Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1066 E. 2022/871 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1066 Esas
KARAR NO : 2022/871

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak borçlu tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, 25/09/2009 tarihinde sürücüsü … olan … plakalı kamyoneti ile dönüş yapmak için manevra yaptığı esnada sürücü … ‘nın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyona ön tarafı ile çarpması sonucunda yaralamalı-ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, bahse konu kazada vefat eden sürücü …’in bilirkişi kusur raporunca %75 kusurlu olduğu ve kazaya kendisinin asli olarak sebebiyet verdiğinin saptandığını, kazaya sebebiyet veren …’in sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin işleteni …. Şirketi olduğu ve söz konusu kamyonetin olay tarihi itibariyle geçerli bir ZMMS poliçesi bulunmadığını, kaza sonrası müteveffanın, geride desteğinden yoksun kalan yasal mirasçıları olan …. ve ….’in dava konusu kazaya yol açan … plakalı aracın olay tarihi itibariyle geçerli bir ZMMS poliçesi bulunmadığından yasa gereğince ……..’na başvuru yapıldığını ve yapılan başvurunun olumsuz sonuçlanması üzerine müvekkili kurum aleyhine tazminat istemine ilişkin dava açıldığını, …. ATM’nin …. ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasına istinaden 133.414,43-TL tutarında tazminat ödemesinin 31/01/2018 tarihinde yapıldığını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun … maddesi ve …….. Yönetmeliği’nin 16. maddesi uyarınca; ….. yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için zarara neden olanlara rücu etme hakkı tanındığını, haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, yapılmış olan yetki itirazı talebinin reddine, borçlunun %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, borçlunun, borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …….. tarafından tazminat ödenen müteveffa …’in mirasçıları ile bu zarara neden olduğu iddia olunan …. arka arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerektiğini, davanın 6102 sayılı TTK’nin 4. maddesinde belirtilen ticari dava olmadığını, haksız fiile dayalı tazminat davası olduğunu, genel hükümlere göre davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun ortada olduğunu, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı …….., KTK’nun 91. madde gereğince mali sorumluluk sigortası yaptırması gereken işletenin, bu düzenlemeye rağmen sigorta yaptırmaması durumunda 3. kişilerin bedensel zararlarının karşılanması için kurulmuştur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile …….. Yönetmeliği’nin 9. maddesi gereği, dava dışı 3. kişilere bedensel zarardan kaynaklanan tazminat ödeyen davacının ödediği bedeli, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen kişilerden veya diğer sorumlulardan rücuen tahsil edebileceği ise Sigortacılık Kanununun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. maddesinde düzenlenmiştir.
…….. Yönetmeliği’nin “Rücû Hakkının Kullanılması” başlıklı 16.maddesinde; “Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle;
a) Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere,
b) Sorumlunun sonradan belli olması halinde bu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
c) Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
ç)9 uncu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendine göre yapılan ödemeler çerçevesinde yükümlü sigorta şirketine,
d)9 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan ödemeler nedeniyle Büroya, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücû edilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. “Yükümlülükten Kurtulma ve Halefiyet” başlıklı 17. maddesinde ise, “Hesap, zorunlu sigorta teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulur. Zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlarca karşılanır. Hesap, ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer.” esası kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı …….., zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan davalının maliki olduğu aracın neden olduğu kazada vefat eden kişinin mirasçılarına ödenen tazminatı, haksız fiilden sorumlu olan araç sahibi davalıdan rücuan talep etmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. … , K. …. , R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 16.09.2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ,Adana Bölge Adliye Mahkemes …. Hukuk Dairesi 01/04/2022 tarih … Esas … karar , Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk dairesi 04/05/2018 tarih ve …. E…. , İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi. 29.09.2022 tarih … Esas : …. Karar sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup, Davacı …….. tacir olmadığı gibi, ödeme yaptığı üçüncü kişinin halefi olduğu ve üçüncü kişinin tacir olmadığı TTK.nun 4/1.Maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava kapsamında bulunmayan davaya davaya bakma görevinin genel görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/10/2022
Katip …..
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır