Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/581 E. 2019/411 K. 15.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/581 Esas
KARAR NO : 2019/411

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 08/06/2018
KARAR TARİHİ : 15/04/2019
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin 2017 yılı Eylül ve Ekim aylarında davalı adına toplamda 3 taşıma gerçekleştirdiğini, bu taşımalar için faturalar düzenlendiğini, bu faturaların toplamının 9.500 USD olduğunu, davalı şirketin havale yolu ile 23.10.2017 tarihinde 10.308,20 TL ödediğini, bakiye borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra müdürlüğü’nün yetkisine, borca ve tüm ferilere itiraz edildiğini, davacı müvekkilinin üstlendiği tüm taşımaları bizzat ve alt nakliyeci kullanmak sureti ile eksiksiz ifa etmiş olduğunu ve buna bağlı olarak faturalarını tanzim ettiğini ve davalı şirkete gönderildiğini, yine davacı şirketin bu hizmetler nedeni ile tanzim ettiği faturalarını BS/BA formlarında beyan ettiğini, davalı şirketin 6102 sıyılı TTK 21/2 maddesinde belirlenen sürede veya daha sonra bu faturalara itiraz etmediği gibi kısmi ödeme yaptığını belirterek; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın 2.700 USD asıl alacak kalemine isabet eden Kısmının iptaline, takibin kaldığı yerden ve takip tarihinden itibaren CMR Konvansiyonuna göre yıllık %5 faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte devamına, %20 den az olmayacak icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği anlaşıldı.
Delillerin Değerlendirmesi ve Gerekçe:
Dava, ilamsız icra takibinin itirazına ilişkidir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya Mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olup; davacı takip alacaklısı tarafında davalı takip borçlusu aleyhine 2.700,00 USD asıl alacak, 55,85 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.755,85 USD üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu vekili tarafından yetkiye, borca, faize ve borcun ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, borç ve alacak durumunu tespiti açısından tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde resen seçilecek mali müşavir bilirkişi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına, ayrıca Mahkememizce celse arasında reesen yapılan değerlendirmede davacının davalıya verdiği nakliye-taşıma hizmeti karşılığında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğunun tespiti içinde ayrıca Taşıma Hukuku Bilirkişisinin görevlendirilmesine karar verilmiş olup; SMMM bilirkişi ….ve Taşıma Uzmanı bilirkişi Dr. Öğr. Üyesi ….12/02/2019 tarihli raporlarında özetle; davacı tarafın dava konusu döneme ait 2017 hesap yılı defterlerinin e-defter olduğunu, beratlarının alınmış olduğunu Envanter defterinin açılış Noter onaylarının tastikinin yapıldığını, usulüne uygun bulunduğunu, davacı tarafın 2017 hesap yılı defterlerinin sahibi lehine delil niteliği vasfına haiz olduğunu, davacı tarafın dava konusu faturası ve içeriği mal ve hizmetin davalı tarafa teslim/tebliğ edildiğini, davalı tarafın dava dosyasına sunulmuş herhangi bir itirazının bulunmadığını, davalı tarafın itirazının, faturalar değil borca olduğunu, davacı tarafın BS formlarının vergi dairesine beyan edildiğini, tarafların BA/BS mutabakatlarının dava dosyasında mevcut olduğunu, bu konuda uyuşmazlığın bulunmadığını, takip ve dava konusu faturaların davacı şirketin ticari defterlerine kayıtlı olduğunu, fatura ve muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığını, T.T.K. 21 mad. göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen faturaların kabul edilmiş sayıldığını, davalı tarafça dava dosyasına, bu yönde bir belge sunulmadığını, davacının incelenen ticari defterlerine göre 31.12.2017 tarihli kapanış maddesinde davacı tarafın davalı taraftan: 10.184,13 TL (2.700 USD) alacaklı olduğunu, bu tarihten itibaren bu konuda davalı tarafından davacı tarafa yapılan herhangi bir ödeme kaydı bulunmadığını, davalı tarafın bu yönde dava dosyasına somut bir delil sunmadığını, icra takip tarihi itibarıyla (27.02.2018) ve dava tarihi itibarı ile (08.06.2018) davacı tarafın davalı taraftan: 10.184,13 TL (2.700,00 USD) alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerekeceğini, borcun sona erdiğinin ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu, davalı tarafın defterlerinin incelemeye ibraz edilmediğinden, faturalarıyla kayıtları uyumlu olan davacı tarafın 2017 hesap yılı defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerektiğini, davalı tarafın inceleme günü defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemiş olması karşısında, HMK 222 maddesi hükmünün değerlemesinin Mahkemenin takdirinde olduğunu, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalı tarafa gönderilmiş herhangi bir borç ihbarnamesi olmadığını, davacının takip talebinde işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığını, Temerrüdün takip tarihi (27.02.2018) itibarıyla oluştuğunu takip talebinden alacaklının asıl alacağa işleyecek yıllık %5 CMR m.27 gereği faiz talebinin yerinde olduğunu ve uygulanabileceğini, alacağın itiraza uğramayan faturaya dayalı likit alacak olması hususu gözetilerek davacının icra inkar tazminatı talebinin Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise, burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa da, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. İtirazın iptâli davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılması mümkün değildir (Örnek: Yargıtay HGK. 14.12.2011 T. 2011/19-617 E. 2011/749 K.). Faturalarda gösterilen işler belli iken fatura kapsamı dışındaki işler esas alınarak hesaplama yapılamaz.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemede, yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak, davalı tarafın faturaya itirazının bulunmadığı, icra dosyasında borca itirazın bulunduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği, davalı tarafın tarafın ticari defterlerini hazır etmediği, davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeniyle lehine delil teşkil ettiği, mal ve hizmetin teslimi konusunda faturaya itiraz bulunmaması nedeniyle teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, ticari defterlere göre davacının 2700 USD yani takip tarihi değeri olan 10184,13 TL alacaklı olduğu, davacının asıl alacak yönünden davasını ispatladığı, davanın kısmen açıldığı, faiz isteminin bulunmadığı, takip konusu alacak faturaya dayalı olup likit olmakla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Takibe yönelik KISMEN AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,
2-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasında takip tarihindeki değer üzerinden hesaplanacak 2.700 USD asıl alacak üzerinden takibin DEVAMINA,
3-Takip tarihindeki değer üzerinden hesaplanacak 2.700 USD asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan ALINARAK, davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 695,68 TL harçtan peşin alınan 314,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 381,63 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan ilk dava açılış harç gideri olan 349,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olan 1.284,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/04/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır