Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1392 E. 2019/407 K. 12.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1392 Esas
KARAR NO : 2019/407

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında Yönetim Hizmeti verilmesi amacıyla 01.01.2017 tarihli ‘Yönetim Müşavirlik Sözleşmesi’ imzalandığını, söz konusu sözleşme gereği davacı müvekkilinin borçlu site yönetimine sözleşmede belirlenen hizmetleri vermeyi taahhüt ederken, site yönetimi ise hizmet bedelini ödeme taahhütü altına girdiğini, müvekkili sözleşmede belirlenen yükümlülüklerini yerine getirirken, site yönetimi 01.05.2017 tarih …. seri nolu, 01.10.2017 tarih …. seri nolu, 30.11.2017 tarih …. seri nolu, 30.11.2017 tarih …. nolu, 26.02.2018 tarih …. seri nolu faturaları ödemediğini, müvekkilinin Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu söz konusu icra takibine 19.03.2018 tarihli dilekçesiyle kötü niyetli itiraz ettiğini beyanla davalı borçlunun haksız yere borca ve ferilerine karşı yaptığı itirazının iptalini, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibin devamını, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir ticari bir ilişki bulunmadığını, müvekkili yönetimin burada tüketici konumunda olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemelerinde dava açılmasının usule aykırı olduğunu, müvekkili yönetimin davacı şirketin icra takibine ve davaya dayanak edilen faturalardan ötürü herhangi bir borcu bulunmadığını beyanla açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplamda 35.476,43 TL’nin tahsiline ilişkin yürütülen ilamsız takipte davalı takip borçlusu tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin müvekkilinin tacir sıfatı bulunmadığından bahisle görev itirazında bulunmuş olduğu anlaşılmakla öncelikle Mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar“ hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü vebenzeri gayri maddi malları ifade eder. Hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi için, yasanın amacı içinde mal veya hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacı sigorta şirketi, davalı şirketin kusurlu hizmet sunması nedeniyle, dava dışı sigortalının uğradığı zararı karşılamasından dolayı tazminat isteğinde bulunduğu ve böylece 4077 sayılı yasa kapsamında kalan bir hukuki ilişkinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Çünkü, 03 Temmuz 1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 37 E-9K.3 sayılı kararında da ifade edildiği üzere” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde geçerlidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı yasanın 23.maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Uyuşmazlığın tarafları arasında yönetim müşavirlik sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından hizmetin verilmesine rağmen icra takibine konu edilen faturalar sebebiyle davalı tarafından ödeme yapılmadığı iddia edilmiş olup davalı taraf ise davacı tarafından sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmediğini savunmuştur. Davalı site yönetiminin tacir sıfatının bulunmadığı, taraflar arasında da 4077 sayılı yasa kapsamında kalan bir hukuki ilişkinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca, davalı site yönetiminin tacir sıfatı bulunmadığından ve uyuşmazlık konusu tüketici işleminden kaynaklandığından görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Bu nedenle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115. maddesi gereğince usülden reddine karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 12/04/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır