Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/737 E. 2020/38 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/737 Esas
KARAR NO : 2020/38

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2017
KARAR TARİHİ : 14/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili (İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasına) vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki neticesinde fatura ve cari hesap alacağı doğmuş olduğunu, mevcut borca ilişkin herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, söz konusu alacağın tahsili amacıyla 15.08.2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine icra takibi yoluna başvurulduğunu, borçlu tarafından borca, faiz ile faiz oranına itiraz edildiğini, bu haksız itiraz neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı borçlu şirketin müvekkiline borcu bulunmadığına dair iddiasının tamamen hukuki dayanaktan yoksun ve soyut bir iddia olduğunu, karşı tarafın itirazına hiçbir dayanak gösterememiş olduğunu, maktu bir itirazda bulunduğunu ve iddiasını destekler herhangi bir delil de sunamamış olduğunu, borcun dayanağı olan bedelin tümünün ticari defter ve kayıtların incelenmesi halinde cari hesap ekstresi ve faturalar ile sabit olacağını beyanla; davanın kabulü ile, takibin devamına, davalı borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ( … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasına) vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili şirketin ticaret sicil adresinin K.Çekmece/İstanbul olduğunu, icra takibinin K.Çekmece İcra Müdürlüklerinde başlatılması, itirazın iptali davasının ise Bakırköy Ticaret Mahkemelerinde ikame edilmesi gerekirken davacı yanca yetkisiz icra dairesinde takip yapılarak yetkisiz mahkemede dava ikame edildiğini, yetkiye itiraz ettiklerini, davacı şirketle müvekkili şirket arasındaki ilişkinin davacının da beyan ettiği üzere cari hesap şeklinde olduğunu, hesap kat’i sağlanmadan ve taraflar arasında öngörülen vadeye itibar edilmeksizin davacı yanca icra takibine geçilmiş olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmaya göre 90/120 günlük çeklerle ya da 90/120 gün vadeli EFT ile cari hesap şeklinde çalışılmakta olduğunu, ancak davacı ayıplı ifasının farkında olduğu için taraflar arasındaki vadeye ilişkin uygulamaya da itibar etmemiş olduğunu, müvekkili şirketin Avrupa’ya tekstil ürünleri ihracatı yapan bir firma olduğunu, davacı şirkette ilgili çalışanlara davaya konu malın ihracat malı ve müvekkili şirketin de ilk defa çalışacağı bir müşteri için olduğu beyan edilmiş siparişe konu mala özel ihtimam gösterilmesi gerektiği bahsi geçen müşterinin müvekkili şirket açısından ticaret hacmi bakımndan çok kıymetli olduğunun ısrarla açıklanmış olduğunu, siparişe konu mallardaki hataların müvekkili şirketçe fark edilip müvekkili şirkete ait kumaşların bahsi geçen davacı boyahaneye yeniden gönderilip tamir talep edilmiş olduğunu, tamir talebinin davacı yanca kabulü ve tamire rağmen açıklanan sorunların devam ettiğini, maldaki ayıbın giderilememiş olduğnuu, tamir talebinin davacı yanca kabulünün de zaten davaya konu malların ayıplı olduğunun açık kanıtı olduğunu, müvekkili şirketin ürünleri dikmeden ve mallar son aşama olan ütü paket bölümüne gelmeden sorunların tespitinin mümkün olmadığını, davacı yanca tanzim edilen faturanın müvekkili şirketçe kabulünün de sebebinin bu olduğunu, iş bu sorunların davacı yanca kumaş boya/terbiye işlemleri sırasında görülüp önlenmesi ve ayıpsız mal tesliminin davacının yükümlülüğünde olmasına rağmen davacının edimini ayıpsız ifa etmemiş olduğunu, bu sebeple de malın müvekkili şirket müşterisince kabul görmemiş olduğunu, davacı yanın iş bu dava ile ayıplı ifasının ödemesini talep ettiğini, ancak somut olayda müşterinin malı kabul etmemesi ile kar kaybı yaşayan, ticari itibar kaybına uğramak suretiyle ticaret hacmi yüksek ve devamlı çalışma ihtimali olan müşterisini kaybeden ve siparişe konu mallar nedeniyle 20.000,00 Euro civarında somut zararla karşı karşıya kalan müvekkili şirket olduğunu, müvekkili şirketin uhdesinde davaya konu olay nedeniyle 3000 adet civarında müşterisince reddedilen ürün bulunduğunu ve bu malların ayıp nedeniyle bir satış değeri de olmadığını belirterek; davanın reddine, davacı yanın %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin haksız olan davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın Mahkememize İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2017 tarih ve … Esas …. Karar sayılı kesinleşmiş yetkisizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası dosyamız içerisinde mevcut olup; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 18.767,57 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu vekili tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalıya sattığı tekstil ürünleri karşılığında düzenlenen faturalar karşılığı ve cari hesap alacağı bakımından davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre, davacının ayıplı malzemeyi davalıya fatura edip etmediği, daha önce faturası kesilen, iade varsa davacıya edilen ürünlerin yeniden davalıya fatura edilip edilmediği, iade faturasının bulunup bulunmadığı, usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, davacının sipariş edilen malzemelerin (gizli yada açık) ayıplı olmasının söz konusu olup olmadığı, öyleyse bu nedenle davalının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramışsa miktarının ne kadar olduğu, davalının muayene ve ihbar yükümlülüğünü süresinde ve usule uygun yerine getirip getirmediği, sonuç itibariyle davalının davacıya borcu kalıp kalmadığının tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde ve davalı tarafça sunulacak ürünler üzerinde. 08/04/2019 günü, saat 14.00 da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar veriliş olup; Tekstil Mühendisi bilirkişi …. ve Mali Müşavir bilirkişi …. 18/09/2019 tarihli raporlarında özetle; davacının 2017 yılı ticari defterinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi (17.08.2017) itibariyle davacının davalıdan 18.767,57 TL alacaklı olduğunu, davalının 2017 yılı ticari defterinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (17.08.2017) itibariyle davalının davacıya 18.767,57 TL borcunun bulunduğunu, davalı tarafından incelemeye sunulan 4 adet konfeksiyon ürününe ve parça kumaş numunelerine bakılarak davacının davalıya teslim etmiş olduğu kumaşların ayıplı olduğu sonucuna varılamayacağını, davacının boyayarak davalıya teslim etmiş olduğu kumaşların ayıplı olduğuna dair tarafsız kişi veya kurumlardan alınmış herhangi bir tespit raporunun dosyaya sunulmadığını, davalının ayıp iddiasının ispata muhtaç olduğunu, özetle; davacının davalıya düzenlemiş olduğu tüm faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalının da davacının düzenlemiş olduğu faturalara karşılık yapmış olduğu tüm ödemelerin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, bu itibarla incelenen ticari defterler ve takip dosyası kapsamında davacının davalıdan alacağı olan 18.767,57 TL takip tutarı yönünden taraf ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğunu, ancak davalının takip dosyasına yapmış olduğu ve dava dosyasında bulunan cevap dilekçesinde davacının üretiminin ayıplı olduğu iddiasının bulunduğunu, yapılan teknik değerlendirme sonucunda davalının ayıplı üretim olduğu iddiasının davalı ispatına muhtaç olduğunu, neticeten; takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 18.767,57 TL alacaklı olduğunu bildirmişlerdir.
Davalı vekilinin itiraz dilekçesi ve bu celse bildirmiş olduğu evraklar ve reklamasyon faturası dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup; kök raporu hazırlayan bilirkişi heyeti 10/12/2019 tarihli ek raporlarında özetle; 12.09.2019 tarihinde bilirkişi incelemesine 4 adet dikili konfeksiyon ürünü ve numune kumaş parçaları sunulduğunu, incelenen konfeksiyon ürünlerinin dikildiği kumaşların renkleri arasında renk farkı bulunduğunu, bu durumun konfeksiyon ürününün dikildiğini kumaşta kanat farkı hatası bulunması sebebiyle olduğu sonucuna varılmış olduğunu, incelemeye sunulan kumaş numunelerinde aynı cins kumaşlar arasında gramaj farkının çok fazla olduğunu, gramaj farkı yönünden ayıplı olduğunun görülmüş olduğunu, davalı tarafından incelemeye sunulan kumaş numuneleri gramaj farkı yönünden ayıplıdır ve incelenen 4 adet konfeksiyon ürününün imal edildiği kumaşların kanat farkı yönünden ayıplı olduğunu, ancak incelemeye sunulan 4 adet konfeksiyon ürününe ve parça kumaş numunelerine bakılarak davacının davalıya teslim etmiş olduğu kumaşların ayıplı olduğu sonucuna varılmasının mümkün olmadığını, davacının boyayarak davalıya teslim etmiş olduğu kumaşların ayıplı olduğuna dair tarafsız kişi veya kurumlardan alınmış herhangi bir tespit raporu dosyaya sunulmamış olduğunu, davalının ayıp iddiasının ispata muhtaç olduğunu, gramaj farkı ve kumaş kanat farkı ayıplarının açık ayıp olduğunu, taraflar arasında eser sözleşmesi mevcut olduğunu, işin olağan akışına göre; kumaşlar ayıplıysa, davalının gramaj farkı ve kumaş kanat farkı ayıplı olan kumaşı kesmemesi gerektiğini, davalının kumaşları kesip diktiğinin anlaşıldığını sonuç olarak; somut olaydaki iddia, savunma, vakıa ve sunulan belgeler değerlendirildiğinde; tarafların kök bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmiş olup, kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını bildirmişlerdir.
Yanlar arasında alım satım tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı BK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1). Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ayıp ihbarı yapılması vakıasından lehine sonuç çıkaracak olan iş sahibi olduğundan ayıp ihbarı yapıldığını HMK 190 ve TMK 6. madde gereğince iş sahibi ispatlamalıdır. Eksik işler yönünden ise ihbar yapılmasına gerek olmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde eksikler yönünden istemde bulunulması mümkündür.
Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474 ( 818 sayılı BK’nın 359), gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. ( 818 sayılı BK’nın 362.) maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. ( 818 sayılı BK’nın 360.) maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile varolan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir.Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (TBK m.474); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (TBK m. 477). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (TBK m. 147/son ) talep edilebilir. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. sayılı ve 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.) Öte yandan, YHGK’nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli hertürlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkündür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ticari satımdan kaynaklı olup, davacı tarafından satılan ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıbın açık veya gizli ayıp olup olmadığı, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı yapıldı ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının alacaklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda,Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”denilmek suretiyle ayıp ihbarının yapılacağı ticari satımlarda ayıp ihbarının yapılacağı süreyi belirlemiştir. Yine anılan kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle denilmek suretiyle tacirler arasında temerrüde nasıl düşürüleceği hükme bağlanmıştır.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıdan alacaklı olduğu iddiası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine, davacı tarafça iş bu itirazın iptali davası açıldığı, taraflar arasında eser sözleşmesinin mevcut olduğu, ancak davalı tarafça teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunun ileri sürüldüğü, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin 4 adedi üzerinde inceleme yapıldığı, bilirkişi raporuna göre, kumaş numuneleri gramaj farkı yönünden ayıplı olup ve incelenen 4 adet konfeksiyon ürününün imal edildiği kumaşların kanat farkı yönünden ayıplı olduğu, ancak incelemeye sunulan 4 adet konfeksiyon ürününe ve parça kumaş numunelerine bakılarak davacının davalıya teslim etmiş olduğu kumaşların ayıplı olduğu sonucuna varılmasının mümkün olmadığının tespit edildiği, davalı tarafça her ne kadar davacıya bu konuda ihbarda bulunulduğu ileri sürülmüş ise de, hangi fatura ve hangi ürün için ihbarın yapıldığının belli olmadığı, açık ayıp yönünden mail atıldığı ancak mailde de hangi fatura kaynaklı , ne kadar kumaş için ayıp ihbarının yapıldığının belli olmadığı, reklamasyon faturasının, davacı faturasından 3 ay sonra kesildiği, ihbarın ayıbı kanıtlayacak nitelikte usulüne uygun yapılmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilse bile, sözleşme konusu malların teslim edildiğinin çekişme konusu olmadığı, tarafların tacir olduğu, sonrasında davalının ne kadar ayıplı ne kadar iş olduğuna dair usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğunu kanıtlayan delil sunulmadığı, ayıbın hangi kumaş teslimatına ilişkin olduğunun anlaşılamadığı ve ayıbın açık ayıp olup, davalının bu şekilde ürünleri kabul ettiği, sonrasında zarara ilişkin davalının bildiriminin bulunmadığı, ayıpların hangi tarihli faturaya ilişkin olduğunun belli olmadığı, ayrıca işin olağan akışına göre, Borçlar Kanununun 474/1 maddesi gereği, davalının muayene ve ayıp ihbar yükümlülüğünü ihmal ederek ve kumaşı mamül haline getirdikten sonra satışını yaptığı, ödemesini yaptığı, kumaşları bu hali ile kabul ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle davalının ayıba bağlı haklardan faydalanamayacağı, ayıba ilişkin yemin deliline de başvurulmadığı, ayıba iliykin ispat yükü davalıda olup, davalının ayıp iddiasını ispatlayamadığı, işlemlerini yaptığı kabul edilmiş olmakla buna göre davanın asıl alacak yönünden kabulüne, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KABULÜ İLE,
2-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasındaki takibin DEVAMINA,
3-18.767,57 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 1.282,01 TL harçtan peşin alınan 320,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 961,50 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafında yapılan ilk dava açılış harç gideri 351,91 TL ile bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 1.654,25 TL olmak üzere toplam 2.006,16 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır