Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1147 E. 2019/245 K. 11.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1147 Esas
KARAR NO : 2019/245

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin davalıdan 18.09.2017 tarihinde işletmesinde çalıştırdığı araç için 580,01 TL değerinde …. vites kulesi parçası satın aldığını, 6502 S.K. göre parçanın teslimat tarihinden itibaren 14 gün olan cayma süresi içinde cayma hakkını kullanmak için davalı tarafa noter aracılığıyla 25.09.2017 tarihinde cayma talebinin iletildiğini, davalının 28.09.2017 tarihinde ihtarnameyi tebliğ almasına rağmen 10 gün içinde satış bedelini iade etmediğini, satışa konu vites kulesini de iade almadığını belirterek, davacı müvekkilinin cayma hakkını kullanmasına, davalıdan satın almış olduğu vites kulesinin davacı tarafından davalıya iadesine, davacının davalıya ödemiş olduğu 580,01 TL satış bedelinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmeine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını 6502 sayılı kanuna dayandırdığını bu kanundan doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu bu nedenle davanın görevsizlikten reddi gerektiğini, davacı tüzel kişiliğin tacir olduğunu, tüzel kişi tacirin tüm işlerinin ticari iş sayıldığını, davacının tüketici sayılmasının mümkün olmadığını, bu sebeple hakkında tüketici kanununun uygulanması ve tüketiciye tanınan haklardan yararlanmasının mümkün olmadığını, davacının cayma hakkının bulunmadığını, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanabilmesi için satıcının maldaki ayıptan dolayı bir sorumluluğunun bulunması gerektiğini, davacının böyle bir iddiası bulunmadığı gibi herhangi bir delili de olmadığını, davacının haksız olarak sözleşmeden döndüğünü, davacının tacir olması ve hakkında tüketici kanunun uygulanamayacak olması sebebiyle cayma hakkı bulunmadığını, bir an için davacının cayma hakkının varlığının kabulü halinde dahi davacının malı 14 gün içinde satıcıya iade etmediğinden cayma hakkını kullanımından vazgeçmiş sayılacağını, cayma hakkını kullanan tüketicinin, sözleşme konusu malı, cayma hakkını kullandığı tarihden itibaren 14 gün içinde satıcıya iade etmekle yükümlü olduğunu, aksi halde tüketicinin cayma hakkını kullanmamış sayılacağını, davacının ihtarnamesinde müvekkilinin satışa konu vites kulesini iade almadığını iddia etmişse de vites kulesini müvekkiline göndermediğini, vites kutusunun gönderildiğine ve müvekkili tarafından alınmadığına dair bir delil de sunulamadığını, bu sebeple davacının cayma hakkını kullanımından vazgeçmiş olduğunu belirterek, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacacağı ilişkindir.
HMK nın 138, 114 ve 115. maddeleri çerçevesinde dosya üzerinden yapılan incelemede; 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesi gereğince ; “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek tüzel kişiyi”, Aynı kanunun 3/i maddesinde; “Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1 maddesi gereğince ; ” Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” tanımlaması yapılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 73. Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir.” hükmü mevcuttur.
Ticaret Mahkemelerinin görev alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/1 maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır. Ticari davalar ise TTK 4/1. maddesinde nispi ticari davalar, 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır. Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar ise TTK 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davanın ticari nitelikte olduğu, davacının tüketici sıfatının bulunmadığı, tüketici sıfatının bulunmaması nedeniyle 6502 sayılı Tüketici Kanunundaki hükümlerin davacı için uygulama alanın bulunmadığı, sadece tüketicilere yönelik olarak yasa maddelerinin uygulanacağı, BK hükümlerine göre sorunun çözümlenmesi gerektiği, BK hükümlerine göre ayıp nedeniyle davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu ancak davacının ayıp ile ilgili bir iddasının bulunmadığı anlaşılmakla kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın MAHSUBU İLE, bakiye 8,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince 580,01 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair, tarafların yüzüne karşı, İstinaf yasa yolu yargısal miktar sınırının altında kalmakla kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/03/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır