Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/659 E. 2020/47 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/659 Esas
KARAR NO : 2020/47

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2018

MAHKEMEMİZ DOSYA İLE BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ’NİN 2018/639 ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 03/07/2018

KARAR TARİHİ : 14/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı vekili tarafından müvekkili şirket aleyhine genel haciz yolu ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, bahse konu icra takibine istinaden herhangi bir ödeme emrinin müvekkiline kesinlikle tebliğ edilmemiş olduğunu, ödeme emri tebliğ edilmeyen icra takibinin müvekkili açısından kesinleşmemiş olduğunu, fakat buna rağmen Örnek 7 ödeme emrinin 02/05/2018 tarihinde müvekkili şirket ile ilgisi olmayan bilmedikleri bir adrese gönderilmiş ve bahse konu adreste müvekkilinin tanımadığı ve fakat haricen müvekkilinin edindiği bilgiye göre alacaklı davalının ortağının akrabası olan Mehmet Hayta adına tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin bahse konu adres ve tebliğ alan kişi ile uzaktan yakından hiçbir ilgi ve alakası bulunmadığını, üstelik müvekkili ile ilgi ve alakası olmayan ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese değil müvekkili şirketin bulunduğu adrese hacze gidilmiş olduğunu, bahse konu takipte ödeme emrinde hiçbir şekilde ne alacaklı ne de borçlunun adreslerinin ve tam bilgilerinin bulunmadığını, müvekkilinin adresine usulsüz olarak hacze gelindiğini her şeyden habersiz müvekkilinden haciz baskısı ve muhafaza yapılacak tehdidi ile 5.000,00 TL ödeme alındığı ve üstelik 25.000,00 TL bedelli senet imzalatılmış olduğunu, ayrıca yine usulsüz haciz esnasında, müvekkilinden “adliyenin aracının fazla beklediği” gerekçesiyle fazladan nakit 190,00 TL alınmış olduğunu, hatta muhafaza baskısı yaptıkları ve beraberinde getirdikleri nakliye ekibi için de “herhangi bir işlem yapmış olmasalar bile kapıya kadar geldiler ve geri dönmek durumundalar” gibi bir gerekçe ile nakit 354,00 TL alınmış olduğunu, müvekkiline ait olan …, …, …., … ve …. plakalı toplamda 5 ayrı araç üzerine de usulsüz olarak haciz kaydı koyulmuş olduğunu, yapılan tüm bu usulsüz işlemler sebebiyle Büyükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile usulsüz ödeme merinin iptalini talep ettiklerini, talepleri yönünde karar verildiğini, usulsüz yapılan tebligatın ve ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, haciz baskısı ve muhafaza yapılacak tehdidi ile imzalatılmış olan 23.500,00 TL senedi de yarıca takibe koyacaklarını ifade ederek halen tehditlerini sürdürüyor olmaları sebebiyle bahse konu senet için icra takibinden önce öncelikle teminatsız yada gösterilecek teminat karşılığında ve icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı talepli iş bu davayı açma zorunluluğu meydana geldiğini beyanla; davanın kabulü ile, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava konusu değerin %20 sinden aşağı olmamak üzere müvekkilinin dava sebebi ile uğradığı maddi ve manevi zararların tamamının alacaklıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVA: Davalıya usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı vekili tarafından müvekkili şirket aleyhine genel haciz yolu ile Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine istinaden herhangi bir ödeme emrinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, ödeme emri tebliğ edilmeyen icra takibinin müvekkili açısından kesinleşmediğini, 02/05/2018 tarihinde müvekkili şirket ile ilgisi olmayan bilmedikleri bir adrese ve şahsa ödeme emrinin gönderilerek tebliğ edildiğini, müvekkilinin adresine usulsüz olarak hacze gelindiğini, tebliğden habersiz müvekkilinden haciz baskısı ve muhafaza yapılacak tehdidi ile 5.000,00 TL ödeme alındığını, 25.000,00 TL bedelli senet imzalatıldığını, haciz esnasında 190,00 TL araç ücreti ile nakliye ekibi için 354,00 TL’nin de haksız olarak alındığını, usulsüz tebligat dolayısıyla müvekkiline ait olan 5 ayrı araç üzerine usulsüz haciz kaydı konulduğunu, bu işlemler sebebiyle 29/05/2018 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile usulsüz ödeme emrinin iptalini talep ettiklerini, işbu dosyada dava dilekçesinin alacaklı yana tebliğinden sonra yeniden haciz mahalline gelindiğini, müvekkilinin haciz baskısı altında avukat hesabına 1.500,00 TL yatırdığını, aynı senedin miktarı 23.500,00 TL olarak tekrar düzenlendiğini, Büyükçekmece … İcra Hukuk Mahkemesi’nin usulsüz yapılan tebligatın ve ödeme emrinin iptaline karar verdiğini, senetten dolayı Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, iş bu davada ise müvekkilinin icra baskısı ile yapmış olduğu 7.044,00 TL’nin istirdadına, müvekkili adına kayıtlı 5 araç üzerindeki haciz kayıtlarının fekkine, müvekkilinden icra takibi baskısı ile haciz ve muhafaza yapma tehdidi altında imzalatılmış bulunan 23.500,00 TL bedelli senedin müvekkiline istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya Mahkememiz uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu aleyhine 24.117,00 TL asıl alacak, 122,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.239,40 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı takip borçlusu vekili tarafından takibe itiraz edildiği, ancak itirazın süresinde ve yasaya uygun olmadığından takibin durdurulmasına yer olmadığına ilişkin icra müdürlüğünce karar verildiği anlaşıldı.
Davacının iddiası, davalının icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile ticari defter ve kayıtlar ile tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıya borçlu olup olmadığı, borç var ise ödenip ödenmediği, yapılan ödeme hususlarının tespiti ile bilirkişi raporu tanzimi için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 25/02/2019 günü, saat 15:00’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup; Mali Müşavir bilirkişi …. 27/03/2019 tarihli raporunda özetle; davacının 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre; dava tarihi (03/07/2018) itibariyle davacının davalıya 0,04 TL borcunun bulunduğunu, özetle; davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıya 0,04 TL cari hesap borcunun bulunduğunu, takibin kesinleşmesi nedeniyle davalı tarafından yürütülen haciz nedeniyle davacı tarafından takip tarihinden sonra icra takibi için (…’a yapılan 23.500,00 TL havale hariç) 7.044,00 TL ödeme yapmış olduğunu, bu itibarla davacı ticari defterleri ve dosya içeriğinden davacının menfi tespit talebinin 0,04 TL haricinde yerinde olduğunu, davacı yan ticari defterleri ve dosya münderecatı ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Asıl dava yönünden takip tarihi itibariyle davacının davalıya 0,04 TL cari hesap borcunun olduğunu, Birleşen dava yönünden davacı tarafından davalıya yapılan ödemeler ve masraflar için (…’a yapılan 23.500,00 TL havale hariç) 7.044,00 TL ödeme yapılmış olduğunu bu tutarın davacı tarafından talep edilebileceğini bildirmiştir.
Dava, kambiyo senetlerine mahsus takibe konu bono nedeniyle borçlu bulunmadığından ve icra tehdidi altında ödeme yapıldığından bahisle menfi tespit istemine ilişkindir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (e TTK)’nun 691/1.maddesi). Bonoda şekil şartları eTTK’nun 688.maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” yada “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak bedelin nakden yada malen alındığı kayıtları da konabilir.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip, edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı).
Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir (HGK’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768 sayılı ilamı).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bu nedenle davacının bonoların bedelsiz olduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, davacının icra tehdidi ile senetlerin verildiğine ilişkin iddialarına yönelik olarak yapılan incelemede, borçlu şirket yetkilisi ve alacaklı vekili tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü dosyasına ilişkin olarak borcun kabul edildiğine dair protokol imzalandığı, davacının prokol altındaki imzayı inkar etmediği ve davaya konu senedin, protokol içerisinde yer alan senet olduğunun sabit olduğu ve bu senede istinaden davacı tarafça menfi tespit ve istirdat istemli dava açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde her ne kadar taraflar arasındaki bonodan kaynaklı bir alacak tespiti yapılamamış ise de, borcun protokol ile kabul edildiği ve icra tehdidi altında senedin imzalandığının ispat edilemediği, 30.000 TL olarak protokol imzalandığı, buna yönelik olarak birleşen dosya davalısına yapılan ödemelerin de 30.000 TL’lik borç miktarı içerisinde yer alıp, davacının menfi tespit ve istirdat istemi yönünden tüm deliller değerlendirildiğinde iddiaları ispat edilememiş olup, yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 401,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 346,93 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 3.525,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
6-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 120,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 65,90 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7-Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır