Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/394 E. 2021/908 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/394 Esas
KARAR NO : 2021/908

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2017
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …. akreditasyonuna sahip acentesi olup, yurt içi ve yurt dışı uçak bileti düzenleme ve satma işini gerçekleştirmekte olduğunu, davalı şirketin ise aynı şekilde yerel ve uluslararası büyük öneme sahip bir kuruluş olduğunu, bölgesel faaliyetler amacıyla müvekkili şirket ile davalı şirket arasında satış acenteliği sözleşmesi imzalanmış olduğunu, müvekkilinin acente firma olarak bilet satış hizmeti, rezervasyon hizmeti ve diğer ilgili tüm hizmetleri eksiksiz yerine getirmekte olduğunu, bu doğrultuda müvekkili şirketin 27-28 Nisan tarihlerinde Beyrut-Ercan-Beyrut seferlerindeki uçuşlar için birden farklı satış tarihlerinde, PNR numarası, .. Bilet Numarası verilen yolculara ait bilet kesim işlemlerini gerçekleştirmiş olduğunu, toplam 43 yolcuya ait 27-28 Nisan 2017 tarihlerindeki gidiş ve bazı dönüşleri kapsayan tek ve çift yön düzenlenen biletlerin, müvekkili tarafından turist gruplarına kesilmiş olduğunu, 24 Nisan 2017 tarihi itibariyle resmi sistesi üzerinden tüm uçuşları iptal ettiğini ilan eden davalı şirketin, sonrasında kesilen biletleri de değiştirerek yolcuların sadece Adana seferlerini gerçekleştireceğini bildirmiş olduğunu, dolayısıyla durumdan mağdur olan yolcuların biletlerin iade işlemini gerçekleştirmiş, haliyle iade ücretlerinin de müvekkili şirket tarafından karşılanmış olduğunu, müvekkili şirket tarafından ödenen bu iade miktarlarının rücu için .. tarafından da makbuz kesilmiş, ancak bu tutarların müvekkili şirket hesabına yatırılmamış olduğunu, müvekkili şirketin hiç ödemekle yükümlü olmadığı toplam 48.813,36 TL’yi yolculara ödemek zorunda kalmış daha sonra da bu miktarı davalı .. şirketinden tahsil edememiş olduğunu, bu durumun üzerine müvekkili şirket tarafından Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, ancak takibe de davalı tarafça haksız olarak itiraz edilerek takibin durdurulmuş olduğunu, her ne kadar basındaki bildirilerde ve davalı şirket yetkilileri tarafından söz konusu biletlerin ….na aktarılacağı ve yolcu mağduriyetinin yaşanmayacağı belirtilmiş olsa da, davalı kurumca iddia edilen önlemler alınmayarak yolcu ve acenta mağduriyetinin önüne geçilememiş olduğunu, takibe haksız olarak yapılan itirazın alacaklılardan mal kaçırma kastıyla yapılığını, bu süreçte davalı şirketin alacaklarını sürüncemede bırakma olasılığının kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenle HMK m.389 ve İİK. M.257 vd. Maddeleri uyarınca yasal koşulların oluştuğu kanaatiyle uygun görülecek nakdi ve mektup olarak bir teminat karşılığı, haricen tespit etmiş oldukları … A.Ş. tarafından davalı kuruma gönderilmiş ve gönderilecek olan hak edişler üzerine, davalının Turizm Bakanlığı nezdinde bulunan teminatına, banka hesaplarına, yerinde tespit edilecek menkullerine ve gayrimenkullerine İhtiyati Tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemenin takdir edeceği üzere yargılama sonuna kadar da alacaklarının teminat altına alınması için İhtiyati Haciz kararı talep ettiklerini beyanla; davanın kabulü ile, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama sonuna kadar alacak haklarının zayi olmaması için İhtiyati Haciz kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, İstanbul merkezli bölgesel hava yolu şirketi olduğunu, kısa yol uçuşlar için tasarlanmış, küçük stol olarak adlandırılan küçük gövdeli uçaklar ile, büyük havaalanlarına besleyici uçuşların yapılmasını içeren havayolu taşımacılığı yapmakta olduğunu, 2010 yılında Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden aldığı ruhsat ile Türkiyede dolmuş uçak taşımacılığı yapan ilk havayolu şirketi ünvanını almış olduğunu, müvekkili şirketin, yıllarca müşteri memnuniyeti odaklı çalışarak, Türkiyede özellikle az sefer düzenlenen noktaları hedef almış ve tüm Türkiye genelinde hizmet sunmak şirketin esaslı amacı olduğunu, bu sebeple müvekkili şirketin edimlerini taşıdığı ünvan açısından layıkıyla yerine getirmek için elinden gelen bütün çabayı sarf ettiğini, bu sebeple işbu davanın gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, İstanbul il sınırları içerisinde kurulmuş bölgesel havayolu şirketi olduğunu, davalı müvekkili şirketin huzurdaki dava açıldığı süre zarfında tüzel kişiliğinin merkezinin, İstanbul – Bakırköy il sınırları içerisinde yer almakta olup, bu sebeple davanın İstanbul (Bakırköy) Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, söz konusu halden dolayı, işbu dava hakkında yetkisizlik kararı verilmesi gerekmekte olup davanın usulden reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı şirket her ne kadar Ankara …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine ilamsız takip başlatmış ise de takip dayanağı olan alacak sebebinin gerçekçi olmadığını, dava dilekçesinde davacı tarafın, müvekkili şirketin tüm uçuşlarını iptal ettiğini fakat sadece Adana iline olan uçuşlarının devam ettiğini belirtmiş olduğunu, davacı tarafın beyanlarının mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirket uçuşlarının sadece Adana istikameti üzerinde yapılacağını belirtmiş olsa da müvekkili şirketin hiçbir şekilde böyle bir beyanı olmadığını, müvekkili şirketin 24.04.2017 tarihinde almış olduğu işletmesel karar ile uçuşlarının belirli olmayan bir süre zarfı için ertelenmesi kararı almış olduğunu, bu durumun sebebinin ne şirketin tasfiye halinde olması ne de tüm çalışanlarını bünyesinden çıkarmak istemesi olduğunu, müvekkili şirketin, bünyesinde bulunan uçak filosuna kira sözleşmesi ile sahip olmakta olduğunu, kiralanan uçakların alınan mahkeme kararları ile kiraya verene teslim durumunun meydana gelmesi üzerine, yeni uçak filosu kiralanana ya da satın alınana kadar uçuşların durdurulmak zorunda kalmış olduğunu, ayrıca şirket sahibi değişmiş olup, yeni şirket yöneticilerinin şirketi bambaşka bir noktaya getirme amacıyla yeniden yapılanma yoluna gitmiş olduğunu, bu sebeple şirketin bu aşamada pasif kalmayı tercih etmesinin yeniden yapılanma ve şirketi hiç olmadığı kadar iyi bir noktaya getirme amacından olduğunu, bu ihtilaflı ilişkide asıl kötüniyetli olanın davacı olduğunu beyanla; davacının reddine, davacı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyanın mahkememize Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı kesinleşmiş yetkisizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize Uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 48.813,36 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Dosya üzerinden GÜNSÜZ bilirkişi incelemesi yapılarak dosya kapsamı, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle dava konusu taşıma hizmetine ilişkin ifanın ayıplı olup olmadığı, ayıplı hizmet var ise kusur durumları, ayıp var ise ayıplı hizmet nedeni ile oluşan bedelinin ne kadar olduğu, davacının maddi zarara uğrayıp uğramadığı, uğramışsa davacıdan talep edebileceği tazminat tutarının ne kadar olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık bulunup bulunmadığı, iptal durumunda uygulanması gereken kurallara uyulup uyulmadığı ve sair hususların tüm dava ve cevap dilekçi içerikleri dikkate alınarak tespiti için rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, Taşıma Uzmanı bilirkişi …, Sektör bilirkişisi …. ve SMMM bilirkişi … 10/06/2019 tarihli raporlarında özetle; davacı … Turizm ve Seyahat Acentesi Limited Şirketi (Acente) ile davalı … (…) arasında SATIŞ ACENTALIĞI SÖZLEŞMESİ (Yolcu Bilet) sözleşmesinin akdedilmiş olduğunu, söz konusu sözleşmenin konusunu “…bu sözleşme hüküm ve şartlarına tabi ve bunlarla sınırlı olarak, … Jet yolcu biletlerinin acente tarafından, servis ücreti karşılığı satılmasından ve bununla ilgili hizmetlerin ifasından ibarettir.” oluşturduğunu ve sözleşmenin altında tarafların kaşe ve üzerlerinde bir imzanın bulunduğunun görülmekte olduğunu, davacı tarafından söz konusu davaya konu edilen iade bilet bedellerine ilişkin dava dilekçesi ekinde sunulan ETicket Refund Receipt (Elektronik Bilet İade Makbuzu) incelendiğinde bilet bedellerinin iade edilmiş olduğunun tespit edilmiş olduğunu, iade edilen toplam tutarın 46.364,80 TL olduğunu, iade makbuzları dışında davacı tarafından 04.04.2017 tarihinde sistemde 2.448,56 TL tutarında tahsilat yapıldığı görülse de o tarihte … numaralı ve …’e ait kredi kartından mükerrer tahsilat yapılmasına rağmen bu tutarın kredi kartına iadesinin yapılmadığının ifade edildiğinin görüldüğünü, davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde sunulan 24.04.2017 tarihli ve 2017 – 4 sayılı karar: “… Şirketimizin yeniden yapılanma çalışmaları neticesinde filosunda aktif olarak
bulunan 10 adet uçağın 6 adetinde teknik arıza ve parça eksikliğinden dolayı uzun süredir yerde kalması sebebiyle oluşan sorunların giderilerek uçulabilir duruma gelmesi uzun süre alacağından ayrıca bunlar ve harici diğer uçaklar hakkında Ankara …. İcra Hukuk Mahkemesi … e sayılı hukuk dava dosyası ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi …. sayılı değişik iş dosyası üzerinden ihtiyati tedbir kararı konularak uçakların faal olarak kullanılamayacağı hakkında hüküm verilmiştir. Ayrıca bu minvalde yine Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. ve … Dİş. ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş. sayılı dosyalarıyla uçaklar hakkında ihtiyati tedbir verilmesi yönünde davalar açılmıştır. Bu sebeple uçuş hatlarında uçuşların devamı mümkün olmadığından müşteri mağduriyeti ve ticari itibar göz önüne alınarak yeni uçuş planlamalarının yapılabilmesi için uçuşlara geçici bir süre ara verilmiştir. Bu hal Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiştir.” şeklinde olduğunu, mahkememizce Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü İstanbul Atatürk Havalimanı Başmüdürlüğüne yazılan müzekkereye cevaben gelen yazı ve ekindeki belgeler incelendiğinde; 27.04.2017 ve 28.04.2017 tarihleri arasında Atatürk Havalimanından Adana Havalimanı gerçekleşen uçuşlar arasında ….firmasına ait herhangi bir uçağın bulunmadığının görülmekte olduğunu, mahkememizce davalı şirkete müzekkere yazılarak 27.04.2017 ve 28.04.2017 tarihli iptal edilen uçuşa ilişkin kayıt ve belgeler talep edilmiş ise de rapor tarihi itibariyle davalı şirket tarafından bu hususlara ilişkin herhangi bir cevabi yazının dosyaya gönderilmemiş olduğunu, dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemede dava konu bilet iade bedellerinin davalı şirkete ödendiğine ilişkin herhangi bir veriye rastlanılmamış olduğunu, dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemede dava konusu bilet iadelerinin davacı tarafından müşterilere yapıldığına ilişkin herhangi bir ödeme belgesine rastlanmamış olduğunu, davacının, davalı ile akdettiği acentelik sözleşmesi gereği düzenlediği yolcu biletlerinden dolayı müşterilerine İADE yaptığının açık olduğunu, davacının, acentelik sözleşmesi gereği bilet bedellerini davalı için tahsil etmiş ve davalıya bunları ödemiş olmasına karşın, davalıdan bu bedelleri iade almadan müşterilere iade etmesinin beklenemeyeceğini, eğer iade etmiş ve kendisi ise yolcu-müşterilerin bilet bedellerinin davalıya ödenmesini sağlamış ise; davalıdan bu bedelleri alma-talep etme hakkı olacağını, taraflar arası sözleşme incelendiğinde, davacının yolcu bileti satışlarında bedelin davalıya ödenmesi ve davalının bedellere göre komisyon ödemesi esası benimsenmiş olduğunu, bu durumda davacının yolculara-müşterilere iade ettiği bilet bedellerinin esasen davalıya ön aşamada ödenmiş olması gerektiğini, bu durumda, davacının iade ettiği miktarları davalıdan talep etmek hakkının haiz olduğunu, ancak, davacının iade ettiği bilet bedelleri bakımından, davacının iade edip etmediğinin, davalının bu bilet bedellerini tahsil ettiğinin, taşımayı yapmadığı hususlarının değerlendirmesinde; davacının öncelikle ticari defter kayıt ve belgeleri ile iade ettiği miktarı ve bunu davalı için iade ettiğini ortaya koyması gerektiğini, davalının taşımaları yapmamış olduğunu, taşımaların yapılmadığının tarafların kabulünde olduğunu, ancak söz konusu taşımalar için davalının bilet bedellerini tahsil edip etmediğinin sabit olmadığını, bunun için davalı ticari defter kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, bu çerçevede, davacının alacaklılığı bakımından iade ettiği miktarları ve davalı ile ilişkisini, davalının da bu bedelleri tahsil etmesine karşın taşımaların yapılmadığı hususlarını karşılıklı ticari defter kayıt ve belgeleri incelemesi sureti ile ortaya konulması gerektiğini sonuç olarak; davacının takibe konu ettiği alacak miktarı bakımından müşterilere iade bilet bedellerini ticari defter kayıt ve belgeleri ile ortaya koyması gerektiğini, iadeler sabit olursa, bu defa söz konusu miktarın davalı ticari defter kayıt ve belgelerine göre davalı tarafından tahsil edildiğinin ortaya konulması gerektiğini, karşılıklı ticari defterlerle sabit olacak olursa, davacının iade ettiği miktarı, davalı taşıyıcıya yansıtmasının yerinde olacağını bildirmişlerdir.
Sistemin işleyişiyle ilgili bilirkişilerin bilgi sahibi olmamaları nedeniyle raporu eksik hazıralndığı dikkate alınarak, davacı vekilinin ve davalı vekilinin itirazları dikkate alınarak, davacı vekilinin anlattığı sistemin işleyişiyle değerlendirme yapılarak yeniden rapor hazırlanması için dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi heyeti 23/01/2020 tarihli ek raporlarında özetle; yolcu taşımacılığında komisyonculuk-dolaylı temsil yetkisi kullanarak bilet satış ve taşıma sözleşmesi akdedilmesinin mümkün olmadığını, ancak ACENTE sıfatı ile taşıyıcı adına ve hesabına hareketle sözleşme akdedilmekte ve bilet düzenlenmekte olduğunu, bu nedenle davacı yanın, davalı adına ve hesabına bilet düzenlemek için önce biletleri davalıdan satın almak durumunda kaldığını, bilet bedellerini önce ödediğini, sonra da yolcu ya da sair şekilde müşterilerden bilet paralarını tahsil ettiğini beyan etmekte olduğunu, yani, davacının önce bilet bedellerini davalıya ödemekte, daha sonra yolculardan tahsil etmekte olduğu bir sistem kurulmuş olduğunu, bu durumda, yolcu bilet bedellerini tahsil ettiği halde yolculuğu gerçekleştiremeyen davalının aldığı bilet bedellerini İADE ETMESİ gerektiğinin açık olduğunu, zira, davacının bilet bedelleri ödemiş, kendisi tahsil ettiği bilet bedellerini iade etmek durumunda kalmış, yolculuk yapılmamış, öyleyse İŞLETMESEL BİR KARARLA İŞ DURDURAN DAVALININ BEDELİNİ ALDIĞI FAKAT TAŞIMASINI İFA ETMEDİĞİ BİLET BEDELLERİNİ İADE ETMESİ hiç ifa etmeme şeklinde borca aykırılığının en temel sonucu olduğunu, somut olayda, KIBRIS tatiline gidecek müşteriler için müşterilerden tahsil edilmesi hedeflenen bilet bedellerinin tahsil edilememiş olduğunu, oysa, davacının bilet bedellerini davalıya ödemiş, uçuş ve dolaysı ile biletlerin iptali sebebi ile kendisi tahsil edememiş olduğu bilet bedellerinin davacıya iadesi gerektiğini, biletlerin müşterilere verilerek yolculuk yapılmadığı için yolcu biletine de dönüştürülmediğinden, ticari defterlere işlenmediğinin belirtilmekte olduğunu, oysa, müşteriler için bireyselleştirilmese de, davacının davalıya ödemeleri ve davalının verdiği ve iptal ettiği biletlerin ticari defter kayıtları olmak gerekirken bu kayıtların da ticari defterlerle teyit edilememiş olduğunu, esasen İADE MAKBUZLARI mevcut, ancak ödemesine dair banka verileri sunulmadığı için davacının ödemeleri almadığının da kabul edilebileceğini sonuç olarak; davacının satın aldığı biletler için henüz müşterilerine veya yolculara bireyselleştirilmiş faturaları düzenlemediğini, bu aşamada uçuşların iptal olduğunu, 24.04.2017 tarihli İade makbuzları ve 04.04.2017 tarihli mükerrer tahsilat kaynaklı davacının toplam toplam alacak iddiasının 48.813,36 TL miktarında olduğunu, bu makbuzlar ve mükerrer ödeme için davacıya iade yapılmadığını, belgelerin düzenlenmesine rağmen işlemin tesis edilmediği kabul edilecek olursa, davacının bu miktarı iade talep etmekte haklı olabileceğini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilmiştir. Dava, davacının davalı adına satmış olduğu bilet bedellerinin, uçuşlarının gerçekleşmemesi ve bilet bedellerinin davalıdan tahsil edilememesi sebebi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf ise, alınan işletmesel karar gereği uçuşların durdurulması kararı alındığını, davacı şirkete herhangi bir borçları bulunmadığı savunmasında bulunmuştur. Davacı vekili, davalı ile aralarında yer alan acentelik ilişkisi gereği, davalı adına ve hesabına bilet düzenleyebilmek için ilk olarak bilekleri davalı şirketten satın almak durumunda kaldığını, sonrasında bilet bedellerini müşterilerden tahsil ettiğini, sistemin bu şekilde işlediğini beyan etmiştir. Her ne kadar teknik bilirkişiler aracılığı ile dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan kök rapor davacının takibe konu ettiği alacak miktarı bakımından müşterilere iade bilet bedellerini ticari defter kayıt ve belgeleri ile ortaya koyması gerektiği, iadeler sabit olursa, bu defa söz konusu miktarın davalı ticari defter kayıt ve belgelerine göre davalı tarafından tahsil edildiğinin ortaya konulması gerektiği, karşılıklı ticari defterlerle sabit olacak olursa, davacının iade ettiği miktarı, davalı taşıyıcıya yansıtmasının yerinde olacağı tespit edilmiş ise de, tüm dosya kapsamından davacının sistemin işleyişine ilişkin beyan etmiş olduğu hususlar göz önünde bulundurularak ek rapor gerekliliği ortaya çıkmıştır. Buna göre; davacının satın aldığı biletler için henüz müşterilerine veya yolculara bireyselleştirilmiş faturaları düzenlemediği, bu aşamada uçuşların iptal olduğu, 24.04.2017 tarihli İade makbuzları ve 04.04.2017 tarihli mükerrer tahsilat kaynaklı davacının toplam alacak iddiasının 48.813,36 TL miktarında olduğu, bu makbuzlar ve mükerrer ödeme için davacıya iade yapılmadığı, belgelerin düzenlenmesine rağmen işlemin tesis edilmediği kabul edilecek olursa, davacının bu miktarı iade talep etmekte haklı olabileceği ek rapor ile tespit edilmiştir. Yazılan müzekkere cevaplarından davalının belirtilen tarihlerde uçuşları gerçekleştirmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin sistemin işleyişine dair beyanı, hazırlanan ek rapor ve müzekkere cevapları davacının haklılığını ortaya koyar niteliktedir. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile belirlenebilir olmayan alacak yönünden icra inkar tazminatının reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Ankara …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takibinde davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2-Alacağın varlığı yapılan yargılama ile tespit edildiğinden icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 3.334,44 TL harçtan peşin alınan 833,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.500,82 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4- Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 865,02 TL ile bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 2.111,20 TL olmak üzere toplam 2.976,22 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 7.145,74 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸