Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/641 E. 2019/439 K. 24.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/641
KARAR NO : 2019/439

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/07/2017
KARAR TARİHİ : 24/04/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 03/05/2019

DAVA; Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davacıların toplamda % 31,64 payla ortağı olduğu, davalı …’nin 10/04/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait genel kurul toplantısında tanzim olunan tutanak içeriğinin gerçeğe aykırı düzenlenmesi sebebiyle yoklukla malul olduğuna ve genel kurulda alınan tüm kararların TTK m,447 uyarınca tek tek butlanına karar verilmesinin gerektiğini, davacı hissedarların davalı şirketten bilgi alma haklarının ihlal edildiğini, gündemin 5.maddesine ilişkin oylamanın TTK m.422’ye aykırı olması nedeniyle iptalinin gerektiğini, yönetim kurulunun ibrasının yapıldığı 8.maddede kararın oy çokluğu ile alındığının yazıldığını, oylamaya katılmayan yönetim kurulu üyelerinin ve hisse oranlarının yazılmadığını, yönetim kurulu başkanının % 99,9 hissedarı olduğu davalı şirkette 34.100.833 adet hisse ile davalı şirketin % 47,04’üne sahip ….Yönetim kurulunun ibrasında oy kullandığının anlaşıldığını, alınan kararların iyiniyet kurallarına ve yasaya aykırı olduğunu, gündemin 9.maddesindeki kar dağıtılmamasına ilişkin kararın usulsüz olduğunu belirterek her biri bakımından tek tek yapılacak inceleme ve değerlendirme ile genel kurul tutanağının kamera kayıtları ile sabit olacak şekilde gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği, davacılar vekillerinin bilgi alma ve toplantıya katılma haklarının engellendiği, oy kullanmış vekillerin oy kullanmamış gibi tutanağı geçirildiği, 2 kez hazirun cetveli hazırlanarak usulsüzlük yapıldığından her bir kararın TTK m.447 gereğince tek tek butlanına, talebin kabul görmemesi halinde anne …’ın bizzat katılarak kendisi ve çocukları ile oy kullanıp muhalefet ettiği gündemin 9.10 ve 12.maddelerinin şirket ana sözleşme, yasa ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeniyle tek tek iptaline, kararların icralarının geri bırakılmasına, şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacıları temsilen toplantıya katılan avukatların yasa ve yönetmeliğe uygun vekaletname ibraz etmediklerinden toplantıya katılma haklarının bulunmadığını, dava konusu edilen kararların butlanını gerektirecek bir durumun bulunmadığını, 1,2,3,4,5,6,7 ve 11 no’lu kararların iptali talep edilmediğinden iptal kararı verilemeyeceğini, bu kararların iptali talebinin bulunmadığını, davacıların bilgi alma haklarının engellendiği iddiasının maddi gerçeğe ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, şirket hissedarlarından …. AŞ’nin yönetim kurulunun ibrasında oy kullanmasını yasaklayan bir madde bulunmadığını, oydan yoksunluk halinin TTK’nun 436.maddesinde düzenlendiğini, yönetim kurulunun ibrasında oy kullanmanın şahsi nitelikte bir iş olmadığını, şirket karının dağıtılmayarak sermaye artışında iç kaynak olarak kullanılması kararının maddi ve yasal gerekçelerle alındığını, müvekkili şirketin sermayesinin kuruluşundaki asgari sermaye şartını karşıladığını, iç mevzuat gereği de şart olan …. üyeliği ve “…”de yer alabilmek için sermayesinin asgari 15.000.000 pound olmasının gerektiğini, aksi taktirde bu kuruluşun rafineriyi üyelikten çıkarabilmekte ve verdiği sertifikaları kullanmaktan men edeceğini, nakit sermaye artışındansa karın dağıtılmayarak sermayeye eklenmesi ve karşılığında ortaklara bedelsiz hisse verilmesinin ortakların daha lehine olacağını, TTK 395 ve 396.maddelerinde oydan yoksunluk bulunduğuna dair bir düzenlemenin mevcut olmadığını, yönetim kurulu üyelerinin bu izinlerin alınmasında oy kullanmadıklarını, özel denetçi atanması şartlarının oluşmadığını belirtmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 10/04/2017 tarihinde yapılan davalı şirketin 2016 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın usulüne uygun olarak davet yapılıp yapılmadığı, toplantının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, alınan kararların iptali için ileri sürülen hususların doğru olup olmadığı, davacı taraf vekilince genel kurula katılma yönünde sahte işlem yapılıp yapılmadığı ve bunun açılan davaya etkisinin bulunup bulunmadığı, netice itibariyle genel kurul iptaline ilişkin iddiaların yerinde olup olmadığı ve iptal şartlarının bulunup bulunmadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.
Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği davalı şirkete ait kayıtların mahkememiz dosyasına gönderildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesinde; 446’ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilecekleri, aynı yasanın 446. maddesinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir.
Davacı alınan kararların hem iptalini hem de butlanını talep etmiş olup, öncelikle butlan istemi yönünden değerlendirme yapmak gerekecektir. 6762 Sayılı Yasada, butlan halleri ayrıca düzenlenmemiş iken 6102 Sayılı Yasada butlan halleri ayrı bir madde halinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 447. Maddesinde butlan halleri tek tek sayılmıştır. 6102 sayılı yasa öncesinde ayrı bir madde olarak düzenlenmemekle birlikte genel hükümlere dayalı olarak ortaklıktan kaynaklanan bir takım haklar ile emredici hükümlere aykırı kararların butlan olarak değerlendirilmekte idi. Yeni yasada ise, butlan halleri ayrı bir madde olarak düzenlenmiştir. Bu maddenin içeriğine baktığımızda pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava haklarından kaynaklanan vazgeçilmez haklarını sınırlandıran ya da ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetim haklarını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların butlan yaptırımına tabi olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki butlan ile ilgili genel açıklama ışığında davacının genel olarak talep etmiş olduğu iptal isteminin değerlendirdiğimizde; alınan kararların bu kapsamda olmadığı anlaşılmaktadır. Alınan kararlarda davacılara pay sahipliğinden kaynaklanan haklarının sınırlanmadığı veya ortadan kaldırılmadığı, şirketin temel yapısını bozan kararların alınmadığı, yine emredici hükümlere aykırı olan bir kararın söz konusu olmadığı, bu haliyle davacı tarafın butlan sayılma yönündeki talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf dava dilekçesinin netice-i talep kısmında butlan taleplerinin kabul edilmemesi halinde oy kullanıp muhalefet ettikleri 9,10 ve 12.maddelerin iptalini talep ettiklerini belirtmiş, dava dilekçesinin “genel kurul kararlarının iptali istemi hakkında” başlıklı kısımda ise genel kurulda alınan kararların butlanını, olmadığı taktirde 5,8,9,10,12 no’lu kararların iptalini talep etmiştir.
Dosya iptali talep edilen gündem 9.maddesinde kar dağıtılmasına ilişkin alınan kararın değerlendirilerek kar dağıtılmamasının TTK’nın 523.maddesi gereğince gerekli olup olmadığı, şirketin bu o dönemde elde etmiş olduğu, kar dikkate alındığında gündem 9.maddesine ilişkin açıklamada belirtilen gerekçe dikkate alındığında gerekli olup olmadığı, gerekli ise karın tamamının dağıtılmayarak bu sebeple tutulmasının şirketin finans durumuna, ticareti sabitli olarak devam ettirmesi için gerekli olup olmadığı hususlarında rapor düzenlenmesi için SMM ve muhasebe finansman uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş bilirkişi Ayşe Rüya Özturan ve Hayri Hakan Kıvanç tarafından sunulan 14/01/2019 tarihli rapor ile; Davalı şirketin incelenen ticari defterlerinden 2008-2016 yıllarında kar payı dağıtmadığı,kar dağıtma yetkisinin Genel Kurulun uhdesinde olduğu, bu yetkinin kullanılma şeklinin kendi başına yetkinin kötüye kullanılması teşkil etmeyeceği, kar dağıtılmamasının ortaklar bakımından yararına bakılmasının gerektiği,2014-2015-2016 yılları arasında bilanço üzerinde yapılan analiz sonucunda şirketin borçluluk oranı yüksek olmakla birlikte, bu borçluluk seviyelerinin önceki yıllarda da devam ettiğinin görüldüğü,uzun yıllardır SSSO’nin üzerinde borçlulukla çalışan şirketin borçluluğu finansal tablolara zarar olarak yansımadığı, bu durumun şirketin finansman giderlerini ödemede herhangi bir güçlük çekmediğini gösterdiği,bu borçluluk oranın şirketin optimal sermaye yapısı olabileceği bu nedenle önemli bir risk unsuru olarak görülmeyeceğinin değerlendirilebileceği,şirketin 2014-2016 yılları arasında brüt kar marjı %0,8’ler dolayında Net karı net satışlarının ise %0,14-0,19 arasında seyrettiği halde bu kar marjlarının seviyelerinin sektörün genel özelliklerine uygun olabileceği, 2008 yılından itibaren düzenli olarak kar elde ettiği, sermayesini koruduğu, özsermayesinin arttığı bu nedenle kar dağıtmama kararının davalı şirketin finansal sıkıntı içerisinde olmasıyla ilişkilendirilemeyeceği halde davalı şirket tarafından …. üyeliğinin zorunlu şartları arasında 15.000.000 GBP tutarına denk gelen sermaye zorunluluğu gerekleri bulunduğunun dosya kapsamındaki davalı yanın beyanlarından ve dava konusu Genel Kurul toplantı tutanağı 9. Maddesinden anlaşıldığı, tüm bu sebeplerle davalı şirket sermayesinin GBP değerlerine ilişkin hesaplamalarımıza göre davalı şirketin …. üyeliği için sermaye şartını sağlamaya çalıştığının anlaşıldığı, bu durumda kar dağıtmama kararlarının yerinde olduğunun kabul edilebileceği halde 15.000,000 GBP sermaye zorunluluğunun özsermayeye ilişkin olması durumunda hesaplamalara göre sermaye zorunluluğunun üzerinde özsermayesi olduğu bu durumda kar dağıtmama kararlarının …. üyeliği zorunlu şartına dayandırılamayacağı, bu durumun netleştirilebilmesi için …. üyeliği zorunlu şartları arasında 15,000.000 GBP tutarına denk gelen sermaye zorunluluğuna ilişkin tevsik edici belge ile sunulması ve bu gerekliliğin sermaye mi özsermaye mi olduğunun tam çevirisiyle ortaya konulması gerektiği hususunda görüş bildirdikleri görülmüştür.
Davacı tarafın 5.maddenin iptali yönünden kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık unsuru bulunmadığından iptal talebinin reddine, yine bağımsız denetim şirketi seçimine ilişkin 10.madde yönünden bağımsız denetim şirketi seçiminin münhasıran genel kurulun yetkisinde olduğu ve bu hususta da kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık görülmediğinden bu yöndeki iptal talebinin de reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın 8.maddenin iptaline yönelik talebi yönünden yapılan değerlendirmede; 8.madde uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü, yapılan oylamaya yönetim kurulu üyelerinin katılmadığı ve yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edildiği görülmüştür.
Davacı tarafça yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmamış ise de, Yönetim kurulu başkanının % 99,9 hissedarı olduğu, davalı şirkette 34.100.383 adet hisse ile şirketin % 47.04’üne sahip ….AŞ’nin yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullandığından bahisle bu maddenin iptalini talep etmiştir.
Yargıtay … H.D.’nin 12/12/2016 tarih ve …. E-….K sayılı kararında yönetim kurulu üyesi olmayan şirketin temsilcisinin kendisi yönetim kurulu üyesi olsa dahi yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen ibrada oy kullanmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. Davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin ortağı olduğu şirket nedeniyle edindiği oy hakkı TTK 436. maddesi kapsamında oydan yoksunluk olarak değerlendirilemez. Bu sebeple ibraya ilişkin genel kurul kararının kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olmadığı anlaşılmakla iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın 9.maddenin iptaline yönelik talebi yönünden yapılan değerlendirmede; 9.madde ile karın dağıtılmayarak sermaye artışında iç kaynak olarak kullanılmasına ve karşılığında hissedarlara bedelsiz pay senedi verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin 2008 yılından 2016 yılına kadar düzenli olarak net dönem karı kaydettiği, ortalama karlılığının 3.631.685,64 TL olduğu, sermayesinin korunduğu ve dönem karlarına bağlı olarak öz sermayesinin arttığı, şirketin 2017 yılında kar payı dağıttığı, bu nedenle kar dağıtmama kararının davalı şirketin finansal sıkıntı içerisinde olmasıyla ilişkilendirilemeyeceği tespit edilmiştir.
Davalı şirket, …. üyesi olduklarını, bu kuruluşa üye olabilmek, verdiği sertifikaları kullanabilmek, bu kuruluşun yayınladığı en iyi rafineriler listesi olarak bilinen “….” te yer alabilmek için bir rafinerinin minimum sermayesinin 15.000.000 ingiliz poundu olmasının gerektiğini, aksi halde kuruluşun rafineriyi üyelikten çıkaracağını, sertifikaları kullanmaktan menedeceğini, şirketin asgari sermaye şartını sağladığını ancak gerek döviz kurlarındaki değişiklikleri, gerekse nakit sermaye artışının 6102 Sayılı Yasa tarafından sınırlandırılmış olması karşısında bu kuruluş tarafından aranan en az sermaye şartının karşılanması için karın dağıtılmayarak sermaye artışında kullanılmak üzere iç kaynak olarak ayrılmasını zorunlu kıldığını, şirket karının dağıtılmayarak sermayeye eklenmesine dair alınan kararın yasal ve ekonomik zorunluluktan kaynaklandığını belirtmiş, bilirkişi raporunda davalı şirket sermayesinin GBP değerlerine ilişkin hesaplamalara göre davalı şirketin …. üyeliği için sermaye şartını karşılamaya çalıştığının anlaşıldığı, bu durumda kar dağıtmama kararlarının yerinde olduğunun kabul edilebileceği, ancak 15.000.000 GBP sermaye zorunluluğunun öz sermayeye ilişkin olması durumunda hesaplamalara göre sermaye zorunluluğunun üzerinde öz sermayesi olduğu, bu durumda kar payı dağıtmama kararlarının … üyeliği zorunlu şartına dayandırılamayacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafın iptal talebine konu kar payı dağıtmama kararının bu yönüyle finansal zorunluluk teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açılımı – … Piyasası Birliği olan …. 1987 yılında kurulmuştur. Esas olarak 1919 yılında kurulmuş ve işleyen …’nın onay verme görevini üstlenmiş olup, görevi, görevi altın ve gümüş için olmak üzere rafinaj standartlarını belirlemektir. Yanı sıra ….’in piyasaların koordinasyonu, takas ve teslimat, kıymetli maden saklama ile ilgili standartları belirleme ve bilgi dokümanları hazırlama gibi farklı görevleri de vardır. ….Birliği’ne dünyadaki bankalar, ticari kuruluşlar, altın üretimi yapan şirketler, üretim yapan kuyumcular ve borsalar üye olmak için başvurabilirler. Londra’da yerleşik olan firmalar için tam üyelik verilir. …. piyasasına direkt işlem yapmayan ancak piyasa ile bağlantı halinde olan kuruluşlar için geçerli olan uluslar arası ortak üyelik sistemi vardır.
Listeye girebilmek kadar listeden çıkartılma riskini gözönünde bulundurarak davalı şirketin asgari sermaye kriterini yerine getirmesi beklenen davranıştır.Yukarıda açıklandığı üzere …. nın altın piyasasının yöneticisi pozisyonunda olduğu, isteye girebilmenin altın ticaretinde var olmanın bir koşulu olduğu anlaşılmaktadır. Şirketin sermayesinde devamlı olarak kur baskısının etkisi gözönünde bulundurulduğunda davacı ortakların kar dağıtımı yapılmamasından muzdarip oldukları anlaşılmakla birlikte listedeki yeri korumanın sermaye kriterinin koşulsuz sağlanması olduğu gözetildiğinde sermaye artırımının gerekçesinin açıklanmadığı bilgilendirilmediklerine ilişkin sebeplerin de kararın iptaline gerekçe olamayacağı, …. nın listesindeki rafinelerin ve üyelik koşullarının da kamuya arzedildiği , davalı şirketin işlem yaptığı veya yapacağı İstanbul Altın Borsası da dahil olmak üzere listedeki rafinelerin ürünlerinin tüm dünyada kabul gördüğü gerçeği gözönüne alındığında davacılar vekilinin …. nın herhangi bir dernek olduğu ,istediği kriterlerin tavsiye niteliğinde olduğu iddiasına itibar edilmemiştir. (Bakırköy Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi, 22/11/2018 tarih, …. Esas, …. karar sayılı ilamı) Bu sebeple kar dağıtmama kararının yerinde olduğu, iptali gerektirir bir hususun bulunmadığı anlaşılmakla bu maddeye yönelik iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın 12.maddenin iptaline yönelik talebi yönünden yapılan değerlendirmede TTK m.395 ve 396 gereğince alınan izinlerin alınmasına yönelik kararın iptali talep edilmiştir.
TTK nın 436. Maddesi gereğince pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir iş veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakem heyeti davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Madde içeriği dikkate alındığında yönetim kurulu üyelerinin bu nitelikteki oylamalarda oylamaya katılmamaları gerekmektedir. Oylamaya katılmış olanların başlı başına karar iptalini gerektirmemektedir. Bu kişinin oyunun kararın alınmasında neticeye etkili olması gerekmektedir. Yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmamış ise de, % 99 hissedarı … olan ….AŞ’nin oylamaya katıldığı, her bir yönetim kurulu üyesi yönünden yapılan değerlendirmede bu kararın … yönünden iptalinin gerektiği, maddenin diğer yönetim kurulu üyeleri bakımından verilen kararda iptalinin gerekmediği anlaşılmakla bu madde yönünden kısmen kabul ile gündem 12 nolu maddesinin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … yönünden iptaline, aynı maddenin diğer yönetim kurulu üyelerine ilişkin kısmı ile genel kurulda alınan diğer maddelerin iptaline ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça özel denetçi tayini talep edilmiş ise de, bu talep yönünden 28/02/2018 tarihinde tefrik kararı verildiğinden bu talep yönünden karar verilmemiştir.
Davacı … yargılama sırasında 18 yaşını ikmal ederek 19/12/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş olup bu davacı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacı … tarafından açılan DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
Davalı şirketin 10/04/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan gündem 12 nolu maddesinin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … yönünden iptaline, aynı maddenin diğer yönetim kurulu üyelerine ilişkin kısmı ile genel kurulda alınan diğer maddelerin iptaline ilişkin talebin REDDİNE,
Davacı tarafından özel denetçi atanmasına ilişkin talebinin 28/02/2018 tarihli ara karar ile bu dosyadan tefrik edildiği anlaşılmakla bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 13,00 TLnin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 24/04/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır