Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/358 E. 2018/915 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/358 Esas
KARAR NO : 2018/915

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 11/10/2018
Mahkememizde açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalı adına…bankA.Ş. …. Şubesi’ne ait …. seri numaralı çek boş olarak şirketinin kasasındayken davalı tarafça hırsızlık suretiyle ele geçirilmiş ve bu boş çekteki keşide yeri, keşide tarihi ve diğer hususlar davalıca müvekkilin iradesi hilafına doldurulmak suretiyle bankaya 05.04.2018 tarihinde ibraz edilmiş ve karşılıksızdır kaydı alındığını, Bankaya ibraz edilen ve müvekkil şirket yetkilisinin imzasını taşımakla birlikte iradesi dışında doldurulan bu çekin bedeli 50.000,00 TL olup keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 04.04.2018 ve lehdarı da davalı … olarak göründüğünü, İlgili bankanın müvekkil şirketi arayarak haber vermesi üzerine bu durumdan haberdar olan müvekkil şirket yetkilisi …., konuyla ilgili olarak bankayı çekin çalıntı olduğu yönünde bilgilendirmiş buna karşın, ilgili banka şubesince çek hakkında karşılıksız olduğu yönünde kaşe vurulduğunu,Müvekkilin elinden boş olarak ve rızası dışında çıkan/çalınan çek yaprağı sebebiyle müvekkilin tüm malvarlığı ve ticari itibarı tehdit altında olduğunu, Çek üzerindeki yazılar da müvekkile ait olmayıp sahte olduğundan bahisle davaya konusu çekin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Davaya konu …. bank A.Ş. … Şubesi’ne ait… seri numaralı 04.04.2018 keşideli 50.000,00 TL bedelli çekin sahte olması nedeniyle işbu çeke ilişkin olarak müvekkilimin borçlu olmadığının tespitini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;dava dilekçesinde iddia edilen olaylar tamamen gerçek dışı ve davacı tarafından borçtan kurtulmak amacı ile kurgulanmış olaylar olduğunu,davalının daha fazla mağdur olmamak adına tüm girişimlerine rağmen ödeme alamamış ve çekin karşılıksız çıktığını,bu sebeple icra yoluna başvurduğunu, davalının davacı şirketin çalışanı olmadığını, 2016 yılı Aralık ayında dava dışı …., …. ve …’a vekaleten davalı … olmak üzere 3 ortağın … Deri Mamulleri İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.yi kurmak üzere anlaştıklarını, ….’ün şirkete koyacağı sermaye borcuna karşılık çek verdiğini, …’ın 316.000,00 TL nakit sermaye koyduğunu, …. ‘ın ise sermayesini 2017 yılı Mayıs ayında tamamlamayı taahhüt ettiğini, daha sonra ….’ün eşi ….’e ait davacı şirket üzerine devam edilmesi konusunda ortak karar alındığını, yani mevcut toplanan sermayenin belirli bir süre davacı şirket üzerinde toplanması kararının verildiğini, yeni şirket kurulana kadar iş ve işlemlerin devam ettirilmesi için davacı şirket tarafından müvekkiline noterden vekalet verildiğini, müvekkilinin şirket adına vekil olarak bir çok sözleşmeye de imza attığını, müvekkilinin şirket çalışanı değil şirket ortağı olduğunu, ….’ın 2017 Yılı Mayıs ayında ortaklıktan ayrılma talebinde bulunarak Haziran ayında ayrıldığını, bu süreçte şirketin muhasebe finans işlemleriyle de müvekkilin ilgilendiğini, daha sonra …. ‘ün dava konusu çekin de içinde bulunduğu ….Ayakkabı firmasına ait çeklerin şirketin satın alma ve masrafları için kullanılacağını beyan etmesi üzerine ortakların anlaşmazlık yaşadıklarını bunun üzerine …’ın ortaklıktan ayrılma kararı alarak nakdi sermayenin iadesini talep ettiğini, ancak ….’ün nakdi ödeme yapamadığını, bunun yerine toplam 290.000,00 TLlik (dava konusu çekin de dahil olduğu) çek ödemesi yaptığını ve kalan nakden parayı ise dükkan sahibinden alınacak depozito ile ödeyeceğini beyan ettiğini, taraflar arasında cereyan eden olaylar için Küçükçekmece …. Asliye CEza Mahkemesi ….. esas sayılı dosyasında ….’ün herhangi bir hırsızlık iddiasında bulunmadığını, dava konusu çekin ilk aşamada 150.000,00 TL bedelli olduğunu, ortaklıktan ayrılma aşamasında …. tarafından çekler müvekkiline verilirken hem rakam hem yazı kısımları düzeltilerek tarafların çek bedelinin 50.000,00 TL’ye düşürüldüğünü, müvekkilin mağduriyetini gidermek adına dava konusu çeki icra takibine konu etmesi üzerine davacı şirket yetkilileri böylesine çirkin davrandığını, davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldığından bahisle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava…bankA.Ş…… Şubesi’ne ait ….. seri numaralı 04.04.2018 keşideli 50.000,00 TL bedelli çekin çalındığı ve sonrasında tahrif edildiği iddiasıyla işbu çeke ilişkin olarak borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan menfi tespit davası olarak açılmış olup, yargılama sürecinde dava konusu çek bedelinin yapılan icra takibi sonucu davacı tarafça ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu çekin davacının rızası dışında davacı tarafça ele geçirilerek ve tahrif edilmek suretiyle doldurulup davalı aleyhine icra takibine konu edilip edilmediği, davalının icra takibi sonucu yaptığı ödemenin istirdatının gerekip gerekmediği, davalı savunmasına göre dava konusu çekin davalıya dava dışı …’ın davacı şirket üzerine dava dışı …. ve ….’ün kurdukları ortaklıktan ayrılması karşılığında davalıya vekaleten verilip verilmediği noktasında toplandığı görülmüştür.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:…., K:….; 12.10.2011 gün ve E:…., K:….; 04.12.2013 gün ve E:…-89, K:….; 14.05.2014 gün ve E:…., K:…. sayılı ilamları).
Tarafların delil olarak dayandıkları Küçükçekmece CBS’nin …. soruşturma nolu dosyasının incelemesini davacı şirket yetkilisi, davalı hakkında dava konusu çekle birlikte bir kısım başka çekleri de şirket kasasından çaldığı iddiasıyla şikayette bulunduğu, davalının, çekin davacı tarafından taraflar arasındaki ortaklık ilişkisine alacak verecek ilişkisi kapsamında kendi rızasıyla teslim edildiğini savunduğu anlaşılmıştır.
Tarafların delil olarak dayandıkları Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davalı ve babası …’ın şikayeti üzerine …. hakkında silahla tehdit suçundan kan davası açıldığı, yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusu çek incelendiğinde, keşidecinin davacı şirket lehtarın davalı olduğu, çek bedelinin 50.000,00 TL olduğu, yazı ve rakamla yazılan çek bedelinin 5 (beş)’ten önceki rakamın üstünün çizilip paraf atıldığı, buna göre parafla düzeltilen çek bedelinin yükseltilmesinin söz konusu olmayıp düşürülmüş olabileceği anlaşılmaktadır. Cevap dilekçesinde davalı taraf aynı yöndeki beyanında, dava konusu çekin ilk aşamada 150.000,00 TL bedelli iken ortaklıktan ayrılma aşamasında hem rakam hemde yazı olarak bedel kısmının paraflanarak 50.000,00 TL olarak düzeltildiğini savunmuştur.
Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasında müşteki-şüpheli olarak ifade veren …., davalı … ve …’ın eski kâr-zarar ortakları olduğunu beyan etmiştir. Dava dilekçesinde ise davacı şirket vekili, davalının şirket çalışanı olduğunu beyan etmiştir.
Dosya kapsamı, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, dava konusu çekin şirket kasasından çalındığını, davalı tarafından bankaya ibraz edilmesi üzerine, davalının eski çalışanı olarak söz konusu çeki çaldığından şüphelendiğini, çekin tahrif edildiğini iddia ederek dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı taraf özetle dava konusu çekin, davacı şirket yetkilisinin eşi ile kurmayı planladıkları ortak şirkete yatırılıp, daha sonra ortaklıktan ayrılması üzerine sermaye olarak yatırdığı nakit karşılığında kendisine verildiğini savunmuştur. Davalı ile davacı şirket yetkilisinin eşi …. arasında meydana gelen olaylara ilişkin Küçükçekmece…. Asliye Ceza Mahkemesi …. esas sayılı dosyası incelendiğinde, ….’ün beyanlarında davalı … ve …’ın eski kar-zarar ortaklarından olduğunu beyan ettiği, ayrıca ….’ün iş yerinde çalıştığı anlaşılan ….’nın da beyanında ….ve …’ı bahse konu iş yerinin eski ortağı olduklarından bahsettiği, bu beyanların davalının …. ile yeni şirket kurmak üzere ortak olduklarına ve daha sonra ortaklıktan ayrılarak yatırdığı sermaye karşılığında dava konusu çeki aldığına ilişkin iddiasını destekler mahiyette olduğu, davacı tarafça dava konusu çekin rızası dışında elinden çıktığına dair başkaca delil de sunulamadığı anlaşılmakla, dava konusu çek bedelindeki düzeltmenin bedelin düşürülmesi şeklinde olup paraflandığı görülmekle boş çek yaprağının sonradan doldurulduğu iddiasına itibar edilmemiştir. Kaldı ki davacı taraf dava dilekçesinde dava konusu çekin davacı şirket yetkilisinin imzasını taşıdığını, fakat rızası dışında elinden çıktığını, çalındığını iddia etmiş ve bu iddiasını da ispatlayamamıştır. Yukarıda izahı yapılan ispat kuralları gereği ispat yükünün davacıda olduğu, iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiği, açığa atılan imzadan sorumlu olduğu, boş senetlere davalının isminin ve nakden ibaresinin yazıldığını yine yazılı delille ispatlaması gerektiği, buna göre ispat yükü kendisine düşen davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN REDDİNE
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 817,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerini yine davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden davalı yararına takdir edilen 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
11/10/2018

Katip ….
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI