Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1060 E. 2019/1255 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1060 Esas
KARAR NO : 2019/1255

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/11/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili ….’e olan borcu sebebiyle İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını ve borçlu şirket tarafından 19/10/2018 tarihinde sadece borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında 01/02/2018 tarihinde imzalanan ref:…… numaralı ve 20 ton Ukrayna Cevizinin millileştirilip gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrası müvekkili alıcıya teslimi konulu Ticari(Alım-Satım) sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin imzalanan sözleşme gereği 07/02/2018 tarihinde davalı satıcıya banka havalesi ile 115.00-TL ödeme yaptığını, müvekkili ilgili ticari satım sözleşmesinin kendine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirirken davalı satıcı imzalanan sözlyeşmeden doğan hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilinin 16/04/2018 tarihinde, davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesini aksi takdirde sözleşmeden dönme hakkını kullanacığını ihtiva eden ihtarnameyi davalıya gönderdiğini, davalının ihtarnameye hiçbir şekilde cevap vermediğini, müvekkili ilgili ihtarnamede belirtilen 7 günlük süreyi bekledikten sonra, davalıdan hiçbir cevap gelmemesi üzerine; 08/05/2018 tarihinde davalı satıcıya sözleşmeden döndüğünü ve sözleşmenin başında banka havalesiyle gönderdiği 115.000,00-TL’nin derhal tarafına iade edilmesini davalı şirketten talep ettiğini, davalı ilgili ihtarnamenin kendisine ulaşmasından sonra müvekkiline 30.000,00-TL bir bedel iadesinde bulunduğunu, ancak bugüne kadar başka bir ödeme yapmadığını, müvekkilinin 85.000,00-TL’yi satıcıdan geri alabilmek için icra takibi başlattığını, davalının haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davanın kabulü sonrası müvekkilinin alacağını tahsil edememe riski mevcut olduğunun teminatsız olarak, kabul görmemesi halinde Mahkemece belirlenecek teminat karşılığından davalının menkul ve gayrimenkul malları ile bankalarda bulunan likitlerine dava sonunda hak kaybına uğramaması için tedbir kararı verilmesini, itirazın iptali ile takibin devamına, borçlu şirket tarafından haksız ve dayanaksız olarak yapılmış bulunan itiraz sebebiyle takip bedelinin %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davaya konu ihtilaf, taraflar arasında yapılmış olan 01.02.2018 tarihli Ticari Alım-Satım Sözleşmesinden kaynaklandığını, sözleşmenin 6. maddesinde, uyuşmalıklarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlendiğini, HMK MADDE 17- ‘(1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.’ hükmünü havi olduğunu, madde hükmü gereğince tacirler arasında yapılacak yetki sözleşmesi münhasır yetki olarak kabul edildiğini, müvekkili şirket ile davacı-alacaklı arasında yapılan, sözleşmede de yetkili mahkeme, İstanbul Mahkemeleri olarak belirlendiği ve her iki tarafın da tacir olduğunun tartışmasız olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunun yetki itirazın oduğunu, Davacı sözleşmeye aykırı davrandığını ve üstüne sözleşmeden caydığını, davacının icraya konu ettiği gibi bir alacağının olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirket hakkındaki mesnetsiz ve aşağılayıcı iddiaları kabul etmediklerini, müvekkili şirketin 50 yılı aşkındır faaliyet yapan Ukrayna’da ithalat ihracat işleri ile uğraşan ve Türkiye’de de faaliyet yapan köklü bir şirket olduğunu, Davanın reddine ve takibin iptaline, icra inkar tazminatının reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddine, kötü niyet tazminatının davacı aleyhine hükmedilmesine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesine konu malların belirlenen sürede teslim edilmemesi nedeniyle davalıya ödenen avansın iade edilmeyen kısmının tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; öncelikle mahkememizin yetkili olup olmadığı ve yetki itirazının süresinde yapılıp yapılmadığı, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının davalıya yaptığı avans ödemesinin iade edilmeyen kısmının iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davalının savunmasına göre, davacının sözleşmede kararlaştırılan avansın tümünün davacı tarafça ödenmemesi nedeniyle davalının sözleşme konusu ürünleri yurt dışından getirtemediği, davalının sözleşmeyi devam ettireceklerini ve ihtiyaçları olduğunu beyan etmesi üzerine davacıya 30.000,00 ,TL’lik ödeme yaptıkları, bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesinin haksız olduğu iddialarının yerinde olup olmadığı hususlarındadır.
Dava dilekçesi ve ekleri ile tensip tutanağını içerir davetiyenin dava dilekçesinde bildirilen …. Mah. …… Sk. ….. Sanayi Sitesi ….. Blok No:…….Ofis ……/…. adresinde 13/11/2018 tarihinde ….’ye tebliğ edildiği anlaşılmış, davalı tarafça usulsüz tebligat itirazında bulunulmakla 05/04/2019 tarihli dilekçesi ile tebligatı teslim alan …..’nin başka bir şirket yetkilisi olduğunu beyan etmiş, dilekçesi ekinde İTO kaydını ibraz etmiştir.
Davalının cevap dilekçesinin süresinde olup olmadığı, buna göre yetki ilk itirazının süresinde ileri sürülüp sürülmediğinin değerlendirilmesi için, davalıya yapılan tebligatın geçerli olup olmadığına bakmak gerekmektedir. Zira davalı adına çıkarılan tebligat 13.11.2018 tarihinde çalışanı olarak ….ye tebliğ edilmiş, davalı vekili ise 07.12.2018 tarihinde davanın haricen öğrenildiğini beyanla vekaletname sunmuş, cevap dilekçesini ise 14.12.2018 tarihinde sunmuş ve aynı dilekçede ……..’nin çalışanı olmadığı iddiasıyla tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürüştür. Mahkememizce davalının ticaret sicil kayıtları celbedilerek ve SGK’ya müzekkere yazılmış, gelen kayıtlardan ……..’nin davalının çalışanı olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin sunduğu kayıtlardan ……..’nin davalı şirket ile aynı adreste faaliyet gösteren dava dışı …….. Makina Tarım Endüstri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili her ne kadar bu durumda davalının çalışanı olmasa dahi davalının tebligattan haberdar olduğunun kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmüşse de, TK 12 ve 13. Maddelere göre tebligatı alan kişinin muhatabın yetkilisi ve ya çalışanı olması gerektiğinden, yapılan tebligatın geçerli olduğunu kabul etmek mümkün olmamıştır. Bu durumda mahkememizin 14/11/2019 tarihli duruşmasında; davalının usulsüz tebligat itirazın kabulü ile cevap dilekçesinin süresinde olduğunun kabulüne karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, davalının yetkisizlik ilk itirazı değerlendirilmiştir..
HMK’nun 17’nci maddesine göre “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yetki sözleşmesinde taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça sözleşme ile belirlenen mahkeme veya mahkemelerin münhasır yetkili olduğu kabul edilmiştir. Taraflar şayet kanunla yetkili kılınan genel ve özel mahkemelerin yetkisinin de devam etmesini istiyorlarsa bu hususu ayrıca sözleşmede kararlaştırmaları gerekmektedir.
Yetki sözleşmesinin geçerlilik koşullarının düzenleyen HMK 18.maddesinde (1)tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi yapılamayacağı ,(2)yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması ,uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme ve mahkemelerin gösterilmesinin şart olduğu düzenlenmiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Özel Şartlar 6. madde ile uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır.
Somut olayda, davanın tarafların ticaret şirketleri olup adi yazılı şekilde düzenlenen ticari(alım-satım) sözleşmesine bir hüküm koymak suretiyle yetki sözleşmesi yapmışlardır. Yetki sözleşmesinin yazılı olması geçerlilik koşuludur.Yetki sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Asıl sözleşme resmi şekle tabi olsa bile, yetki sözleşmesi adi yazılı şekilde yapılabilir. Yine asıl sözleşme yazılı şekle tabii olmasa dahi, yetki sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerekir. Davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında HMK.’nun 17.maddesi uyarınca mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ,karar kesinleştiğinde dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne göndrilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın yetki yönünden REDDİNE, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ olduğuna,
3-HMK’nun 20. maddesi gereğince davacının yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep etmesinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilece
4-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet yetkisizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/11/2019
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır