Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/324 E. 2019/1173 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/324 Esas
KARAR NO : 2019/1173

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin paslanmaz çelik satışı yapmakta olduğunu, icra takibine konu edilen faturalarda yazılı paslanmaz çelikleri davalıya satış ve teslim etmiş olduğunu, yapılan satış işi ile ilgili davalı firmaya 20/11/2015 tarih ve ….. seri ve sıra nolu 8.255,28 USD bedelli, 20/11/2015 tarih ve ….. seri ve sıra nolu 5.531,84 USD bedelli, 24/11/2015 tarih ve ….. seri ve sıra nolu 6.966,72 USD bedelli, faturaları düzenleyip teslim etmiş olduğunu, davalı şirketin faturalardan kaynaklı borcunu ödememesi üzerine Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, ve takibin durduğunu beyanla; davalı borçlunun Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz uygulanmasına, davalı aleyhine asıl alacağın %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline karşı 20/11/2015 tarihli 8.253 5,28 USD, 20/11/2015 tarihli 5.531,84 USD ve 24/11/2015 6.966,72 olmak üzere toplam 3 adet fatura alacağına karşılık 19.988,73 USD ve faiz olarak 2.752,22 USD faiz alacağı için müvekkili firmaya icra takibi yapılmış olduğunu, müvekkili firmanın iş bu faturalara ilişkin kısım kısım ödemeler yapmış olduğunu, müvekkili firma ve davacı firma banka kayıtlarında bu ödemelerin görüleceğini, ayrıca davacının icra takibinde haksız ve yüksek faiz isteyerek bu yönden de müvekkilinin itiraz etmek zorunda kaldığını, iş bu nedenle davacının icra takibinde hem fahiş faiz istediği için, hem de ara ödemeler yapıldığından dolayı fatura borçları likit olmadığı için iş bu itirazı yapma zorunluluğu hasıl olduğunu, müvekkilinin davacı ile yapmış olduğu alışveriş neticesi almış olduğu ürünlerin faturalarını kendi ticari defterine işlemiş olduğunu, iş bu faturalara ilişkin 2015-2016 ve 2017 yılları içinde İş Bankası İstoç Şubesinde bulunan hesabından dönem dönem ödemeler yapılmış olduğunu belirterek; davanın reddine, alacak likit olmadığından ve icra takibinde kötü niyetli faiz talep edildiğinden dolayı irca inkar tazminatı talebinin reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya Mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olup; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 19.988,73 USD asıl alacak, 2.752,22 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.740,95 USD üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu vekili tarafından takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup; SMMM bilirkişi …… 20/09/2019 tarihli raporunda özetle; davacı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğunu, dosya içeriğinde davacı şirket ile davalı şirket arasında 10.02.2015 tarihli ve öncesinde düzenlenen faturalara ait sözleşmelerin olduğunu, 10.02.2015 sonrası düzenlenen faturalara ait düzenlenen bir sözleşmenin görülmediğini, düzenlenen sözleşmelerde ise faturaların usd bazlı kesileceğinin ve ödeme şeklinin usd olarak yapılacağının belirtildiğini ve tüm faturaların bu şekilde düzenlendiğini, faturaların şekil olarak uygun düzenlendiğini, ancak sevk irsaliyelerinde sadece nakliyecinin imzası bulunup davalı firmanın kaşe ve imzası bulunmadığından ve ayrıca bir taşıma sözleşmesi dosyaya sunulmadığından sevk irsaliyelerinin usulüne uygun olmadığını, davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen cari hesaba konu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalı yanın 2015-2016-2017 ve 2018 yılı ticari defterlerini incelemeye ibraz etmediğini, bu sebeple davacı ile davalı arasında cari hesap farkının tespitinin yapılamadığını, davalı yan için Mahkeme tarafından vergi dairesinden talep edilen 2015-2016-2017 BA ve BS formlarının henüz temin edilemediğini, davacı yan tarafından sunulan 10.02.2015 tarihli sözleşmede göründüğü gibi 10.02.2015 tarihine kadar, tarafların 73.324 USD rakamında mutabık olunduğunu, davacı tarafından kasım 2015 ay’ında düzenlenen faturaların da, davalı tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde davalı tarafından kabul edildiğinin vurgulandığını, 2016,2017 ve 2018 yılında da düzenlenen fatura bulunmadığını, davacı yanın kendi ticari defterlerinde davalı yandan takip tarihi olan 08.03.2018 tarihi itibari ile davacı yanın icra takibinde belirttiği gibi 19.988,73 USD alacaklı olduğunu, davalı yanın aksini ispat eden belgeleri sunamaması halinde, davacı yanın alacağının 19.988,73 USD olması gerekeceğinden, davacının 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 08.03.2018 tarihinden itibaren alacağına, davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi yıllık %6 USD faiz talep edebileceğini, tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmiştir.
BA ve BS formları için dosyanın ek rapora gönderilmesine karar verilmiş olup; kök raporu hazırlayan bilirkişi 13/06/2019 tarihli ek raporunda özetle; vergi dairesinden gelen yazı ekindeki BA BS formlarında görüldüğü üzere davacı tarafından davalı yana düzenlenen tüm faturaların davalı tarafından teslim alındığını, davacı yanın kendi ticari defterlerlerinde davalı yandan takip tarihi olan 08.03.2018 tarihi itibari ile davacı yanın icra takibinde belirttiği gibi 19.988,73 USD alacaklı olduğunu, davacı ile davalı arasında tüm faturalar için düzenlenen bir sözleşmenin var olmaması ve ihbarla temerrüde düşürülmemesi sebebiyle işlemiş faiz hesabı yapılmadığını, davalı yanın aksini ispat eden belgeleri sunamaması halinde davacı yanın alacağının 19.988,73 USD olması gerekeceğinden davacının 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 08.03.2018 tarihinden itibaren alacağına, davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi yıllık Merkez Bankası Azami Mevduat Faiz Oranlarını değişen oranlarda talep edebileceği ve faiz tutarının 1.786,70 USD hesaplandığını bildirmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise, burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa da, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. İtirazın iptâli davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılması mümkün değildir (Örnek: Yargıtay HGK. 14.12.2011 T. 2011/19-617 E. 2011/749 K.). Faturalarda gösterilen işler belli iken fatura kapsamı dışındaki işler esas alınarak hesaplama yapılamaz.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde, davanın, fatura alacağından kaynaklı başlatılan takibe itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağının mevcut olduğu, ticari defter kayıt incelemesinde davalının ticari defter kayıtlarının sunulmaması nedeniyle defterlerin incelenmediği, davacı tarafın ticari defter kayıt incelemesinde, davalı tarafa düzenlenen faturaların davacı tarafça defterlerine işlendiğini, davacı defterlerine göre davacının 19.988,73 USD alacaklı olduğu, yapılan bilirkişi incelemesine göre, ticari defter ve kayıtlarda davacının davalıya düzenlemiş olduğu, fatura olduğu bu faturanın ve içeriğindeki ürünleri davalı tarafa teslim edildiğine dair dosyaya mübrez herhangi bir evrak olmadığından davacı ispatına muhtaç olduğu, bunun için faturaların taraflarca BA formlarında bildirilip bildirilmediğinin tespiti için ilgili dönemlere ilişkin BA formları tarafların ilgili vergi dairelerinden celbedilmiş; yapılan incelemede, davacının BS formlarında davalının adının geçtiği, davalının BA formlarında davacı tarafından davalı yana düzenlenen tüm faturaların davalı tarafından beyanda bulunulduğu, KDV eklendiğinde BA miktarını doğrulandığı, davalının ödemeye ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, faturalar yönünden davanın ispatlandığı kanaatine varılmış, buna göre davanın kabulüne, faiz talebine ilişkin davacının itirazın iptalini talep etmediği, alacak faturaya dayalı olup likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KABULÜ İLE,
2-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ünün …. Esas sayılı dosyasındaki takibin 19.988,73 USD asıl alacak üzerinden DEVAMINA, takip tarihinden itibaren asıl alacağın 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi gereğince değişen oranlardaki döviz faizi uygulanması suretiyle davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden 15.229,81 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 5.201,74 TL harçtan peşin alınan 867,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.334,47 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan ilk dava açılış harç gideri 903,17 TL ile bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 746,10 TL olmak üzere toplam 1.649,27 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2019

Katip ….
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır