Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1092 E. 2021/173 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1092 Esas
KARAR NO : 2021/173

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2018
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 17/02/2021
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2 adet digital baskı makinesi alım satımı konusunda anlaşma sağlandığını, makinelerin müvekkili şirkete 30/12/2017 tarihinde teslim edildiğini, makinelerin değerinin 427.679 TL olup kurulumunun davalı şirket tarafından yapıldığını, makinelerin 315.157,14 TL bedelinin ödendiğini, bakiye meblağın ise 112.522,06 TL olduğunu, makinelerin kurulumundan sonra çalışmadığını, bu hususun davalı şirkete bildirildiğini, makinelerin ya çalışmadığını ya da arıza verdiğini, makinelerin yerli üretim olmadığını, …de üretildiğini yine gelen mühendislerden öğrendiğini, makinelerin yedek parçasının olmadığını, yerli üretim diye satışının yapıldığını, arıza kayıtlarının ayıp ihbarı olduğunu, son görüşmelerde makinaların iade alınacağının bildirildiğini, makineler iade edilmeden kayyım atandığını, makinaların ayıplı olduğunu, müvekkilinin seçim hakkını “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme” yönünde kullandığını, davalının satış bedelini faiziyle birlikte ödemekle yükümlü olduğunu, belirterek sözleşmeden haklı olarak dönüldüğünden bakiye bedel olan 112.522,06 TL bedel yönünden borçlu olmadığının tespitine, ayıplı malların iadesi ile ödenen 315.157,14 TL’nin en yüksek faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Kayyım olarak atanan TMSF vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde; davacı tarafın kayyım atanmasını fırsat bilerek işbu davayı açtığını, dava konusu makinelerin davacıya 30/12/2017 tarihinde tam ve çalışır olarak teslim edildiğini, makinelerin çalıştırılırken Orijinal boyası ile çalıştırılmasının gerektiğini, kendi Orijinal boyası dışında çalıştırılmasının garantisine zarar verdiğini, makinelerin iadesi konusunda anlaşma sağlandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkil şirkete 20/09/2018 tarihinde mahkeme kararı ile el konulmuş olup 9 ay boyunca kullanılmış makinelerin baştan beri ayıplı olduğu iddiası ile hiçbir hukuki başvuru yapılmamış olmasının, ancak şirkete el konduktan sonra dava açılmasının da davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı ve kötüniyetli olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasında 2 adet digital baskı makinesi alım satımı konusunda yapılan anlaşma gereğince makinelerin davacıya teslim edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmayıp, uyuşmazlığın makinelerin ayıplı olup olmadığı, ayıbın gizli ayıp mı, açık ayıp mı olduğu, davalı tarafa usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, makinelerdeki arızanın davacının kullanımından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının sözleşmeden dönme ve bedelin iadesini talep hakkının bulunup bulunmadığı, bakiye meblağ yönünden borçlu olup olmadığının tespiti hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden temin edilen davalı şirkete ait ticaret sicil gazetelerinin tetkikinde, İstanbul .. Sulh Ceza Hakimliği’nin 07/06/2018 tarih … d.iş sayılı kararı, İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 09/07/2018 tarih, …d.iş sayılı kararı gereği TMSF’nin kayyım olarak atanmasına, yönetim organının tüm yetkilerine sahip olmasına, yönetimin devrine karar verildiği, kararın 31/07/2018 tarihli ticaret sicil gazetesi ile ilan edildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın makine mühendisi bilirkişi tevdii ile davacı uhdesinde bulunduğu belirtilen makinalar üzerinde inceleme yapılmak suretiyle makinelerin ayıplı olup olmadığı, ayıp bulunmakta ise gizli mi açık ayıp mı olduğu, makinalardak arızanın davacının kullanımından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir.
Makine Mühendisi … Tarafından düzenlenen kök raporda, dava konusu makinelerin, yukarıda izah edildiği şekilde, ayıplı/kusurlu olduğu, bahsedilen kusurların, ortaya çıkış şekli itibariyle gizli kusur/ayıp şeklinde olduğu, kullanıcı hatası kaynaklı olmadığı belirtilmiştir.
Taraf itirazlarının irdelenmesi için aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, tanzim edilen ek raporda, dava konusu makinelerin, ayıplı/kusurlu olduğu, bahsedilen kusurların, ortaya çıkış şekli itibariyle gizli kusur/ayıp şeklinde olduğu, kullanıcı hatası kaynaklı olmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/ 19-861 Esas ve 2016/632 Karar sayılı kararında “……..6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye dair ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır. …” denilmektedir.
6098 sayılı TBK’nın Satım sözleşmesinde alıcının seçimlik hakları başlıklı 227. maddesinde; “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı;1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, 2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, 3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, 4- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme, Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
TTK. 23.maddesi uyarınca; malın ayıplı olduğu teslimi sırasında açıkça belli ise alıcı (2) gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra (8) gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK. 223. maddesi uyarınca; alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.
Somut olayda davacı iddialarına göre varlığı iddia edilen ayıplara ilişkin TTK 18/3 madde gereği usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunulmadığı, bu hususta yazılı belge sunulmadığı, davacının ayıplı olduğunu ileri sürdüğü ürünler nedeniyle muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Açılan davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.382,10 TLve 1.921,60 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye kalan 7.244,40 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2–Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 32,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 38.387,54 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 17/02/2021

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı