Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/422 E. 2019/891 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/422
KARAR NO : 2019/891

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 19/09/2019
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Davacının hastalığı sebebi ile hisse çoğunluğunun sağlanabilmesi adına Bakırköy … Noterliğinden 01.04.2011 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile 250.000,00-TL’lik hissesinden 2.500,00-TL’lik kısmını bila bedel kardeşi …..’ya devrettiğini, davacının 1999-2004 yılları arasında şirket ile yakından ilgilendiğini kat karşılığı inşaatlar yaptığını, 2004 yılına kadar taahhüt konusu inşaatların yapımının sürdüğünü, davacının tedavisine devam edebilmek adına şirket işleri ile ilgilenemediğini Bu dönem içerisinde diğer ortak ….. şirketi yönettiğini ancak şirketin amacı ve konusu doğrultusunda hiçbir faaliyette bulunmadığını davacı sağlığına tekrar kavuştuğunda şirketi faaliyete geçirmek istemişse de ortaklar tarafından engellendiğini, davalı şirket ortakları arasında husumet olduğunu ve güvene dayalı bir ilişkinin olmadığını, şirket ortaklarının usulsüzlükler yaptığını ve advacıya bilgiler vermediğinden bahisle şirketin uzun yıllardan beri ciddi bir faaliyetinin bulunmaması ve şirket ortaklarının birbirlerine karşı güvenleri kalmadığından ve bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığından haklı nedenlerle …… San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin feshi ile tasfiyesini, menfaat çatışmasının önlenmesi adına Tedbiren …..’nun davalı şirket müdürlüğünden azli ile davalı şirket …… San. Ve Tic. Ltd. Şirketine kayyım atanmasını,Davalı şirket hakkında UYAP üzerinden sahip olduğu menkul ve gayrimenkuller üzerine tedbir konulmasını,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;davacının talebinin haksız ve yersiz olduğunu,şirketin feshi için haklı bir nedenin bulunmadığını, en küçük hissenin davacıya ait olduğunu,şirketin faaliyette bulunduğunu ve kar dağıttığını, davacının beyanlarının asılsız olduğunu, şirketin şeffaf yapıda olup istenilen zamanda bilgilere ulaşılabilindiğinden bahisle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dosya 20.02.2019 tarihli ara karar ile “davalı şirketin tüm ticari defter kayıt ve belgeleri ve dosya kapsamı üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılmış olup, bilirkişi heyetince sunulan 22/08/2019 tarihli rapor ile; 2012 yılından 2018 yılına kadar şirketin herhangi bir inşaat üretimi yapmadığı, kira gelirlerinin olduğu,2012-2018 yıllarında net kar kaydettiği, sermayesi 1.080.000,00-TL olup 2017 yılı sonu itibariyle özsermayesinin 2.698.504,30- TL,2018 yılı itibariyle ise 2.617.730,24-TL olduğu,şirketin sermayesini koruduğu, sermayesinin iki katından daha fazla özsermayesinin olduğu,davalı şirketin 2012-2018 döneminde karlı olduğu, şirketin özvarlık yapısının sermaye tutarından fazla olarak yeterli düzeyde olduğu,davalı şirketin kapalı tip aile şirketi olduğu, davacının ileri sürdüğü hususların soyut ve varsayımlara dayalı olmaları nedeniyle haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği, bu durumda esasen şirketin haklı sebeple feshi koşullarının oluşmadığı, mahkemece aksi görüşte olunması ve ileri sürülen hususların haklı sebep olarak kabul edilmesi halinde bu sebeplerin şirketin feshini gerektirecek ağırlıkta olmadığı o nedenle istem yerine duruma uygun çözüme karar verilebileceği, davacının ortaklıktan çıkarılmasının duruma uygun alternatif bir çözüm olabileceği, bu noktada şirketin kendi paylarnın iktisabının kanuni sınırlama olan %20 yi aşması nedeniyle payların şirket tarafından alınmasına karar verilemeyeceği, şirketin sermaye azaltımı yoluyla ortağın pay bedelinin ödenerek şirketten çıkartılması veya diğer ortaklar tarafından payın devralınmasın alternatif çözüm olarak kabul edilebileceği,bilirkişi heyetince kaydi değerlerle özsermayenin ortaklar arasındaki paylaşımının hesap edildiği, kaydi değerlerle özsermayenin Davacı … payına düşen tutarının 648,411,78-TL olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür.
Dava limited şirketin haklı sebeple feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nın 636. maddesi ” (1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer: a)Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle. b) Genel kurul kararı ile. c) İflasın açılması ile.d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde. (2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir. (3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmünü, aynı yasanın 637 . maddesi de “(1) Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettirir” hükmünü düzenlemiştir.Buna göre, limited şirket ortağı, haklı bir sebebin bulunması durumunda, şirketin feshini mahkemeden talep edebilir. Haklı sebep kavramına ilişkin açık bir tanımlama yapılmamış, haklı sebeple fesih hakkının düzenlendiği TTK’nın 636. maddesi haklı nedene ilişkin örnek ve tanım vermeyerek haklı sebebin somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi takdirini hakime bırakmıştır. Hakim haklı sebep olarak ileri sürülen olayları dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirecek ve kararını buna göre verecektir.
Haklı sebeple feshi gerektiren olgular objektif ve sübjektif özellikte olup objektif nitelikte olan sebeplerden dolayı fesih davasını açan ortağın kusurlu olup olmadığına bakılmazken sübjektif nitelikteki haklı nedenlerden ötürü fesih davası açıldığında ortağın kusurunun bulunmaması aranmaktadır. Yani davacı ortağın haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaktan kaynaklandığının kanıtlanması gerekir (GİRAY R. Eda, “Limited Şirketin Haklı Sebeple Feshi ve Yargıtay’ın Yaklaşımı”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Y. 6, S. 12, s. 201; Y11HD., 07.06.2012 tarih, 2010/8755 Esas, 2012/9908 Karar).
6102 sayılı TTK’nın 636. maddesinde haklı sebepler düzenlenmemiş ise de, Yargıtay yerleşik içtihatlarında, şirketin uzun yıllar ciddi bir faaliyetinin olmaması, davacı ortağa şirket ile ilgili hesap verilmemesi, kar payının ödenmemesi, şirketin devamlı olarak zarar etmesi, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, müdür olan diğer ortağın zimmetine para geçirmesi gibi ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesi olanağının kalmadığı hallerin haklı sebep olarak kabul edildiği görülmektedir.
Az yukarıda sayılan haklı sebeplerin şirketin feshine yol açacak nitelikte olması gerekmekte olup 636. maddenin 3. fıkrası uyarınca hakim, haklı sebebin bulunduğuna kanaat getirse bile, şirketin yaşatılması ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru ise, fesih kararı yerine, fesih talebinde bulunan ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan ve itibar olunan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacının ileri sürdüğü hususların haklı sebep olarak nitelendirilemeyeceği, şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, haklı sebep koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 44,40-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,5 TLnin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
2-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 11/09/2019Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır