Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/254 E. 2023/318 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ASIL DAVA ESAS NUMARASI : …. Esas
BİRLEŞEN DAVA DOSYA NUMARASI :Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, …. Karar Sayılı Dosyası
KARAR NUMARASI : 2023/318

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan),
ASIL DOSYA DAVA TARİHİ : 13/09/2014
BİRLEŞEN DOSYA DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin asıl dava dilekçesinde özetle; davacının gayri menkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıdan satın almış olduğu, İstanbul ili … ilçesi … mahallesinde kaim … adada ki …nolu parsel (eski … adada ki … nolu parsel)e ilişkin …. merkezi …. projesinden satın almış olduğu, taşınmazların zamanında teslim edilmediğini, yani geç teslim edildiklerini dolayısıyla davacının kira kaybı zararı doğduğundan bahisle toplam 180.000-TL nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Birleşen Bakırköy… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas, …. karar sayılı dosyasında davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalıların halefi olduğu … Turizm San. ve Tic. A.Ş ile müvekkil … arasında akdedilmiş olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca yüklenicinin sözleşmeye konu İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesinde kain ve tapunun …. Ada, … Parsel (Yeni:… Ada, … Parsel) numarasında kayıtlı arsa üzerinde yapılan … Alışveriş Merkezi kapsamında; B49 – B50 – B52 – B18 – B19 – B22 – B23 – B24 – B25 numaralı taşınmazların müvekkili şirkete devir ve teslimini taahhüt ettiğini, sözleşmeye göre devir ve teslimin 31/12/2011 tarihinde yapılması gerektiğinin ancak satıcının sözleşme konusu taşınmazları sözleşmede belirlenen tarihte müvekkiline teslim etmediğini, sözleşme konusu taşınmazların kararlaştırılan tarihte müvekkiline teslim edilmemiş olması nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla huzurdaki davayı ikame ettiklerini, davalı tarafın sözleşme konusu taşınmazları 31.12.2011 tarihinde müvekkili şirkete devir ve teslim etmeyi taahhüt etmesine rağmen teslim etmemesi nedeniyle taraflar arasında 17.11.2012 tarihinde ek bir sözleşmenin akdedildiğini, ek sözleşme ile; taşınmazların teslim tarihinin 15.01.2013 olarak revize edildiğini, bu tarihe kadar olan gecikme dolayısı ile 9 aylık kira tutarında gecikme tazminatı ödemesi kararlaştırıldığını, ancak davalının ek sözleşme ile kararlaştırılan tarihte de taşınmazları teslim etmediğini, geç teslimden ötürü kira kaybının tazmini için 13/09/2014 tarihinde davalı aleyhine Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tazminat davası ikame edildiğini, bu davanın halen derdest olduğunu, davalı yanın yalnızca edimini geç ifa etmekle kalmadığını, aynı zamanda sözleşmede belirtilen taşınmazları kararlaştırılandan daha düşük metrekarelerde teslim ederek ayıplı ifada bulunduğunu, nitekim bu zararların telafisi adına davalı taraf aleyhine Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini, bu dava dosyası ile davalı yanın müvekkiline tazminat ödemesine karar verildiğini, açıklanan sebepler doğrultusunda; davalı yanın sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimleri, tamamen kendisinden kaynaklı sebeplerle, taraflar arasında kararlaştırılan tarihte ifa etmemiş olması sebebiyle müvekkili nezdinde meydana gelen zararın, 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca yapılacak yargılama ve toplanacak delillerle belirlenmesi ve belirlenen miktarın fiili ödeme gününden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte dolar bazında davalılara ödetilmesini davalıların, sözleşme konusu taşınmazları kendi kusurları sonucu kararlaştırılan tarihte teslim etmemek suretiyle müvekkil nezdinde meydana getirdiği zararın ve mahrum kalınan kira gelirinin, yapılacak yargılama ve toplanacak delillerle belirlenmesi ve belirlenen miktarın, satış sözleşmesi ve ek protokoller uyarınca fazlaya ilişkin alacakları saklı olmak kaydıyla şimdilik, 1.000 USD nin 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte usd olarak aynen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini, talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalılar vekilllerinin asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili aşamalarda tekrar ettiği cevap dilekçesinde özetle, …. Belediyesi’ nin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ruhsat iptali, inşaatın durdurulması, yıkım ve para cezası kararları gibi mücbir sebep teşkil eden durumlar nedeniyle belli bir süre inşaat faaliyetine devam edilemediğini, buna rağmen davacı yana 9 aylık gecikme cezası ödendiğini, teslim şeklinin taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 5.1inci maddesinde düzenlendiğini, teslimatın yapılması için davacı tebligat adresine yazı gönderildiğini, davacının ise teslim almayarak kötü niyet sergilediğini, inşaatın imara ve projeye uygun inşaa edildiğini, talebin fahiş olduğunu, zira kabul anlamına gelmemek kaydıyla gecikme cezasının sözleşmenin 3.1 maddesinde belirtildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davalıları 1,2 ve 3 Nolu …. Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi vekillerinin cevap dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; …. İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. tam bölünme yoluyla infisah ederken, TTK 176 MADDESİ doğrultusunda dosyada hazırlanan bölünme planında 3 nolu autopia yönetim hizmetleri inş. san. ve ticaret a.ş. 1. derecede sorumlu şirket ve müvekkili şirket ile 2 Nolu … San. ve Tic. A.Ş. 2. derecede sorumlu şirketler olarak açıkça belirlenmesine rağmen, yasaya uygun sorumluluk basamaklarını tamamen ortadan kaldıran bir şekilde, halef üç şirkete birden davanın yöneltilmesinin TTK. 176. maddesine, bölünme planına ve hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın talep ettiği kira alacağının kabulü halinde, bundan 1 Nolu … AŞ ile 2 Nolu …. AŞ nin sorumlu olamayacağını, zira, TTK 176. Madde hükmüne uygun olarak hazırlanan bölünme planında 3 Nolu … Hizmetleri AŞ 1. Derecede sorumlu şirket olarak, 1 Nolu …. AŞ ile 2 Nolu … AŞ nin ise 2. Derecede sorumlu şirket olarak düzenlendiğini, bu nedenle önce husumet itirazında bulunduklarını, taraflar arasında imzalanan inşaat sözleşmesi kapsamında davalı müvekkilinin yüklenici şirket tarafından inşa edilmekte olan …. Alışveriş Merkezi projesinde yer alacak B49, B50, B52, B18, B19, B22, B23, B24, B25 numaralı bağımsız bölümlerin davacıya satılması, satım bedeli ile ödeme şeklinin teslim tarihi ile teslim şeklinin ve sair hususların düzenlendiği, “…. Sözleşmesi” davalı müvekkil yüklenici şirket ile davacı arasında 28-06-2010 tarihinde tanzim ve imza edildiğini, taraflar arasındaki adi yazılı şekilde tanzim ve imza edilen bu sözleşmeyle, 31-12-2011 tarihinde sözleşme konusu taşınmazların davacı alıcıya natamam şekilde tesliminin taahhüt edildiğini, 17-11-2012 tarihli ek protokol ile son teslim tarihinin 15-01-2013 olarak kabul ve revize edildiğini, bağımsız bölümlerin tefrişi, dosyada mübrez AVM nin açılışı ve kiralamalar hakkında bilgilendirme mektubu …. barkod numarasıyla davacının tebligat adresine 13-09-2013 günü gönderildiğini, bu bildirim ile satın aldığı taşınmazların sözleşme gereği natamam hale getirilerek,ana yapının ortak yerlerinin ise tamamlanarak teslime hazır hale getirildiği, satın alınan bağımsız bölümleri, dekorasyon ve tefrişat yapmak için teslim alınması konusunda bilgilendirme yapıldığını, davacıya yapılan bu daveti müteakiben yaklaşık 15 gün sonra, 01-10-2013 tanzim tarihli “bağımsız bölüm tefriş ve dekorasyon tutanağı” başlıklı (dosyada mübrez) tutanak ile davacının satın aldığı taşınmazları, ….’ya, davalı yüklenici elemanı …. marifetiyle teslim edildiğini, davacıya sözleşme konusu tüm bağımsız bölümlerin tapusu, 09-05-2013 günü devir ve ferağ edildiğini, davacının tapularını devir alırken varlığını iddia ettiği hiçbir hakkını saklı tutmadığını ve hiçbir ihtirazi kayıt dermeyan etmediğini, davacı, 09-05-2013 günü satın aldığı bağımsız bölümlerin tapusunu devir alırken, davalı ile aralarındaki sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinin (sözleşme ile 15-01-2013 tarihi olarak belirlenmiştir) üzerinden 4 ay geçtiğini bilmesine rağmen gecikme vb herhangi bir talep hakkını saklı tutmadığını, birleşen davada, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan gecikme (kira kaybı) cezası talebinin, gecikmenin mücbir sebeplere dayalı olması nedeniyle taraflarına yüklenemeyeceğini, müvekkili şirketin … Belediyesi tarafından verilen inşaat ruhsatına uygun olarak inşaatı yapmakta iken ve ruhsat hilafı en küçük faaliyeti yokken Büyükşehir Belediyesi ve …. Belediyesi arasındaki ihtilafın neticesinde, ruhsat iptali sureti ile İmar Yasasının 32. ve 42. Maddesi doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olarak cezalandırıldığını, bu anlamda müvekkili şirketten kaynaklı olmayan mücbir nedenlerin yol açtığı gecikme karşısında müvekkili şirket aleyhine, sözleşmeye dayalı gecikmeden doğan alacak adı altında talep yöneltilmesi, bu hususların dikkate alınmadan işbu bilirkişi raporu ile mücbir sebep olarak değerlendirilmemesinin ve müvekkil davalının sorumluluğuna ilişkin kanaate varılmış olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, asla davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil aleyhine olası bir tazminata hükmedilmesi halinde türk parasının kıymetini koruma kanununun dikkate alınması gerektiğini, somut uyuşmazlıkta da taraflarca akdedilen sözleşme Türk parası üzerinden kararlaştırıldığını, davacı tarafından döviz cinsinden tazminat talebinde bulunarak haksız davanın ikame edildiğini, ayrıntılı olarak arz ve izah olunan nedenlerle … San. Ve Tic. A.Ş. nin tam bölünmesi sonucunda oluşan yeni şirketlerden bölünme planında TTK 176. Maddesi doğrultusunda, davanın 1. Derecede sorumlu 3 Nolu …. AŞ ye yöneltilmesine, 2. Derecede sorumlu kılınan şirketler 1 Nolu …. İnş A.Ş. ve 2 Nolu … İnş AŞ yönünden husumet itirazlarının dikkate alınmasını, zamanaşımı def’ilerinin kabulü ile davanın esastan reddini, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Asıl ve birleşen davada davacı davalıdan satın aldığı 9 adet bağımsız bölümün sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilememesi nedeniyle uğradığı kira kaybının tahsilini istemiş, davalı husumet, zamanaşımı ve esasa ilişkin sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
-Asıl dava dosyasında 26/03/2015 tarih, … esas … karar sayılı ilam ile davanın reddine karar verilmiş, yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … Esas …. Karar sayılı ilamı ile; “davacı ile davalı arasında 9 adet bağımsız bölüme ilişkin olarak harici satış vaadi sözleşmesi ve 17.11.2012 tarihli ek sözleşme imzalandığı hususları taraflar arasında ihtilafsız olduğu, her ne kadar davacı ile davalı arasında haricen düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz ise de, dosya arasında mevcut tapu kayıtlarından dava konusu bağımsız bölümlerin tapu devrinin yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşme tapu devri ile geçerli hale geldiği, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu hususu gözetilerek tarafların iddia, savunma ve delilleri değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi” gerektiğinden bahisle Mahkememiz kararı bozulmuş, bozma ilamı doğrultusunda uyma kararı verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
-Yargılama devam ederken Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyasının Mahkememize dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, asıl ve birleşen dosya yönünden yargılamaya devam olunmuştur.
-Yukarıda ayrıntılarına verilen Yargıtay bozma ilamında da yer verildiği üzere taraflar arasında 9 adet bağımsız bölüme ilişkin olarak harici satış vaadi sözleşmesi ve 17.11.2012 tarihli ek sözleşme imzalandığı hususları ihtilafsızdır.
-Buna göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, asıl ve birleşen dosyada davacı tarafın sözleşme konusu taşınmazların geç teslimi nedeniyle kira kaybı zararının tahsilini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
-Bu doğrultuda öncelikle eser sözleşmelerinde teslim ve geç teslimin sonuçlarının üzerinde durulması gerekmektedir.
-Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere eser sözleşmelerinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, taraflara karşılıklı hak ve borçlar yüklemekte; yüklenici, finansı sağlayan arsa malikinin taşınmazı üzerine bina yapma işini üstlenmekte, arsa maliki ise inşa edilecek binadaki bir kısım bağımsız bölümlerin mülkiyetini yükleniciye devretmeyi vaat etmektedir.
-Bu tür davalarda öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin ardından sözleşme hükümlerindeki iskan koşulu (oturma izni) vs. diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Bunun için de arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenicinin borçlarının neler olduğunun sözleşme hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
-Yüklenicinin temel borcu eseri (binayı) meydana getirmektir. Bir bina inşasından maksat, o yapının sözleşmeye, fen ve sanat kurallarına ve amacına uygun imal edilmesidir. İşte yüklenici bu nitelikleri taşıyan bir bina meydana getirmişse sözleşmede aksine hüküm bulunmayan hallerde yapının arsa sahibine tesliminde, sözleşmede ayrık hüküm varsa teslimden önce ve ancak sözleşme koşullarına uygun oranda arsa payı veya bağımsız bölümün tescilini isteyebilir. Kuşkusuz yüklenicinin teslimden sonraki borcu, ayıba karşı tekeffül borcu olarak devam edeceğinden yüklenici eserdeki ayıp ve eksikliklerden ve koşulları yerinde ise arsa sahibinin cezai şart alacağı ile sözleşmedeki diğer alacaklarından ve ayrıca kanundan kaynaklanan alacaklarından da sorumludur. Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olan yüklenici yukarda sayılan edimleri yerine getirdiğinde arsa sahibine karşı kazandığı kişisel hak sebebiyle arsa payı veya bağımsız bölümün devrini ondan isteyebilir.
-Bütün sözleşmelerde olduğu gibi kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde de taraflar sözleşmenin kendilerine yüklediği borçları belirlenen zaman ve biçimde ifa etmek zorundadır. Buna göre borçlunun edimini süresinde yerine getirmemesi halinde gecikmede kusuru bulunmadığını kanıtlamadıkça ve alacaklının seçimlik hakkını BK’nın 106/II. maddesinde belirtildiği gibi ifayı beklemek ve gecikmeden doğan zararlarını istemek şeklinde kullanması durumunda sözleşmede kararlaştırılan gecikme tazminatından sorumludur ve aksine düzenleme yoksa bu miktarın değiştirilmeksizin uygulanması gerekir.
-Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde yer alan eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kararlaştırılan tarihte tesliminin gerçekleştirilememesi durumunda yüklenici, borçlu temerrüdüne düşer ve arsa sahibinin Borçlar Kanunu’nun 106/2. maddesince seçimlik hakkı doğar. Arsa sahibi, bu seçimlik hakkını, geciken ifayı beklemek ve gecikme tazminatını istemek olarak kullanmış ise sözleşmeyi feshetmeden, ileride olası eksik ayıplı işlere ilişkin alacağının muacceliyetini fiili teslime erteleyerek, gecikme tazminatı alacağını, her ay sonu itibariyle talep veya dava ederek, eserin teslimini bekleyebilir. Başka bir anlatımla, bu alacaklarını talep veya dava etmek için eserin yüklenici tarafından teslimini beklemek zorunda değildir.
-Gecikme tazminatı kural olarak sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden (teslim edilmesi gereken tarihten), eserin eksiksiz ve ayıpsız olarak sözleşmeye uygun biçimde fiilen teslim edildiği tarihe kadar ya da iş sahibinin bağımsız bölümü fiilen kullanmaya başladığı veya üçüncü kişiye oturulabilir şekilde kiraya verdiği ya da teslim edilmesi gereken tarihten sonra sattığı tarihe kadar istenebilir. Kiraya vermek suretiyle ekonomik yarar sağlandığında gecikme tazminatı istenemez. Yüklenicinin teslim edilmesi gereken tarihe uymayıp temerrüde düştüğü tarihten önce pay satışı yapan arsa sahibi gecikme tazminatı isteyemez. Çünkü, gecikme tazminatı, alacaklının borcun geç ifa edilmesinden uğradığı zararı karşılamayı amaçlar ve alacaklının borcun gecikmeden ifa edilmesindeki çıkarını sağlamaya yöneliktir. Temerrüde düşen borçlu, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Gecikme tazminatında tazmin edilecek zarar bir tür olumlu zarardır ve alacaklının mal varlığının, temerrüde düşülmeden borcun ifa edilmesi halinde içinde bulunacağı durumla, gecikmeli ifa sonucunda içinde bulunduğu durum arasındaki farkı ifade eder.
-Öte yandan, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmemesi halinde, arsa sahibinin gecikmeden doğan tazminatı talep hakkı, kanundan doğan bir haktır (BK madde 106/2). Sözleşmede gecikme tazminatı belirlenmemiş olsa dahi en az aylık rayiç kira seviyesinde gecikme tazminatının istenmesi mümkündür (BK madde 96). Gecikme tazminatı, sözleşmede kararlaştırılmamış olsa bile, zamanaşımı süresi içerisinde, her zaman rayiç kira üzerinden istenebilir; sözleşmede kararlaştırılmışsa ayrıca zararın kanıtlanmasına gerek yoktur; çünkü taraflar gecikme zararını baştan kabul ettikleri için, bu kabul hükmü tarafları bağlar. Sözleşmede kira ödeneceğine dair hüküm yoksa veya miktar gösterilmeden rayiç kira ödeneceği kararlaştırılmışsa, mahalli rayiçlere uygun olan kira bedelinin bilirkişiye hesaplattırılması gerekir.
-Borçlar Kanunu’nun 158/2. fıkrasında düzenlenen gecikme cezası (ifaya ekli cezai şart) ortada zarar olmasa dahi (BK madde 159/1), sadece sözleşmede kararlaştırılmış ise istenebilir; aksi takdirde talep edilemez. Cezai şart, asıl borca bağlı olup, muaccel olmadan önce feri niteliktedir. Dolayısıyla, eserin teslimi ile asıl borç düşünce, feri borç olan gecikme cezası da düşer (BK madde 113/1). Onun için eseri teslim alırken ihtirazi kayıt (çekince) dermeyan etmek gerekir (BK madde 158/2,son). Yani sözleşmede aksi bir düzenleme yok ise cezayı isteme hakkı saklı tutularak, eser teslim alınmalıdır.
-Oysa gecikme tazminatı, asıl edim borcunun yanında bağımsız bir borç olup, feri nitelikte değildir. Bu nedenle, gecikme tazminatını talep edebilmek için eseri teslim alırken, sözleşmede aksi bir düzenleme yok ise, ihtirazi kayıt (çekince) koymaya gerek yoktur. İfaya ekli cezai şart istenebilmesi için inşaatın yüklenici tarafından arsa sahibine süresinde teslim edilmemiş olması gerekir. Teslimden sonra bu cezanın istenebilmesi, sözleşmede ihtirazı kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm bulunmadıkça teslimin ihtirazi kayıtla yapılmasına bağlıdır. Açık feragat veya ifayı çekincesiz kabul halinde cezai şart isteme hakkı düşer. Gecikme tazminatı ve ifaya ekli cezai şart, olumlu zararlardan olup, sözleşmenin ifasını bekleyen bir arsa sahibinin, gecikme tazminatını ya da cezai şartı, davadan önce tarafların fesih iradeleri birleşmediği ya da sözleşmenin feshi isteminde haklı olmadığı mahkemece kabul edildiği takdirde isteyebileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ilke olarak kabul edilmiştir. Gecikme tazminatı, ifa ile birlikte talep edilebileceği gibi, ifa temerrütten sonra yerine getirilmiş ve bir çekince (ihtirazi kayıt) ileri sürülmemiş olsa bile ifadan sonra talep ve dava edilebilir, ifa davasında talep edilmemiş olsa dahi gecikme tazminatı ayrıca dava edilebilir. Gecikme tazminatı, temerrüt tarihinden aynen ifaya kadar geçen dönem içindeki zararları kapsar.
-YHGK’nın 09.10.1991 tarih ve 15-340 E, 467 K. sayılı kararında da açıklandığı gibi, alacaklı temerrüt halinde BK’nın 106/2. maddesindeki hakkını kullanmak zorunda değildir. Bu nedenle alacaklı ifayı ve gecikme tazminatını zamanaşımı (kural olarak 10 yıl) içerisinde isteyebilir. Alacaklı seçimlik hakkını kullanmadığı takdirde, sözleşmenin ifasını ve gecikme tazminatı istediği karine olarak kabul edilir. İş sahibinin zamanaşımı süresi içinde ifayı bekleyerek gecikme tazminatı istemesi müterafik kusur olarak yorumlanamaz. İş sahibi geciken ifayı beklerken gecikmeden doğan zararının tazmini için yüklenicinin bu zararın doğmasında kusurlu olduğunu kanıtlamak zorunda değildir. Aksine zararın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu yüklenici kanıtlamalıdır.
-Yukarıda yer verilen açıklamaların somut olaya uygulanması halinde öncelikli olarak taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokolün irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre davacı ile davalı arasında imzalanan dayanağı kat karşılığı inşaat sözleşmesi olan “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi”‘ne göre ilk teslim tarihinin 31/03/2022 tarihli olarak kararlaştırıldığı görülmektedir.
-Taraflar arasında bu tarihte teslim yapılmaması nedeniyle ek bir protokolün imzalandığı, bu ek protokolün tarihinin 17/11/2012 olduğu, ek protokol ile 9 aylık gecikme cezası (ifaya ekli cezai şart) kararlaştırdıkları, bu gecikme cezasının yabancı para birimi üzerinden belirlendiği ve yapılan ek protokol ile taşınmazların teslim tarihinin 15/01/2013 olarak güncellendiği görülmektedir.
-Buna göre tarafların serbest iradeleriyle ve belirli şartlar ile taşınmazların teslim tarihini belirlediği ve bu tarihin davalı tarafça taşınmazların teslim edilmesi gereken tarih olduğu tartışmasız olup, Mahkememizce bu kabul doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.
-Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinde davaya konu taşınmazların kat irtifakı tapu kayıtlarının 09/05/2013 tarihinde davacı adına tescil edildiği, davalı satıcı tarafından teslim davet yazısının 13/09/2013 tarihinde davacı yana gönderildiği, fiili teslimin ise tutanak ile 01/10/2013 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Ve fakat teslim tarihi itibariyle yapı kullanım izin belgesinin alınmamış olduğu, bu başvurunun ise 16/12/2014 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
-Dosyada mevcut, yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve taraflarca inkar edilmeyen bilgi ve belgelere göre davalı tarafın “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” ve ek protokol ile teslim tarihi olarak kararlaştırılan 15/01/2013 tarihinde taşınmazları sözleşmeye uygun olarak teslim etmediği sabittir. Her ne kadar tescil işlemi 09/05/2013 tarihinde, fiili teslim ise 01/10/2013 tarihinde yapılmış ise de taraflar arasındaki sözleşmenin 5. Numaralı “Teslim” başlıklı maddesinde iskan ruhsatının alınması ile ilgili resmi mercilere başvurulması halinde teslim olgusunun gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Buna göre taraflar arasındaki sözleşmeye göre sözleşmeye konu taşınmazların teslim tarihinin 16/12/2014 olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Her ne kadar davalılar tarafından geç teslimin mücbir sebepten kaynaklandığı iddia edilmiş ise de Belediye’den kaynaklı ruhsat iptalleri ve benzer hususlar mücbir sebep kapsamında olmayıp, sözleşme ile teslim tarihini serbest iradesi ile belirleyen yüklenici tarafından sözleşmenin imza aşamasında değerlendirilmesi ve göze alınması gereken risklerdendir. Bu nedenle davalı tarafından mücbir sebep iddiası yerinde görülmemiş ve geç teslimde davacı yüklenicinin kusursuz olduğunu ispat edemediği kabul edilmiştir.
-Davacı tarafça;
Asıl davada 2013 yılının Şubat-Mart ayları yönünden,
Birleşen davada ise 2013 yılının Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım-Aralık ayları, 2014 yılının Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım-Aralık dönemleri, 2015 yılının Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran ayları yönünden talepte bulunulduğu görülmektedir.
-Ancak yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere davacı tarafın geç teslimden dolayı talepte bulunabileceği dönem 01/10/2013 ile 16/12/2014 tarihleri olduğu kabul edildiğinden, değerlendirme ve hesaplamaların bu tarihlere göre yapılması gerektiği Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Davacı tarafın geç teslim nedeniyle talepte bulunabileceği tarihlerin belirlenmesinin ardından çözümlenmesi gereken uyuşmazlık bu dönemlere ilişkin zararın hangi miktar üzerinden tespit edileceği noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf iddia ve beyanlarında taraflar arasında 17/11/2012 tarihli ek protokol ile kira bedelinin yabancı para birimi üzerinden belirlendiğini bu nedenle dava konusu zarar taleplerinin bu miktar üzerinden hesaplanması gerektiğini savunmaktadır.
-Ancak yukarıdaki açıklamalar ve istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre davacının geç teslim nedeniyle talep edebileceği zarar kalemi gecikme tazminatı niteliğinde olup, bu bedelin mahalli rayiçlere uygun olan kira bedeline göre hesaplanması gerekmektedir. Zira taraflar arasındaki ek protokolde kararlaştırılan cezai şart bir gecikme cezası niteliğindedir ve bu bedel yalnızca sözleşme ile kararlaştırılan dönem için geçerli olabilecektir. Bu nedenle davacı tarafın geç teslim nedeniyle ek protokol ile kararlaştırılan miktar yönünden talepte bulunması mümkün olmadığından, Mahkememizce rayiçlere uygun olarak hesaplanan kira bedelleri üzerinden değerlendirme yapılmış ve dosyada mevcut bilirkişi raporları bu kısımları yönünden hükme esas alınmıştır.
-Bu tespitler ışığında dosyada mevcut 02/06/2022 tarihli ek raporda bilirkişi heyeti tarafından; asıl davada davacının dava konusu bağımsız bölümler için 2013 yılı Şubat ve Mart ayları için toplamda 96.400,00 TL. geç teslimden kaynaklı kira yoksunluğu zararı isteyebileceği, davacının ise fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak aylık toplamda 90.000,00 TL. olmak üzere 180.000,00 TL. istemde bulunduğu, birleşen davada davacının 2013 yılı Nisan ayından 16.12.2014 yapı ruhsat için başvuru yapılan tarih arasında kalan 20 ay 16 gün için toplamda 1.052.153,00 TL. geç teslimden kaynaklı kira yoksunluğu zararı isteyebileceği, davacı vekilinin birleşen davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000.00 USD lik istemde bulunduğu, davacının birleşen davasında yabancı para bazında istemde bulunmaya hakkı olup olmadığı yönün görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
-Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında bilirkişilerce yapılan hukuki tespitlere aynı hususlarda değerlendirme görevi Mahkememize ait olduğundan itibar edilmemiş, yalnızca emsal hesaplama ve bedeller yönünden hükme esas alınarak değerlendirme yapılmıştır.
-Alınan bilirkişi raporları, raporlarda yer verilen emsal kira bedelleri piyasa rayiçlerine ve dosya kapsamına uygun olduğundan belirlenen bedeller hükme esas alınmış, asıl ve birleşen dosyada davacı tarafın 01/10/2013 ile 16/12/2014 tarihleri arasındaki zararını, piyasa rayiçlerine göre belirlenen kira bedelleri yönünden talep edebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Bu doğrultuda asıl davada davacı tarafın talep edebileceği 2 aylık kira bedeline karşılık gelen tazminat miktarının 96.400,00 TL olduğu kanaatine varıldığından, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Birleşen davada ise her ne kadar davacı tarafça yabancı para üzerinden 1.000,00 USD istemde bulunulmuş ise de çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince taleple bağlı kalınarak dava değeri üzerinden TL cinsinden davanın kabulüne karar verilmiş ve bu doğrultuda hüküm kurulmuştur.
-Davacı tarafın talep edebileceği zararın tespitinin ardından somut uyuşmazlıkta taraflar arasında ihtilaflı olan; şirket bölünmesi halinde davalıların sorumluluğunun şirket bölünmesinden sonra nasıl belirleneceği hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
-Taraflar arasında sözleşmenin incelenmesinde sözleşmenin davacı şirket ile … arasında imzalandığı görülmektedir. Ancak …’nin bölünme yoluyla infisah ettiği ve bölünme protokolünde …’nin 1. Dereceden sorumlu şirket olarak belirlendiği, … ile …’nin 2. Derecede sorumluluk ile yükümlülük altına alındığı görülmektedir.
-Türk Ticaret Kanunu’nun “Bölünmeye katılan şirketlerin ikinci derecede sorumluluğu” başlıklı 176. Maddesinde; (1) Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar. (2) İkinci derecede sorumlu olan şirketlerin takip edilebilmeleri için, alacağın teminat altına alınmamış ve birinci derecede sorumlu şirketin; a) İflas etmiş, b) Konkordato süresi almış, c) Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş, d) Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya e) Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş olması gerekir.” düzenlemesine yer verildiği görülmektedir.
-Anılan madde hükmüne göre ikinci derecede sorumlu olan şirketlerin takip edilebilmeleri belirli şartlara bağlanmış ancak yasal düzenlemede husumete ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. İkincil sorumluluğa ilişkin düzenleme yalnızca takip hukuku bakımından bir şart olarak getirilmiştir. Bölünmeye katılan şirketlerin müşterek ve müteselsil sorumluluğunun devam ettiği kanun koyucu tarafından açık bir şekilde hüküm altına altına alınmıştır.
-Nitekim davalı şirketin bölünmesi sonrasında yapılan benzer mahiyette yargılamada, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin …. Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar ilamı ile kira kaybı bedelinin bölünme sonrası şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, verilen bu karar Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı ile 22/03/2022 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Bu doğrultuda davalı şirketlerin 2. Derecede sorumlu olduğu iddiası ile husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin iddialara Mahkememizce itibar edilmemiştir.
-Birleşen dava dosyasında davalılar tarafından zamanaşımı definde bulunulduğu görülmektedir. Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere davacı tarafın talebi gecikme tazminatı niteliğinde olduğundan, alacaklı ifayı ve gecikme tazminatını genel zamanaşımı (kural olarak 10 yıl) süresi içerisinde isteyebilir. Birleşen dava tarihi ile teslim tarihi dikkate alındığında zamanaşımı süresi henüz dolmadığından davalı tarafın bu yöndeki iddialarına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
-Davacı vekilinin yargılama devam ederken 03/03/2023 tarihli dilekçesi ile bir kısım terditli taleplerini içeren dilekçesini ibraz ettiği görülmektedir. Terditli taleplerin incelenmesinde davacının yanın öncelikle dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi edilerek itirazları doğrultusunda yeni bir rapor alınmasını, aksi kanaat halinde birleşen dosya yönünden dilekçenin değer arttırım dilekçesi olarak kabul edilerek birleşen dosya yönünden 1.052,153,00-TL’nin ticari faiziyle birlikte tahsilini, bu talebin de kabul görmemesi hainde davanın tam ıslahı ile HMK 107. Maddesi uyarınca birleşen dosya yönünden geç teslim dolayısı ile oluşan 1.052,153,00-TL’nin ticari faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği görülmektedir.
-Mahkememiz dosyasında 02/12/2022 tarihli celsede davacı tarafın yeniden rapor taleplerinin; “dosyada mevcut kök ve ek raporların hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu anlaşılmakla yeniden rapor alınmasına ilişkin talebin reddine karar verildi” şeklinde ara karar tesis edilerek reddine karar verildiği görülmektedir. Aynı tarihli duruşma hemen akabinde “Tahkikatın bitirilerek sözlü yargılamaya geçileceği ihtarıyla” hazır olan taraflardan beyanı sorulmuş, davacı vekilinin beyanında “önceki beyanlarımızı tekrar ederiz” şeklinde beyanda bulunduğu ve duruşmanın “Tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığı görülmekle tahkikatın sona erdirilmesine, HMK 186 md uyarınca sözlü yargılamaya geçilmesine” karar verilerek sonlandırıldığı görülmektedir.
-Birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesinin incelenmesinde davacı tarafın Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107. Maddesi uyarınca davasını “belirsiz alacak” davası olarak ikame ettiği görülmektedir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107/2. Maddesinde; “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
-Yine aynı Kanun’un ıslahın zamanı ve şekli başlıklı 177/1. Maddesi ile “(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
-Buna göre her ne kadar davacı tarafça belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği birleşen dava dosyasında değer arttırım ve tam ıslah talebinde bulunulmuş ise de 02/12/2022 tarihli duruşmada davacı tarafın yeniden rapor alınmasına yönelik taleplerin reddine karar verildiği, bu ara kararın ardından tahkikatın sona erdirileceğinin bildirildiği ve ardından beyanlarının alındığı, buna rağmen davacı tarafın değer arttırım ve ıslah taleplerini bildirmediği ve bu konuda ayrıca süre talep etmediği, davacı tarafın birleşen dosya yönünden değer arttırım ve ıslah taleplerinin tahkikatın sona erdirilmesinden sonra yapıldığı, bu nedenle yasal düzenleme gereğince bu talebin yerinde olmadığı anlaşıldığından, birleşen dava dosyasında talep sonuç kısmında belirtilen miktar üzerinden değerlendirme yapılmış ve bu doğrultuda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl Dava Yönünden;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile;
-96.400,00-TL gecikme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 6.585,08-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.073,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.511,13- TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.073,95-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında bozma öncesi ve sonra yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, bilirkişi ücret ve tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 12.482,20-TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%53,55) göre hesap edilen 6.684,91-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 15.424,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddine karar verilen miktar üzerinden hesap edilen 15.424,00-TL tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
B-Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar Sayılı Dava Yönünden;
1-Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, …. karar sayılı birleşen dava dosyasında açılan davanın dava dilekçesindeki talep doğrultusunda kabulü ile;
-Sabit olan 8.800,00-TL gecikme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 601,13-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 150,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 450,84- TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 150,29-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 8.800,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren 15 GÜN içerisinde YARGITAY tarafından incelenecek olan temyiz yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen dava davacı ve bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı, yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır