Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/545 E. 2019/141 K. 18.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/545 Esas
KARAR NO : 2019/141

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2017
KARAR TARİHİ : 18/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; … tarafından düzenlenen ön yüzünde kendisi borçlu, müvekkilinin alacaklı olarak göründüğü ve müvekkilince ciro edilerek ….isimli kişiye devir edildiği, görünen bir adet emre muharrer senede dayanılarak yetkili hamil görünen …tarafından, müvekkilinin aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasıyla alacak takibi başlatıldığı, bahse konu takip dosyası bilahare davalı …’e temlik edildiğini, adı geçen davalıların birlikte hareketleri ve hileler ile düzenledikleri senede bağlı olarak müvekkilini borçlandırıp ,usul dışı tebligatla dosyanın kesinleşmesini sağlayarak taşınmazına haciz koydurmak suretiyle haksız kazanç elde etmeye tevessül etmiş olduklarını, bahse konu senet davacının eski nişanlısı …. tarafından müvekkili ile sanal borç ve alacak ilişkisi kurulmak amacıyla gerçeğe aykırı tanzim ve imza edildiği ve bizzat kendisi tarafından yazılarak tamamlandığını, müvekkilinin ….’den böyle bir alacağı olmadığını, …. müvekkiline …. gece pazarındaki Pazar tahtaları işletmesindeki alacaklarını tahsil etmesi için … isimli bir kişiyi avukat olarak tanıştırdığını, ….isimli kişi ….’inde bulunduğu bir ortamda alacaklarını tahsil edeceğini bu gerekli sözleri üzerine ön ve arka yüzü boş olan bir kağıdın arka yüzünü imza ettirdiğini, …. isimli gerçekte avukat olmadığı sonradan anlaşılan bu kişi tarafından müvekkili imza ettirilen boş kağıt daha sonra tanzim edilerek ve ön ve arkası doldurularak …. borçlu, müvekkilinin alacaklı ve bilahare de müvekkilinin ciro etmesi sağlanarak birlikte üçüncü kişi ….’a geçen bir senet haline dönüştürüldüğünü, müvekkilinin herhangi bir şekilde senet tanzim etmemiş ettirmemiş borç ve alacak ilişkisi olmayan,… ile gerek ticari gerekse sosyal hiçbir ilişkisi olmadığını, …. tarafından alacakların tahsili amacıyla … isimli aslında avukat olmayan kişinin davacıya avukat olarak tanıştırılması ile devamında komplike birlikte hareketle bahse konu senet kötüniyetle ve ağır kusurla iktisap edildiğini, adı geçenlerce hile,desise, aldatma ve kötü niyetle açığa alınan imzaya dayalı olarak düzenlenmek suretiyle meydana getirilen senet ile müvekkilim öncelikle alacaklı, bilahare ciro yolu ile tanımadığı ilişkisi olmadığı bir kimseye senedin devir edilmesi sağlanarak borçlu durumuna düşürüldüğünü müvekkilinin ne alacak nede ciro etmek suretiyle borçlu yada borçlanma iradesi olmadığı gibi davalılarla hukuki hiçbir ilişkisi bulunmadığını, bu sebeplerle Yüksek Yargıtay’ın içtihatlarında açıklandığı üzere hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı-alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, bahse bu durumda müvekkilnin takibi başlatan …. ve bilahare takip dosyasını temlik ettiği … ile hiçbir ticari ilişkisi ve alışverişi olmadığını, alacaklı olmuş olsa dahi ilişkisi olmayan tanımadığı bir kişiye senedi ciro ederek vermesi mümkün olmadığından mevcut durumun senedin hile ve desise ile kötü niyetle ve ağır kusurla elde edildiğini, müvekkilinin ….’den böyle bir alacağı olmadığı gibi,alacağını tanımadığı kimselere ciro yoluyla devir etmemiş ve senet vermediğini kendisi bir senede asla zilyet olmadığını, müvekkilinin davalılarla herhangi bir borç ve alacak ilişkisi ,kendi isteğiyle ciro ettiği senet bulunmadığını, bu sebeple davacının takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti amacıyla iş bu davanın ikamesi zarureti hasıl olduğunu, müvekkilinin davalılara takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,dava esnasında icra ve satış işlemlerinin durdurulması,yatacak paranın davalılara ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilmesine, icra dosyasına ödeme yapılması halinde davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacıyı tanımadığını, aralarında hiçbir ticari veya şahsi bir ilişki bulunmadığını, davanın husumetten reddinin gerektiğini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasında dosya alacaklısından (….) alacağından dolayı tarafına İ.İ.K. gereği temlik edildiğini, icra dosya borçlusu/davacı … dosyada borca ve imzaya itirazı bulunmadığını, bu nedenle imzayı ve borcu kabul etmiş olduğunu, davacının alacağı temlik almasından sonra Bakırköy 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nde davalar açmış olduğunu her iki davanın da reddedildiğini beyanla; davacının haksız ve mesnetsiz borçtan kurtulmak için açtığı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, icra takibine konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Dosyanın, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…. Esas…. Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize geldiği anlaşılmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya Mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olmakla; davacı takip borçlusu aleyhine takip alacaklısı …. tarafından 225.000,00 TL asıl alacak, 9.597,95 TL işlemiş faiz, 675,00 TL komisyon ücreti olmak üzere toplam 235.272,95 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı görülmüştür.
Davacı tanıkları celsede dinlenmiş ve bildiklerinin duyuma dayalı olduğunu beyan ettikleri görülmüştür. CBS dosyasında ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Dava, kambiyo senetlerine mahsus takibe konu bonolar nedeniyle borçlu bulunmadığından bahisle menfi tespit istemine ilişkindir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (e TTK)’nun 691/1.maddesi). Bonoda şekil şartları eTTK’nun 688.maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” yada “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak bedelin nakden yada malen alındığı kayıtları da konabilir.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip, edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı).
Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir (HGK’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768 sayılı ilamı).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bu nedenle davacının nakden kaydı bulunan bonoların bedelsiz olduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, celsede dinlenen tanıkların davacının iddalarını ispatlar şekilde olaylara vakıf olmadıkları, bilgilerinin duyuma dayalı olduğu, CBS dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafça davaya konu bonolar yönünden iddiaları ispat edilememiş olup, yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 384,25 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 339,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair tarafların yüzüne karşı 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/02/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır