Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/814 E. 2018/504 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/814 Esas
KARAR NO : 2018/504

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
Mahkememizde açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketinde 21.02.2017 tarihinden itibaren satış ve pazarlama departmanında pazarlama müdürü olarak çalışmaya başladığını, ardından 26.06.2017 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığını, buna müteakip aynı faaliyet konusuyla iştigal eden ve müvekkili şirketin rakibi durumunda bulunan …. AŞ isimli firmada işe başladığını, davalı ile müvekkili arasındaki iş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin hüküm bulunduğunu, söz konusu hükmün yer, süre ve içerik sınırlamaları bakımından yerleşik içtihatlarına da uygun olduğunu, davalının çalışmış olduğu birim ile iş yerindeki unvanı nedeniyle müvekkilinin ticari sırlarına ve müşteri portföyüne kolaylıkla erişebileceği ve eriştiği bilgilerin müvekkili ile aynı iş kolunda rakip durumunda olan firmada müvekkili aleyhine kullanabileceğinin açık olduğunu, sözleşmede rekabet yasağına ilişkin belirtiler 1 yıllık süre geçmeden davalının müvekkili ile açıkça rekabet içinde bulunan şirkette işe başlamakla sözleşme hükümlerini açıkça ihlal ettiğini, bu nedenle müvekkilinin sözleşme hükümleri gereğince haksız rekabet eylemler nedeniyle uğradığı veya uğrayacağı zararlara ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme hükümleri gereğince son aldığı brüt ücretin 10 katına denk gelen 70.000 TL tutarındaki cezai şartın davalı tarafından ödenmesi gerektiğini , bu konuda davalıya noter ihtarnamesi tebliğ edilmesine rağmen davalının ödeme yapmayacağını karşı ihtarnameyle bildirdiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kısmi olarak 10.000 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirkette 4 ay çalıştığını, bu 4 aylık sürenin 1 ayının ücretli izin olarak geçirildiğini, talep konusu miktarın taraflar arasında açıkça belirli olduğundan HMK109. Maddesi gereğince kısmi dava açılmayacağından davanın usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin beyanlarında ise davaya konu sözleşmenin iş veren tarafından tek başına hazırlanmış ve maddeleri üzerinde müzakere etme imkanı bulunmayan, işe giren her personele imzalatın tek tip sözleşme olduğunu, bir çalışanın topu topu 3 ay çalıştığı bir işyerinde kanunun aradığı manada işin sırrına, işverenenin mahrem bilgilerine ve işletmenin tamamının bilgisine vakıf olması hayatın olağan şartlarına göre mümkün olmadığını, müvekkilimin davalı işverenin sırlarına sahip olması çalıştığı pozisyon gereği mümkün olmadığını, davacının …faaliyet gösterdiği iş kolunda çok tanınmış bir şirket olduğunu, söz konusu şirketin faaliyetlerinin tamamının sırrına vakıf olmak, ticari ilişki ve ticari sırlarını bilmek müvekkilim pozisyonunda çalışan bir çalışan işin asla mümkün olmayacak kadar karmaşık ve ayrıntılı bilgiler olduğunu, dolayısıyla bu bilgilere sahip olduğunu iddia etmek gerçekçi olmadığı gibi hukuki de olmadığını, müvekkilimin şu anda çalıştığı …. A.Ş ile davacının konu bakımından farklı konsepte fuarlar düzenleyen şirketler olduklarını. Fuar düzenleme anlamında birbiriyle rekabet içerisinde bulunmadıklarını, cezai şart olarak belirlenen en son alınan ücretin brüt 10 katı tutarının fahiş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte cezai şarttan hakkaniyet gereği indirim yapılması gerektiğini, müvekkilinin davacı yönden herhangi bir eğitim , seminer benzeri bir eğitim almadığını, davacıdan herhangi teknik ve ticari yöntem edinmediğini, davacıyı zarara uğratacak herhangi bir davranışının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunduğu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, işveren ile işçi arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık sebebiyle maddi tazminat tahsili istemine ilişkindir.
Davalının davacıya ait iş yerinden çıkış tarihi ile dava dışı şirkette işe başlama tarihi nazara alındığında olaya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Bu durum karşısında, sözleşmenin feshi itibariyle yürürlükte bulunan ve somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesine göre, ”Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” Aynı Yasa’nın 447. maddesine göre de, ”Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.”
TBK’nın 444/2 maddesi uyarınca rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacaktır. Davalının böyle bir hizmet ilişkisi içerisinde bulunduğu hususunda davacı tarafça ispata yarar delil sunulmadığı gibi, davacının davalı işçinin ayrılmasına bağlı uğradığı zarar iddiası ile ilgili somut bir delil sunulmamıştır. Bu hususların tespiti amacıyla davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için verilen kesin sürede davacı tarafça defter ve belgeler bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Bu durumda, rekabet yasağının geçerliliği için gerekli olan, taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağladığı ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olduğu hususu davacı tarafça ispatlanamadığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın reddine,
2-Karar ve ilam harcı olan 35,90 TL’nin peşin yatırılan 170,78 TL’den mahsubu ile fazla yatan 134,88 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonramahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına
Dair , davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/05/2018

Katip ….
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI