Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1203 E. 2019/394 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1203 Esas
KARAR NO : 2019/394

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 04/04/2019
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 15/04/2019
Mahkememizde açılan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile dava dışı sigortalı…’in Büyükçekmece adresindeki …. poliçe nolu 27.05.2017-23.05.2017 tarihli poliçe ile müvekkili sigorta nezdinde sigortalı olduğunu, 22.06.2017 tarihinde dava dışı sigortalıya ait müstakil villanın arka kısmında bulunan istinat duvarının aniden binanın üzerine doğru yıkıldığını, söz konusu istinat duvarının yıkılması sonucunda sigortalı binanın sağ ve sol kısımlarında bulunan binalarda da zarar meydana geldiğini, hazırlanan ekspertiz raporunda da dava dışı sgortalının uğramış olduğu zarara ilişkin gerekli tespitlerin yapıldığını, hasar tazminatı olarak 40.892,26 TL tespit edildiğini, söz konusu tutarın 13.02.018 tarihinde dava dışı sigortalı …. ‘e müvekkili sigorta şirketi tarafından ödendiğini, davalı şirketin sitenin inşaatını gerçekleştiren firma olması nedeniyle sorumlu olduğunu bu nedenle davalı şirket aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün…. E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının sigortalısına ait villa …. Sitesi’nde yer almakta olup, bağımsız bölümler ve ortak mahallerde bir kısım imalatlar Müvekkil …A.Ş. tarafından yapıldığını, davada bahsi geçen istinad duvarının yapım tarihi ise 2004 olup, imalatın üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçtiğini, dolayısıyla müvekkil şirketin, yıkılan istinad duvarlarından kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili -davacı yahut davacının sigortalısı arasında herhangi bir sözleşme olmadığı gibi, davacının sigortalısının maliki olduğu bağımsız bölümü sigortalıya satan da müvekkili şirket olmadığını beyanla davada husumetin Sigortalının villasının bulunduğu Sitenin yönetimine yöneltilmesi gerekirken doğrudan müvekkil şirkete yöneltilmesi usul ve yasaya aykırı olup öncelikle davanın HUSUMET itirazımız nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiğini, davadaki taleplere ilişkin hak düşürücü süreler geçmiş olup, haklara ilişkin zamanaşımı süreleri de dolduğunu beyanla hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, esasa ilişkin beyanlarında ise Güzelşehir Sitesi’nde müvekkil ….A.Ş. tarafından bir kısım imalatlar yapıldığını, Müvekkili doğrudan sorumluluğu olmamasına rağmen ve dava dilekçesinde belirtilen hususları kabul anlamına gelmemek kaydıyla; istinad duvarları bloklar halinde yapılmakta olup, zaman içinde bloklar arasında kısmi hareketler, ayrılmalar (dilatasyon) olabildiğini, istinad duvarları, sitedeki diğer imalatlar gibi müvekkil tarafından projesine uygun olarak, tam ve eksiksiz şekilde ve bir istinad duvarında bulunması gereken tüm özelliklere sahip şekilde imal edilerek 2004 yılında teslim edildiğni, teslim sonrasında duvarın imalatı ile ilgili bir eksiklik Site Yönetimi tarafından tespit edilmemiş ve imalatlar kabul edildiğini, öu itibarla Site yönetimi tarafından site içerisindeki istinad duvarlarının sağlamlığı ve herhangi bir risk oluşturup oluşturmadığı yönünde uzmanlara periyodik kontrol yaptırılması ve buna göre önlem alınması gerekirken, 10 yılı aşkın bir süredir böyle bir kontrol yapılmaması neticesinde ortaya çıkan zararın müvekkil şirketten tazmin edilmesi talebinin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, hiiçbir şekilde iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydı şartıyla bir an için müvekkil şirketin sorumluluğu bulunduğu düşünülecek olsa dahi, bu durumda da istinad duvarının inşasının üzerinden, Borçlar Kanununa göre 10 yıllık zamanaşımı geçtiğinden, müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını beyanla davanın husumet , usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Dava; sigorta şirketinin dava dışı sigortalı …. ‘e ödenen tazminatın tazminatın davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur,. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı … şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükümde, nispi ticari davaya ilişkin düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Somut olayda, dava dışı sigortalının tacir olmadığı, sigortalıya ait zarar gören taşınmazın, konut olarak kullanılan villa olduğu, davanın nispi ya da mutlak ticari olmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin haksız fiilden doğduğu anlaşılmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 10/05/2017 trh, 2014/24509 Esas, 2017/5341 karar, 27/04/2017 tarih, 2014/24676 Esas, 2017/4724 karar, 17/11/2016 tarih, 2014/12933 Esas, 2016/10595 karar sayılı ilamları bu doğrultudadır) Bu sebeple HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nin 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3- 6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/04/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı