Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/811 E. 2018/1062 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/811 Esas
KARAR NO : 2018/1062

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 12/09/2017
KARAR TARİHİ : 29/11/2018
Mahkememizde açılan Ticari Şirket (davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesi ile 02/10/2003 tarihinde ilişikte sunduğu raporlarda meydana gelen iş kazası neticesinde işi bırakmak zorunda kaldığıını, geçirdiği kaza nedeniyle iki ameliyat geçirdiğini, bu süreçte fizik tedavisinin devam ettiğini, 2005 yılında da akciğer kanserinden ayrıca ameliyat olduğunu, bu sebeplerle çalışamaz hale geldiğini, bunun üzerine şirketteki hisselerini devretme ve müdürlüğü bırakma kararı aldığını, dilekçe ekinde sunduğu Limited Şirketi Hisse Devir sözleşmelerinde anlaşılacağı üzere: 08/09/2004 tarih ve …. yevmiye numaralı noter sözleşmelerini …. isimli kadına devrettiğini, bununla ilgili devir ve tescil işlemlerinin Türkiye Sicil Gazetesinin 11/10/2004 tarih ve … sayfasında yayınlandığını, o tarihten sonra adı geçen şirketle hiçbir bağının kalmadığını, normal şartlarda, yapılan devirle birlikte şirketteki müdürlük görevinin de sonlanması gerektiğini, ancak bu hususun Ticaret Sicil Memurluğu’na muhasebecinin ihmali yüzünden bildirilmediğini ve şirketteki müdürlüğünün halen devam ettiğinin görüldüğünü, iddialarıın kanıtlayacak tanıklarının da bulunduğunu, ilgili şirketteki müdürlüğünün mahkeme kararıyla sonlandırılmasını ve ticaret sicilinde tescil ve ilana karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı usule uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dava, davacının şirket hissesini devretmesi nedeniyle şirket müdürlüğünün hissenin devri tarihinden itibaren sonlandırılması talebine ilişkindir.
Davalı Tasfiye Memuru 06.09.2018 tarihli celsede davacının şirket ortağı ve şirket müdürü olduğunu, fakat hissesini devrettikten sonra şirketle bir alakasının kalmadığını, devirden sonra fiilen müdürlük yapmadığını, zaten ondan sonra şirketin fiilen kapatıldığını, şirket tasfiye sürecine girdiğini beyan etmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden şirketin kayıtları celp edilmiş, davalı şirketin Büyükçekmece …. Noterliği’nin 30/09/2003 tarihli ve …. yevmiye nolu tastik kararı ile … . Ltd. Şti.olarak kurulduğu ve 02 Ekim 2003 tarihinde tescil edilerek Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 07 Ekim 2003 tarihli gazetesinde ilan edildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün kayıtlarından, şirket ana sözleşmesi ile davalı şirketin müdürü olarak davacının ve ortaklardan …’ın münferiden yetkilendirildikleri, 11.10.2004 tarihli ticaret sicil gazetesinde şirketin ortaklar kurulunun 06.10.2004 tarihli kararıyla davacının hisselerinin Büyükçekmece … Noterliği’nin 09/08/2004 tarihli ve … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesiyle …. (….) …. devrinin yapıldığı ve ortaklar kurulu kararıyla tanındığı anlaşılmıştır.
Ticaret Sicil Gazetesinin 18/12/2006 tarihli ilanından davalı şirketin 30/09/2006 tarihi itibariyle tasfiye feshine karar verildiği, tasfiye memuru olarak …’ın seçildiği, kararın 13/12/2006 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı asilin davalı şirket müdürlüğünden istifa ettiğine ilişkin sicil kayıtlarında ve dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davacı hisselerini devrettikten sonra şirketle hiçbir bağının kalmadığını, normal şartlarda, yapılan devirle birlikte şirketteki müdürlük görevinin de sonlanması gerektiğini, ancak bu hususun Ticaret Sicil Memurluğu’na muhasebecinin ihmali yüzünden bildirilmediğini ve şirketteki müdürlüğünün halen devam ettiğinin görüldüğünü beyan etmektedir.
Yapılan yargılama sonunda istemin, davacının davalı şirketin ortaklığından ayrıldığı halde müdürlükten ayrılmasına ilişkin işlemlerin yapılmadığını ileri sürerek devir tarihi itibariyle müdürlükten ayrılmasına karar verilmesi talebine ilişkin olduğu görülmüştür. Ticaret sicil kayıtlarına göre davacının davalı şirketteki hisselerini devir ettiği ve şirketler ortaklar kurulu kararıyla ortaklıktan ayrıldığı, bunun şirket pay defterine kaydedilip ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı görülmüştür. Bu konuda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının şirket müdürlüğünden ayrılmış bayılması gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Davacının müdürlükten istifaya ilişkin bir dilekçe sunmadığı anlaşılmıştır. Şirket ana sözleşmesinin 8.maddesinde şirketin idaresinin ortaklar kurulu tarafından seçileceği, ilk 10 sene için davacı ve ve ortaklardan …’ın münferiden yetkilendirildikleri, şirket müdürlerinin , şirketin ödenmiş ana sermayesinin en az %51 ‘ini temsil eden ortakların kararı ile değiştirilebiyeceği belirtilmiştir. Şirketin ana sözleşmesinini 7. Maddesine göre şirket müdürlerinin ortaklardan veya dışarıdan seçilmesi mümkün olup, şirket ortaklığının olması zorunlu şartı bulunmamaktadır. Yani davacı 11.10.2004 tarihinde şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra da şirkette müdür sıfatının devamında herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bu durumda davacının istifa edip etmediği, azlinin yapılıp yapılmadığı hususu önem kazanmaktadır.
İstifa tek taraflı irade beyanı olup muhataba ulaşmasıyla sonuç doğurur. Şirket müdürü istifa ettiğini açıkça şirkete ve ticaret sicile bildirmesine rağmen, işleme alınmaması halinde bu konuda tespit davası açabilecek, istifanın ortaklar kurulu kararı olmaksızın işleme konulabilecek, bunların yapılmaması halinde dava açabilecektir. Bu aşamalar tamamlanmadan doğrudan istifa yönündeki talebe ilişkin dava açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır.
Getirtilen ticaret sicil kayıtlarında davacının şirket müdürlüğünden azline ilişkin bir ortaklar kurulu kararı olmadığı görülmüştür. Dava dilekçesindeki beyanlardan da davacının şirketteki hisselerini devrettikten sonra açıkça istifa etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacının hisselerini devrettiği tarih itibariyle geçmişe dönük olarak davalı şirketteki müdürlüğünün sonlandırılmasına ilişkin talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın REDDİNE
2-Karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘ye ikmali ile bakiye 4,50 -TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 31,40 TL peşin harcın mahsubuna,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,
Dair davacı asilin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır