Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/48 E. 2019/212 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/48
KARAR NO : 2019/212

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/01/2018
KARAR TARİHİ : 06/03/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 11/03/2019

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin aile şirketi olduğunu ve ailenin 4 bireyinin aynı hisse oranına ve sermayeye sahip olduğunu, …. AŞ’nin%10 hisseye sahip olduğunu, son yıllarda ortaklık pay oranlarının erkek çocuk lehine değiştiğini, …’nın hisselerinin %68 olduğunu, davalı şirket tarafından 24/11/2017 tarihinde 2016 yılına ait olağan genel kurul yapılmasına karar verildiği oy çokluğu ile alınan gerçeği yansıtmayan ve şirket karını gizleyen finansal tablolarla oluşturulan faaliyet raporu ve denetçi raporu ile bilanço ve kar/zarar hesaplarının tasdik edilmesi kararının, yönetim kurulu üyeleri ve denetçinin ibra edilmesi kararının karın dağıtılmaması kararının ve yönetim kurulu üyelerine 15.000.TL ‘sına kadar ücret ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi kararı ile şirket sermayesinin 470000.000TL sinden 5.000.000TL sına bedeli karşılığında artırılması ve esas sözleşmenin sermaye ve pay senetlerinin nevi başlıklı 6. Maddesinin tadil edilmesi kararının öncelikle yürütülmesinin durdurulması suretiyle iptalinin gerektiğini, alınan kararların usul ve hukuka aykırı olduğunu, yönetim kurulu kararının davacıya tebliğ edilmediğini, sermaye artırımı kararının kötü niyetli olduğunu ve uygulanması halinde telafisi imkansız zararlar doğuracağından bahisle şirket sermayesinin artırılması ve oy çokluğu ile alınan kararların iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetle mesnetsiz olarak açıldığını,davacının babasının rahatsızlanmasını fırsat bilerek mal mülk peşine düştüğünü, şirket için çalışan erkek kardeşinin işlerini zorlaştırdığını, davacının kötü niyetli olduğunu, kötü niyetli davacının kasıtlı ve bilinçli olarak belgelerle ve olayın akışı ile sabit olan pay devirleri hususunu gerçek durumdan farklı olarak anlattığını, olağanüstü genel kurul toplantısının usulüne uygun olarak yapılarak tescil edildiğini, sermaye yapısına ilişkin bu oluşumların, özellikle kendileri ile ilgili kısmı baba …’nın sağlığında, işin başındayken, tarafların rızaları ile gerçekleştiğini, sözleşmelerin, ödemelerin makbuzların tanzim olunarak imzaları ile devir işlemlerinin yapıldığını,dava konusu edilen genel kurul toplantısında olay çıkardığını kötü maksatlı davrandığını,bazı işlemlerin saklanarak bilançoda gösterilmediğine ilişkin somut iddia ve belgenin sunulmadığını davacı tarafın beyan ve iddialarının nasıl da dayanaksız olduğunu, şirketin 2002-2005 yılları arasında kar dağıtımı yaptığını, ticari faaliyetlerinin daha verimli olarak devamının sağlanması maksadıyla 2005 yılı sonrası kar dağıtımı yapmama kararı aldığını ve bu kararda davacının da imzasının bulunduğunu,sermaye artırımı şirketin ticari faaliyetleri ve borçlarını ödemek sebebiyle ihtiyaç dolayısıyla yapıldığını usul ve yasaya uygun olduğunu, şirketin dış kaynaklardan sermaye artırımı yapmak istemesi durumunda öncelikle mevcut bulunması halindeki karını sermayeye eklemesi, halen ihtiyaç giderilemiyorsa dış kaynaklardan sermaye artırımı yapması gerektiği, somut olayda şirketin iç kaynaktan sermaye artırımı yapmayıp, doğrudan dış kaynak artırımı yapmasının davacının mağduriyetine neden olacağı hususunun hukuki mesnetten yoksun olduğundan bahisle davacının ihtiyati tedbir taleplerinin reddini,TK 448/3.md’si uyarınca, şirketimizin uğraması muhtemel zararlarına karşı davacının teminat yatırmasını, davanın esastan reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine
karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin 24/11/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibra edilmesine ilişkin kar dağıtılması yönünde alınan karar yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin karar, sermayenin artırılmasına ilişkin esas sözleşme değişikliğine dair karar ve sunulan faaliyet raporu ile denetçi raporuna göre kar zarar hesaplarının tasdik edilmesine ilişkin alınan kararların usul ve yasaya esas sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, iptali koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazılara cevap verildiği sicil kayıtlarının mahkememiz dosyasına gönderildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyası 10/07/2018 tarihli ara karar ile İptali talep edilen maddeler yönünden tarafların karşılıklı iddiaları, sermaye artışına ihtiyaç olup olmadığı, kar payı dağıtılmaması şirketin sermaye artışı açısından ihtiyaç olup olmadığı, yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretin şirketin büyüklüğü ve faaliyet konusuna göre yerinde olup olmadığı, faaliyet raporu ve ibranın usülune uygun olup olmadığı hususlarında rapor düzenlenmesi içinSMM ve finansman uzmanından oluşturulan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş bilirkişi ….ve… tarafından sunulan 28/01/2019 tarihli rapor ile; davalı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yıllan ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, anonim Şirket genel kurul kararlarına karşı pay sahiplerinin hangi koşullarda dava açabileceği TTK madde 446/1-a ve b’ye göre,genel Kurul toplantısına davacı ve vekilinin katıldığı ve iptalini istedikleri maddelere ilişkin muhalefet şerhleri olduğu, 01.11.2017 Tarih ve … sayılı TTSG kayıtlarına göre ilgili genel kurul toplantısının gündem maddelerinin toplantıdan 15 gün önce ilan edildiği, sermaye arttırım maddesine ilişkin ana sözleşme tadil metninin ilan edilmediği ancak GK gündem ilan aşamasında böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, 2,3 ve 4. Maddelerinin iptaline ilişkin davacının iddiasının davalı şirkete ait bazı taşınmazların satış bedellerinin finansal tablolarda gerçek değerlerinde gösterilmeyerek şirket karının gizlendiği yönündeki iddialarının değerlendirilebilmesi için taşınmaz bilgileri, taşınmazların ticari defterlerde kayıtlı değerleri, taşınmazların satış bedelleri ile ilgili belgeler sunulması gerektiği, davalı şirketin finansal durumunda herhangi bir sıkıntılı durum söz konusu olmadığı, sermaye ihtiyacını gerektiren herhangi bir somut proje sunamadığı, finansal borçlarının bulunmadığı değerlendirildiğinde davalı şirket açısından Sermaye artış kararı çok acil alınması gereken bir karar olmadığı gibi iyi niyet kurallarına aykırı da olmadığı, sadece azınlık haklarını olumsuz etkileyecek bir durum söz konusu olması halinde iptalinin gerekeceğini,davacının sermaye artırımına ilişkin kararına ilişkin rüçhan hakkını kullandığı için ihlal edilen ve dolayısıyla korunması gereken bir menfaatin bulunmadığı, 19.01.2018 tarihinde …. Bankası hesabından Davalı … AŞ hesabına 339.750-TL yatırıldığı, ödemeyle %15 paya sahip diğer ortak ….’nın paylarını da almış olduğu ve mevcut durumda ortaklık yapısı içerisinde payının %30’a yükseldiği, kar payı dağıtmamaya ilişkin olarak alınan karar açısından Yapılan analiz sonucunun ortaya koyduğu üzere davalı şirketin finansal durumunda herhangi bir sıkıntılı durum söz konusu olmadığı, yönetim kurulu üyelerine verilecek ücretler açısından ise faaliyette bulunulan sektör ve davalı şirketin iş hacmi düşünüldüğünde ödenen yönetim kurulu ücretlerinin fahiş olmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür.
Dava; 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesine dayalı davalı şirketin 24/11/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesinde; 446’ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilecekleri, aynı yasanın 446. maddesinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince, davacı şirket ortağı tarafından davalı şirketin 24/11/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul kararlarının iptali talep edilmiştir. Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 446/(1)-a.maddesi gereğince toplantıda hazır bulunupda karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri iptal davası açabilecektir.
Davacının 2,3,4 ve 6 no’lu kararların iptaline yönelik talebi yönünden Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalmasının ve bu keyfiyeti zapta geçirmesinin gerekmesine, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesinin veya ret oyu kullanılmasının alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımadığı Yargıtay … Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarındadır (Bkz. Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı ilamı). 24/11/2017 tarihli genel kurul toplantısında iptali istenen 2,3,4 ve 6 no’lu kararlara ilişkin olarak davacının usulune uygun muhalefet şerhi bulunmadığından bu kararlarına iptaline ilişkin talebin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacının 5 no’lu kararın iptal talebi yönünden; iptali istenen madde şirket karından kanun ve esas sözleşmeye göre gerekli miktarlar ayrıldıktan sonra kar payı dağıtılmamasına ilişkindir. Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Bu amaç, çeşitli kanunlardaki kişi birliklerini ayıran, “müşterek gaye” kıstasından ve “ortaklık” kavramından doğar. Başka bir deyişle “anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular için kurulur” (TTK madde 331) ve kâr elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. Şirketin nihai amacının kâr elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte anasözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülüp dava konusu uyuşmazlığa da konu olan TTK’nın 523/2. maddesindeki düzenlemedir. Anılan düzenleme gereğince genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. TTK’nın 452. maddesinde belirtilen müktesep haklardan olan kâr payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523/2. fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, davacının şirketin kuruluşundan beri kar payı dağıtılmadığı iddiasına karşılık sunulan 2006 tarihli dekontlara davacının itirazı bulunmadığından kar payı ödemesi şeklinde değerlendirildiği, şirketin finansal tabloları, kar-zarar hesapları ve bilançosu incelendiğinde, şirketin özkaynaklarının güçlü olduğu, son 3 yıl düzenli olarak kar elde edildiği ancak serbest nakit akım analizi sonucunda 2016 yılında nakit çıkışı yaratmış olduğu, finansal borçlarının olmadığı, şirketin borç kalemleri arasında en önemli hesabı “….” açıklamalı borcun oluşturduğu, ….’nın şirket ortaklarından biri olduğu, konjonktürel durum itibariyle kar payı dağıtmama kararının objektif iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı hususunda takdirin mahkemeye bırakıldığı belirtilmiş olup, şirketin son 3 yıldır kar elde etmekte olduğu, şirketin kar payı dağıtmama hususunda direngen bir tavır içinde olduğu kanaatinin oluşmadığı, kararın objektif iyiniyet kurallarına aykırı görülmediğinden bu maddenin iptaline yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Davacının 7 no’lu kararın iptali talebi yönünden bu karar sermaye arttırımına ilişkin olup, iştirak taahhütnamesi imzalanmadığından kararın tescil edilmemiş olduğu anlaşılmıştır.
TTK nun sermayenin artırılması başlıklı (Özel değişiklikler ) TTK nun 456/3 maddesinde artırım genel kurul,veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilmediği takdirde ,genel kurul veya yönetim kurulu kararı geçersiz hale gelir ve 345.maddenin 2. fıkrası uygulanır” şeklindedir.
Davaya konu sermaye arttırıma ilişkin karar için ticaret siciline başvurulduğu, iştirak taahhütnamesi imzalanmadığından kararın tescil edilememiş olduğu, davaya konu genel kurul kararının yasal sürede tescil ettirilmediği için geçersiz hale geldiği, geçersiz hale gelen sermaye artımı kararının iptaline karar verilemeyeceği anlaşılmakla kararın 6102 sayılı Yasanın 456/3 maddesi uyarınca 3 aylık süre içerisinde ticaret siciline tescili yaptırılmadığından geçersiz hale geldiği anlaşılmakla konusuz kalan talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı şirketin 24/11/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait genel kurul toplantısında;
a-2,3,4 ve 6 no’lu kararların iptaline ilişkin talebin dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
b-5 no’lu kararın iptali talebinin REDDİNE,
c-7 no’lu sermaye arttırımına ilişkin kararın 6102 sayılı Yasanın 456/3 maddesi uyarınca 3 aylık süre içerisinde ticaret siciline tescili yaptırılmadığından geçersiz hale geldiği anlaşılmakla konusuz kalan talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,50 TLnin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 06/03/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır