şirketten talep edilen detaylı bilgi ve belgelerin bilirkişi rayiç bedel raporları alındıktan sonra geçici komiser heyet raporunda detaylı bir çalışma yapılacağını beyan etmişlerdir.
Davacılar vekilinin 02/11/2018 tarihli dilekçesinde müvekkili şirket ve şirketin boırçlarının müteselsil kefili olan şirket ortağı hakkında 09/08/2018 tarihinden itibaren başlamak üzere verilen 3 aylık geçici mühletin, müvekkili şirketin konkordrato ön projesi çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmesi, müvekkili şirketin iyileşme göstermesi, yine şirketin ihtiyaç duyacağı nakdi kaynak için ortaklarınca sermaye artırım işlemlerini tamamlaması, borçlularıyla borç yapılandırma görüşmelerini devam ettirmesi konkordato projesini bu çalışmalar neticesinde revize edebilmesi muyacehesinde müvekkili şirketin ve ortağının İİK m. 287 hükümleri uyarınca müvekkili şirkete, şirketin borçlarının müteselsil kefili olan şirket ortağına alacaklılarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacıyla mahkememizce verilen geçici mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Geçici komiser heyetinin 06/11/2018 havale tarihli görüşü ile ön raporda belirtilen değerlendirmeler çerçevesinde davacı tarafça konkordato ön projesinin gözden geçirilmesine, davacının rayiç değer bilançosunun tespiti için bilirkişi değerlendirilmesinin yapılarak dosyanın bu yönde de değerlendirilebilmesi açısından bilirikşi raporunun beklenilmesine, geçici mühlet dönemindeki faaliyet sonuçlarının nitelikli olarak değerlendirilebilmesi ihtiyacının mevcut olması bakımından 2 aylık ek süre talebinin uygun olduğunu beyan etmişlerdir.
Mahkememizin 07/11/2018 tarihli duruşma celsesinde davacı şirket ve şahıs hakkında mahkememizcve verilen 09/08/2018 tarihli 3 ay süreli geçici mühletin sürenin dolduğu 09/11/2018 tarihinden itibaren 2 ay süre ile uzatılmasına, geçici komieser heyetinin görevlerinin ve verilen tedbir kararlarının devamına, duruşma gününün ise 26/12/2018 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir.
Geçici komiser heyetinin 10/12/2018 tarihli raporunda özetle; geçici mühlet kararında bu yana davacı şirketin, ön konkordato projesi kapsamında yaptıkları ve yapılanların konkordato projesinin gerçekleştirilmesi bakımından etkileri, güncel mali tabloların tamamlanması ve şirket yönetiminden talep edihlen diğer bilgilerin kendilerine ibrazı ve bilirkişi raporunun tamamlanmasına müteakiben geçici komiser heyet raporunda detayı bir çalışma ile mahkememize sunulacağını, şirketin bilançosu dışında yer alan ve fakat şirketin faaliyetlerinde kullanılan “…..” ve “…..” markalarının değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesi ve bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesini mahkememizden talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
Geçici komiser heyetinin 24/12/2018 tarihli raporunda özetle; şirketin kayıtları incelendiğinde şirketin konkordatoya başvurusu sırasında sunduğu belgelerde manipülasyon yapılmadığının tespit edildiğini, şirketin mali durumuna ilişkin olarak raporun hazırlandığı tarihten itibari ile bilanço ve gelir tablosu verilerinin arz edilmiş olduğunu bu verilen şirkete geçici mühlet verildiği andaki verilerden önemli ölçüde farklılaşmadığının görüldüğünü, yaptırılan bilirkişi incelemesi ile şirketin malvarlığı değerlerine yönelik rayiç değerler hakkında rapor alındığını, bu raporlar dikkate alınarak şirketin borca batıklık durumunun olmadığını, konkordato projesinin incelenmesi neticesinde projede yer verilen halen devam etmekte olan ve geleceğe dönük hedeflenen faaliyetlerin piyasa koşulları önemli ölçüde olumlu yönde değiştiği taktirde sonuçlandırılabilme ve gerçekleştirilebilme ihtimalinin yüksek olduğunu, söz konusu faaliyetlerin şirkete sağlayacağı nakit girişi ve şirketin malvarlığı faktörlerinin rayiç değerler de dikkate alındığında şirketin konkordato ön projesi ile şirket alacaklılarına mühlet içinde sunmayı planladığı teklifin makul olduğunu ve bir müzakere zemini oluşturmaya elverişli bulunduğunun değerlendirildiğini, ekonomideki yaşanan olumsuz gelişmeler ve sözleşmelerin TL’ye çevrilmesi gibi nedenlerden dolayı araç kiralama sektörünün bu yılın ilk aylarında bir miktar küçüleceğini tahmin edilmekte ama daha sonra turizm sektörünün de etkisi ile sektörün 2019 yılının 2. çeyreği ile tekrardan hızlı büyüme etkisinde olacağının tahmin edildiğini, kredi faizlerinin yüksek oluşu araç maliyetlerini dolayısı ile araç kira fiyatlarının 2018 yılında yükselttiğini, bu yükselişte turizm bölgeleri hariç sektör de bir talep düşüklüğü meydana getirdiğini, 2019 yılı ile fazilerde meydana gelecek düşüşlerin sektöre olumlu yansıyacak araç maaliyetlerinin düşmesi ile araç kiralama fiyatlarının düşmesinin doğrudan talep üzerinde pozitif etki yaratacağını, arz edilen durumlar karşısında şirketin kendisine konkordato kesin mühleti verilebilmesinin koşullarını taşıdığını, bunun hem şirket hem şirketin alacaklıları hem de milli ekonomi açısından olumlu olacağını, şirketin sunduğu ön projenin konkordato kesin mühleti içinde alacaklılar ile müzakere zemini oluşturma bakımından gerçekçi ve yeterli görülebileceğini beyan etmişlerdir.
Davacılar vekilinin 25/12/2018 tarihli dilekçesi ile mahkememizce verilen müvekkili şirket ve şirketin borçlarının mütesilsil kefil olan şirket ortağı hakkında 09/08/2018 tarihinden itibaren başlamak üzere verilen geçici mühlet içerisinde müvekkili şirketkin konkordato ön projesi çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmesini, müvekkili şirketin iyileşme göstermesini, yine şirketin ihtiyaç duyacağı nakdi kaynak için şirket ortağınca 1.500.000-TL sermaye artırım işlemlerinin yapılmış, tamamlanmış olması, borçlularıyla borç yapılandırma görüşmelerinin devam ettirmesi konkordato teklifinin başarılı olmasının mümkün olması muvacehesinde müvekkili şirketin ve ortağının İİK m. 289. Hükümleri uyarınca müvekkili şirkete şirketin borçlarının mütesilsil kefili olan şirket ortağına alacaklılarıyla konkordato akdetmesi sağlamak amacıyla mahkememizce 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava, adi konkordato istemli olarak açılmış olup, İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK’nun 285.maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere “borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir (vade konkordatosu) Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün olmamak gerekir. Zira böyle bir teklif, ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez.”
Yine İİK’nun 305/1-a bendinde adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden faza olacağının anlaşılması, b bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması hükümleri birlikte değerlendirildiğinde tenzilat konkordatosunun borca batık borçluları için başvurulabilecek yol olduğu anlaşılmaktadır.
Borca batık olmayan borçlunun tenzilat konkordatosu teklif etmesi halinde bu teklif, bir taraftan teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması (İİK m,305,f1,b(a)) şartı, diğer taraftan da teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (İİK m.305.f.1,b) şartı yerine gelmediğinden tasdik edilmeyecektir ( ….. Yeşilova,Yeni Konkordato Hukuku, Ankara 2018, s.122,123,124)
Yine vade konkordatosu bakımından “….borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa, uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato bağıtlamak olanağının tanınamayacağı açıktır….Özellikle, yüksek tutarlı borçları kapsayan konkordatolarda, borçlunun çalışarak borçlarını ödemesi uzun yıllara bağlıdır. Borçluya….uzun ödeme süreleri sağlayan bir konkordatonun aktifin borçları tamamen karşıladığı durumlarda kabulü sözkonusu olamaz….Bu gibi durumlarda ….uzun ödeme süresini içeren faizsiz ödeme tekliflerinin kabulüne imkan yoktur.” (Sümer Altay/ Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku,3.Bası,İstanbul 2017,s.94-95)
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı şirket 31/10/2018 tarihi itibariyle gerek kaydi, gerekse rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançolarına göre borca batık durumda değildir. Şirketin esas faaliyeti oto kiralama olup elde edilen gelirler temel olarak bu işten sağlanmaktadır. Davacı tarafça konkordato ön projesi dışında revize proje sunulmamış olup, sunulan ön projede somut bir konkordato kaynağına yer verilmemiştir. Konkordato ön projesinde 1500.000 TL sermaye artışı yapılacağı, bu artışın 900.000 TL’lik bölümünün “ortaklara borçlar” hesabındaki tutardan, geri kalan 600.000 TL’lik bölümünün ise nakden karşılanacağı, kredi kurumları ve satıcı firmalardan en az % 5 ile % 10 düzeylerinde indirim sağlanacağı belirtilmiştir. 24/12/2018 tarihli geçici komiser raporunda “bu iki önlem ya da kaynak, şirketin içinde bulunduğu varlık-kaynak dengesi, aylık olarak yaratabileceği nakit girdisi, kredilerin ödenmesi gereken aylık ana para ve faiz taksitlerinin tutarları birlikte değerlendirildiğinde gerçekçi gözükmemektedir. Şirketin uzun vadeli borçları esas itibariyle bankalara olan toplam 53.999.132,24 TL tutarındaki aylık taksit ödemeli araç alım kredilerinden oluşmaktadır. Şirketin maliyetleri ve faaliyet giderleri dikkate alındığında aylık taksit ödemelerinin yaratabileceği esas faaliyet girdileri ile yapabilmesi kolay gözükmemektedir.” şeklinde açıklanmıştır. Geçici komiser heyeti raporunun devamında şirketin belirtilen önlemleri içeren revize proje sunması halinde konkordato sürecinin başarıya ulaşma şansının bulunduğunu belirtmiştir. İİK’nun 290/1-a bendinde konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmanın konkordato komiserinin görevlerinden olduğu düzenlenmiş ise de, proje konkordato talep edene aittir ve gerekli görüldüğü taktirde revize proje sunulması de davacının görevidir. Buna rağmen gerek verilen ilk 3 aylık geçici mühlet süresi içerisinde, gerekse de 3 aylık uzatma süresi içerisinde revize proje sunulmamış, konkordatonun başarıya ulaşacağına dair inandırıcı kanıtlar sunulmaya yönelik adımlar atılmamıştır. Bilakis mahkememizce verilen geçici mühlet süresi içerisinde geçici mühlet verildiği andaki verilerden önemli ölçüde farklı bir tablo ile de karşılaşılmamıştır. Geçici komiser heyeti raporunun son kısmında raporun genel içeriğinden farklı olarak şirketin kesin mühlet verilmesi koşulları taşıdığı belirtilmiş ve bu görüş, ekonomide genel itibariyle görülecek düzelme temel alarak ileri sürülmüş ise de, kesin mühletin verilmesi şartlarının değerlendirilmesinin somut proje üzerinden yapılması gerektiğinden sonuç kısmındaki görüşe itibar edilmemiştir. Bunun dışında davacı, projesinde tenzilat da talep etmekte olup, davacı borca batık olmadığından projenin bu yönüyle de davacının malvarlığı ile uyumlu olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Netice olarak borçlunun kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, 292.maddede ise konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa karar verileceği düzenlenmiş ise de, davacı şirket hakkında tanzim olunan borca batıklık bilançosuna göre, rayiç değer bilançosuna göre borca batık durumda olmadığından davacının iflasına karar verilmesi şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine ve geçici mühletin kaldırılmasına karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin REDDİNE,
2-Geçici mühletin kaldırıldığının ilanına,
3-Hüküm tarihi itibariyle mahkememizce konulmuş tedbirlerin kaldırılmasına,
4-Geçici komiser heyetinin görevine son verilmesine,
5-Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dair, Davacı vekilleri ve bir kısım müdahiller ve müdahil vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.26/12/2018

Başkan …..
¸e-imzalıdır
Üye …..
¸e-imzalıdır
Üye …..
¸e-imzalıdır
Katip ….
¸e-imzalıdır