Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/583 Esas
KARAR NO : 2023/665
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/06/2017
KARAR TARİHİ : 20/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 05.01.2017 tarihinde malikinin … olduğu ve kaza sırasında …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motosikletin …. sokaktan seyir halindeyken müvekkili …’e çarpması sonucunda maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, müvekkilinin kaza neticesinde yaralanarak geçici ve sürekli iş göremez duruma düşmüş olduğunu, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinden sonra …. Hastanesi’ne kaldırılmış olduğunu, kaza sebebiyle müvekkilinin bacağında çok fazla sayıda kırık olduğunun tespit edilmiş olduğunu, Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nden alınan … tarihli raporda mevcut yaralanmanın basit bir müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı ve vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etsinin orta derecede etkilediği kanaatine varılmış olduğunu, müvekkilinin uğramış olduğu geçici ve sürekli iş göremezlik oranının yargılama esnasında alınacak adli tıp raporları ile ispat olunacağını, söz konusu vahim kazanın meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, … plaka sayılı araç sürücüsünün havanın yağışlı ve karanlık olmasına rağmen dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde trafikte seyir halindeyken yaya olarak yürüyen müvekkiline çarpmış olduğunu, … plaka sayılı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinin asli ve tek müsebbihi olduğunu, müvekkilinin araç sürücüsü hakkında şikayetçi olduğunu ve soruşturmanın Bakırköy CBS’nin … soruşturma numaralı dosyası üzerinden yürütülmekte olduğunu, … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsayacak şekilde karayolu zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmadığından …’nın sorumluluğu bulunduğunu, müvekkilinin kaza geçirmeden evvel … Yapı A.Ş.’de kule vinç operatörü olarak çalışmakta olup, aylık en az 3.500 TL gelir elde ettiğini, halen zorlu tedavi sürecinden geçmekte olan müvekkilinin ciddi anlamda malul kalmasının hayatını alt üst etmiş ve en ufak gündelik işlerini dahi başkasının yardımı olmadan yapamaz hale gelmiş olduğunu, görünüş olarak da ciddi anlamda bozukluk yaşayan müvekkilinin psikolojik olarak da bu süreçte çok yıpranmış olduğunu, müvekkilinin beklenen haklarına zarar verme tehlikesi bulunduğundan öncelikle ve ivedilikle gerek rızai gerekse cebri icra yoluyla 3.şahıslara satış, devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla müvekkilinin zarara uğramasına sebep olan … plaka sayılı aracın trafik kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ediyor olduklarını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97., 98. Ve 99. Maddeleri gereğince davalı … Genel Müdürlüğü’ne müvekkilinin kaza sebebiyle uğradığı geçici ve sürekli iş göremezlik zararının tazmini için yazılı başvuruda bulunulmuş, banka bilgilerini de içerir başvuru dilekçelerinin 30.05.2017 tarihinde davalının iş yerinde çalışanına teslim edilmiş, ancak davalı tarafından taleplerini karşılar nitelikte bir cevap verilmemiş olduğunu beyanla; ek dava açma ve fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; müvekkilinin beklenen haklarına zarar verme tehlikesi bulunduğundan öncelikle ve ivedilikle gerek rızai gerekse cebri icra yoluyla 3. şahıslara satış, devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla müvekkilinin zarara uğramasına sebep olan … plaka sayılı aracın trafik kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, 1.000,00 TL maddi (geçici ve sürekli iş gücü kaybı) tazminatının kaza tarihi olan 05.01.2017 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin yaşadığı acıyı bir nebze de olsa hafifletmek için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalılardan (davalı … hariç olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının maluliyet tazminatı talebi ile kurumlarına başvuruda bulunduğunu, hasar servisince yapılan inceleme sonucunda; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5 (c) bendi: Sürekli sakalık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Şeklinde düzenlenmiş olduğunu, davacının maluliyeti ile ilgili olarak 30.03.2013 tarih 28603 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde resmi ve yetkili bir hastaneden sağlık kurulu raporu alınması ve alınacak bu raporda varsa trafik kazasından kaynaklanan arazların ve bu arazlarla ilgili maluliyet oranının belirlenmesi ve arazların kesin ve kalıcı olduğunu gösterir yeni bir sağlık kurulu raporunun müvekkili kuruma gönderilmesi halinde talebin değerlendirileceği ayrıca ve açıkça bildirilmesine rağmen yeni bir sağlık kurulu raporu alınıp müvekkili kuruma bildirilmemiş olduğunu, dolayısıyla davacı tarafından başvuru şartı yerine getirilmeden mahkememize başvurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kara Yolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinden de anlaşılacağı üzere müvekkili kurumun yazılı başvuruya cevap vermemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması gibi bir durum söz konusu olmayıp tam aksine müvekkili kurum tarafından başvuru incelenmekte olup, eksik belgelerin giderilmesi talep edilmiş olduğunu, ancak davacı tarafın bu eksiklikleri gidermeden dava yoluna gitmiş olduğunu, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen … plakalı aracın motosiklet mi yoksa motorlu bisiklet mi olduğunu mahkememizce tespiti gerektiğini, şayet … plakalı araç motorlu bisiklet ise müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Kara Yolu Trafik Kanunu’nun 103 ve … Yönetmeliği gereğince Motorlu Bisikletin sebebiyet verdiği zararlardan dolayı …’nın sorumluluğu bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren aracın motorlu bisiklet olması halinde davanın reddi gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, 14.06.2007 Tarih, 26552 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca kurulan Güvence Hesabının; … Yönetmeliği’nin ilgili maddesinde belirtilen durumlarda zarar görenler ve yakınlarına Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve maluliyet halinde Maluliyet tazminatı ödemekte olduğunu, …’ndan Kanunda ve Yönetmelikte sayılanlar dışında kalan zararların talep edilemeyeceğini, öncelikle davacının talep etmiş olduğu zararın …’nın sorumluluğuna girip girmediğinin tespiti gerektiğini, davacı tarafın geçici iş göremezlik tazminatı talebi …’ndan karşılanacak zararlar arasında yer almadığından dolayı, davacın tarafın geçici iş göremezlik tazminatını …’ndan talep edemeyeceğini, dava konusu trafik kazasında malul kaldığı iddia edilen …’ün yaya olup sürücü olmadığını, bu sebeple davacı tarafın Güvence Hesabından tazminat talep edebilmesi için öncelikle yaya olan ve malul …’ün dava konusu trafik kazasında kusurunun olup olmadığının tespiti gerektiğini, şayet malul kalan …, yaya olarak dava konusu trafik kazasının oluşumunda tamamen kusurlu ise davanın reddi, kısmi kusurlu olması halinde hesaplanacak tazminatta kusur indirimi yapılması gerektiğini, yapmış oldukları savunmaları saklı kalmak kaydıyla aleyhlerine hüküm tesis edilmesi halinde; müvekkili kurumun sorumluluğunun tespiti açısından gerekli olan birçok husus dava dilekçesinden anlaşılamamakta olduğunu, bu sebeple öncelikle davaya ilişkin delillerin taraflarına tebliğ edilene kadar her türlü itiraz ve def-i haklarını saklı tutuyor olduklarını, davacı tarafın kazaya karışan … plakalı araç ile yaya konumundaki … açısından kusurun ve bunun sonunda bir zararın oluştuğunu ispatlaması gerektiğini, ayrıca bu zarar miktarının bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, Güvence hesabının kaza tarihi itibariyle temerrüde düşmemiş olduğunu, muaccel bir alacak bulunmadığını, davacının kaza tarihi itibariyle faiz talep etmesinin yersiz olduğunu, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili kurum tacir niteliği taşımadığı gibi ticari işletme de olmadığını, ayrıca dava konusu araç ticari bir araç olmadığı gibi zararın da ticari bir işten değil haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu, bu nedenle davacı vekilinin avans faizi talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili kurumun 3095 sayılı yasanın 1.maddesi uyarınca ancak yasal faizden sorumlu tutulabileceğini, müvekkili aleyhine hükmedilecek bir tazminat var ise bu tazminat miktarının hesaplanmasında, 01.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nda belirtilen Hazine Müsteşarlığının belirlediği TRH tablosunun ve teknik faizin uygulanması gerektiğini beyanla; davanın reddine, aksi durumda, kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı … tarafından maddi ve manevi tazminat istemi ile müvekkillerine açılmış olan iş bu davanın haksız olup, davanın reddi gerektiğini, müvekkili …’ın olay günü seyir halinde iken, davacının bağırması nedeni ile aracını durdurmuş ve ayağından yaralandığını söyleyen davacıya yardıma koşmuş olduğunu, müvekkilinin olay günü havanın yağışlı ve karanlık olması nedeniyle çok yavaş bir şekilde gitmekteyken, davacının sesi üzerine motorunu durdurmuş ve yardıma koşmuş, sonrasında da ambulans çağırmış olduğunu, davacının, iddia ettiği şekilde müvekkili tarafından yaralanmamış olduğunu, yani olayın failinin müvekkili olmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, nitekim; müvekkilinin çok yavaş bir şekilde yolda seyrederken davacının bağırması üzerine aracını durdurmuş ve insanlık gereği davacının yardımına koşmuş olduğunu, müvekkilinin kullandığı aracın modeli ve yapısı dikkate alındığında, bu araçla bir kişiye çarpılması halinde; motorun bundan etkileneceğinin, savrulacağının, devrileceğinin, sürücünün de dengesinin bozulacağının, sürücünün motordan düşeceğinin açık olduğunu, yolda başkaca araçların da seyir halinde olduğu, motorun dengesinin dahi bozulmadan seyrine devam etmiş olması, yukarıda izah olunan diğer sebepler ve davacı ile yakınlarının müvekkiliye iletişim kurduklarında yaptıkları konuşmalar düşünüldüğünde davacıya müvekkilinin çarpmamış olduğunun anlaşılacak olduğunu, buna rağmen; davacı tarafın müvekkilini haksız yere suçlamış ve haksız şekilde itham etmiş olduğunu, müvekkilinin insaniyetli bir şekilde davacıya yardımcı olmuş, hatta hastanede ziyaret dahi etmiş olduğunu, müvekkilinin insaniyetli bir şekilde şahit olduğu kaza olayında mağdur olan ve emeği ile geçinen bir işçinin geçirdiği kazadan dolayı yardımcı olmak dışında bir rolü yokken maalesef kazanın faili olduğunu, müvekkilinin davacıya yardım etmiş, bundan sonra davacının kardeşi vb. yakınları tarafından müvekkilinin aranıp para istenmeye, kendisine dava açacaklarını söylemeye ve ilerisi tehdit etmeye başlamış olduklarını, ve aylar sonra müvekkili …’dan şikayetçi olmuş olduklarını, müvekkili …’a iftira atan ve kendisini tehdit eden bu kişiler hakkında şikayette bulunma haklarının saklı olduğunu, kazayı müvekkilinin gerçekleştirmiş olduğunun kesinlikle kabullerine olmadığını, aksi düşünülse dahi, davacı yayanın yolun ortasında gittiğinin ve böylesi bir kazada kendisinin tam kusurlu olduğunun açık olduğunu, davacının beyanlarının dahi çelişkili olduğunu, kaldı ki; karşı istikamette gelen bir araç varsa davacının bunu fark etmesine ve üzerine aracın gelmesine rağmen refleks olarak dahi olsa yolun kenarına çekilmesinin veya kaldırıma çıkmasının kendisinden beklenir olduğunu, bu hali ile davacı yayanın asli ve yüzde yüz kusurlu olduğunun açık olduğunu, davacının çalıştığı unvan ve kazancının da araştırılması gerektiğini, aynı şekilde işçi olduğu için kendisine SGK’dan geçici iş göremezlik ödeneğinin ödendiğinin, tedavisinin SGK tarafından yapıldığının bu hali ile davacının zararının SGK tarafından karşılandığının açık olduğunu, davacının kazadan dolayı bir zararının doğmadığı, herhangi bir iş göremezliğinin/işgücü kaybının ya da maluliyetinin olmadığı ve iyileştiği de düşünüldüğünde maddi tazminat talebinin reddi gerektiğini, müvekkillerinin kazanın faili olmadığı ve kazanın oluşumunda kusuru olmadığı dikkate alındığında; davacının manevi tazminat taleplerinin muhatabının da müvekkilleri olmadığını, kaldı ki; kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için müvekkillerinin olayın faili olduğu ve kusurlu oldukları var sayılsa dahi, davacı tarafça istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını, yaşanan kazanın basit niteliği ve davacının zararının olmadığı düşünüldüğünde 50.000,00-TL tutarında manevi tazminat isteminin haksız ve yersiz olduğunu beyanla; davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyanın ATK …. İhtisas Kurulu’na davacıyla birlikte sevki ile olay nedeniyle davacı da geçici ve kalıcı maluliyet oranının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise oranı, tıbbi iyileşme süresinin mahkememize bildirilmesinin istenmesine, yazılan müzekkerede davacının vinç operatörü olarak çalıştığı hususunun bildirilmesine karar verilmiş olup, ATK …. İhtisas Kurulu 08/06/2018/…. Karar ve … A.T.Nolu raporda özetle; kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerin tetkikinde; … Hastanesinin 06.01.2017 yatış, 11.01.2017 çıkış tarihli epikriz raporunda; trafik kazası nedeniyle başvurduğu, sağ tibia plato fraktürü tanısı ile otogreft ile büyük kemik eklem içi kırıkları cerrahisi yapıldığı, …. Hastanesinin 09.01.2018 tarihli epikriz raporunda; 1 yıl önce opere sağ tibia proksimal frk + medial ve lateralden çift plak vida osteosentez uygulanmış olduğu, sağ diz ekstansiyon tam 0-180 fleksiyon 130 derece ( opere olan taraf), sol taraf ekstansiyon tam 0-180 fleksiyon 140 derece (sağlam taraf) olduğu, sağ diz grafisinde; sağ diz eklem aralığı daralmış olduğu, sağ tibia proksimalinde plak-çivi fiksatörleri izlendiği, patella konturları ve lokalizasyonu normal olduğu, Dosyaya ekli grafilerin incelemesinde; 09.01.2018 tarihli sağ diz grafisinde sağ tibia plato ırığı ve fibula üst uç kırığının kaynadığı, tibia üzerinde çift materyal olduğu, eklem aralığında hafif dejenerasyon olduğu, tespit edildiğine göre; SONUÇ OLARAK; mevcut belgelere göre; …’ün 05.01.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı tibia fraktürü arızası nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleğinin kule vinç operatörü olduğu anlaşılmakla meslek grup numarası Grup 10 kabul olunarak: Gr10 XII (32a……….1)C %9, E cetveline göre %10,1 (yüzdeonvirgülbir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Ceza dosyasındaki kusura ilişkin bilirkişi raporu, ATK raporu ve dosyadaki bilgi ve belgeler doğrultusunda dosya üzerinden GÜNSÜZ bilirkişi incelemesi yapılarak rapor tanzimi için dosyanın aktüerya bilirkişisi ….’a tevdine karar verilmiş olup, Tazminat Hesap Uzmanı bilirkişi …. 13/09/2021 tarihli raporunda özetle; 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin E. 2019/40, K. 2020/40, T. 17.07.2020 sayılı kararı ile 26.04.2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ve 2918 sayılı KTK’nun 90. Maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “…. ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptal edilmiş olduğunu, Yargıtay ….. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. …. E. … K. sayılı kararında özetle; “….Gerçek zarar hesabı özü itibarı ile varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birlik sağlanması açısından yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de 2020 yılı Aralık ayı itibarı ile tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir… davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşan sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulmuş olduğunu, yukarıda amılan Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. … E. …. K. sayılı kararı dikkate alınarak; davacının muhtemel bakiye ömrünün TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacının maddi zararının %10 artış ve %10 iskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplanacak olduğunu, 01.07.1969 doğumlu olan davacı … 05.01.2017 kaza tarihi itibarı ile (48) yaşında olup, TRH-2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrünün (28) yıl ve (76) yaşına kadar yaşayacak olduğunu, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre, Kadın-Erkek ayırımı yapılmaksızın kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olduğunu, davacının (48) yaşından itibaren, (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif (12) yıl olduğunu, bununla birlikte; dosyadaki Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırmasında davacının emekli olduğunun ve çalışmadığının belirtilmekte olduğunu, SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinin 17.10.2019 havale tarihli müzekkere cevap ekinden davacıya 2017/Eylül ayından itibaren emekli maaşı bağlandığının ve ödendiğinin görülmüş olduğunu, SGK Hizmet dökümünden se anılan dönemden sonra çalışmasının bulunmadığının anlaşılmakta olduğunu, yukarıda anılan bilgi ve belgeler ile Yargıtay …. HD: 29/05/2017 tarih ve … E. … K. Sayılı ilamı dikkate alınarak davacının aktif devresi 05.01.2017 kaza tarihi ile emekli olduğu 01.09.2017 tarihleri arasında geçen (7,87) ay = (0,66) yıl kabul edilecek olduğunu, davacının zarar gördüğü bakiye pasif devresi (28-0,66) = (27,34) yıl olduğunu, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine uygun rapor mevcut olmamakla birlikte; dosya hesaplama yapılmak üzere tevdii edildiğinden bizzarur Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranına göre hesaplama yapılacak olduğunu, davacının SGK Hizmet Dökümü incelendiğinde; davacının ATK tarafından tespit edilen geçici iş göremezlik süresinin öncesinde ve 15.05.2017 tarihinde yeniden iş başı yaptığının ve ücretlerinin fiilen ödendiği görülmüş olduğunu, ortada fiili gerçek varken farazi tespite göre hesaplama yapılamayacağından davacının geçici iş göremezlik süresi 05.01.2017-15.05.2017 tarihleri arasında geçen (4,3) ay kabul edilerek hesaplama yapılacak olduğunu, buna göre; davacının sürekli iş göremezlik döneminin başlangıcı olan 15.05.2015 tarihinden itibaren davacının sürekli iş göremezlik maddi zararının hesaplanacak olduğunu, davacının SGK Hizmet Dökümünden 2017/Ocak 4 günlük çalışması karşılığında brüt kazançlarının 640,07 TL olduğunun tespit edilmiş olduğunu, buna göre; davacının 2017/Ocak dönemindeki aylık brüt ücreti (640,07 TL x (30/4)) = 4.800,53 TL olduğunu, davacının aylık brüt ücretinden %15 SGK primi, kalanından %15-%27 gelir vergisi, %o759 damga vergisi tenzil edilerek davacının 2017 yılındaki aylık net ücreti (Agi dahil) 3.331,32 TL olarak tespit edilmiş olduğunu, davacının 05.01.2017 arasındaki (4,3) aylık işlemiş AKTİF devrede net kazançları toplamanın 14.324,68 TL olduğunu, 15.05.2017-01.09.2017 arasındaki (3,57) aylık işlemiş AKTİF devrede net kazançları toplamının 11.892,81 TL olduğunu, 01.09.2017-05.01.2021 arasındaki (3) yıl + (4,13) aylık işlemiş PASİF devrede net kazançları toplamının 70.022,41 TL olduğunu, 05.01.2021-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar Yargıtay 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacak olduğunu, kazalı işleyecek aktif devre başında emekli olduğundan işleyecek aktif devre kazanç tespitine ve hesabına yer bulunmadığını, işleyecek pasif devre başında hesaba esas net aylık ücreti 2.557,59 TL olduğuna göre davacının; işleyecek pasif devre başında yıllık net kazancının 2.557,59 TL x 12 Ay = 30.691,08 TL olduğunu, davacının geçici iş görmezlik nedeniyle maddi zararının 14.324,68 TL x %100 maluliyet = 14.324,68 TL olduğunu, davacının sürekli iş görmezlik nedeniyle maddi zararları toplamının 82.668,62 TL olduğunu, olayın meydana gelmesinde davacı kusursuz olduğundan hesaplanan maddi zarar tutarından kusur indirimine mahal bulunmadığını, SGK Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezinin 21.02.2017 tarihli müzekkere cevabında davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığına dair bir bilgi bulunmadığını, somut olay iş kazası olmadığından davacıya iş kazası sigortasından rücuya tabi iş göremezlik geliri bağlanabilmesi de 5510 sayılı yasının 13 ve 19. Maddelerine göre mümkün görülmediğini, buna göre; rücuya tabi ödemeler hususunda indirime mahal bulunmadığını, davacıya maddi tazminat ödemesi yapıldığına dair belge olmadığından ödeme tenziline mahal bulunmadığını, sürücüsünün davalı … ve işleteninin davalı … olan … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli ZMSS poliçesinin mevcut olmadığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, Hazine Müsteşarlığınca kaza tarihi itibarı ile belirlenmiş olan teminat limiti sakatlık ve tedavi giderleri yönünden ayrı-ayrı olmak üzere zeyilnameye bakılmaksızın 330.000,00 TL olduğunu, davacının geçici iş göremezlik maddi zararı 14.324,68 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki tedavi giderinin teminat limitinin altında kalmakta olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik maddi zararı 82.668,62 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki sakatlık teminat limitinin altında kalmakta olduğunu, davalı …’na dava öncesinde başvuru yapıldığı ve başvurunun 30.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmüş olduğunu, buna göre davalı …. yönünden temerrüt başlangıcının 30.05.2017 tarihinin 8 iş günü sonrası olan 12.06.2017 tarihi olduğunu, davalı sürücü ve işleten yönünden temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 05.01.2017 kaza tarihi olduğunu, …’ nın sorumluluğu düzenlemiş olduğu ticari poliçe nedeniyle olmayıp, Yasaca üstlenilen sorumluluktan kaynaklandığından faiz nev’inin yasal faiz olduğunu SONUÇ OLARAK; Kaza tarihi dikkate alındığında maddi zarar hesabında “Özürlülülük Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe Göre” tespit edilen sakatlık oranının hesaba esas alınması gerektiğini, ancak; dosyadaki maluliyet raporu Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı olarak belirlenmiş ve dosya mahkememizce hesaplama yapılmak üzere tevdii edildiğinden dosyada mevcut ATK Adli Tıp …. İhtisas Kurulunun …. tarihli raporuna göre hesaplama yapıldığını, davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 14.324,68 TL olduğunu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 82.668,62 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 12.06.2017 tarihi; davalı sürücü ve işleten yönünden ise 05.01.2017 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekilinin itirazları ve talebi doğrultusunda dosyanın ATK’ya sevki ile davacının dava konusu kaza nedeniyle geçici ve kalıcı maluliyetinin belirlenmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, ATK …. Adli Tıp İhtisas Kurulu …. Karar ve …. A.T.Nolu raporda özetle; kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerin tetkikinde; ….Hastanesinin 06.01.2017 yatış, çıkış tarihli epikriz raporunda; trafik kazası nedeniyle başvurduğu, sağ tibia plato fraktürü tanısı konularak otogreft ile büyük kemik eklem içi kırıkları cerrahisi yapıldığı, … Hastanesinin 09.01.2018 tarihli epikriz raporunda; 1 yıl önce opere sağ tibia proksimal frk + medial ve lateralden çift plak vida osteosentez uygulanmış olduğu, sağ diz ekstansiyon tam 0-180 fleksiyon 130 derece(opere olan taraf), sol taraf ekstansiyon tam 0-180 fleksiyon 140 derece (sağlam taraf) olduğu, sağ diz grafisinde; sağ diz eklem aralığı daralmış olduğu, sağ tibia proksimalinde plak-çivi fiksatörleri izlendiği, patella konturları ve lokalizasyonu normal olduğu, Dosyaya ekli grafilerin incelemesinde; 09/01/2018 tarihli sağ diz grafilerinde, tibia platoda kaynamış kıırk sekeli, plakvida tespiti, patella anteriorda skleroz ve osteofitik oluşumlar, diz eklem yüzeyinde skleroz, diz eklem köşelerinde dejeneratif değişiklikler olduğu, tespit edildiğine göre; … İhtisas kuurlunun 08/06/2018 tarih ve …. karar sayılı mütalaasında “Sonuç, Mevcut belgelere göre; … oğlu, 01.07.1969 doğumlu ….’ün 05.01.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı tibia fraktürü arızası nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleğinin kule vinç operatörü olduğu anlaşılmakla meslek grup numarası Grup 10 kabul olunarak: Grl0 XII (32a 1)C %9, E cetveline göre %10,1 (yüzdeonvirgülbir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren (altı) aya kadar uzayabıleceğı oy birliği ile mütalaa olunur” şeklinde olduğu, SONUÇ OLARAK; mevcut belgelere göre; …’ün 05/01/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında; Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, Tablo 3.33.b- Diz ve tibia kırıkları ile diz artroplastisine bağlı özürlülük, alt ekstremite özürlülük oranı %5(beş) olup, Tablo 2.3’e göre; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %3 (yüzdeüç) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi ile kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri ile yasal mevzuat ve güncel içtihatlar dikkate alınarak ek rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi 25/04/2022 tarihli ek raporunda özetle; 01.07.1969 doğumlu olan davacı … 05.01.2017 kaza tarihi itibarı ile (48) yaşında olup, TRH-2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (28) yıl ve (76) yaşına kadar yaşayacak olduğunu, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre, Kadın-Erkek ayırımı yapılmaksızın kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olduğunu, davacının (48) yaşından itibaren, (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif (12) yıl olduğunu, bununla birlikte; dosyadaki Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırmasında davacının emekli olduğunun ve çalışmadığının belirtilmekte olduğunu, SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinin 17.10.2019 havale tarihli müzekkere cevap ekinden davacıya 2017/Eylül ayından itibaren emekli maaşı bağlandığının ve ödendiğinin görülmüş olduğunu, SGK Hizmet dökümünden se anılan dönemden sonra çalışmasının bulunmadığının anlaşılmakta olduğunu, yukarıda anılan bilgi ve belgeler ile Yargıtay …. HD. 29/05/2017 tarih ve … E. … K. Sayılı ilamı dikkate alınarak davacının aktif devresi 05.01.2017 kaza tarihi ile emekli olduğu 01.09.2017 tarihleri arasında geçen (7,87) ay = (0,66) yıl kabul edilecek olduğunu, davacının zarar gördüğü bakiye pasif devresi (28-0,66) = (27,34) yıl olduğunu, davacının SGK Hizmet Dökümünden 2017/Ocak 4 günlük çalışması karşılığında brüt kazançlarının 640,07 TL olduğunun tespit edilmiş, buna göre; davacının 2017/Ocak dönemindeki aylık brüt ücreti (640,07 TL x (30/4)) = 4.800,53 TL olduğunu, davacının aylık brüt ücretinden %15 SGK primi, kalanından %15-%27 gelir vergisi, %o759 damga vergisi tenzil edilerek davacının 2017 yılındaki aylık net ücretinin 3.331,32 TL olarak tespit edilmiş olduğunu, 05.01.2017 arasındaki (4,3) aylık işlemiş AKTİF devrede kazançları toplamının 14.324,68 TL olduğunu, 15.05.2017-01.09.2017 arasındaki (3,57) aylık işlemiş AKTİF devrede net kazançları toplamının 11.892,81 TL olduğunu, 01.09.2017-05.01.2022 arasındaki (4) yıl + (4,13) aylık işlemiş PASİF devrede net kazançları toplamının 100.933,94 TL olduğunu, 05.01.2022-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar Yargıtay 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacak olduğunu, kazalı işleyecek aktif devre başında emekli olduğundan işleyecek aktif devre kazanç tespitine ve hesabına yer bulunmadığını, işleyecek pasif devre başında hesaba esas net aylık ücret 4.253,40 TL olduğuna göre davacının; işleyecek pasif devre başında yıllık net kazancının 4.253,40 TL x 12 Ay = 51.040,80 TL olduğunu, (23) yıllık işleyecek pasif devre kazançlarının peşin değerinin 736.585,92 TL olduğunu, davacının geçici iş görmezlik nedeniyle maddi zararının 14.324,68 TL olduğunu, davacının sürekli iş görmezlik nedeniyle maddi zararının 38.602,95 TL olduğunu, olayın meydana gelmesinde davacı kusursuz olduğundan hesaplanan maddi zarar tutarından kusur indirimine mahal bulunmadığını, SGK Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezinin 21.02.2017 tarihli müzekkere cevabında davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığına dair bir bilgi bulunmadığını, somut olay iş kazası olmadığından davacıya iş kazası sigortasından rücuya tabi iş göremezlik geliri bağlanabilmesi de 5510 sayılı yasının 13 ve 19. maddelerine göre mümkün görülmediğini, buna göre; rücuya tabi ödemeler hususunda indirime mahal bulunmadığını, davacıya maddi tazminat ödemesi yapıldığına dair belge olmadığından ödeme tenziline mahal bulunmadığını, sürücüsünün davalı … ve işleteninin davalı … olan … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli ZMSS poliçesinin mevcut olmadığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, Hazine Müsteşarlığınca kaza tarihi itibarı ile belirlenmiş olan teminat limiti sakatlık ve tedavi giderleri yönünden ayrı-ayrı olmak üzere zeyilnameye bakılmaksızın 330.000,00 TL olduğunu, davacının geçici iş göremezlik maddi zararı 14.324,68 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki tedavi giderinin teminat limitinin altında kaldığını, davacının sürekli iş göremezlik maddi zararı 38.602,95 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki sakatlık teminat limitinin altında kaldığını, davalı …’na dava öncesinde başvuru yapıldığının ve başvurunun 30.05.2017 tarihinde tebliğ edildiğinin görülmüş olduğunu, buna göre davalı … yönünden temerrüt başlangıcının 30.05.2017 tarihinin 8 iş günü sonrası olan 12.06.2017 tarihi olduğunu, davalı sürücü ve işleten yönünden temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 05.01.2017 kaza tarihi olduğunu, …’nın sorumluluğu düzenlemiş olduğu ticari poliçe nedeniyle olmayıp, Yasaca üstlenilen sorumluluktan kaynaklandığından faiz nev’inin yasal faiz olduğunu SONUÇ OLARAK; davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 14.324,68 TL olduğunu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 38.602,95 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 12.06.2017 tarihi; davalı sürücü ve işleten yönünden ise 05.01.2017 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu bildirmiştir.
25/04/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi özetlenecek
Dosyanın mevcut asgari ücret dikkate alınarak davacının talep edebileceği maddi ve manevi tazminatın hesaplanarak ek rapor tanzim edilmek üzere aktüerya bilirkişisine tevdiine karar verilmiş olup, kök ve ek rapor sunan bilirkişi 17/04/2023 tarihli 2.ek raporunda özetle; Anayasa Mahkemesinin 2021/82 E. 2022/167 K. 29.12.2022 T. sayılı KTK’nun 90. maddesine eklenen hükümlerin iptaline ilişkin kararı ile Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. … E. … K. sayılı kararı dikkate alınarak; davacının muhtemel bakiye ömrünün TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacının maddi zararı %10 artış ve %10 iskontolu progresif rant yöntemine göre hesaplanacak olduğunu, 01.07.1969 doğumlu olan davacı … 05.01.2017 kaza tarihi itibarı ile (48) yaşında olup, TRH- 2010 Erkek yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (28) yıl ve (76) yaşına kadar yaşayacak olduğunu, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre, Kadın-Erkek ayırımı yapılmaksızın kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olduğunu, davacının (48) yaşından itibaren, (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif (12) yıl olduğunu, bununla birlikte; dosyadaki Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırmasında davacının emekli olduğunun ve çalışmadığının belirtilmekte olduğunu, SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinin 17.10.2019 havale tarihli müzekkere cevap ekinden davacıya 2017/Eylül ayından itibaren emekli maaşı bağlandığının ve ödendiği görülmüş olduğunu, SGK Hizmet dökümünden se anılan dönemden sonra çalışmasının bulunmadığının anlaşılmakta olduğunu, yukarıda anılan bilgi ve belgeler ile Yargıtay …. HD. 29/05/2017 tarih ve … E. …. K. Sayılı ilamı dikkate alınarak davacının aktif devresi 05.01.2017 kaza tarihi ile emekli olduğu 01.09.2017 tarihleri arasında geçen (7,87) ay = (0,66) yıl kabul edilecek olduğunu, davacının zarar gördüğü bakiye pasif devresi (28-0,66) = (27,34) yıl olduğunu, ATK … İhtisas Kurulunun … tarihli raporunda davacının; tüm vücut engellilik oranının %3 oranında olduğunun, geçici iş göremezlik süresinin (6) ay olduğunun belirtilmekte olduğunu, davacının SGK Hizmet Dökümü incelendiğinde; davacının ATK tarafından tespit edilen geçici iş göremezlik süresinin öncesinde ve 15.05.2017 tarihinde yeniden iş başı yaptığının ve ücretlerinin fiilen ödendiğinin görülmüş olduğunu, ortada fiili gerçek varken farazi tespite göre hesaplama yapılamayacağından davacının geçici iş göremezlik süresi 05.01.2017-15.05.2017 tarihleri arasında geçen (4,3) ay kabul edilerek hesaplama yapılacak olduğunu, buna göre; davacının sürekli iş göremezlik döneminin başlangıcı olan 15.05.2015 tarihinden itibaren davacının sürekli iş göremezlik maddi zararı hesaplanacak olduğunu, davacının SGK Hizmet Dökümünden 2017/Ocak 4 günlük çalışması karşılığında brüt kazançlarının 640,07 TL olduğunun tespit edilmiş, buna göre; davacının 2017/Ocak dönemindeki aylık brüt ücreti (640,07 TL x (30/4)) = 4.800,53 TL olduğunu, davacının aylık brüt ücretinden %15 SGK primi, kalanından %15-%27 gelir vergisi, %o759 damga vergisi tenzil edilerek davacının 2017 yılındaki aylık net ücretinin 3.331,32 TL olarak tespit edilmiş olduğunu, 05.01.2017 arasındaki (4,3) aylık işlemiş AKTİF devrede net kazançları toplamı 14.324,68 TL olduğunu, 15.05.2017-01.09.2017 arasındaki (3,57) aylık işlemiş AKTİF devrede net kazançları toplamının 11.892,81 TL olduğunu, 01.09.2017-05.01.2023 arasındaki (5) yıl + (4,13) aylık işlemiş PASİF devrede net kazançları toplamının 160.009,38 TL olduğunu, 05.01.2023-den itibaren işleyecek devre sonuna kadar Yargıtay 9., 10., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacak olduğunu, kazalı işleyecek aktif devre başında emekli olduğundan işleyecek aktif devre kazanç tespitine ve hesabına yer bulunmadığını, işleyecek pasif devre başında hesaba esas net aylık ücret 8.506,80 TL olduğuna göre davacının; işleyecek pasif devre başında yıllık net kazancının 8.506,80 TL x 12 Ay = 102.081,60 TL olduğunu, 22 yıllık işleyecek pasif devrenin peşin değerinin 2.245.795,20 TL olduğunu, davacının geçici iş görmezlik nedeniyle maddi zararının 14.324,68 TL olduğunu, davacının sürekli iş görmezlik nedeniyle maddi zararları toplamının 72.530,92 TL olduğunu, olayın meydana gelmesinde davacı kusursuz olduğundan hesaplanan maddi zarar tutarından kusur indirimine mahal bulunmadığını, SGK Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezinin 21.02.2017 tarihli müzekkere cevabında davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığına dair bir bilgi bulunmadığını, somut olay iş kazası olmadığından davacıya iş kazası sigortasından rücuya tabi iş göremezlik geliri bağlanabilmesinin de 5510 sayılı yasının 13 ve 19. maddelerine göre mümkün görülmediğini, buna göre; rücuya tabi ödemeler hususunda indirime mahal bulunmadığını, davacıya maddi tazminat ödemesi yapıldığına dair belge olmadığından ödeme tenziline mahal bulunmadığını, sürücüsünün davalı … ve işleteninin davalı … olan … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli ZMSS poliçesinin mevcut olmadığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, Hazine Müsteşarlığınca kaza tarihi itibarı ile belirlenmiş olan teminat limiti sakatlık ve tedavi giderleri yönünden ayrı-ayrı olmak üzere zeyilnameye bakılmaksızın 330.000,00 TL olduğunu, davacının geçici iş göremezlik maddi zararı 14.324,68 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki tedavi giderinin teminat limitinin altında kaldığını, davacının sürekli iş göremezlik maddi zararı 72.530,92 TL olup, 330.000,00 TL tutarındaki sakatlık teminat limitinin altında kaldığını, davalı …’na dava öncesinde başvuru yapıldığının ve başvurunun 30.05.2017 tarihinde tebliğ edildiğinin görülmüş olduğunu, buna göre davalı … yönünden temerrüt başlangıcı 30.05.2017 tarihinin 8 iş günü sonrası olan 12.06.2017 tarihi olduğunu, davalı sürücü ve işleten yönünden temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 05.01.2017 kaza tarihi olduğunu, Güvence Hesabının sorumluluğu düzenlemiş olduğu ticari poliçe nedeniyle olmayıp, Yasaca üstlenilen sorumluluktan kaynaklandığından faiz nev’inin yasal faiz olduğunu SONUÇ OLARAK; Davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 14.324,68 TL olduğunu, Davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 72.530,92 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı … yönünden 12.06.2017 tarihi; davalı sürücü ve işleten yönünden ise 05.01.2017 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 20/04/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; Aktüer bilirkişisince hesaplanan, 2023 asgari ücret verilerine göre alınan ek rapor mahkememiz dosyasına kazandırılmış, ilgili raporda müvekkilinin geçici işgöremezlik maddi zararının 14.324,68 TL, sürekli iş göremezlik zararının ise 2023 yılı itibari ile 72.530,92 TL olduğunun tespit edilmiş olduğunu, bu sebeple raporda aleyhe olan hususları kabul etmemekle birlikte 52.927,63 TL olan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatını 33.927,97 TL artırarak 86.855,60 TL’ye ıslah ediyor olduklarını beyanla; ek dava açma ve fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 14.324,68 TL geçici ve 72.530,92 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihi olan 05.01.2017 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin yaşadığı acıyı bir nebze de olsa hafifletmek için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05.01.2017 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … hariç olmak üzere diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
05/01/2017 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki, davalı …’ın maliki olduğu motosikletin davacının …. Sokakta seyir halinde olduğu esnada davacıya çarpması sonucu davacının yaralanmış olduğu, dosya arasında bulunan trafik tescil kayıtları ile sabit olduğu üzere kazaya sebebiyet veren …. plaka sayılı aracın davalı … adına şirketi adına kayıtlı olduğu, aracın kaza tarihi itibari ile ZMMS kaydı olmaması sebebi ile davanın Güvence Hesabına karşı açılmış olduğu, dava konusu kaza hakkında Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi … E-…. K. Sayılı dosyanın görülüp sonuçlandığı ve kararın kesinleştiği, dosya kapsamında alınan kusur raporunda davalı …’ın asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği, davacının atfı kabil bir kusurunun bulunmadığının tespit edildiği, hukuk hakiminin ceza hakiminin tayin ettiği maddi olgu ile bağlı olması sebebi ile ayrıca kusur raporu alınmadığı, her ne kadar dosya arasında davacının geçici ve kalıcı maluliyetine ilişkin birden fazla ATK raporu bulunduğu görülmüş ise de, maluliyet tespit işleminin kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiğinden ve kaza tarihi olan 05/01/2017 tarihinde Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükte olduğundan maluliyetin bu yönetmelik uyarınca tespiti gerektiği, buna göre ATK İstanbul …. Adli Tıp İhtisas Kurulu …. tarihli raporu ile davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmelik uyarınca % 3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, yine dosya arasında birden fazla aktüer bilirkişi raporu bulunduğu görülmüş ise de, ATK İstanbul …. Adli Tıp İhtisas Kurulu …. tarihli raporu ve güncel asgari ücret tarifesi uyarınca alınan rapora itibar edilmesi gerektiği, buna göre davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 72.530,92 TL, geçici iş göremezlik maddi zararının 14.324,68 TL olduğu, davacı vekilince sunulan 25/04/2022 tarihli dilekçenin bedel artırım dilekçesi olduğu, 20/04/2023 tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi olduğu ve gerekli harcın tamamlandığı görülmekle 14.324,68 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 72.530,92 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 05/01/2017 tarihinden, davalı … yönünden dava tarihi olan 15/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para miktarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Bu kriterlere göre somut olay, kusur durumları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi 05/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
1-Davacı tarafın maddi tazminat talebinin kabulü ile 14.324,68-TL geçici iş göremezlik tazminatının ve 72.530,92 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 05/01/2017 tarihinden, davalı … yönünden dava tarihi olan 15/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE,
2-Davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi 05/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
3-Alınması gereken 5.933,11 TL harçtan peşin alınan 174,20 TL peşin harç, 115,90 TL ıslah harcı ve 177,35 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 467,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.465,66 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 13.896,90 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
5-Alınması gereken 2.049,30 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir KAYDINA,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
8-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 205,60 TL, ıslah harcı 115,90 TL ile tamamlama harcı 177,35 TL olmak üzere toplam 498,85 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, (Davalı … ve …’ın tamamından, davalı Güvence Hesabının 370,80 TL ile sınırlı sorumluluklarına)
9-Davacı tarafça sarf edilen bilirkişi, ATK ücreti, tebligat ve posta masrafı 3.014,35-TL yargılama giderinin kabul oranı (%85,39) ret oranı (%14,61) dikkate alınarak hesaplanan 2.573,95-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, (Davalı … ve …’ın tamamından, davalı Güvence Hesabının 1.913,22 TL ile sınırlı sorumluluklarına)
10-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/06/2023
Katip …
¸
Hakim …
¸