Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1046 E. 2019/62 K. 21.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1046 Esas
KARAR NO : 2019/62

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2017
KARAR TARİHİ : 21/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden kesilen faturaların ve malların davalıya teslim edilmiş olmasına rağmen 10.326,57 TL’lik kısmının ödenmediğini, Bakırköy …..İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibine başladıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ekstrenin müvekkil şirket tarafından onaylanmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2016 yılına kadar sorunsuz devam ettiğini, son siparişte ise davacı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, anlaşılan bedel üzerinde fatura düzenlediğini, geç ve hatalı ürün teslim ettiğini, fatura bedellerine mail yoluyla itiraz edildiğini, görüşmeler neticesinde zarara ilişkin 2439,33 USD ve 132027 TL bedelin mahsup edilerek bakiye alacağın ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını, bu anlaşma doğrultusunda 7194,21 TL bedelli fatura tanzim edilerek davacı tarafa gönderildiğini, bakiye 13.593,16 TL’nin müvekkili şirket tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, ilamsız icra takibine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, ticari ilişki nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında toplandığı anlaşıldı.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosya aslı celbedilmiş olup, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 10.326,57-TL bedelli cari hesap ekstresine dayalı İstanbul …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı dosyasıya ilamsız icra takibi başlatıldığı, yetkisizlik kararı ile Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’ne dosyanın gönderildiği, süresinde itiraz ile takibin durduğu anlaşıldı.
Tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme günü belirlenerek mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi 23/05/2018 havale tarihli raporunda özetle; davacı ve davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlerinin davacı lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacı defterlerine göre 22/06/2016 takip tarihi itibari ile davacı tarafın asıl alacağının 10.375,16-TL’si olduğunu, davalı defterlerine göre 22/06/2016 takip tarihi itibari ile davacı tarafın herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, davacı defterlerinde kayıtlı olan kur farkı ile ilgili daha önce teamül olmadığı gibi davalının kabulünün de bulunmadığı, bu itibarla davacı alacağı olarak kabul edilemeyeceği, davalı tarafça tanzim edilen iade ve fiyat farkı faturalarının e-mail yazışmalarına göre davacı tarafça kabulünün yapılmış olduğunu dikkate alındığında davalı faturalarının da davacı alacağından mahsubunun gerektiği dikkate alındığında 22/06/2016 takip tarihi itibari ile davacının herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, mahkemenin davalının iade faturaları ile ilgili dayanak yaptığı mail yazışmaları ve içeriklerini kabul etmemesi halinde ise davacı tarafın 22/06/2016 takip tarihi itibari ile 8.515,08-TL’lik asıl alacağının olabileceğini, davalı tarafın TBK m.117 uyarınca takip öncesi mütemerrit olmadığı dikkate alındığında 22/06/2016 takip tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazar alındığında takip tarihi öncesinde işlemiş faiz tahakkukunun mümkün olmadığını, 22/06/2016 tarihli 10.331,66-TL’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında 1.816,58-TL’lik fazla tabeni söz konusu olduğunu, fazlalığın işlemiş faiz talebinden ve kur farkı talebinden kaynaklanmış olacağını, bu itibarla takibin 8.515,08-TL’si üzerinden devamı ile davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 22/06/2016 takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda davacı asıl alacağı 8.515,08-TL’sına davacı talebi doğrultusunda 3095 sayılı kanunun 4489 sayılı kanunun ile değişik 2. Maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından dönemde kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranlarının basit usulde temerrüt faizi tahakkkununun uygun olacağını, davacı tarafça talep edilen %20 oranında icra inkar tazminatının mahkememiz takdirinde olduğunu beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ticari satımdan kaynaklı olup, davacı tarafından satılan ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıbın açık veya gizli ayıp olup olmadığı, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı yapıldı ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının alacaklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Öncelikle tarafların ticari defterleri incelenmiş ve davacının tarafından ticari defter ve cari hesap ekstresinde 10.375,16-TL alacak bakiyesi gözüktüğü, davalının ise ticari defterlerinde iade faturası ile borçlu olmadığı görülmekle yapılan incelemede sorunun ayıp iddiasının ispatı ile çözülebileceği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda,Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”denilmek suretiyle ayıp ihbarının yapılacağı ticari satımlarda ayıp ihbarının yapılacağı süreyi belirlemiştir. Yine anılan kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle denilmek suretiyle tacirler arasında temerrüde nasıl düşürüleceği hükme bağlanmıştır.
Borçlar Kanununa göre, eser sözleşmelerinde ayıp, sözleşme ile işin niteliğine göre, yapılan işte bulunması gereken bazı vasıfların bulunmaması ya da bulunmaması gereken bazı bozuklukların bulunmasıdır. Ayıp ihbarının yapılması ve eserin teslim ya da iadesi, maddi vakıa niteliğinde olduğundan, bunlar her türlü delil ve tanık beyanı ile ispatlanabilir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıdan alacaklı olduğu iddiası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine, davacı tarafça iş bu itirazın iptali davası açıldığı, taraflar arasında eser sözleşmesinin mevcut olduğu, bu nedenle borçlar kanunundaki ayıp hükümleri üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, ürünlerin ayıplı olup olmadığına ilişkin, reklamasyon faturası ve e-mail dışında herhangi bir delil bulunmadığı, ayıbın ispatı için davalı tarafın yemin deliline dayanmış olması nedeniyle, yemin için kesin süre verildiği, davalının ara karardan dönülmesini talep eder dilekçe sunduğu, ara karardan rücu edilmediği, davalının bu nedenle ayıp iddiasını ispatlayamadığının kabulünün gerektiği, davalı tarafça ispat yükünün davalıda olmasına rağmen ispatlanamadığı, ayıp iddasının ispatlanamaması nedeniyle tarafların birbirlerini doğrulayan ticari defterleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği, davacının kur farkı faturasına ilişkin talep yönünden yapılan incelemede taraflar arasında kur farkı ödeneceği konusunda yazılı bir anlaşma bulunmadığı, yine kur farkı ödeneceği konusunda taraflar arasında uygulama görmüş bir teamül de bulunmadığı, davacı tarafın tek taraflı olarak faturalara kaydettiği taraflar arasında mutabık kalınmayan dövize ilişkin ödeme yönündeki kayıtların bağlayıcı nitelik taşımayacağı kabul olunarak davanın kur farkına ilişkin 1.816,58 TL kadar kısım yönünden talebin reddine,8.515,08-TL asıl alacak yönünden takibin devamına, alacak likit olduğundan icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 8.515,08-TL üzerinden takibin DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 8.515,08-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Yapılan yargılama giderinin harç yönünden davalı üzerinde BIRAKILMASINA, alınması gereken 581,66-TL harçtan, peşin alınan 176,44-TL nin mahsubu ile bakiye 405,22-TL eksik harcın davalıdan ALINARAK, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 207,84-TL nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça sarf olunan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 124,75-TL müzekkere ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 724,75-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre (%82,41 kabul %17,59 red) 1.264,58-TL’sinin davalıdan TAHSİLİ İLE davacıya VERİLMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettiği anlaşılmakla, davanın kabul edilen miktarı üzerinden, Av. Kan. gereğince, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca, 2. kısım 2. bölüm ve 3. kısım göre hesaplanan, takdir ve tayin olunan nispi 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana VERİLMESİNE,
6-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği anlaşılmakla, davanın kabul edilen miktarı üzerinden, Av. Kan. gereğince, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca, 2. kısım 2. bölüm ve 3. kısım göre hesaplanan, takdir ve tayin olunan nispi 1.816,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır