Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/550 E. 2019/205 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/550
KARAR NO : 2019/205

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/05/2018
KARAR TARİHİ : 06/03/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH:11/03/2019

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan (bozma öncesi ….. Esas …. karar) iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalı şirketi tarafından; 2010,2011, 2012, 2013 yıllarında Olağan Genel Kurul toplantıları yapılmadan kötü niyetli olarak 09/01/2014 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı yapılmasına karar verildiğini, Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının tek bir gündemi olduğunu bu gündem maddesinin ise, şirket sermayesinin 200.000-TL den 1.000.000-TL ye çıkarılmasına yönelik yapıldığını, bu kararın tek amacının şirket uhdesinde bulunan İstanbul ili …… ilçesi,……Köyü Kartoprak mevkiiinde kayim ada ….. parsel…… deki küçük hissedarların hisselerini daha da küçülterek ellerinden almak olduğunu, sermaye artış kararının hiçbir geçerli dayanağı bulunmadığını davacıların karara itiraz ettiğini, şirketin sermayesinin 200.000-TL den 300.000-TL ye çıkartılmasına ilişkin olarak alınmış genel kurul kararının Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ….. esas ve….. karar sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonunuda kesinleştiğini, sermaye artışına ilişkin bu karar uygulamaya konulmadaan ve değişik yeni bir gerekçe gösterilmeden bu defa şirket sermayesinin 200.000-TL den 1.000.000-TL ye çıkartılmasına karar verildiğini, şirket sermayesinin artırılma gerekçesi olarak şirketin kasasında hiç nakit olmadğı ve şirket adına kayıtlı arsa üzçerine proje hazırlatıldığı ve bu projenin hayata geçerilmesi için sermayel arttırımının kaçınılmaz olduğunun belirtildiğini, davalı şirket 2008 yılından beri aynı gerekçelerle sürekli sermaye artırımı yoluna gittiği halde bu hususta bir proje hazırlanmadığını, davalı şirketin hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığını, davalı ….. Tic. AŞ tarafından ayın nedenle 25/09/2013 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul kararı alındığını, bu karara karşı Bakırköy ….. Asliye Ticaret mahkemesi’ nin ….. esas sayılı dosyası ile Olağan Üstü Genel Kurul Toplantısı ile alınan kararın iptali için de dava açıldığını, davalı şirketin 09/01/2014 tarihinde Olağan Üstü Genel Kurul toplantısı ile bu toplantıda alınan sermaye artırımına ilişkin kararının iptalini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;davalı şirket tarafından planlanan projenin hayata geçirebilmesi için sermaye artırımına gidilmesinin zorunlu olduğunu, davalı şirketin finansman ihtiyacını karşılamak ve şirkete finansman kaynağı sağlamak için davalı şirketin sermaye artırımına gitmesinin zorunlu olduğunu, davalı şirketin nakit olarak parası bulunmadığını bu nedenle şirketin iş yapamaz halde geldiğini, davalı şirketin acil olarak finansman ihtiyacını karşılayabilmesi için sermeya artırıma gitmesinin gerektiğini, davacıların dava dilekçesinde ileri sürdükleri hususların kötü niyetli olduğunu, bu nedenle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, TTK.m.446 kapsamında açılmış olan davalı ……. Şirketi’ nin 09/11/2014 tarihinde yapmış olduğu Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artışına ilişkin kararın iptali talebinden ibarettir.
Mahkememiz ….. Esas ……karar sayılı 11/02/2015 tarihli karar ile usulüne uygun muhalefet şerhi verilmediğinden kanunda öngörülen dava açabilme şartının bulunmadığı, görüşmeler sırasındaki peşin muhalefet usulüne uygun bir muhalefet olmadığından dava hakkı vermediği, toplantı ve karar yeter sayısının sağlandığı, sermaye artırımına ilişkin dava konusu kararın emredici kanun hükümlerine aykırı olmadığı, bir an için davacıların dava açma hakkının doğduğu kabul edilse bile, sermaye artırımının şirketin güçlendirilmesine, sermayesinin korunmasına ve amacının gerçekleştirilmesine yönelik olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay’a gönderildiği Yargıtay ….. Hukuk Dairesinin …..Esas…. karar sayılı 16/06/2016 tarihli ilamı ile mahkememiz hükmünün bozulmasına karar verilmiş , davalının karar düzeltme isteminin de aynı dairenin …. Esas ….. karar sayılı 17/05/2018 tarihli ilamı ile reddine karar verilerek dosya mahkememiz esasına yeniden kaydedilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verilerek dosya yeniden ele alınmış ve bir SMM, bir muhasebe finansman ve bir sektör bilirkişisine tevdi ile sermaye artışına ilişkin kararın kanun, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı ve sermaye artışının gerekli olup olmadığı hususlarında rapor tanzimi istenilmiştir.
Bilirkişi …., …’den oluşturulan bilirkişi heyetince sunulan 06/12/2018 tarihli rapor ile davalı şirket ticari defterleri ve dosyaya m übrez belge, bilgi, sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;TTK madde 446 kapsamında davalı …. Şirketin 09,11.2014 tarihinde yapmış olduğu Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artış kararının iptalinin gerekmediği, Şirketin sektöründe ticari faaliyet için tedarik ettiği taşınmaz üzerine proje geliştirmek ve asıl amacına hizmet etmek için yeterli sermayeye kavuşmasının sermaye artırımından geçtiği, bu aşamada sermaye artırımına katılmayan ortakların oransal olarak ortaklık paylarının düşmesinin kaçınılmaz olduğu, ancak pay şirketi olan anonim şirketler açısından, davacıların pay adetlerinin korunmaya devam edeceği,önceki sermaye artırımının yetersizliği karşısında doğrudan önceki miktardan artırım yapılmasında da hukuka aykırılık da bulunmadığı,bu durumda, 2014 yılı başında şirket portföyünde bulunan taşınmazların değerlerinin öncelikle tespit edilerek iç kaynaktan sermaye artırımı suretiyle tüm pay sahiplerinin artıştan yararlanması, daha sonra dış kaynaktan sermaye artırımı yapılarak artırıma katılamayanların mağdur edilmemesi gerektiği hususunda görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür.
Dava, davalı anonim şirketin 09/01/2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artışına ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu toplantı gündeminin 3. maddesi ile şirket sermayesinin 200.000,00 TL’den 1.000.000,00 TL’ye çıkartılmasına, yapılan görüşmeler sonucunda 90.000 adet red oyuna karşılık, 387.500 adet kabul oyu ve oy çokluğuyla karar verildiği, davacılar …, … ve ….’yı temsilen toplantıya katılan … ile toplantıya asaleten katılan diğer davacı …’ın sermaye artışına ilişkin dava konusu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında sermaye artışına yönelik itirazlarını ileri sürdüğü, oylamadan sonra tutanağın altına isim ve imzaların bulunduğu kısma “itiraz şerhi koyan”, “itiraz şerhi koyanlar” ibarelerinin yazılarak ilgililerce tutanağın imzalandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dava konusu olağanüstü genel kurulda alınan sermaye arttırımına ilişkin gündem maddesinin oylanmasından hemen sonra muhalefet şerhi bildirilmemişse de tutanağın imzalanmasından önce itiraz edildiği bildirilen şerhlerin verildiği, böylece usulüne uygun muhalefet şerhinin bulunduğu kabul edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 456/1. maddesinde yer alan “İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez.” TTK’nun 462/1’de sermaye arttırımında iç kaynak kapsamında değerlendirilen kalemler yedek akçe ve fonlardır. İlgili kanun maddesinde iç kaynak kapsamındaki yedek akçeler ile ilgili tanım “esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları” şeklindedir. Bu durumda şirket bilançosundaki “statü yedekleri” ile “olağanüstü yedeklerin” belirli bir amaca özgülenmemiş kısımları ile kanuni yedeklerin serbetçe kullanılabilen kısımları sermaye arttırımına konu edilebilecektir. Sermaye arttırımında kanuni yedek akçenin sermayeye ne kadarının eklenebileceğine ilişkin açıklama ise TTK m.519/3’de yapılmıştır. Buna göre “Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı taktirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilecektir” denilmektedir. Bu durumda bilançodaki yasal yedek akçe tutarı esas sermayenin yarısını aşmadığı sürece sermaye arttırımına konu edilemeyecektir. Kanuni yedek akçenin şirket esas sermayesinin yarısına kadar olan kısmı serbest olmayan yedek akçe, esas sermayenin yarısını aşan kısmı ise serbest yedek akçe olarak değerlendirilecektir. Somut olayda, bilirkişi raporuna göre 31/12/2013 tarihli bilançosuna göre davalı şirketin esas sermayesi 200.000,00 TL, yasal yedekleri 2.298,45 TL ve statü yedekleri 5.692,00 TL’dir. Davalı şirketin 2013 yılı bilançosuna göre pasifinde yer alan yasal yedekler ve statü yedeklerinin toplam tutarı sermayenin yarısını aşmadığı için yasa gereği sermaye arttırımına konu edilemeyecektir. Finansal tablolara göre yapılan incelemeler neticesinde şirketin sermayeye ihtiyacı olduğu, davalı şirketin yeniden faal duruma geçmesi için sermaye artışının zaruret olduğu, şirketin sektöründe ticari faaliyet için tedarik ettiği taşınmaz üzerine proje geliştirmek ve asıl amacına hizmet etmek için yeterli sermayeye kavuşmasının sermaye arttırımından geçtiği, sermaye arttırımına katılmayan ortakların oransal olarak ortaklık paylarının düşmesinin kaçınılmaz olduğu, ancak pay şirketi olan anonim şirketler açısından davacıların pay adetlerinin korunmaya devam edeceği, dolayısıyla iptali istenen kararın kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 44,40 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 25,20TL den mahsubu ile eksik kalan 19,2TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davalı davada kendisiin vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 06/03/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır