Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1107 E. 2018/1029 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1107
KARAR NO : 2018/1029

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2017
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/12/2018

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının yönetici olduğu dava dışı …. SAN. VE TİC. A.Ş.nin, son ödeme tarihleri 05.04.2010, 03.05.2010, 05.07.2010, 30.07.2010, 02.08.2010, 03.09.2010 6 adet olan faturayı ödememesi üzerine, İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasıyla icra takibine başladığını, takibe itiraz üzerine İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesi… Esas sayı ile itirazın iptali davası açıldığını, davaya konu borç tarihinde ve sonrasında şirket yöneticisi olan davalıların, müvekkilinin aleyhine olarak borçları ödeme yoluna gitmediklerini, kusurlarıyla ödememe yolunu seçtiklerini, takipte de işi sürüncemeye bırakmak için kötü niyetle itiraz ettiklerini, davalılar iyi niyetli alacaklıları gözetmek, şirket kaynaklarından borçlarını ödemek yerine, kötü niyetle, her halükarda kusurlarıyla başka yönelimde olduklarını, TTK 553,554 ve diğer hükümlere dayanan hukuki sorumlulukları dışında davalıların TTK 512 ve 513 maddeleri uyarınca geri verme yükümlülüklerinin bulunduğundan bahisle İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya ile tahsilde tekerrür olmamak üzere davanın kabulüne, müvekkili şirkete borçlu olan …. San. Ve Tic. A.Ş.nin yöneticisi olan davalıların bu şirketle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu, borçlu olduklarının kabulüne, davalıların müvekkil şirketin uğradığı zararları tazminine, mahkemece belirlenecek tazminatın her bir fatura borcunun son ödeme tarihinden itibaren (avans oranında faizinden aşağı olmamak üzere) borçlu şirkete uygulanan faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın dava değeri belirli olmasına rağmen belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, davacının İstanbul ……. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile dava konusu alacağın tahsili talepli olarak icra takibi yaptığını ve toplam alacak tutarının 1.166.377,88-TL olduğunu, söz konusu İcra Takibine …. San. ve Tic. A.Ş tarafından itiraz edildiğini ve itirazın iptali davasının İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile görülmekte olduğunu,zamanaşamı itirazının olduğunu, dava konusu olayın oluşumunda murakıbın kusurunun bulunmadığından bahisle zamanaşımı defi yönünden davanın reddine, harç eksikliğinin tamamlattırılmasına, aksi takdirde dava şartı yoksunluğu sebebiyle davanın reddine, usuli itirazının dikkate alınmaması halinde esasa yönelik itirazları sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, zararlandırıcı eylemin tarihi itibariyle uygulanması gerekli Kanun 6762 Sayılı TTK’dur.
6762 sayılı TTK’nın 556. madde hükmü yollamasıyla, aynı Kanun’un 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa bu zararı veren yöneticilere karşı zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile, yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalmaya yol açmışsa, 6762 Sayılı TTK’nın 340. maddesi yollamasıyla, aynı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu husus 6102 sayılı TTK’da düzenlenmiştir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda çokça tartışılan doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmemiştir.Ancak yeni Kanunda da şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara adıkları zararlar için dava açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler, uğradıkları doğrudan zararların tazmini için kusurlu yönetim kurulu üyelerine yönelebilirler. Ayrıca şirketin uğradığı zararlardan yansıma yoluyla zarar gören yani dolaylı zarara uğrayan pay sahibi ve alacaklılar da belli koşullarda sorumluluk davası açabilirler (TTK 553, 556).
Doğrudan ve dolaylı zararlar, yönetim kurulu(müdür veya müdürler kurulu) üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasında pay sahipleri ve alacaklılar bakımından önemli kavramlardır. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin, pay sahibinin veya alacaklının alanında doğrudan yol açtığı zararlara doğrudan zarar denir. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin malvarlığına zarar verdiği ve bu zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilediği zararlara da dolaylı zarar denir.
Somut olayda öncelikle, söz konusu talebin davacının doğrudan mı yoksa dolaylı zararını mı oluşturduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Doğrudan doğruya zarar, ortakların ve alacaklıların müdür veya müdürler kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zarardır. Şirketin ortakları ve alacaklıları, ortaklık zarar görmeden de bir zarara uğrayabilirler. İşte ortaklık malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeden ortağın ve alacaklının malvarlığında meydana gelen azalmaya şirketler hukukunda doğrudan zarar denilmekte ve bu durumda pay sahibine hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesi talebiyle dava açma imkanı tanınmaktadır. Ortakların ve alacaklıların doğrudan zararına ilişkin olarak başlıca şu örnekler verilebilir: Sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının kullanımının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödenmemesi, ortağın genel kurul toplantısına katılmasına veya toplantıda oy kullanmasına haksız yere engel olunması, hazırlanan yanlış bilançoya istinaden ortağın hisselerini satması veya yeni hisse senedi alarak zarara uğraması, alacaklının yanlış bilgiye dayanarak şirkete kredi açması.
Dolayısıyla zarar olarak nitelendirilen zarar ile kastedilen, ortakların veya alacaklıların, yönetim kurulu üyelerinin ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışlarından şirketin zarara uğraması neticesinde uğradıkları zarardır. Burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte, onun malvarlığında azalma meydana getiren bütün işlemler, ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısıyla zarar teşkil etmektedir, çünkü bu zarar nedeniyle şirketin ödeme gücünde meydana gelen azalma, alacaklıların ve ortakların taleplerinde bir kayba yol açmaktadır.
Somut olayda da davacının iddiası, davalıların şirketi iyi yönetememesi sebebiyle şirketi zarara uğrattığına yönelik olup, dolaylı zarara ilişkin işbu davanın TTK’nın 309. maddesine dayalı olarak açıldığının kabulü gerekir. (Ankara 21.Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/290 Esas, 2018/33 karar sayılı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2013/16807 Esas, 2014/5842 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)
Yukarıda açıklanan ilke uyarınca davacı alacaklının dava hakkının bulunduğunun kabulü zorunlu ise de, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere böyle bir davada davacının dava sonunda hükmedilecek tazminatı şirket yararına istemiş olması gerekmektedir. Oysa somut olayda, davacı alacağın kendisine ödenmesini talep etmiş olup, davanın bu sebeple reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
Açılan davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 35,90-TL red harcının peşin yatırılan 31,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 4,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı …, … ile ….. Mirasçıları kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına takdir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …, … ile …… Mirasçıları’na verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.21/11/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır