Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/498 E. 2022/733 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/498
KARAR NO : 2022/733

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/06/2013
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 10/10/2022

DAVA; Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin içinde bulunduğu … plakalı aracın … tarafından kullanıldığı sırada, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını ve iş güç kaybı yaşadığını, her ne kadar tutulan tutanakta müvekkilinin aracı kullanan olarak gösterilmiş ise de, K.Çekmece … Sulh Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile müvekkilinin yolcu olarak araçta bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle çalışma gücünü kısmen ve sürekli olarak kaybettiğini belirterek 1.000-TL maddi zararın ve 60.000-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; aleyhe açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, olay tarihinden itibaren temerrüt faizi talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemede ikame edilen davanın usulden reddine, Küçükçekmece …. Ceza Mahkemesinin … E-…K sayılı dosyasının bekletici sorun yapılmasına, usuli itirazların uygun görülmediği takdirde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy … ATM’nin 26/06/2013 tarih … Esas- … Karar sayılı görevsizlik kararı sonucu dosya Bakırköy … AHM’nin … Esasına kaydedilmiş, anılan mahkemenin 18/08/2017 tarih …Esas- … Karar sayılı karşı görevsizlik kararı sonucunda İstanbul BAM … HD’nin … E- … Karar sayılı kararı ile yargı yeri olarak mahkememizin belirlenmesi ile dosya mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiştir.
Davacının ATK … İhtisas Kuruluna sevki ile trafik kazası nedeniyle geçici ve kalıcı iş göremezlik halinin bulunup bulunmadığı, kalıcı iş göremezlik durumu mevcut ise oranı ve tıbbi iyileşme süresinin tespiti ile rapor alınmasına karar verilmiştir.
ATK …. İhtisas Kurulu Raporuna göre, 1. … oğlu 1986 doğumlu …’ın 23.05.2010 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak:Gr1 IA%39 E cetveline göre: %34.0 (yüzdeotuzdörtnoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 12 (oniki) aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Tarafların oransal olarak kusurlarının tespiti amacıyla dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesine Raporuna göre, davalı sürücü …’ın %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu, otomobilin seyri halinde iken lastiğinin patlaması %15 (yüzde on beş) oranında etken olduğu, davacı yolcu …’ın kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Maluliyete ilişkin ATK …. İhtisas Dairesi tarafından sunulan rapora yönelik itirazların dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerle incelenerek değerlendirilmesi için ATK Üst Kurulundan rapor alınmasına karar verilmiş, dosyanın yapılan incelemesinde, Adli Tıp Kuruma teşkilatı ile ilgili Cumhurbaşkanlığının 4 sayılı Kararnamesinin 16/1 fıkrasında belirtilen hususlar mevcut olmadığından ATK Üst Kurulundan rapora alınmasına dair ara karardan rücu edilmesine karar verilmiştir.
Dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılarak dosya kapsamı ve deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle dava konusu trafik kazasında davacının talep ettiği maddi tazminatın değerlendirilmesi ve hesaplanması için dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdine karar verilmiştir.
Aktüerya bilirkişisi …. tarafından düzenlenen kök raporda, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 1.250.229,24 TL olduğu, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 21.06.2013 dava tarihi; davalı sürücü ve işleten yönünden 23.05.2010 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın bilirkişiye yeniden tevdi ile dosyaya celp edilen müzekkere cevapları ile rapora yönelik itirazların değerlendirilmek sureti ile ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Aynı bilirkişiden alınan ek raporda, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 1.070.253,33 TL olduğu, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 21.06.2013 dava tarihi; davalı sürücü ve işleten yönünden 23.05.2010 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili 18/05/2022 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek harca esas değerin 1.070.253,33 TL olduğunu beyan etmiştir.
Dava, trafik kazası kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır. Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya sigorta şirketi) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198,2015/1495 ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771, HGK’nın 10.06.2015 gün, 2014/17-27, 2015/1530 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir). Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de, tazminat talebine konu olay TCK’nun 89/2-b maddesi taksirle yaralama suçuna ilişkin olup davalı hakkında uygulanacak uzamış ceza zamanaşımı süresinin 12 yıl olduğu, kaza tarihinin 23/05/2010 ve ıslah tarihinin 20/05/2022 olup zamanaşımı süresi içerisinde ıslah edildiği hususu nazara alınarak zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … tarafından olayda hatır taşıması bulunduğundan bahisle indirim talep edilmiştir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulamasına göre hatır taşımacılığı varsa hükmedilen maddi tazminattan %20 nispetinde, manevi tazminat yönünden ise takdir edilecek oranda makul bir miktar indirim yapılması gerekir. Ayrıca, hatır sebebiyle indirim yapılması için süresinde sunduğu cevap dilekçesinde bu hususu açıkça ileri sürmesi gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2015/9251 – 2018/3894 E.K. Sayılı içtihadı). Kazada davacı bakımından hatır taşıması söz konusu ise de, cevap dilekçelerinde ileri sürülmediği, davalı … şirketinin süresinden sonra bildirdiği anlaşılmakla mahkememizce bu husus resen nazara alınmamış ve bu yönde indirim yapılmamıştır.
Somut olayda davacının, içinde bulunduğu ve davalı … idaresindeki … plakalı aracın kaza yapması neticesinde yaralandığı, davalı sürücü …’ın %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu, otomobilin seyri halinde iken lastiğinin patlaması %15 (yüzde on beş) oranında etken olduğu, davacı yolcu …’ın ise kusursuz olduğu, davalı hakkında yapılan ceza yargılamasında mahkumiyetine ilişkin verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacının işgörmezlik oranı ve gelir durumuna göre hesaplanan aktüerya bilirkişi raporuna itibar olunarak neticeten açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı tarafın maddi tazminat talebinin kabulü ile 1.070.253,33 TL maddi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 23/05/2010, davalı … bakımından temerrüt tarihi olan 21/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davalı … şirketinin sorumluluğunun teminat limiti olan 175.000 TL ile sınırlı olduğuna karar verilmiştir.
Davacı tarafça manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. 6098 sayılı …nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yargıtay’ın 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hâkim; Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözeterek, hukuk ve adalete uygun hak ve nesafet kurallarına göre uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekmektedir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların değerlendirilmesi gerekir. Hakim manevi tazminata hükmederken; tarafların kusur durumu, kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumları, zarar ile olay arasındaki illiyet bağı, ölüm halinde kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması, olayın tarihi, olayın ağırlığı, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, davacı sayısı gibi hususlar dikkate alınarak davacılar için zenginleşme, davalılar için yoksulluğa neden olmayacak şekilde belirlenmelidir. Somut olayda; yukarıda belirtilen manevi tazminat kriterleri, meydana gelen olayın v niteliği, olayın oluş yer ve şekli, kusur durumları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurularak davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 40.000 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 23/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
Davacı tarafın maddi tazminat talebinin kabulü ile, 1.070.253,33-TL maddi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 23/05/2010, davalı … bakımından temerrüt tarihi olan 21/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, (davalı sigortla şirketinin sorumluluğunun teminat limiti olan 175.000-TL ile sınırlı olduğuna)
Davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 40.000-TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 23/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN,
1-Alınması gereken 73.109,00 -TL’nin peşin alınan 208,35 -TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 3.656,00 -TL’nin mahsubu ile eksik kalan 69.244,65 -TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına (davalı … şirketinin harç miktarından sorumluluğunun 11.079,14 TL ile sınırlı olduğuna)
2-Dava ilk açılış harcı, başvurma harcı ve ıslah harcı olan 3.888,65 -TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı … şirketinin bu miktarından sorumluluğunun 622,18 TL ile sınırlı olduğuna)
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 133.620,27 TL TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı … şirketinin vekalet ücretinden sorumluluğunun 21.379,24 TL ile sınırlı olduğuna)
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 2.767,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine (davalı … şirketinin bu miktarın 442,720 TL ile sınırlı olduğuna)
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN,
1-Alınması gereken 2.732,40 TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.21/09/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır