Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/400 E. 2018/1085 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/400 Esas
KARAR NO : 2018/1085

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 17/04/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2018
Mahkememizde açılan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin davalı şirketlerin şirket ana sözleşmesinin ilk maddesinde açıklandığı üzere ortaklarından biri olduğunu, müvekkilinin ev hanımı ve iki çocuk sahibi olduğunu, …A.Ş, …. Limited Şirketi ve …. Limited Şirketi kurulurken ortak adedini yasal olarak tamamlamak için eşi ve üvey oğlu tarafından ortak olmasının istendiğini, bu kişileri kıramayarak kendisi de imza atarak kağıt üzerinde ortak olduğunu, müvekkilinin ev hanımı olduğu için bu şirketlerin ne gibi faaliyetler yürüttüğünden bilgisinin olmadığını, müvekkilinin şirketlerin hiç bir faaliyetinde rolü olmadığı gibi herhangi bir görevinin de olmadığını, hiçbir toplantılarına katılmadığını, şirketlerle ilgili kendisine bilgi verilmediğini, dört yıl önce işlerin ters gittiğini öğrenince şirket hisselerini ….ve …’e devretmek istediğini, bu kişilerin devir alacaklarını söyleyip müvekkilini sürekli oyaladığını, üzerinden bu hisselerin devrini almadıklarını, … A. Ş. nin eylemleri nedeniyle ortak olarak gözüktüğü için İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinde (….),…Asliye Ticaret Mahkemesinde (…) ve … nci Asliye Ticaret Mahkemesinde(….) diğer ortaklar ile beraber hakkında dava açıldığını ve … ve … nci Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarında kendisi de sorumlu tuluduğunu, yine Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinde (….) yönetim kurulundaki ortakların eylemleri nedeniyle sanık durumuna düştüğünü ve yargılamının devam ettiğini, …. A.,Ş. nin son Yönetim Kurulunun görev süresinin 11.02.2014 tarihinde dolmuş olduğunu, ancak genel kurul yapılmadığı için şirketin organsız kalmış olduğunu Asliye Ticaret Mahkemelerinde davalı olduğunu görünce vekili aracılığı ile bu dosyalar incelenince öğrendiğini, Genel Kurulu kimin nasıl toplayacağı Türk Ticaret Kanununda açıklandığını, kağıt üzerinde bir hissesi olan, Yönetim Kurulu üyesi olmayan müvekkilinin genel kurulun toplanması için kanunen yapabileceği bir şey bulunmamadığını, şirketin son hazirun cetvelinin ve devir senetlerinin ve ortaklık pay defterinin son yönetim kurulu üyeleri tarafından sunulmadığını, müvekkilinin yönetim kurulunda görevli olmadığı için bu belgeler kendisinde olmadığından Mahkemeye sunamadığını, . bu nedenle son yönetim kurulu üyeleri bu belgeleri sunmadığı için bu konuda bir bilgisi olmayan müvekkilinin de sadece hissesi olduğu için şirket ortaklığında bulunması, müvekkilimin sorumlu tutulmasına yol açtığını beyanla müvekkilinin haklı sebep bulunduğundan davalı şirket ortaklıklarından ayrılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar usule uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmamış, cevap dilekçesi de sunmamışlardır.
Dava konusu uyuşmazlık davacının ortağı olduğu davalı şirketlerden çıkma için haklı nedeninin olup olmadığı hususlarındadır.
6102 sayılı TTK’nın 638. maddesinin birinci fıkrasında “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.”denilmiştir. Dolayısıyla, limited şirket sözleşmesine hüküm koymak suretiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı tanınabilir.Şirket sözleşmesinde bu konuda bir hükmün yer almaması halinde de ortak şirketten çıkma hakkını kullanabilir. Şirket sözleşmesinde ortaklıktan çıkma hususunun düzenlenmemiş olması, ortağın hiçbir surette şirketten çıkmayacağı manasına gelmez. Ancak, bu durumda ortağın mahkemeye başvurması ve çıkmanın haklı bir sebebe dayanması gerekir. Zira, YTTK’nın 638. maddesinin ikinci fıkrasında, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.”denilmiştir.
Davacının bildirdiği deliller toplanmış, tanıkları dinlenmiştir.
Davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, davalının … Ltd. Şti’de 1/4 oranında hisseyle 750.000,00 TL sermaye karşılığında ortak olduğu, … Ltd. Şti’de yaklaşık 1/2 oranında 2.500.000,00 TL sermaye karşılığında ortak olduğu, … A.Ş.de kurucu ortak sıfatının bulunduğu ve 640 hisseye tekabül eden 3.200.000,00 TL sermaye ortaklığının bulunduğu anlaşılmıştır.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin…. esas sayılı dosyasının bir örneği celbedilmiş, yapılan incelemede davacının …, davalının dava dışı …. A.Ş’nin ortakları ve yöneticileri olduğu, davalının dosyamız davalısı …ün de davalılardan olduğu, davacı ile dava dışı şirket arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğinin, dava dışı şirketçe yerine getirilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesine ilişkin İstanbul …. Tüketici Mahkemesi’nce verilen karar üzerine söz konusu bedelin 6102 sayılı yazının 553. Ve devamı maddeleri gereğince şirket ortakları ve yöneticilerinden tahsili talebine ilişkin olduğu, yapılan yargılamada tazminat talebine konu edilen miktarın yargılama sırasında ödenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihi ile ödeme tarihi arasındaki işlemiş avans faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin ve manevi tazminata ilişkin taleplerin reddine karar verildiği, karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu fakat istinaf harcının yatırılmaması nedeniyle istinaf isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacının bildirdiği tanık … beyanında: kendisinin davalılardan … Şti’nde genel koordinatör olarak çalıştığını, diğer davalı şirketlerin de bağlantılı şirketler olup genel merkezlerinin aynı yerde olduğunu, kendisinin 2017 yılına kadar 5 yıl bu şekilde çalıştığını fakat davacıyı şirket işleriyle ilgili herhangi bir faaliyette bulunurken görmediğini, hatta şirketin merkezinde de hiç görmediğini, evraklardan anladığı kadarıyla davacının sadece şirketin kuruluş aşamasında ortağı ihtiyaç duyulması nedeniyle kağıt üzerinde şirket ortağı yapıldığını, davacının şirketin büyük ortağı Taha Aktülün ile görüşmediğini, aralarının açık olduğunu fakat ayrıntısını bilmediği, davacı şirketten bir gelir de elde edilmediğini, muhasebe kayıtları incelendiğinde de bunun anlaşılacağını beyan etmiştir.
Davacının bildirdiği tanık …. beyanında; davalı şirketlerin ortaklarının aynı olduğunu, kendisinin davalı şirketlerin kuruluş yılından 2014 yılının sonuna kadar mali müşavirliğini yaptığını, şirketin kuruluş aşamasında davacının eşi Necati Aktülün’ün hisselerini korumak için ortak olduğunu bildiğini, kendisinin Necait Aktülün’ü de 28 yıldır tanıdığını, davacının şirket faaliyetlerine hiçbir şekilde katılmadığını, davacı şirketlerden hissesi oranında herhangi bir gelir elde etmediğini, davacının normal ev hanımı olduğunu, başka bir işle uğraşmadığını, şirketin faaliyetlerinden haberi olmadığını, davacının eşinin şirket işleriyle ilgilendiğini ve davacının ilgilenmediğini, şirkete de gelmediğini, dolayısıyla kendisinin şirket faaliyetlerine katılmaması konusunda engellenmesi gibi bir durumun da oluşmadığını, kendisinin görev süresi içerisinde davacıya şirketlerin işleyişi veya mali durumuyla ilgili bilgi vermediğini, kendisinden de böyle bir talebin gelmediğini beyan etmiştir.
Davacının bildirdiği Tanık … beyanında: kendisinin davalılardan … Ltd. Şti ile …. Şti’nin yürüttükleri …. projeleri ile …. inşaat projelerinin kalfalığını / taşeronluğunu yapmış olduğunu, bu projelerin yürütülmesi sırasında davacı ile herhangi bir şekilde karşılaşmadığını, kendilerinin davacının şirket ortağı olduğunu daha sonra öğrendiklerini, hatta öğrendiğine göre davacının üvey oğlu Taha Aktülün’ün şirketin kuruluş aşamasında davacıyı ortak yaptığını, davacıyı patron sıfatıyla veya ortak sıfatıyla herhangi bir şekilde projelerde görmediğini beyan etmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf, davalı şirketlerin yöneticilerinin şirketlerin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında kendisine bilgi verilmediklerini, şirketlerden dışlandığını, ve şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip, şirketleri borca batık hale sürüklemiş olduklarından çıkma talebinin haklı olduğunu iddia etmektedir. Davacı tanığı …. beyanlarında davacının şirketlerinin kuruluşunda eşi ….’ün hisselerini korumak için ortak olduğunu, kendisinin şirketlerin faaliyetlerinde haberdar olmadığını, şirket işleriyle ilgilenmediğini, kendisinin mali müşavir olarak şirket işleyişiyle ilgili bilgi vermediği gibi davacının da böyle bir talebi olmadığını beyan etmiş, diğer tanıklar da davacının şirket ortağı olduğunu sonradan öğrendiğini, şirketin herhangi bir faaliyetinde kendisini görmediklerini, kendisinin kağıt üzerinde şirket ortağı olduğunu beyan etmişlerdir. Davacının iddia ettiği gibi, davacının şirket faaliyetlerine katılmakta engellendiği yönünde bir tanık beyanı bulunmadığı gibi davacının da bu konuda somut bir iddiası ve delili bulunmamaktadır. Davacı tanıklarının beyanları daha çok davacının şirketlerinin işleyişine kendi iradesiyle müdahale etmediği, şirket faaliyetlerinden haberdar olmadığı yönündedir. Bu durumun tek başına ortaklıktan çıkmak için haklı neden olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Davacının, davalı şirketlerindeki hisse oranları ve sermaye miktarları nazara alındığında ortak olduğu şirketlerin faaliyetlerine ilgisiz olması ortak olarak kendi sorumluluğuna ilişkin bir durum olup, ortaklıktan çıkma talebinin haklı hale getiren bir neden değildir. Davacının eşi ve üvey oğlu tarafından davalı şirketlere ortak olunmasının istenmesi üzerine ortak olması da haklı bir neden olarak kabul edilemez. Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,
Dair , davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
. 06/12/2018

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı