Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/484 E. 2020/442 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/484 Esas
KARAR NO : 2020/442

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2018
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde 06.05.2011 tarihinde davalı şirket ile yetkili servis sözleşmesinin yapıldığını ve akabinde iki adet sözleşmenin imzalandığını, ancak müvekkilinin talebine karşın sözleşme nüshalarının müvekkiline teslim edilmediğini, ayrıca son iki sözleşmeyi müvekkilinin okumadan imzaladığını, dolayısıyla iş bu sözleşmelerde ne yazıldığının bilinmediğini, müvekkilinin …. vera marka yazar kasalarını müvekkili şirketten satın aldığını, sonra da müşteriye satarak servis hizmeti verdiğini, müvekkilinin ilk sözleşmeye istinaden …. Cd. No:…. …. – …. adresindeki taşınmazı kiralayarak sözleşmeye istinaden yetkili servis hizmeti vermeye başladığını, 3 yıl bu yerde çalıştıktan sonra kendi mülkü olan adreste servis hizmeti vermeye devam ettiğini, davalı şirketin müvekkiline devir bedeli, devir öncesi kapama ücreti, geçici kapatma ücreti, hurda ücreti adı altında 2016 yılından bu yana 21.574,25 TL tutarını fatura düzenlediğini, müvekkilinin süresinde itiraz etmediğini, bu faturalara müvekkilinin itiraz etmesi halinde taraflar arasındaki sözleşmenin feshedileceğini, şirket yetkililerinin bu durumu müvekkiline hissettirdiğini, faturalarda devir
bedeli öncesi kapama ücreti, hurda ücreti adı altında kesilen faturalara konu hizmet sonucunda oluşacak ücretin müvekkiline ait olması gerekirken davalı yanın müvekkiline fatura keserek toplamda 21.574,25 TL’sını talep ettiğini, dolayısıyla iş bu talebin hiçbir şekilde hukuki olmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya ihtarname keşide edildiğini ve bu alacağın hukuki sebep ve koşulları ile ilgili izahat talep edildiğini, bunun üzerine davalı tarafından cevabi ihtarname gönderildiğini, davalının müvekkili üzerinden haksız yere ve hukuka aykırı olarak zenginleştiğini, aralarındaki ilk sözleşmeye istinaden davalının müvekkiline yazar kasa sattığını, davalı yanın yazar kasalarını kendisi sattıktan sonra servis hizmetleriyle ilgili hizmeti müvekkiline verdiğini, davalı tarafından sözleşmenin haksız ve keyfi olarak askıya alınması ve buna karşılık sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedilmesinden sebepsiz zenginleşmenin ortaya çıktığını beyan ederek,
davacının davalı yana 21.574,25 TL borcunun olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının aleyhine şimdilik 5.000,00 TL sebepsiz yere zenginleştiğinin tespitine ve işbu meblağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın tacir olduğunu, faturaya süresinde itiraz etmediğini, bilindiği üzere 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 21 Maddesinin 2.Fıkrası “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmünü içerdiğini, davacı tarafında kabulünde olduğu üzere davacı taraf borçlu olmadığını beyan ettiğini, faturaları kabul ederek ticari defterlerine işlemiş ve yasal süresi içinde itiraz etmediğini, dolayısı ile söz konusu faturaların kesinleştiğini, davacının bu faturalara itiraz etme hakkının olmadığını, Yargıtay kararlarında da “kesinleşen faturadaki alacak miktarı kadar iade faturası düzenlenmesinin borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getirmeyeceği iade faturası gönderilmesinin alacağın varlığını ortadan kaldırmayacağı”hususlarına vurgu yapıldığını, bu sebeple davacının dava konusu ettiği faturalardan borçlu olmadığının tespiti talebinin hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranma yükümlüğünün olduğunu, davacının, dava dilekçesinde imzalamış olduğu yetkili servislik sözleşmesini okumadan imzaladığı gibi ticari hayatın olağan akışına aykırı bir beyanda bulunduğunu, zira, Türk Ticaret Kanununl8/2 maddesi gereğince, “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” hükmü gereğince; tacir yürütmüş olduğu faaliyetlerinde basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olup, Davacının “söz konusu sözleşmeyi okumadan imzaladım” şeklindeki ifadesi ticari hayatın olağan akışına uymamakla birlikte, davacının ticari faaliyet yürütmesi nedeni ile işbu faaliyeti yürütmesini sağlayacak yetkili servislik sözleşmesini imzalarken basiretli bir tacir gibi davranarak hareket etmesi gerekliliği kanunun kendisine getirdiği bir yükümlülük olduğunu, bu sebeple davacının işbu yöne ilişkin beyanlarının da hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının devir ve kapama faturalarına ilişkin beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında uzun süre uygulanan hususların bilinmemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının, dava dilekçesinde 2016 yılından bu yana yazarkasa kullanıcılarının kapama- devir ve hurdaya ayırma işlemi dolayısıyla, yazarkasa kullanıcılardan almış olduğu ücretin, gerçekleştirdiği işleme ilişkin merkez birimimiz tarafından güncellenme yapılması ve Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirilmesi hususunda hizmet bedelinin de kendisinde kalmasının gerekliliğini belirttiğini, davacının bu yöndeki beyanın kabulü mümkün olmadığını, şöyle ki;yazarkasa kullanan mükellefin cihazını başkasına devir eder (el değiştirir), hurdaya ayırmak… gibi bir işlem gerçekleştirmek istemesi durumunda müvekkil şirket tarafından davacı tarafa Vera sofi Platformu üzerinden e-mail gönderilmesi suretiyle tebliğ edilmiş olan ve devir işleminin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin belli başlı prosedürler ve işlemlerin bulunduğunu, başka bir deyişle, müvekkil şirketin tüm yetkili servislerinin Verasoft Platformu üzerinden e-mail adreslerine devir işleminin nasıl gerçekleştirileceğine dair prosedürler ve devir işlemine ilişkin bedelleri içeren metnin tebliğ edildiğini, davacı dava dilekçesinde, söz konusu e-mailin kendisine gönderilmediğini beyan etmiş ise de, davacının işbu beyanın yetkili servislik sözleşmesini okumadan imzaladığına ilişkin beyanı kadar gerçeği yansıtmadığını, tarafımızca işbu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, işbu e-mailin davacı tarafa ulaşmamış ise, davacı devir işlemine ilişkin prosedürün ne olduğunu ve devir işlemine ilişkin ne kadar ücret talep edeceğini bilemeyecek durumda olması gerektiğini, kaldı ki; davacı tarafın, söz konusu e-mailden haberdar olmasa söz konusu platforma giriş yaparak sistemden devir işlemini, devir işlemine ilişkin prosedürü ve ücretlendirmeyi haberdar olmadığı için gerçekleştirmesinin mümkün olmayacağını, ancak, davacı tarafından devir işlemi talep eden mükelleflerden söz konusu e-mailde tebliğ edilen devir işlemi bedelleri talep edilip, işbu devir işlemlerine ilişkin devir işlem bedeli faturalarının müvekkil şirkete gönderilmesine rağmen davacı tarafın söz konusu e-maili almadım şeklindeki ifadesinin kendi beyanları arasında ki çelişkiyi açık ve net bir şekilde ortaya koyduğunu, davacı tarafından devir işlemine ilişkin olarak mükelleflerden talep edilmesi gereken ücret …. Platformunda yetkili servislere tebliğ edilen e-mailde yer almakla birlikte, davacı tarafından talep edilen ücretin bir kısmının Gelir İdaresi Başkanlığı’na iletilmesi noktasında işlem ücreti olarak kesileceğini yetkili servis sıfatı ile davacı tarafından açık ve net bir şekilde bilindiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde, platform üzerinden devir işlemini gerçekleştirdiğini ve gerçekleştirdiği işlem neticesinde mükelleften bir devir işlemi bedeli talep ettiğini ve devir işlemin bedeline ilişkin faturalandırma işleminiyaptığını beyan ettiğini, davacıya ait işbu beyanların, davacının dava dilekçesinde yer alan asılsız, mesnetsiz ve çelişkili ifadelerini açıkça ortaya koyduğunu, zira davacı taraf söz konusu e-maili tebliğ almamış olsa idi, devir işlemi sonrasında ödenen devir işlemi bedeline ilişkin faturalandırma işleminden söz edemeyecek olması gerekirken, dava dilekçesinde devir işlemi bedeline ilişkin faturalandırma işleminden bahsederek kendi beyanları ile çelişkiye düştüğünü, işbu çelişkili beyanları ile davacı taraf açmış olduğu hukuki dayanaktan yoksun ve haksız davasında kötü niyetli olduğunu açıkça gözler önüne serdiğini, söz konusu mailin müvekkil şirket tarafından tüm yetkili servislere gönderildiğini, Söz konusu duyuru maili ile Yetkili Servis’in devir işlemi karşılığında mükelleften talep edeceği devir işlemi bedeli işbu duyuruda mevcut olduğun, devir işlemi karşılığında yetkili servisin direkt mükellef ile muhatap olduğu için yaptığı devir işlemi neticesinde davacı tarafından doğrudan devir işlemi talebinde bulunan mükellefe fatura kesmek zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenle davacı tarafından devir işlem bedeline ilişkin kesilmiş olan fatura bedelinin bir kısmı, müvekkil şirket tarafından devir işlemlerine ilişkin altyapı ve süreç yönetimi işlemlerinin devamlılığını sağlamak adına müvekkil şirket tarafından alındığını, zira müvekkil şirket tarafından devir işlemi hususunda gerçekleştirilen Arşivleme ve Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirme hizmeti işlemine ilişkin olarak müvekkil şirket tarafından yetkili servisliğ ini yürüten davacıdan bir bedel talep edilmesinin ticari hayatın olağan akışına ve tarafların anlaşmasına uygun olduğunu, taraflar arasında uzun süreye dayalı uygulamanın söz konusu olduğunu, davacı tarafın uzun süre uyguladığı hususları bilmediğini iddia ettiğini, iş bu iddiaların hukuken korunmayacağmın açık olduğunu, son olarak davacı tarafın devir işlemi prosedürü ve bedellerine ilişkin e-mailin kendisine iletilmediğini beyan ederken, aynı platform üzerinden kendisine gönderildiğini iddia ettiği gün ve saat verilerek tarafına yetkili servisli sözleşmesinin tek taraflı olarak askıya alındığına dair e-mailin tarafına iletildiğini belirttiğini, bu nedenlerle, davacının dava dilekçesinde iddia edildiği gibi müvekkil şirketçe kendi menfaatlerine uygun olarak hukuka aykırı davranışlarda bulunulmasının söz konusu olmadığını, asıl davacı tarafından beyanlar çelişkili ve kendi menfaatlerine göre düzenlendiğini, ayrıca dosyaya sunacağımız ekran görüntüsünde de söz konusu e-mailin davacı tarafa tebliğ edildiğinin açık ve net bir şekilde görüleceğini, davacının sözleşmesini müvekkilin sonlandırmadığını, ayrıca davacıya münhasır bayilik yetkisi verilmediğini, davacının dava dilekçesinde yetkili servislik sözleşmesinin müvekkil şirket tarafından haksız neden ile fesih edildiğini beyan ettiğini, davacının iş bu beyanının doğru olmadığını, yetkili servislik sözleşmesinin iddia edildiği gibi müvekkil şirket tarafından değil, davacı tarafça e-mail gönderilmesi suretiyle herhangi bir haklı neden gösterilmeksizinyetkili servislik sözleşmesinin sona erdiğini belirttiğini, ayrıca, müvekkil şirketin davacı ile münhasır yetkili bayilik sözleşmesi imzalamadığından, davacı dışında bayilik atamasının mümkün olabildiğini, bu sebeple, davacı tarafından işbu konuysa ilişkin asılsız ve mesnetsiz beyanını kabul etmenin mümkün olmadığını, sebepsiz zenginleşme iddiasının da hukuki dayanağı olmadığını, sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmamasının gerektiğini, davacı ile müvekkil şirket arasına geçerli bir yetkili servislik sözleşmesinin mevcut olduğunu, işbu yetkili servislik sözleşmesi uyarınca davacı tarafa müvekkil şirketçe sağlanan hizmet karşılığı alınan bir bedel mevcut olmasından dolayı sebepsiz zenginleşmeden bahsetmenin mümkün olmadığını, davacı ile müvekkil şirket arasındaki sözleşmesel ilişkinin mevcut olduğunu, davacının sözleşmeden kaynaklanan borcu için kesilen faturaları defterine kaydetmiş ve bir kısmının bedelini ödediğini, davacının bu şekilde ödediği bedeller için müvekkil şirketin sebepsiz zenginleşmediği her türlü izahtan vareste olduğunu, müvekkilinin davalıdan alacağını tahsil ettiğini, davacı tarafın müvekkil şirkete ödemesi gereken hizmet bedelini ödememesi nedeni ile yine müvekkil şirketin iyi niyetinin göstergesi olarak haklı neden bulunmasına rağmen tek taraflı olarak fesih edilmediğini, davacı taraf ile ticari ilişkinin düzelebileceği kanısı ile geçici süre ile askıya alındığını, bunun üzerine davacı yanın hizmet bedelini ödeyerek ticari ilişkiye kaldığı yerden devam etmek yerine kötü niyetini ortaya koyarak hukuki dayanağı olmamasına rağmen sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, ayrıca davacı dava dilekçesinde yetkili servisliğini yaptığı müvekkil şirkete ait 13004 Vera Marka yazarkasanın satışı için yer kiralaması ve personel alimini ve mesai harcamasını markanın değerini arttırdığını iddia etmiş ise de, işbu eylemler davacı tarafından tacir sıfatı ile imzalamış olduğu sözleşmenin de üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmek adına attığı adımların olduğunu, söz konusu markalarına herhangi bir değer katmasının söz konusu olmadığını, kaldı ki, …. dünyaca tanınmış bir marka statüsünde olduğunu, bu nedenle; yetkili servislik sıfatı ile ticari faaliyetini sürdürerek asıl davacı taraf markanın tanınmışlığını kullanarak kendisine gelir elde ettiğini, tanınmış marka statüsünden olan Vera markasına duyulan güven ile mükelleflerden davacı tarafça talep edilen devir v.b. işlemlerde hizmet bedelinden müvekkil şirkete bedel ödemesi kararlaştırıldığını ve taraflar arasında bu yönde bir ticari uygulamanın uzun süre devam ettiğini, yani taraflar anlaştıkları hususu uzun süre fiilen uyguladığını, bu nedenle bu bedellerin tamamı davacının kabulünde olduğunu, bu bedellerin iadesinin hiçbir haklı gerekçesinin olmadığını beyan ederek, davacı tarafın hukuki ve haksız olarak açmış olduğu davasının reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacının davalıya 21.574,55 TL borçlu olmadığının tespiti ile davalının 5.000,00 TL sebepsiz yere zenginleştiğinin tespiti talebine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arsındaki ticari ilişkisi kapsamında davalının davacıya faturalar nedeniyle borçlu olup olmadığı, taraflar arsındaki sözleşme şartlarına, devam edegelen uygulamaya ve rayiç uygulamalara göre davalının dava konusu fatura içeriklerine ilişkin bedelleri davacıdan talep edip edemeyeceği, ayrıca davacı tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiği iddiasına göre, davalının davacının bayilik faaliyetleri nedeniyle sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği, zenginleşti ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme günü belirlenerek Ekonomi ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi bilirkişisi, Mali Müşavir bilirkişisi, Sektör Uzmanı bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi heyeti raporunda özetle; Faturaların ispat kuvvetine ilişkin TTK. m. 21/2 hükmü ve yine defterlerin delil olmasına ilişkin HMK. m. 222 hükmü uyarınca davacının, davalının ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle davalıya 23.828,64 TL borçlu olduğu, bu bakımdan davacının borçlu olmadığına ilişkin talebinin yerinde olmadığı, davacının sebepsiz zenginleşmeye ilişkin herhangi bir somut delil sunmadığı, korkutmaya ilişkin bir iddianın bir yıllık süre içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, somut olayda bir yıllık süre geçtikten sonra böyle bir iddia ileri sürüldüğünden, davacının bu yöndeki iddiasının hukuken kabulüne olanak bulunmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin gabin ve genel işlem koşullarına aykırılık nedeniyle de hükümsüzlüğünün ileri sürülemeyeceği kanaati bildirilmiştir.
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 21/06/2018 düzenlenme tarihli, …. numaralı 51.933,68-TL’ye faturaya dayalı 59.952,10-TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından borca kısmi itiraz yapıldığı, takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosya Kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı vekili; davalı tarafından müvekkiline 2016 yılından devir bedeli, devir öncesi kapama ücreti, geçici kapatma ücreti, hurda ücreti adı altında faturalar düzenlendiğini, müvekkilinin bu faturaları sözleşmenin feshedileceği hissiyatı ile itiraz etmeyerek kabul ettiğini, ayrıca davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia etmiştir. Davalı vekili; davacı tarafında söz konusu faturalara süresinde itiraz edilmediğini, davacı tarafından basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün olduğunu, davacının devir ve kapama faturalarına ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında uzun süre uygulanan hususların bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının sözleşmesini müvekkilinin sona erdirmediğini, ayrıca davacıya münhasır bayilik yetkisi verilmediğini, sebepsiz zenginleşme iddiasının da hukuk dayanağının bulunmadığını savunmuştur. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, dava konusu faturaların davalı tarafından düzenlenerek usulüne uygun bir şekilde davacıya tebliğ edildiği, davacının faturalara süresi içinde itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlediği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı tarafça davacıya gönderilen dava konusu faturalara davacının sekiz gün içerisinde itiraz etmemiş olması sonucu içeriklerini kabul etmiş sayılması, yine davalının sunmuş olduğu ticari defterlere göre dava konusu borç miktarı oranında davacıdan alacaklı olduğunun yer alması hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıya, ticari defterlerde yer aldığı şekliyle borçlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı taraf sebepsiz zenginleşmeye ilişkin iddiası ile ilgili olarak somut bir delil sunamamış olup iddiasını ispatlayamamıştır. Davacı taraf sözleşme hükümlerinin tek taraflı olarak ve baskı ile belirlendiği dolayısıyla da geçersiz oldukları iddiasında bulunmuşsa da; bu yönde ispata yarar bir delil sunmamıştır. Yine davacı tarafça TBK. m. 37 ve 39 maddelerinde düzenlenen bir yıllık süre içerisinde korkutmaya ilişkin iddiasını ileri sürmediğinden sözleşme hükümlerini onamış sayılmaktadır. Sözleşme yapma özgürlüğüne ilişkin TBK. m. 26 hükmüne göre, “taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler”. Yine TBK. m. 27/1 hükmüne göre, “kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür”. Nihayet TBK. m. 28/1 hükmüne göre de “bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bîr oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir”.
Söz konusu hükümler dikkate alındığında; sözleşmenin sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde yapılmış olduğu, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı bir durumun söz konusu olmadığı, davalının tacir ve yapılan işin de ticari bir iş olduğu, davacının aksi yönde delil sunmasında herhangi bir sınırlama da bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda basiretli davranma yükümlülüğü nedeniyle kararlaştırılan sözleşme hükümlerinin “zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiğinin” ileri sürülmesinin olanaksız olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında akdedilen sözleşmenin gabin ve genel işlem koşullarına aykırılık nedeniyle hükümsüzlüğünün ileri sürülemeyeceği sonucuna da varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalının menfi tespit istemine ve sebepsiz zenginleşmeye ilişkin iddiasına ilişki ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmakla davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 453,83-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 399,43-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.986,14-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 18,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/07/2020

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır