Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/496 E. 2020/274 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/496 Esas
KARAR NO : 2020/274

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’nde vadeli hesabı bulunduğunu ve olay tarihi itibariyle 22.300-TL bulunan hesaptan, müvekkilinin bilgisi ve iradesi dışında toplamda 21.000-TL zararına neden olacak usulsüz işlemler gerçekleştirildiğini, müvekkilin işbu durum hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin müşterisi olduğu …. Bankası’ndan 18/09/2017 tarihinden 26/09/2017 tarihine kadar, ilki 18/09/2017 tarihinde saat 02:05 civarında “sayın müşterimiz … nolu cep telefonuna hesabınızdan 1.000,00TL gönderilmiştir. İşlem referansınız …. …. bankası ….” şeklinde olmak üzere toplamda 4 adet mesaj aldığını ve bu mesajlarda geçen diğer telefon numaralarının da; …, …, …. olduğunu, müvekkilinin söz konusu numaraların hiçbirini tanımadığını, bu numaraların sahipleri lehine banka hesabından herhangi bir işlem tesis etmediğini, söz konusu işlemler kendi bilgi ve iradesi dışında gerçekleşen müvekkilinin, …’ne giderek söz konusu mesajları banka çalışanlarına gösterdiğinde, anında gerekli önlemleri alması gereken banka çalışanlarından “sizin hesabınızdan para çekiliyor Savcılığa suç duyurusunda bulunun” gibi bir cevapla karşılaştığını, müvekkil banka çalışanlarına mağduriyetini izah etmeye çalıştığı gün dahi hesabından bilgisi ve iradesi dışında para çekildiğini, ilgili banka ve çalışanları öngörülebilir ve önlenebilir bu zararın önüne geçmek için üzerine düşen özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını, söz konusu görüşmenin ardından müvekkilinin hesap hareketlerini incelediğinde usulsüz işlemlerin yukarıda anılan 4 mesajla bildirilen işlemlerle sınırlı olmadığını, yukarıda belirtilen tarih aralığında yine yüksek meblağların hesabından bilgisi ve iradesi dışında pek çok kere çekildiğinin fark edildiğini, fakat söz konusu işlemlerin güvenilirliği açısından ilgili banka müvekkili ile görüşmeye geçmediği gibi, usulsüz para çekme işlemi çok daha fazla sayıda olmasına rağmen müvekkiline bu işlemlerle alakalı sadece 4 mesaj gönderdiğini, müvekkilinin hiçbir zaman internet bankacılığından yararlanmadığı gibi müşterisi olduğu bankaya hiçbir zaman söz konusu hizmetten yararlanmak istediğine dair bir talepte bulunmadığını, işlemlerin nasıl gerçekleştirildiği konusunda hala bir fikri bulunmadığını ve söz konusu işlemler kendi iradesi dışında gerçekleştirildiğini, bir yandan bankalar, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi gereği, kendilerine yatırılan paraları mudilerine istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlü olduklarını, bu anlamda, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibi müvekkilinin bankaya karşı alacağının aynen devam etmesi gerektiğini, dolayısıyla somut olayda müvekkilinin banka nezdindeki parasının hala mevcut olduğu kabul edilmesi gerektiğini, açılan davanın kabulü ile; dava konusu paranın işletilecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiaları gerçeği yansıtmadığını, davacı taraf işlemlerin kendisinin haberi olmaksızın gerçekleştirildiğini iddia ettiğini, bu işlemlerden 5 adedi cebe para gönderme işlemi, 4 adedi ise QR kodla para çekme işlemi olduğunu, davacıya ait hesap hareketleri ile de görüleceği üzere davacının kendisinin bilgisi ve rızası dışında gerçekleştirildiğini öne sürdüğü işlemlerin toplam tutarı 19.000-TL olup, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştirilmemiş olduğu varsayılsa dahi, dava konusu işlemlerden kaynaklı olarak davacının 21.000 TL zarara uğramış olması mümkün olmadığını, davacının sözde zarara uğramasında müvekkili bankaya izafe edilebilecek herhangi bir kusur veya sorumluluk söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için bile işlemlerin davalı tarafından yapılmamış olduğu varsayılsa dahi, söz konusu işlemden müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, mahkeme aksi kanaatte ise Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Sor. numaralı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, vadeli banka hesabından çekilen paranın hesap sahibinin iradesi dışında çekildiği iddiasıyla bankadan tahsili istemine ilişkin olup; taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalı banka nezdinde mevcut vadeli hesabında davacının bilgisi dışında usulsüz işlemlerle para çıkışı yapılıp yapılmadığı, davacının bu işlemlerden kaynaklı zarar miktarının ne olduğu, davacının zararı söz konusu ise bu zarardan davalı bankanın sorumlu olup olmadığı, davalı bankanın mevzuat gereği üzerine düşün yükümlülüğü yerine getirip getirmediği hususlarındadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise, tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ile banka arasında davacının ticari olmayan hesabına ilişkin bilgisi, rızası dışında işlemler yapılıp yapılmadığı, bu işlem nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici işlemi olup bu davalara bakma görevi Tüketici Mahkemeleri’ne ait olmaktadır. HMK’nın 1, 114/1-c, 115/1-2 maddeleri uyarınca mahkeme görevsiz olduğu durumlarda görevsizlik kararı vermesi gerektiği, görev kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerektiğinden resen görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-6502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Görevsizlik kararının İstinaf yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda, kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkil iBakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE; Mahkememizin görevsizliğine dair kararın İstinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20. maddesi) Mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-HMK’ nın 330/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır