Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/2 E. 2021/565 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/2 Esas
KARAR NO : 2021/565

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/01/2014
KARAR TARİHİ : 08/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememizin …. Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesinde 20/06/2012 tarih … karar sayılı ilamı davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 25/02/2013 tarih …. Esas … karar sayılı ilamı ile “Dava konusu faturaların dayanağı olan irsaliyeler altındaki imzaların davalı şirket çalışanına ait olup olmadığı yönünde davalının isticvabı yoluna gidilerek gerektiğinde imza sahibi dinlenip imza incelemesi de yaptırılmak suretiyle ayrıntılı bir araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Davalı tarafça kısmen ödemelerin yapılmış olması, takip konusu borcun kısmen kabul edilmesi ve sevk irsaliyelerine ait imzalara itiraz edilmemiş olması karşısında malların teslimi noktasında imza incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı kanaatiyle mahkememizce verilen önceki kararda aşağıdaki şekilde direnilmesi gerekmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu ile müvekkili arasında cari hesap şeklinde ticari ilişkinin olduğu, alacağın ödenmemesi üzerine Bakırköy .. icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, davalının takip konusu bedelin 3056,31 TL lik bölümünü kabul ettiğini, geri kalan 21475,97 TL kısmına ise itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptalini ve icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili aracılığıyla yargılamaya katılmış, cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasında söz konusu olan 3 adet faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, takibin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm taraf delilleri toplanılmış, bu kapsamda Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde: 04/08/2010 tarihinde 24.532,28 TL cari hesap alacağının tahsili istemiyle ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibe muavin defter kayıt örneklerinin sunulduğu, davalı borçlu tarafça takip konusu borç miktarının 3056,31 TL lik bölümünün kabul edildiği, diğer bölüme itiraz edildiği anlaşılmıştır.Davalı şirket yetkilisi isticvap edilmiş, alınan 15/06/2012 tarihli beyanında sevk irsaliyelerindeki imzaların yanlarında çalışan alt personelden hangisine ait olduğunu bilmediklerini, kayıtlarını düzenli olarak tuttuklarını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, fatura ve sevk irsaliyeleri dosya içerisine alınmıştır. Dosya içerisinde mevcut 28/11/2011 tarihli asıl bilirkişi raporu kapsamında; takip tarihi itibariyle davacı defterlerine göre 24.532,28 TL davacının alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre 3056,31 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 01/07/2010 tarih … nolu 14999,09 TL , 01/07/2010 tarih … nolu 3279,43 TL ve 02/07/2010 tarihli … nolu 3136,23 TL tutarlı 3 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, sunulan sevk irsaliyelerinde imzanın bulunduğu, teslim konusundaki değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama neticesinde ve özellikle dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporu ve sevk irsaliyeleri kapsamında taraflar arasında cari hesap şeklinde çalışan ticari ilişkinin bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 01/07/2010 tarih …. nolu 14999,09 TL , 01/07/2010 tarih … nolu 3279,43 TL ve 02/07/2010 tarihli … nolu 3136,23 TL tutarlı 3 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, bu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmamakla beraber sevk irsaliyelerinde teslim alan bölümünde imzaların bulunduğu, bu sevk irsaliyelerine seri numarası olarak önce ve sonrasında takip eden ve mahkememiz emanetine alınan sevk irsaliyesi koçanında aynı imzaların yer aldığı, nitekim davalı şirket yetkilisinin 15/06/2012 tarihli celsedeki beyanında da imzalar konusunda açıkça bir itirazda bulunulmadığı, bu imzaların şirketlerinde çalışan ve bu işle görevli 6 çalışandan hangisi tarafından atıldığını bilemediği yönündeki beyanları da bir bütün olarak değerlendirildiğinde söz konusu fatura kapsamındaki malların davalı tarafa teslim edildiği, bedellerinin ödenmediği sabit görülerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve Mahkememizin 20/06/2012 tarih … E. … K. sayılı ilamında DİRENİLMESİNE, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 13/03/2014 tarih ve … Esas … Karar sayılı direnme kararı temyiz edilmiş olmakla; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/05/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “Uyuşmazlığın çözümünde işin esasının incelenmesinden evvel itirazın iptali istemine konu Bakırköy … İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasının yalnızca takiple ilgili bir kısım belgelerinin onaysız fotokopilerinin dosyada mevcut olması karşısında takip dosyasının aslı veya onaylı suretinin temin edilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış, yapılan görüşmeler sonunda oybirliği ile ön sorun bulunmadığı sonucuna ulaşılmış olduğu, davaya konu Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında alacaklı davacının 24.532,28-TL cari hesap alacağının tahsilini istemiş olduğu, davalı borçlunun ise takibe konu edilen bedelin 3.056,31-TL’lik kısmı dışında kalan borcu kabul etmeyerek takibe itiraz etmiş olduğu, kısmi itirazın dayanağının bu kısma esas faturaların davalı borçlu kayıtlarında görülmemesi nedeniyle böyle bir borcun bulunmadığı yönündeki savunma olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunundaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesine göre “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” İtirazın iptali davası da yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa (01.11.2011 tarihinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa) göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Somut uyuşmazlıkta davalı borçlunun alacaklı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi inkar etmemiş olduğu, inkar edilen hususun, takibe konu faturalar ve malların teslimi olgusu olduğu, bu halde faturaların dayanağı malların teslim edildiğini ispat yükünün alacaklı davacıda olduğu, davacı alacaklının bu hususta kabul edilmeyen her bir faturaya ilişkin sevk irsaliyelerini dosyaya sunmuş olduğu, bu belgelerde teslim alan adıyla isimsiz imzalar mevcut olduğu, davalı şirket yetkilisinin isticvaben verdiği 15.06.2012 tarihli beyanında bu irsaliyeler altındaki imzaların şirketin hangi çalışanına ait olduğunu bilmediğini ifade etmiş olduğu, bu halde imzaların kime ait olduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiği, mahkemece davalı şirket temsilcisinin beyanları dikkate alınarak malın teslim edildiğini ispata yarar bu belgelerdeki imzaların borçlu şirketteki mal teslimine yetkili olduğu belirtilen kişilerden kime ait olduğunun tespiti ile neticesine göre hüküm kurulması gerekirken imza incelemesi yapılmasının gerekli olmadığı gerekçesi ile verilen direnme kararının yerinde olmadığı, hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA” karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/05/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi talep edilmiş olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/12/2017 tarih ve …Esas … Karar sayılı ilamı ile; “Hukuk Genel Kurulu bozma kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440’ıncı maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE” karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/05/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
17/09/2018 tarihli celsede davacı tanığı … hazır ; usulen yemini yaptırıldı görgü ve bilgisi soruldu : Tanık Beyanında : ben 1992 ile 2014 yılının 8. Ayı arasında davalı şirkette model dikimi işinde çalıştım, çalıştığım süre içinde görevim kapsamında olmadığı için herhangi bir fatura ya da sevk irsaliyesi imzalamadım, bana göstermiş olduğunuz sevk irsaliyeleri altındaki imza bana ait değildir, … isimli şahısı da tanımıyorum, ben …. isimli firma bünyesinde çalıştım 2010 yılında … ile birleşti, bu sebeple ben … çalışanlarını tanımıyorum,… isimli bir çalışanı da tanımıyorum, faturaları ve gelen malları kimlerin imzaladığını bilmiyorum görmedim biz içerde çalıştığımız için evrak işleriyle bir ilgimiz olmazdı … isimli şahıs ta benim model dikiminde yanımda çalışan diğer arkadaşımdır, onun da fatura teslimi ile alakalı bir işi yoktur edi. Beyanı okunarak imzası alındı.
20/05/2019 tarihli celsede davalı şirket yetkilisi … yemin eda etmek üzere hazır; Usulen yemini yaptırıldı. Davalı şirket yetkilisine tebliğ edilen isticvap davetiyesi kapsamındaki hususlar Davalı şirket yetkilisi …’e soruldu; 1992 yılından beri davalı şirkette çalışıyorum. 2011 yılında yönetim kurulu üyesiydim. İmza sahibiini tanımıyorum. İmza sahibinin altında isim bulunmamaktadır. Biz yönetim kurulu olarak fatguraları ve irsaliyetlerdeki yetkili kişileri genel kurul karar ile yetkilendiyoruz. Ya da vekaletnamelerle yetkilendiriyoruz. O tarihte irsaliye ve faturaları teslim almaya yetkili kişi … ve … idi. Bunun haricinde irsaliye ve faturaları teslim almaya yetkili kişi yoktur. Yönetim kurulu kararı gereği bu kişiler yetkilendirilmiştir. İmza sirküleribi dosyaya sunduk. Bana göstermiş olduğunuz irsaliyeli faturalardaki imzanın bu iki kişiye ait olma ihtimali olduğunu düşünmüyorum. Dedi. Beyanı okunarak imzası alındı.
14/10/2019 tarihli celsede davalı tanığı … hazır: Usulen yemini yaptırıldı. Soruldu. Tanık beyanında: ben davalı şirkette mali işlerde çalışırım. Dava konusu olduğu 2010 tarihi itibariyle genel müdür olarak çalışıyordum. Şirketimizde Malları teslim alacak arkadaşlarımız vardı. Çalışanlarımız malları teslim almaya yetlkiliydi. Hepsi yetkili değildi ancak şu anda ismini hatırlayamadığım kişiler malları teslim alırlardı. Sevk irsaliyelerine imza atarlardı. İmza attıktan sonra bize faturayla beraber irsaliye gelirdi. Eğer bizi ilgilendirmeyen bir fatura ve malsa geri gönderirdik zaten genelde geri gönderidğimiz bir mal olmuyordu. Göstermiş olduğunuz sevk irsaliytelerindeki imzalar bana ait değildir. O tarihten itibaren çok zaman geçmiştir kime ait olduğunu da bilemem. Dedi. Davacı vekilinin talebi üzerine tanığa soruldu: …i tanır mı, dedi. Tanık beyanında devamla; …bizimle çalışıyordu ama o tarihte malları almaya yetkili miydi hatırlayamam. Dedi. Davalı vekilinin talebi üzerine tanığa soruldu: malları teslim almaya yetkili kişilere yetki nasıl veirliyordu dedi. Tanık beyanında devamla; ben sözlü olarak yetkiyi veriyordum. Malları teslim alıun diyordum ancak her şey benim kontrolümden geçiyordu dedi. Beyanı okunarak imzası alındı.
14/10/2019 tarihli celsede davalı tanığı … hazır:Usulen yemini yaptırıldı. Soruldu. Tanık beyanında: ben 2010 yılında muhasebe müdürü olarak .çalışıyordum. Malları teslim almaya yetkili kişi tek kişiye endeksli dğeildir. İşin yürümesi açısından uygun olan kişiler mnalları teslim almaya yetkiliydi. Bazen … alıyorud bazen çalışanlarımız alıyorud. O çalıuşanların ismini şu an hatırlamam mümkün değildir aradan zaman geçti ben de zaten şirketten ayrıldım. Bana göstermiş olduğunuz faturalardaki ve sevk irsaliyelerindeki imzalar bana ait değildir. Kime ait olduğunu da bilmiyorum. O tarih itibariyle böyle bir alım yapıldığı konusunda da herhangi bir bilgim yoktur. Benim bu tarihteki alım yapılan mallarla ilgili bir bilgim yoktur. Dedi. Davacı vekilinin talebi üzerine tanığa soruldu: … i tanır mı dedi. Tanık beyanla devamla; …i tanımıyorum dedi. Beyanı okunarak imzası alındı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10/05/2017 tarih ve … E.- … K. sayılı ilamında malın teslim edildiğini ispata yarar sevk irsaliyelerindeki imzaların borçlu şirketteki mal teslimine yetkili olduğu belirtilen kişilerden kime ait olduğunun tespiti gerektiği belirtilmekle SGK’na yazılan müzekkere cevabı doğrultusunda davalı şirket çalışanlarının tanık olarak beyanına başvurulmuş ve davalı şirket temsilcisinin isticvap beyanı alınmış ise de, sevk irsaliyelerinde yer alan malların davalı tarafa teslim ediliğine dair açık ve net bir beyanda bulunulmamıştır. Sevk irsaliyelerinde yer alan imzanın kime ait olduğu tespit edilemediğinde imza incelemesi yapılamamıştır. Hali ile fatura konusu malların davalı tarafa teslimi olgusu dosya kapsamı ile ispatlanabilmiş değildir. Dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olduğu görülmekle davacı vekiline yemin teklif etmek üzere süre verilmiş ise de, yemin teklif edilmediği, hali ile yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı kabul edilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle teslim olgusu ispatlanamadığından açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 196,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 137,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı tarafça sarf edilen 146,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.08/06/2021

Katip ….
¸

Hakim …
¸