Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/201 E. 2019/882 K. 09.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/201 Esas
KARAR NO : 2019/882

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/09/2019
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile hiçbir ticari münasebetinin olmadığını, 16/02/2018 günü müvekkili şirkete haciz için gelindiği ancak icra memurunca sehven haciz kararı verildiği gerekçesiyle haciz yapılmadığını, buna rağmen alacaklı vekilinin talebi üzerine ikinci kez gelinerek müvekkili şirketi iş yerinde haciz tatbik edildiğini ve durumdan haberdar olunduğunu beyanla, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nn …. esas sayılı dosyasıyla yapılmış olan icra dosyasına paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkili şirketinin borcu olmadığının tespitine, icra takibinin iptali ile icranın eski hale getirilmesine, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dosyanın öncelikle yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava konusu olayda borçlu şirketin ticari faaliyetlerinin hız kesmeden devam edebilmesi adına bir süre tanıyarak borcun ödenmesi yönünde dostane bir yaklaşım sergilediğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirketi ile ticari münasebeti olmadığının gerçeği yansıtmadığını, 30/01/2014 tarihli …. numaralı faturadan kaynaklanan 5.900,00 TL tutarındaki müvekkili şirket alacağının halen ödenmediğini beyan ederek davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davalı tarafından düzenlenen fatura alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibinde borçlu bulunmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasıdır.
Davacının davalıya fatura alacağı nedeniyle borcunun bulunup bulunmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı belirlenmesi ve tüm dosya kapsamı incelenerek rapor düzenlenmesi, ticari defterlerin incelenerek rapor tanzimi için 06/05/2019 günü saat 14;30 de Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup; SMMM bilirkişi…. 11/07/2019 tarihli raporunda özetle; davacının 2014 yılı yevmiye açılış ve kapanış, kebir açılış, envanter açılış defterlerinin incelendiğini, davacının Ocak 2014 dönemine ait BA formunun incelenmesi sonucunda dava konusu faturaya ilişkin beyana rastlanılmadığını, davacı tarafın 2014 yılına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yaptırıldığını ve kendileri lehine delil kabiliyetlerinin olduğunu, davacı tarafın kayıtlarına göre; dava konusu faturanın davacı kayıtlarında görülmediğini ve ayrıca davalıyla herhangi bir ticari ilişkisini gösteren kayda da rastlanılmadığından davacının davalıya borcunun bulunmadığını bildirmiştir.
Davalı vekili 05/04/2019 tarihli talep dilekçesi ile davalı şirketin defterlerinin şirket merkezinin bulunduğu Hendek/Sakarya adresinde incelenmesi için yerinde inceleme talep etmiş olup; davalının ticari defter ve kayıtlarının mahallinde incelenmesi için Hendek …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış, Hendek … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin….Talimat sayılı dosyasından gönderilen bilirkişi raporunda özetle; davalı şirket tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde; davacı ile olan ticari münasebetini … nolu cari hesap kodunda takip etmekte olduğunu, davacı ve davalı ile ilgili yevmiye defter kayıtlarında tahsilat ve ödeme ile ilgili her hangi bir kayıt bulunmadığının tespit edilmiş olduğunu, davalı tarafından fatura tarihi: 30.01.2014, fatura no:…, Yevmiye Tarihi: 30.01.2014, Yevmiye No:…, KDV Dahil Tutar: 5.900,00 TL olan bir adet fatura kesilmiş olduğunu, davalının davacı şirketten toplam 5.900,00 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olduğunu, özetle; davalı şirketin ticari defter cari hesap bakiyesi olarak davacıdan 5.900,00 TL tutarında alacağı olduğu bildirilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.). Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise, burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa da, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. İtirazın iptâli davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılması mümkün değildir (Örnek: Yargıtay HGK. 14.12.2011 T. 2011/19-617 E. 2011/749 K.). Faturalarda gösterilen işler belli iken fatura kapsamı dışındaki işler esas alınarak hesaplama yapılamaz.
Dava, davalı tarafça faturaya dayalı başlatılan ilamsız icra yolu ile takipte, davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, yapılan yargılamada, davacı davalıdan klima almadığını, düzenlenen fatura nedeniyle borçlu olmadığını beyan etmiş, davacının ticari defter ve kayıtlarında dava konusu fatura kaydının bulunmadığı, demirbaş hesabında klima kaydının olmadığı, BA formlarında fatura bildiriminin olmadığı, davalı ticari defterlerinin de lehine delil niteliği taşıdığı fatura kaydının olduğu, ancak faturlarda tebliğ ilişkin imza ve isim bulunmadığı, sevk irsaliyesinin bulunmadığı, davalının yemin deliline dayanmadığı, malın teslim edildiğinin davalı tarafça kanıtlanması gerekip, kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, kötü niyet ispatlanamadığından, kötü niyet tazminat talebinin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davacının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile takibin İPTALİNE,
3-Kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
4-Alınması gereken 414,66 TL harçtan peşin alınan 103,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 310,99 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafça yapılan ilk dava açılış harç gideri 139,57 TL ile bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 1.369,15 TL olmak üzere toplam 1.508,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince 1.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır