Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/711 E. 2019/321 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/711 Esas
KARAR NO : 2019/321

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/03/2019
Mahkememizde açılan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile davalı tarafından müvekkili şirketten alınana nakliye hizmeti karşılığında cari hesaptan kaynaklanan nakliye bedeli alacağına istinaden 20.04,2017 tarihli ….. seri nolu 8.496,00 TL bedelli fatura ve 20.04,2017 tarihli ….seri nolu 9.145,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, davalıya tebliğ edilen işbu faturalara yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, müvekkil şirketin alacağı olan işbu faturaların bedellerinin müvekkili şirkete ödemediğini, müvekkili şirketin alacağını tahsil amacıyla önce İstanbul …. icra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, davalı tarafından yetkiye itiraz edilmesi nedeniyle yetkili icra müdürlüğü olan …. İcra Müdürlüğü’nün ….E. sayılı dosyası üzerinden icra takibine devam edildiğini, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin davalıya usulüne uygun şekilde 23.11.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının borca, faizine ve ferilerine itirazda bulunduğunu, davalı tarafından takibe konu faturaya ve cari hesaba itiraz edilmediğini, buna rağmen davalının borcunu ödemediğini ve hiçbir hukuki dayanak olmaksızın itirazda bulunarak müvekkilinin haklı alacağını tahsiline engel olmaya çalıştığını, taraflar arasındaki cari hesap kayıtları ile davalı firmanın müvekkili şirket ile arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkil şirkete borçlu olduğunun sabit olduğunu beyanla itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının itirazının kötü niyetli olduğunu ve bu nedenle %20’den aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacı vekilinin dava dilekçesinde yer alan “ nakliye borcu sebebiyle müvekkili şirkete yönelik 20.04.2017 tarihli ve …. seri nolu 8.496,00 TL bedelli fatura İle yine 20.04.2017 tarihli ve … seri nolu 9.145,00 TL tutarında fatura düzenlenerek tebliğ edildiğini ve bu faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunmamakla birlikte ödeme de yapılmadığına” dair iddialarının gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunu, bahsedilen faturaların müvekkil şirkete tebliğ edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığım ve herhangi bir tebliğ şerhinin Sayın Mahkeme’ye sunulmadığını, böyle bir faturanın müvekkiline tebliğ edildiğinin doğru olmadığım ve tanzim edilen faturaların yasal dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin davacıya hiçbir nakliye borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ticari defterleri ve kayıtları İncelendiğinde bu durumun sabit olacağını, davacı şirketin müvekkiline gönderdiği faturalara İlişkin müvekkili tarafından tediyede bulunulduğu 07.04.2017 ve 12.05.2017 tarihli ödeme dekonttan ile sabit olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen itirazlarının kötü niyetli olduğu ve haklı alacağın tahsiline engel mahiyette olduğu cihetindeki beyanlann hukuki temeli olmadığını, müvekkilinin ödemelerini düzenli biçimde yerine getiren ve ticari itibarı yüksek bir şirket olduğunu beyanla davanın reddine, müvekkili aleyhine başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. E, sayılı dosyası ile başlatılan davaya konu takibin iptaline, takip haksız ve kötü niyetli olduğunu ve bu nedenle %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın taraflar arsındaki ticari ilişkisi kapsamında davacının nakliye hizmeti karşılığında icra takibine konu faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının takip konusu fatura bedellerini takipten önce ödeyip ödemediği, davalının sunduğu ödeme dekontların takip konusu faturalara ilişkin olup olmadığı, davacının iddiasına göre, söz konusu ödemelerin taraflar arsındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan olan başka alacağına ilişkin olup olmadığı hususlarındadır.
İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. E, sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 20.04.2017 tarih …. seri no.lu, 20.04.2017 tarih ….. seri no.lu fatura alacağını dayanak göstererek, 17.641,00 TL asıl alacak, 857,65 TL işlemiş faiz olmak üzere 16.498,65 TL toplam alacağın takip tarihinden İtibaren asıl alacağa işleyecek %9,75 avans faizi masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili amacıyla takibe geçildiği, davalı borçlunun 24.10.2017 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilin faaliyet adresinin …./lstanbul olduğunu, yetkili icra dairelerinin …. İcra Daireleri olduğunu, takip konusu alacağa ilişkin olarak hiçbir borcunun bulunmadığım, bu nedenle borcun tamamına, faiz ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığını tespiti amacıyla tarafların ticari defterleri ile belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
SMMM ….. tarafından düzenlenen raporda, davacı defterlerinin, 6102 sayılı TTK.m.64/3, VUK. M 182 uyarınca tutulması zorunlu olan ticari defterleri ile ilgili olarak, davacının 2017 yılı Yevmiye, Defteri Kebir, Envanter Defterlerinin açılış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2017 yılı Yevmiye Defteri kapanış tasdikinin de yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, bu itibarla, HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince mevcut haliyle davacının 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı defterlerinin, 6102 sayılı TTK, m ,64/3, VUK M 182 uyarınca tutulması zorunlu olan ticari defterleri He ilgili olarak, davalının 2017 yılında E-Defter sistemine tabi olduğu, E-Defter sisteminde yalnızca Envanter defterinin noter tasdikine tabı olduğu, davalının 2017 yılı Envanter Defteri açılış tasdik bilgilerini tarafımıza bildirmemiş olduğu, bu İtibarla, HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince mevcut haliyle davalının 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı belirtilmiştir. Raporda, dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacının 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi (19.10.2017) itibariyle davacının davalıdan 17.641,00 TL alacaklı olduğu, davalının 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliği konusunda değerlendirme yapılamadığı, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (19.10.2017) itibariyle davalının davacıya borcunun bulunmadığı, takip konusunun; davacının davalıya düzenlemiş olduğu 2 adet toplamda 17.641,00 TL tutarlı faturalardan kaynaklı olduğu, davalının cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ödeme ve davacıya düzenlemiş olduğu faturanın davacı kayıtlarına mevcut olduğu, takip konusu faturaların davalı ticari defterlerinde yer almadığı ve davacıdan davalıya faturaların tebliğ edildiğine dair dosyaya mübrez herhangi bir evrak bulunmadığı, davacının davalıya düzenlemiş olduğu takip konusu 2 adet toplamda 17.641,00 TL tutarlı faturanın ve İçeriğindeki hizmeti davalıya sunulup sunulmadığı hususunda dayanak belgeler sunulmadığı gibi belgelerin sunulması halinde taşımacılık uzmanı tarafından değerlendirme yapılabileceği, neticeten, davacının cari hesap alacağına dayanak teşkil eden cari hesap alacağına konu faturalardaki hizmetin ifasına ilişkin dayanak belgeler olmadığından takip tarihi itibari ile davacı alacağının ispata muhtaç olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçeli ve denetlemeye açık hazırlanmış olup, mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf, davalıya verdiğini iddia ettiği nakliye hizmeti karşılığında takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmektedir. Davalı taraf, fatura konusu hizmetlerin kendisine verilmediğini, söz konusu faturaların yasal dayanağının bulunmadığını ve müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacı tarafından gönderilen faturalara ilişkin daha önce 07/04/2017 ve 12/05/2017 tarihlerinde ödeme yaptığını savunmuştur. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; davalının defterlerinde 3 adet fatura ve bunlara ilişkin ödeme kayıtları mevcut olmakla birlikte, dava konusu olan ve davacı defterlerinde kayıtlı 2 adet fatura davalı defterlerinde kayıtlı değildir. Davacı taraf, faturalara konu hizmetin davalıya sunulduğuna ilişkin dayanak belge de sunmamıştır. Davacı taraf, bilirkişi raporuna itirazlarında her ne kadar müvekkilinin davalıya verdiği hizmetin e-posta içerikleri ile ispatlandığı iddiasında bulunmuşsa da davacı tarafça sunulan mail yazışmalarında davalının faturaları açıkça kabul ettiğine ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Kaldı ki söz konusu maillerde davalı 3 adet nakliye hizmeti aldığından bahsetmiş olup, bunun dışında açık bir kabul bulunmamaktadır. Davacı taraf, tanık dinlenilmesine yönelik talepte bulunmuşsa da taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve miktarına göre faturaya konu hizmetin verildiğini yazılı belgeyle ispatlanması gerektiği, davalının da tanık dinlenmesine muvafakat etmediği anlaşılmakla, bu yöndeki talep reddedilmiştir. Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının açıkça yemin deliline dayanmadığı görülmüştür. Böylece davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İspatlanamayan Davanın Reddine,
2-Karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin peşin yatırılan 208,78 TL’den mahsubuna, fazla yatırılan 134,38 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/03/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı