Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/908 E. 2019/1376 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/908 Esas
KARAR NO : 2019/1376

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/10/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti davalı … adına kayıtlı sürücüsü … sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı araç ile 25.09.2014 günü saat 15:40 sularında … mevkiinde aşırı hızlı ve kontrolsüz şekilde seyreden aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek karşıdan karşıya geçmeye çalışan müvekkillerinin kızı …’e çarparak ağır yaralanmasına sebebiyet vermiş olduğunu, müvekkili …’in ölüm tehlikesi geçirecek şekilde ağır yaralanmış olduğunu, dalağı alınmak sureti ile organ kaybı yaşamış olduğunu ve yatalak hale gelmiş olduğunu, halen yatağa bağımlı vaziyette olduğunu en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz halde olduğunu, kazaya karışan ve kusurlu olan … plaka sayılı aracın mali mesuliyet poliçe numarası ile …’ye sigortalı olduğunu, kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağı ile sabit olduğu üzere sigorta ettirilen aracın tamamen kusurlu olduğunun tespit edilmiş olduğunu, ATK raporu doğrultusunda kaza nedeniyle kazazede müvekkilinde genel durum bozukluğu tespit edilmiş ve derhal ameliyata alınmış olduğunu, yapılan operasyon neticesinde müvekkilinin dalağının alınmış olduğunu, 2001 doğumlu 16 yaşında olan müvekkilinin artık ömür boyu çalışamaz durumda ve bakıma muhtaç olduğunu, kaza sonrası davalı …’ye 21.09.2017 tarihinde müracaat edilmiş olmasına rağmen taleplerinin reddedilmiş olduğunu, davacı müvekkillerinin maddi olarak dava harcını ve masraflarını karşılayacak durumda olmadıklarından yargılama harç ve masraflarından muaf olması için adli müzaheret taleplerinin olduğunu, bu davayı geç açmalarının sebebinin de zaten davacıların maddi imkansızlıklarından kaynaklandığını beyanla; müvekkillerinin mağdur ve muhtaç durumda olması sebebi ile yargılama harç ve masraflarını karşılayacak durumda olmaması sebebi ile adli müzaheret taleplerinin kabulüne, davacı … için 1.000,00 TL muhtemel destek azalması sebebi ile maddi, 50.000,00 TL manevi, Davacı … için 1.000,00 TL muhtemel destek azalması sebebi ile maddi, 50.000,00 TL manevi, Davacı … için 1.000,00 TL organ kaybı sebebi ile uğradığı maluliyet sebebi ile maddi, 50.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi olmak üzere şimdilik toplam 153.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı … şirketi yönünden sorumluluk limitleriyle sınırlı olmak üzere sadece maddi tazminat ve bütün ferileri ile sorumlu olmak üzere ve tahsilde tekerrüre yer olmamak kaydı ile, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kazaya sebebiyet veren …. plakalı aracın kayıtlarına tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretini de müşterek ve müteselsilen davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini gerektiğini, dava konusu kaza üzerinden 3 yıldan fazla bir süre geçmişken ve tüm talepler zamanaşımına uğramış iken iş bu davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, ceza soruşturması sırasında 15.01.2015 tarihinde resmi memur huzurunda tarafların birbirlerini ibra etmiş ve uzlaşmış olduklarını, bu çerçevede tarafların talepleri üzerine savcılıkça takipsizlik kararı verilmiş ve konuya ilişkin bir ceza davası süreci olmadığından BK’na göre ceza davalarına ilişkin zamanaşımı süresinin de devreye girmemiş olduğunu, bu yönüyle de zamanaşımı itirazında bulunduklarını, meydana gelen kazada, müvekkilinin ya tamamen kusursuz veya değerlendirme dışı tutulabilecek derecede en az kusurun müvekkiline ait olduğunu, çünkü talihsiz olayın meydana gelmesinde davacı anne ve çocuğun ağır kusurlu olduğunu, annenin, çocuğun elini kontrolsüz bir şekilde bırakmış ve küçük çocuğun bir anda kendini yolun ortasına atmış olduğunu, davacı annenin çocuğun elini bırakmayacak derecede tedbirinin, basiretinin, öngörüsünün olması gerektiğini, Küçük ….’in kendisini bir anda yolun ortasına attığı yerde ve yakınında ne trafik ışığı ve ne de yaya geçidi olmadığını, kusur incelemesinde müvekkilinin kusursuzluğunun ortaya çıkacağını, davacıların hiçbir maddi ve bedeni zararı olmamış olduğunu, tedavi giderlerinin ücretsiz yapılmış olduğunu, yaşı küçük …’in bu olay sebebiyle kazanç kaybına uğramamış olduğunu, yine çalışma gücünün azalması veya ekonomik geleceğinin sarsılması da söz konusu olmadığını, bu sebeple maddi tazminat talebinin yerinde olmadığını ve reddi gerektiğini beyanla; Mahkememizin görevsizliğine, talep halinde dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, dava ve tüm taleplerin zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere uğramış olması sebebiyle reddine, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin müştereken ve müteselsilen davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin …. plakalı aracı 07.12.2013-07.12.2014 tarihleri arasında Trafik Poliçesi ile sigortalamış olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda (ölüm/sakatlık) azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin ticari merkezi itibariyle söz konusu davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, müvekkili şirketin ticari merkezi itibariyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, öncelikle tüm delillerin toplanmasını takiben dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, davacının maluliyet oranının belirlenebilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumuna sevkine karar verilmesini, sakatlıktan kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin talebin değerlendirilmesi amacıyla aktüerya sıfatına sahip bir bilirkişinin görevlendirilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, çünkü kusur konusunda bir değerlendirme yapılabilmesi için kazanın meydana geldiği yer, kaza şekli ve nedeni hususlarının bilinmesi gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için destek olduğu iddia edilen şahsın hayatını kaybetmiş olması gerektiğini, kazazedenin ağır derecede yaralanmış olması ve destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin mağdurun anne ve babası olması destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için tek bsaşına yeterli olmadığını beyanla; dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesine, daimi maluliyet tazminatı bakımından tüm delillerin toplanması ve Adli Tıp Kurumu, tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra Müvekkili Şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda; maluliyet oranının tespiti için davacının “Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesini ve müvekkil şirketçe sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda yine “Aktüer” sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile “sakatlıktan kaynaklanan sürekli iş göremezlik” tazminatının hesaplanmasına, koşulları oluşmayan destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin her durumda reddine, yapılacak yargılamada, sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesi, gözetilerek kusur ve tazminat miktarının hesaplanmasına, kaza tarihinden itibaren faiz taleplerinin reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminatın araç maliki ve sürücü ile sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
… Eğitim ve Araştırma Hastanesi cevabi yazısı, Cibali Sosyal Güvenlik Kurumu Merkezi cevabi yazısı, Unkapanı Sosyal Güvenlik Merkezi cevabi yazısı, … Cevabi yazısı, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma sayılı dosyası ve delil niteliğindeki tüm bilgi ve belgeler dosyamız içerisine aldırılmıştır.
25/06/2018 tarihli celsede; DAVALI TANIĞI … hazır; usulen yemini yaptırıldı. TANIK BEYANINDA : davalı … benim arkadaşım olur olay günü beni arayarak kaza yaptığını söyledi hemen kaza yerine gittim, kaza anını görmedim, olay yerinde trafik ışığı yoktu yaralanan kızın annesi olay yerindeydi bana kızın elinden kaçtığını, kızının kusurlu olduğunu söyleyerek yardım etmemizi istedi, 150-200 metre uzaklıktaki hastaneye, akabinde Bakırköydeki hastaneye götürdük taraflar hastanede konuştu,davacı taraf herhangi bir talebinin olmadığını söyyledi dedi. Beyanı okunarak imzası alındı.
…’in ATK … İhtisas Kurulu’na sevki ile kaza nedeniyle ilgilide maluliyet oluşup oluşmadığı, tıbbi iyileşme süresi, geçici ve kalıcı işgörmezlik durumunun olup olmadığı, kalıcı maluliyet varsa oranı tespit edilerek rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup; ATK …. İhtisas Kurulu 26/09/2019 tarih ve … sayılı raporda özetle; … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 25/09/2014 giriş, 28/09/2014 çıkış tarihli anesteziyoloji ve reanimasyon kliniği epikriz raporunda; Araç dışı trafik kazası ile gelen hastada hg düşük, taşkiardik ve hipotansif olduğu, subdural hematom ve dalak laserasyonu saptandığı, BBTde sağ frontal epidural hematom ve sağ frontal lineer fraktür, sol temporabazal lineer fraaktür ile uyumlu görünüm mevcut olduğu, kontrastsız kranial multidedektör BT incelemesinde; Sağ frontal subdural mesafede kalınlığı en geniş yerinde 10 mm, uzun çapı 55 mm olan aşağıda temporal lob anterosuperior komşuluğuna dek uzanan subdural hemoraji ile uyumlu görünüm saptandığı, sağ orbita lateral duvarı düzeyinde kırık hattı izlendiği, maksillofasial BT incelemesinde; Solda mastoid kemik inferior mediali komşuluğundaki yumuşak dokular içerisinde hava imajları izlendiği, sfenoid sinüs düzeyinde sol kemikte kırık hattı izlendiği, sağ orbita lateral duvarı düzeyinde kırık hattı izlendiği, nöroşirurji ve genel cerrahi eş zamanlı ameliyata alındığı, epidural boşaltımı ve splenektomi ameliyatı uygulandığı, postop takip edilmek üzere yoğun bakım ünitesine alındığının belirtildiği, …. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 28/09/2014 giriş, 30/09/2014 çıkış tarihli Genel Cerrahi epikriz raporunda: Splenektomi ameliyatı sonrasında takip edildiği, genel cerrahi açısından sıkıntısı olmayan hastanın beyin cerrahisi servisine devir edildiğinin belirtildiği, …. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 30/09/2014 giriş, 01/10/2014 çıkış tarihli beyin cerrahisi epikriz raporunda: Trafik kazası sonrası acil servise getirilen hastanın sol kulakta otoraji, sağ frontalde ekimoz ve sıyrık bulunduğu, frontatemporalde bulunun epidural hematomun kraniotomi ile boşaltıldığının belirtildiği, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 01/10/2014 giriş, 08/10/2014 çıkış tarihli ortopedi kliniği epikriz raporunda: Araç dışı trafik kazası ifadesiyle gelen hastanın radius ulna şaft ve radius üst uç fraktürleri olduğu, NRŞ, genel cerrahi ve anestezi servislerinde takip edildiği, ardından servise interne olarak operasyon planlandığı, radius ve ulna kırığı redükte edilerek plak vida ile tespit edildiği, postop takiplerinde komplikasyon gelilşmeyen hastanın taburcu edildiğinin belirtildiği, davacı küçüğün kurullarınca yapılan 23/07/2018 tarihli muayenesinde; Kişinin ifadesinde olayı tam hatırlamadığını, sol kolunun kırıldığını, dalağının alındığını, vücudunda ağrıların olduğunu, baş ağrısı olduğunu, gözünde herhangi bir görme kaybı olmadığını ifade ettiği, ortopedi muayenesi: Sağ omuz öne fleksiyon 170 derece, arkaya fleksiyon 65 derece, abduksiyon 160 derece, adduksiyon 65 derece, iç rotasyon 90 derece, dış rotasyon 90 derece olduğu, Sol omuz öne fleksiyon 170 derece, arkaya fleksiyon 65 derece, abduksiyon 160 derece, adduksiyon 65 derece, iç rotasyon 90 derece, dış rotasyon 90 derece olduğu, Sağ dirsek fleksiyon 135 derece, ekstansiyon 0 derece, supinasyon 90 derece, pronasyon 90 derece olduğu, Sol dirsek fleksiyon 135 derece, ekstansiyon 0 derece, supinasyon 90 derece, pronasyon 90 derece olduğu, Sağ el bileği dorsifleksiyon 70 derece, palmar fleksiyon 70 derece, radial deviasyon 30 derece, ulnar deviasyon 35 derece olduğu, Sol el bileği dorsifleksiyon 40 derece, palmar fleksiyon 55 derece, radial deviasyon 25 derece, ulnar deviasyon 20 derece olduğu, sol el kavramasının bulunduğu, sol ön kol dorsalde ameliyat skarı bulunduğu, Nöroloji muayenesinde Şuur: Açık, oryante, koopere, unutkanlık ifadesi yok Kranial sinirler: İntakt, Kas gücü: Sağ Omuz 5/5, Dirsek 5/5, Bilek D. Flk. 5/5, Bilek Volar Flk. 5/5, Par. Abd. 5/5, 1., 2. ve 3. Par. 5/5, 4. ve 5. Par. 5/5, Sağ Kalça 5/5, Diz 5/5, Bilek D. Flk. 5/5, Bilek Planter Flk: 5/5 , Sol Omuz 5/5, Dirsek 5/5, Bilek D. Flk. 5/5, Bilek Volar Flk. 5/5, Par. Abd. 5/5, 1., 2. ve 3. Par. 5/5, 4. ve 5. Par. 5/5, Sol Kalça 5/5, Diz 5/5, Bilek D. Flk. 5/5, Bilek Planter Flk.5 /5, Derin tendon refleksleri: Sağ üst +, Sol üst +, Sağ alt +, Sol alt +, Patolojik refleks: yok, Serebellar sistem muayenesi: Normal, Denge ve yürüyüş: normal Konuşma: doğal, Nöbet öyküsü: yok, Trofik bozukluk: yok, Duyu kusuru: bazen baş ağrısı ifadesi, Sfinkter kusuru: yok, Periferik sinir değerlendirilmesi: Patoloji yok olduğu, nörolojik defisit saptanmadığı, psikiyatri muayenesinde: ….da oturduğunu kazada elinde ve karnında yara izleri olduğunu, şuan kalıcı bir hasar olmadığını, Lise 4’e geçtiğini, baş ağrılarının olduğunu(gerilim tipi baş ağrısı tarifliyor), ilk bir yıl dışarda arabalardan korktuğunu, karşıdan karşıya geçmekten çekindiğini, uykuya dalmada, çok uyuma gibi şikayetleri olduğu, psikiyatri tedavisi almadığını ifade ettiği, normal zeka, aktif psikopatoloji saptanmadığına gore; Dosyaya ekli grafilerin Kurullarınca incelemesinde; “04/07/2018 tarihli direk grafide; Sol radius ve ulna şaftında kırık sekeli, radiusta plak vida ile tespit materayali, el bilek eklem aralığında hafif daralma, 28/09/2016 tarihli BBT’de beyin parankiminde sekel değişiklik saptanmadığı, sağ frontotemporal kemikte kraniektomi sekeli izlendiği, defekt saptanmadığı, 08/07/2018 tarihli kranial MR’da sekel parankimal değişiklik saptanmadığı, 04/07/2018 torakolomber BT’de vertebra korpuslarında “H” harfi görünümü olup travmatik patoloji saptnamadığına göre; sonuç olarak; …’in 25/09/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen arızası, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 XI (3………. 15)A %19 Gr1 VIII(2Aa………. 20)A %24×1/3×4/5=%6.4 Balthazarda göre=%23.86 E cetveline göre %19 (yüzdeondokuz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme süresinin 25/09/2014 tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Dosyanın kusur yönünden HMK nun 266 vd. maddeleri uyarınca karayolları trafik fen heyetinden re’sen seçilecek bilirkişiye GÜNSÜZ OLARAK tevdiine karar verilmiş olup; Mak.Yük. Müh. Trafik Kusur ve Hasar Uzmanı bilirkişi … 29/03/2019 tarihli raporunda özetle; dava dosyasında kazanın oluşu ile ilgili olarak … plaka nolu aracın sürücüsü …’ın Yenibosna 75.Yıl Polis Merkezi Amirliğinde, yaya …’in annesi olay tanığı …’in … Devlet Hastanesinde Polis Memurlarına verdiği ifadeleri ve Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı … kod nolu trafik ekibinin kaza sonrası olay yeri inceleme tutanağından başka bilgi olmadığını, 13 yaşında yaya …’in taşıt yolundan karşıdan karşıya geçmek isterken, Karayolları Trafik Kanunu Madde 68 b’de belirtildiği “taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır” ve yine “ışıklı işaret veya yetkililerin bulunmadığ geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak zorundadır. Ancak yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler” kurallara uyması gerekirken bu kurala uymayarak, yoldan karşıya geçerken güvenliği açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almayarak kontrolsüz bir şekilde karşıdan karşıya geçmek (karayolunda ilk geçiş hakkı araçlardır) istemesinden dolayı kazanın meydana gelişinde BİRİNCİ DEREDE KUSURLU olduğunu, …. plaka nolu aracın sürücüsü davalı …’ın kendi yol ve şeridinde meskun mahalde seyrederken bir köprü üzerine geldiklerinde, Karayolları Trafik Kanunu Madde 52 a, b’de belirtildiği üzere; “sürücüler dar köprü ve menfezlere geldiklerini azaltmak ve yine hızlarını, kullandıkları aracın yük, teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve hava durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadır” kuralına uyması gerekirken, bu kurallara uymayarak meskun mahalde yol ve trafik durumunu göz önüne almayarak aracını hızlı sürmesi, yolun sağından soluna geçmek için yola çıkan bir yayayı gördüğünde de zamanında direksiyon ve fren tedbiri olmaması nedeniyle kazanın meydana gelişinde İKİNCİ DERECEDE KUSURLU olduğunu, sonuç olarak; 13 yaşında yaya …’in %75 oranında kusurlu olduğunu, …. plaka nolu aracın sürücüsü davalı …’ın %25 oranında kusurlu olduğunu bildirmiştir.
Dosyanın 1 aktüerya uzmanı ( …. ), 1 doktor bilirkişi bilirkişiye tevdii ile tarafların kusur durumlarının tespiti, ATK raporu, dosya kapsamı, tedavi belgeleri incelenmek ve sunulan belgelerdeki giderlerin davadan önce SGK ve davalı trafik sigortacısı tarafından ödenen bedeller olup olmadığı da irdelenmek suretiyle, belgelerdeki tedavi giderlerinin kazayla ilgili olup olmadığının denetlenmesi, 6111 sayılı Kanun’un 59. ve geçici 1. maddesi gereği SGK’nın sorumluluğunda olanların bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, davacı tarafından talep edilebilecek tedavi gideri olup olmadığının ayrıca davacının geçici işgöremezlik oranı nedeniyle talep edebileceği tazminat ve bakıcı giderinin tespiti ile rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup; Aktüerya Uzmanı bilirkişi …. ve Doktor bilirkişi … 06/11/2019 tarihli raporlarında özetle; tedavi ve hastane giderlerinin dava konusu kazayla ilgili tedavi bedellerinin SGK tarafından SUT bedeli üzerinden ödenmiş olduğunun anlaşıldığını, 25.09.2014 tarihinde Trafik Kazası sonucu %19 sürekli iş gücü kaybına uğrayan %75 kusurlu davacı kazazede …’in iş gücü-efor kaybından kaynaklanan maddi zararının hesap tarihi itibariyle 58.078,84 TL olarak hesaplanmış olduğunu, poliçe kapsam ve limitleri dahilinde olduğunu, kazazede …’in anne ve babası … ve …’in muhtemel destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin yasal unsurları bulunmadığından hesaplanmamış olduğunu bildirmişlerdir.
Davacılar vekili 09/11/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; Dava konusu MADDİ TAZMİNAT ALACAĞINI, sadece Davacı kazazede çocuk … yönünden ve toplamda 58.078,84-TL olarak ıslah ettiklerini, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı … şirketi yönünden sorumluluk limitleriyle sınırlı olmak üzere sadece maddi tazminat ve bütün ferileri ile sorumlu olmak üzere ve tahsilde tekerrüre yer olmamak kaydı ile, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu MANEVİ TAZMİNAT ALACAĞINI, bilirkişi tarafından esas itibariyle Davacı kazazede çocuk … için cüzi miktarda maddi tazminatın hesaplandığı hususu göz önünde bulundurularak önceki talepleri doğrultusunda 50.000,00-TL manevi tazminat isteminin kabulüyle, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Dava konusu MADDİ TAZMİNAT ALACAĞININ, davacılardan anne-baba yönünden kabulüne, aksi kanaat halinde ise, anne- baba yönünden 1.000,00’er TL’lik maddi tazminat talebinde bulunulduğundan , anne- babanın duyduğu elem ve ızdırap gözetilerek, aleyhe vekalet ücretine hükmedilmemesini, hüküm kurulması halinde ise; ıslahtan önceki talepler üzerinden hüküm kurulmasına, Dava konusu MANEVİ TAZMİNAT ALACAĞINI, bilirkişi tarafından esas itibariyle – ispat yönünden bir değerlendirmede bulunarak anne baba için hesaplama yapmadığı ile çocuk için de cüzi miktarda maddi tazminatın hesaplandığı hususu göz önünde bulundurularak önceki talepleri doğrultusunda anne-babanın 50.000,00’er TL’lik manevi tazminat isteminin kabulüyle, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, Ceza davasında alınan kusur raporunda tespit edildiği üzere;
Maddi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede, Davacılar ….ın baba olduğu, ….’in anne olduğu ve kendi adlarına destekten yoksun kalma tazminat talepli, kızları adına velayeten … adına da maluliyet nedenli dava açtıkları, Atk’dan alınan maluliyet raporunda ….’de %19 maluliyet belirlemesi yapıldığı, kusur raporunda davacı %75 kusurlu çıktığı, kusur oranı dikkate alınarak aktüeryacıya gönderildiği, davacı ve davalı … şirketinin celse arası sulh beyanı sundukları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için ölümün gerçekleşmiş olmasının gerektiği gözetildiğinde, kazada maluliyete uğrayan davacı …’in anne ve babasının destek tazminatı talep hakları olmadığının kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle … ve … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin maddi tazminat talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği, davacı … yönünden ise davanın sulh olunması nedeniyle konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise, B.K’nun 56.. maddesine göre hâkim; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir” hükmünün yer aldığı, şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması olduğu, hakimin manevi zarar adı ile karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, bu tazminatın sınırının bu amacına göre belirlenmesi gerektiği, 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterildiği, manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerektiği, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerektiği (HGK 23.6.2004, 13/291-370) dolayısıyla manevi tazminatın zenginleştirici olmayan özelliği ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranları, davacı tarafın maluliyet oranı ve kusur durumu, olayın oluş şekli nazara alınarak, davacı anne ve baba için 10.000,00 TL ayrı ayrı, davacı … için ise 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile Davalı davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
2-Davacılar … ve … tarafından açılan destekte yoksun kalma tazminatına ilişkin maddi tazminat talebinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Davacı … yönünden açılan maddi tazminat yönünden açılan davanın sulh olunması nedeniyle konusuz kaldığı anlaşılmakla, KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile kazanın oluş şekli, kusur (%75 davacı, %25 davalı ve maluliyet oranları gözetilerek) yaşanan acıların kısmen telafisi için … için takdiren 10.000,00 TL, … için takdiren 10.000,00 TL, … için takdiren 20.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
5-Alınması gereken 3.967,37 TL harçtan peşin alınan 563,55 TL harç ile ıslah harcı 194,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.208,87 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan ilk dava açılış harç gideri 594,95 TL, ıslah harcı 194,95 TL ile bilirkişi, tebligat, posta ve ATK masrafı 3.051,35 TL olmak üzere toplam 3.841,25 TL yargılama giderinin davalılardan … ve …dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 6.738,67 TL ücreti vekaletin davalılar … ve …dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalılar … ve … kendilerini vekillle temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 2.000,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE, (Davalı … şirketinin vekalet ücreti talebi bulunmadığından davalı … şirketi adına vekalet ücreti hesaplaması yapılmamıştır.)
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
9-Alınması gereken 2.732,40 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
10-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden davacılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.750,00 TL ücreti vekaletin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
11-Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.750,00 TL ücreti vekaletin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davalılara VERİLMESİNE,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı … Ve … vekilinin yüzlerine karşı, davalı … şirketinin yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır