Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/204 E. 2020/529 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/204 Esas
KARAR NO : 2020/529

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01.10.2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin, ticari ilişki içerisine girmiş olduklarını ve aralarında cari hesap ilişkisi oluştuğunu, müvekkili şirketin mali yapısının güçlü ve ticari itibarı yüksek bir firma olduğunu, diğer borçlarını ödediği gibi davalı şirkete olan borcunu da eksiksiz ödemiş olduğunu, davalı şirketin … isimli bir çalışanının, işverenini davalıyı dolandırmak amacıyla müvekkili şirketle yapılan ticarete atfen müvekkili adına sahte içerikli fatura düzenlemiş olduğunu, söz konusu sahte faturadaki kaşenin ne suretle temin edildiği veya benzer örnekte kaşe yaptırılıp yaptırılmadığı bilinmemekle beraber atılan imzanın sahte olduğunu, çalışan …’ın hazırladığı sahte faturayı kendi şirketinin (davalının) carisine ekletmeyi başarmış olduğunu, böylece gerçek cariye göre müvekkilinin 330,00 TL (8.011,00-7680,00=330,00 TL) alacaklı olduğu halde oluşturulan yeni sahte cari hesap tablosuna göre müvekkilinin (7680,00 TL) borçlu addedilerek icra takibine maruz bırakılmış olduğunu, icra takibinin 7.680,00 + 420,00 =8.100,00 TL olarak başlatılmış olduğunu, 8.011,00-330,00=7.680,00 TL hesabıyla kendi düzenlediği sahte fatura sayesinde müvekkilini caride borçlu göstererek ve bu parayı müvekkilinden 21.08.2016 tarihinde tahsil etmiş olduğunu, bu parayı davalı şirkete (işverenine) ödemediğinin sonradan ortaya çıkmış olduğunu, kendi çalışanının tüm bu sistemleri sahtelik ve dolandırıcılık faaliyetine rağmen davalı şirketin sözde alacaklı olduğundan hareketle müvekkiline karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğü nezdinde …. E. sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatmış olduğunu, bu haksız icra takibi neticesinde müvekkilinin tapularına ve banka hesap hareketlerine haciz konulmuş olduğunu, cebri icra tehdidi altında toplam 10.600,00 TL daha müvekkilinden tahsil edilmiş olduğunu, toplamda, 14.000,00 TL’lik ödemenin 3.400,00 TL lik kısmının davalı şirket vekilince müvekkili şirket hesabına iade edilmiş olduğunu, neticeten davalı şirketin kendi çalışanının usulsüzlüğünü/sahteliğini müvekkiline fatura etmiş ve müvekkilini toplamda 18.400,00 TL zarara uğratmış olduğunu beyanla; müvekkili şirketin cari hesap ilişkisinde borçlu olmadığı halde davalı şirketin sahte belge ve kayıtlarla müvekkilinden tahsil ettiği 7.680,00 TL ile, müvekkili şirketin, davalı şirketin başlattığı haksız icra takibi ile icra baskı ve korkusu altında ödediği 10.600,00 TL’nin davalıdan iadesi ile müvekkili şirkete ödenmesine, müvekkili … lehine, şirketi …. Gıda’ya yönelik hukuksuz eylem ve işlemlerden duyduğu elem, kaygı ve üzüntüye karşılık 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren başlayacak faizi ile müvekkiline ödenmesine, müvekkili … Gıda şirketi lehine müşteri çevresi, rakipleri, ticari işbirliği içinde olduğu kişiler nezdinde şirketin mali sıkıntıda olduğu şeklinde izlenim ve dedikodulara yol açılması ve uğramış olduğu haksız hacizler nedeniyle şirketin ticari itibarının ve kişilik haklarının zarar görmesine karşılık 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yaklaşık olarak 10 yıldır çocuk bezi imalatı ve satış işiyle iştigal etmekte olan ve dünyanın çeşitli yerlerine ihracat yapan kurumsal nitelikteki davalı müvekkili şirket tarafından, davacı şirkete satılan faturalı ürünlerin karşılığı olan alacağın ödenmemesi üzerine, söz konusu 7680 TL ve 420 TL alacak için Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanılmış olduğunu ve bilahare davalı şirketin de kabulü ile söz konusu 8100 TL icra alacağı, icra masrafları ile birlikte 10.600 TL olarak ödenerek, icra dosyasının infaz edilmiş olduğunu, (Davacı tarafında, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi icra alacağı olan 10.600 TL haricinde, kendileri tarafından sehven fazladan yapılan 3.400 TL lik ödemenin aynı gün kendilerine iade edilmiş olduğunu,) davacı tarafın iş bu dava ve icra takibine konu yapılan alacağın dayanağı olan faturaların sahte olarak tanzim edildiğini ve buna rağmen ödemenin öncelikle kendileri tarafından şirket çalışanı … isimli şahsa yapıldığını ve buna rağmen, davalı müvekkilinin sahte olarak tanzim edilen faturalı alacağı icra takibine koyduğunu ve icra tazyiki altında borçları olmayan sahte fatura alacağını ikinci kez ödemek zorunda kaldıklarını iddia ederek iş bu haksız davayı açmış olduğunu, davalı müvekkili şirket çalışanı … isimli şahsın davalı müvekkili şirkette birtakım usulsüz işlemler yaptığı hususu doğru olmakla birlikte, davacı tarafın iş bu davaya konu ettiği faturalı alacağın-borcun bu iddia ve konu ile bir ilgisi olmadığını, davalı müvekkili tarafından, davacı tarafa icraya konu cari hesaptan kaynaklı faturalar karşılığında faturadaki ürünlerin davacı tarafa teslim edilmiş olduğunu, defter ve fatura incelemesi ile bu hususun tespit edilebileceğini, davalı tarafın sahte olduğunu dile getirmiş oldukları faturaya rağmen, ödeme yapmamaları gerekiyor iken; söz konusu fatura karşılığını ilk önce bahsi edilen davalı şirket çalışanına ödendiğini iddia etmeleri ve bilahare de haklarında başlatılan ilamsız icra takibine itiraz etmeyerek, icra takibinden 5-6 ay sonra ödeme yapmaları karşısında, ödemeden 1 yıl sonra böyle bir gerekçe ile iş bu davanın açılmasının, yasalarda basiretli bir tüccar olduğu kabul edilen davacı şirketin hüsnüniyetle hareket etmediğine işaret ettiğini beyanla; yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesine, davacı borçlunun haksız talep ve davasının reddi ile mahkeme harç, masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, haksız ve icra tehdidi altında ödendiği iddia olunan paranın istirdatı, haksız haciz nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olup; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu aleyhine 8.100,40 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşıldı.
Tarafların ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 02/07/2018 günü, saat 15.00 de Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup; Mali Müşavir bilirkişi …. 24/09/2018 tarihli raporunda özetle; davalının 2016,2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalı tarafından davacı adına düzenlenen 12.05.2016 tarihli 8.011,80 TL tutarındaki faturanın sahte olduğu hususundaki davacı iddiasının, gerek sahte içerikli olduğu iddia edilen faturada davacının kaşesinin bulunması, gerek davacı tarafından bu faturaya istinaden davalıya 7.680,00 TL tutarında ödeme yapıldığının iddia edilmesi, gerekse davacının iş bu faturanın sahte içerikli olduğu iddiasına dayanak olacak şekilde bir somut belge sunmamış olması sebebiyle davacının ispatına muhtaç olduğundan kabulünün gerekeceğini, davacı tarafından dosyaya sunulan 21.08.2016 tarihli 7.680,00 TL tutarındaki tahsilat makbuzunun davalıya ait ticari defterde kayıtlı olmadığını, bununla beraber tahsilat makbuzunda teslim alan kısmının boş olduğunu, her ne kadar davacı vekili tarafından iş bu ödemenin davalının çalışanı …’a yapıldığı iddia edilse de sunulan makbuza göre teslim alanın belli olmaması nedeniyle iş bu tahsilat makbuzu ile yapıldığı iddia edilen ödemenin de davacının ispatına muhtaç olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan 10.000,00 TL tutarındaki banka eft dekontu ve davalı vekili çalışanına yapılan 4.000,00 TL tutarındaki ödemenin 3.400,00 TL tutarlık kısmının davalı tarafından davacıya iade edildiği hususunun iki tarafında kabulünde olması sebebiyle gerçek ödeme tutarının 10.600,00 TL tutarında olduğunu, davacı tarafından davalı vekiline yapılan ödemenin, davalı vekilince 09.03.2017 tarihinde 4.000,00 TL, 30.03.2017 tarihinde 4.100,00 TL olmak üzere toplam 8.100,00 TL tutarının davalıya ait …bank hesabına iade edildiğini, davalı vekili tarafından yapılan bu ödemelerin davalı tarafından ticari defterlerine tarih ve tutarları uyumlu olarak kayıt edilerek davacının borcundan düşürüldüğünün tespit edildiğini neticeten; davacı tarafından dosyaya sunulan 420,00 TL tutarındaki nakit ödemenin davalıya ait ticari defterlerde de kayıtlı olduğunu ve takip tarihi itibariyle davalının davacıdan 7.680,00 TL tutarında alacaklı iken 420,00 TL tutarındaki tahsilatın göz önüne alınmayarak takibin 420,00 TL fazla olarak 8.100,00 TL üzerinden başlatıldığını, bu itibarla takip tarihi (14.10.2016) itibariyle davalının davacıdan 7.680,00 TL alacaklı olduğunu, davaya konu icra takibinden sonra 8.100,00 TL ödeme yapılmış olduğunu, bu itibarla dava tarihi (22.02.2018) itibariyle davalının ticari defterlerinden anlaşıldığı üzere davalının davacıdan alacağının kalmadığı aksine davalının davacıya 419,60 TL tutarında borçlu olduğunu bildirmiştir.
İtirazlar doğrultusunda dosyanın ek rapora gönderilmesine karar verilmiş olup; kök raporu hazırlayan bilirkişi 30/07/2019 tarihli ek raporunda özetle; davacının ticari defter ve belgeleri ile ilgili olarak; davacının “borç-alacak ilişkisi bulunup bulunmadığı hususunda rapor düzenlenmesinin istenilmesine” talebi üzerine 2016,2017 ve 2018 yılları hesap hareketlerinin istendiği ancak davacı şirket tarafından herhangi bir evrak ibraz edilmediğinden bu hususta değerlendirme yapılamamış olduğunu, …’ın 25.10.2008 tarihinde işe başlamış olduğunu 30.04.2009 tarihine kadar davalı şirkette çalışmış olduğunu, dosyaya celp edilen Bağcılar SGK’dan gelen cevabi yazıdan tespit edildiğini, dolayısıyla sahte faturanın düzenlendiği 12.05.2016 tarihinde …’ın davalı şirket çalışanı olmadığını, davacı vekilinin 15.04.2019 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu “söz konusu kişinin davalı şirket nezdinde 05.09.2013-01.09.2016 tarihleri arasında çalışmasının olduğu” hususunun davacı ispatına muhtaç olduğunu neticeten; davacı vekilinin belirttiği ve sahte faturanın düzenlendiği tarih itibari ile davalı çalışanı olmadığını, diğer hususlarda görüş ve kanaatini değiştirecek nitelikte herhangi bir evrak olmadığından görüş ve kanaatinin değişmemiş olduğunu bildirmiştir.
Dava, İİK.m.72 kapsamında açılmış olan menfi tespit, istirdat ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı iddia ve delilleri, davalı savunma ve delilleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının talebinin cari hesap ilişkisinde borçlu olmadığı halde davalı şirketin sahte olduğunu iddia ettiği belge ve kayıtlarla tahsil edilen 7.680,00 TL ile, davalı şirketin başlattığı icra takibi ile icra baskısı altında ödenen 10.600,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesi ve yapılan işlemler nedeni ile şirket sahibinin duyduğu elem, kaygı ve üzüntüye karşılık 5.000,00 TL manevi tazminat ve davacı … Gıda şirketi lehine yapılan işlemler nedeni ile şirketin ticari itibarının ve kişilik haklarının zarar görmesine karşılık 5.000,00 TL manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, her ne kadar davacı taraf cari hesap alacağına dayanan 7.680,00 TL’nin ve icra baskısı altında ödenen 10.600,00 TL’nin tahsilini talep etmiş ise de, defter inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle davalının davacıdan 7.680,00 TL alacaklı olduğu, davaya konu icra takibinden sonra 8.100,00 TL ödeme yapılmış olduğunu, dava tarihi itibariyle davalının ticari defterlerinden anlaşıldığı üzere davalının davacıdan alacağının kalmadığının tespit edildiği, tarafların itirazları ve davacı tarafın şirketin sahte fatura düzenlediği iddiasına ilişkin rapor alınmak üzere dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdii edildiği, alınan ek bilirkişi raporunda davacı vekilinin belirttiği ve sahte faturanın düzenlendiği tarih itibari ile …’ın davalı çalışanı olmadığını, diğer hususlarda asıl raporda değişikliği gerektirir nitelikte herhangi bir evrak olmadığının tespit edildiği, bu anlamda davacı tarafın menfi tespit ve istirdat talebi yönünden iddiasının ispatlanamadığı, davacı vekilinin manevi tazminat talebi yönünden ise, ilgili icra takibinin kötü niyetle ve şirketi zarara uğratmaya yönelik bir kastının olduğuna dair bir belgenin davacı tarafından sunulmadığı, bu hali ile manevi tazminat şartlarının oluşmadığı, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 482,96 TL’nin mahsubu ile bakiye 428,56 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.242,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/09/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸