Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/421 E. 2021/73 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/421 Esas
KARAR NO : 2021/73

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş. tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatılmış olduğunu, takip çıkış tutarın 68.664,37-TL olduğunu, icra dosyasının müracata kalmış olduğunu, yenilenince yeni esas numarasının … Esas olduğunu, dosya alacaklısı … Bankasının iş bu dosyadan kaynaklı alacağını 29.11.2012 tarihinde …. Varlık Yönetim A.Ş.’ye devretmiş olduğunu, …. Varlık Yönetim A.Ş.’nin ise bu alacağını, …. Varlık Yönetim A.Ş.’ye temlik etmiş olduğunu, … Varlık Yönetim A.Ş.’nin ise davalı … Varlık Yönetim A.Ş. ile birleşmiş olduğunu, hal böyle olunca huzurdaki davanın en son temlik alacaklısı olan …. Varlık Yönetim A.Ş.’ye karşı ikame edilmiş olduğunu, iş bu icra takibine dayanak olarak ise 02.07.2009 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin düzenlenmesine ilişkin esaslar başlıklı sözleşmedeki kefalet hükmünün gösterilmiş olduğunu, bu hükmün geçersiz olduğunu, geçersiz kefalet hükmüne dayanarak müvekkili adına kefil sıfatı ile icra takibi başlatılmış olduğunu, maaşına haciz konulmuş olduğunu, müvekkilinin maaşından dörtte biri kesilmek suretiyle 15.10.2016 tarihinden bu yana ilgili icra dosyasına, müvekkilinin işvereni olan … Turizm Organizasyon Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından her ay düzenli olarak ödemeler yapılmakta olduğunu, müvekkilinin maaşına konulan haciz ile yapılan bu tahsilatların hukuka aykırı olduğunu, sözleşmedeki kefalet hükmü incelendiğinde, müvekkilinin sorumlu olduğu azami miktara ilişkin hiçbir kayıt yer almadığını, uyuşmazlığa konu sözleşmenin imza tarihinin 02.07.2009 olduğunu, gerek kanun metninde gerekse Yargıtay kararlarında açıkça hüküm altına alındığı üzere kefalet miktarının belirli olmadığı kefalet hükmünün geçersiz olduğunu beyanla; müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 2.216,62-TL’nin yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına borçlu olmadığının tespitine, takip çıkış tutarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere davalı yanın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş.’ nin alacaklarının …. Varlık Yönetim A.Ş. ile … Bankası AŞ. arasında imzalanmış olan temlik sözleşmesi gereğince …. Varlık Yönetim AŞ.’ye devir ve temlik edilmiş olduğunu, …. Varlık Yönetim A.Ş.’nin 10.06.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile … Varlık Yönetim A.Ş. ile “… Varlık Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiş olduğunu, …. Varlık Yönetim A.Ş.’nin 17/03/2017 tarihli karar ile …. Varlık Yönetim A.Ş. ile “…. Varlık Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiş olduğunu, davacının müvekkili şirketin alacağına ulaşmasını engellemek ve alacağı sürüncemede bırakmak amacı ile iş bu davayı ikame etmiş olduğunu, temlik eden banka … Bankası A.Ş. ile dava dışı …. Turizm ve Tic. A.Ş. (…) arasında Genel Nakdi Ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri imzalanmış olduğunu, iş bu sözleşmelerin davacı … tarafından Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil sıfatıyla imza edilmiş olduğunu, sözleşmelere istinaden kredi hesabı açılarak krediler kullandırılmış olduğunu, iş bu kredi borçlarının ödenmemesi üzerine, borçlulara karşı borç miktarı ve temerrüt faizlerinin ödenmesi içerikli ihtarnamelerin, hesap ekstresi ile borç tutarlarının bildirilmiş olduğunu ve verilen süre içinde ödenmediği takdirde yasal yollara başvurulacağının ihtar edilmiş olduğunu, anılan ihtarnamelere verilen süreler sonunda kredi borçlarının ödenmemesi sebebiyle alacağın muaccel hale gelmiş olduğunu, Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün … (Eski dosya no: … Esas) Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davacının noter aracılığı ile çekilen ihtarname ve hesap ekstresine itiraz etmeyerek borçlu olduğunu kabul etmiş olduğunu, … ve diğer borçlular aleyhine başlatılan takibe itiraz olmaksızın takibin kesinleşmiş olduğunu, kesinleşen iş bu takibe ilişkin alacaklı temlik eden ve temlik alan şirketler tarafından icrai işlem yapılmasında, alacaklı şirketlere yüklenebilecek hiç bir kusur bulunmadığını, temlik eden banka ile davacı arasında yapılan sözleşmelerde kefil olunan miktarların açıkça belirtildiğini, anılan sözleşmenin kefalet başlıklı maddesinde; kefalet tutarına anaparanın faizi, ana para ve akdi faizler için hesaplanacak temerrüt faizi komisyon her türlü masraflar ve vekalet ücreti ilave edilecek, kefilin sorumluluğu da bütün bu hususları kapsayacak şeklinde yazdığını, ayrıca, davacı ile imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin çerçeve sözleşme niteliğine haiz olduğunu, davacı borçlu tarafından da sözleşmelerdeki imzaların inkar edilmemekte olduğunu, imzalanan sözleşmelerin genel kredi sözleşmeleri olduğunu, genel mahiyette ve bütün kredileri kapsamakta olduğunu ve süresiz olduğunu, sözleşmedeki kefaletlerin, kefiller kefaletten vazgeçtiklerini bankaya bildirmedikleri sürece, tüm kredi işlemleri için ve süresiz olarak geçerli olduğunu, ayrıca sözleşme limitinin artırılması hususunda da taraflarca mutabakata varılmış olduğunu, borcun kapanmamış, ticari ilişkinin sona ermemiş olduğunu, davacı kefilin kullandırılan kredilerden sorumluluğunun devam etmekte olduğunu beyanla; davanın reddine, dava masrafları ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, temlik eden … Bankası ile dava dışı borçlu arasındaki genel kredi sözleşmesine kefil olan davacının imzaladığı kefalet sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve geçerlilik şartlarını taşıyıp taşımadığına ilişkin İstirdat ve Menfi Tespit istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize fiziki olarak gönderilmiş olup, temlik eden … Bankası A.Ş. tarafından davacı takip borçlusu, dava dışı …. Tur. Ve Tic. A.Ş., …, …. aleyhine 64.289,66 TL asıl alacak, 3.958,10 TL faiz, 197,91 TL BSMV, 218,70 TL İh Mas.+Vek. olmak üzere toplam 68.664,37 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşıldı.
Dosyanın bankacı bilirkişiye tevdii ile rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, Banka E. Müdürü bilirkişi … 08/10/2018 tarihli raporunda özetle; alacağını temlik eden … Bankası A.Ş. ile dava dışı kredi lehtarı/borçlusu … Tuzm. ve Tic. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, davacı kefilinde işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, alacağını temlik eden bankanın davacı/kefil hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinilmiş olduğunu, kefalet limiti ve davacı/kefilin sorumluluğunun, sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 235.000,00 TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl borç toplamının 64.289,66 TL olduğunu, dolayısıyla hesaplanan asıl borcun kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davacı kefilin kefalet limitiyle sınırlı olarak borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin düşünüldüğünü, takip tarihinden sonra yapılan kısmi ödemeler nazara alınarak davalı şirketin takip tarihi itibariyle alacağının 68.445,67 TL olduğunu, davalı şirketin dava tarihi itibariyle alacağının 430.610,45 TL olduğunu, davacı/kefilin hem takip ve hem de dava tarihi itibariyle borçlu olduğunu, takdiri mahkemeye ait olmak üzere geçerli bir kefalet akdinin tesis edilmiş olduğunu, dava tarihinden sonra ise 7.199,98 TL kısmi ödeme yapılmış olduğunu bildirmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda dosyanın ek rapor için bilirkişiye gönderilmesine karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi 25/03/2019 tarihli ek raporunda özetle; mevcut delil durumuna göre kök raporda herhangi bir revizyon yapılamamış olduğunu, dolayısıyla kök rapordaki görüş ve kanaatiyle bağlı bulunduğunu bildirmiştir.
Davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre, davacının borçlu olup olmadığının sunulan tüm sözleşmeler incelenerek tespiti için yeniden bilirkişiden incelemesi yaptırılmasına, Re’sen bankacı bilirkişi ….’ün seçilmesine karar verilmiş olup, Banka Müf.-Hesap Uzm. Bilirkişi … 30/06/2019 tarihli raporunda özetle; 08/02/2010 takip tarihi itibariyle alacağın: ödenmeyen 15/08/2009 vadeli 3.355,47 TL’lik taksite 26/08/2009 kat tarihine kadar %80 oranından gecikme faizi hesaplanarak anaparaya ekleneceğini, 62.650 TL ana para + 2.268,76 TL %23,28 faiz 02/07/2009-26/08/2009 TL +113,43 TL %5 BSM = 65.032,19 TL’ye baliğ olduğunu, ihtarnamede 65.017,07 TL talep edildiğini, talep gereği bu tutarın esas alınacağını, davalı tarafından davacıdan, 63.000,00 TL (kefalet limiti) asıl alacak ve takip tarihine kadar akdi faiz hesaplanacağını, ödeme emrinde 218,70 TL’lik ihtarname masrafı da talep edildiğini, ancak masrafa ilişkin bir belge sunulmadığından dikkate alınmadığını, sunulması halinde talep edilebileceğini, 03/05/2017 dava tarihi itibariyle icra dosyasına yapılan ödemelerin toplamının 14.716,62 TL olduğunu, dava tarihi itibariyle davalının, davacıdan 417.139,38 TL alacak talebinde bulunabileceğini, kredi sözleşmesiyle ilgili banka kayıtlarının davalı borçlular ve kefillerce araştırılıp incelenmesi mümkün olmadığından takip veya dava konusu kredi ve kefalet alacaklarının kural olarak likit sayıldığını, kefil temerrüde düşürüldüğü takdirde, kendi temerrüdünden dolayı kefalet limitini aşıp aşmadığına bakılmaksızın ayrıca temerrüt faizi ödemekle de yükümlü olacağını sonuç olarak; davalının davacıdan 08/02/2010 takip tarihi itibariyle tahsil tekerrür olmamak kaydı ile; davalıdan 67.156,00 TL talep edebileceğini, bu tutarları aşan taleplerin yerinde olmadığını, 03/05/2017 dava tarihi itibariyle ise; 417.139,38 TL talep edebileceğini, davacının, asıl alacak tutarını tahsil edilinceye kadar %80 oranından temerrüt faizi ve gider vergilerini davalıdan talep edilebileceğini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı tümel olarak değerlendirildiğinde davacı tarafın, temlik eden davalı bankanın düzenlemiş olduğu ve kefil sıfatı imzaladığı kredi sözleşmesindeki kefaletinin geçersiz olmasına dayanmaktadır. Sözleşme tarihi itibari ile mülga Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Her ne kadar davacı taraf, sözleşmede kefilin sorumlu olduğu miktarın belirtilmemesi nedeni ile kefaletin geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de, sözleşmede her kefil için sorumluluk miktarının ayrı ayrı gösterilmiş olduğu sunulan sözleşmelerden anlaşılmaktadır. Alınan bilirkişi raporlarda da belirtildiği üzere davacı tarafın kefaleti geçerli olduğundan, iş bu sözleşmelere dayanılarak yapılan takiplerin de yerinde olduğu davalının, temlik alanın alacak hakkının bulunduğu sonucuna varılmıştır. Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise, şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Açılan bu nedenlerle aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 1.172,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 1.113,32 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.726,37 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yatırılın ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸