Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1001 E. 2018/392 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1001 Esas
KARAR NO : 2018/392

DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 01/11/2017
KARAR TARİHİ : 18/04/2018
G.KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2018
Mahkememizde açılan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 13/10/2017 tarih ve 2017/3 sayılı kararı ile müvekkilinin davalı şirketin ortaklığından çıkarılmasına karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, alınan kararın müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, karar altında imzası bulunan …’ün yurtdışında olduğunu imzanın kendisine ait olamayacağını, alınan kararın haksız ve kötü niyetli olduğunu, TTK’nın 245 ve 255. Maddelerine istinaden çıkarma kararı alındığını ancak ileri sürülen sebeplerin yerinde olmadığını, kararda gerekçe olarak müvekkilinin ortaklar kurulunda kolektif şirketin tür değiştirilmesi teklifine olumsuz oy kullanması ve şirkete karşı görevlerini ihlal etmiş, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunun ve bu şekilde ihanet ettiğinin ileri sürüldüğünü ancak bu sebeplerin hak neden sayılamayacağını, müvekkilinin kendisine ödenmeyen kâr payı alacağı için takipte bulunduğunu, bunun yasal hakkı olduğunu, TTK’nın 245. Maddesi gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş ortağın dava hakkı bulunmadığının yer aldığını ancak ileri sürülen sebeplerin haklı olmadığını, netice itibariyle alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirterek iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacını bu davayı açmasında hukuki bir yarar bulunmadığını zira ortaklıktan çıkarılan davacıya payın nakden ödendiğini, derdestlik itirazında bulunduklarını zira aynı konuda Bakırköy … ATM’nin …Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, aynı konuya ve aynı sebebe dayanan, aynı taraflar arasında dava açılmasının dava şartları nedeniyle reddi gerektiğini, terditli istemde bulunulduğunu ancak bu konudaki şartları taşımadığını esasına ilişkin olarak da davacının müvekkili şirketin büyümesi ve değişen şartlara uygun hareket etmesine engel olduğunu, kolektif şirket olarak faaliyetini sürdürmesinin ve karar almasının zorlaştığını bu sebeple tür değiştirmesinin gerekli olduğunu ancak davacının tür değişikliğine ilişkin karar almasına engel olmasının iyi niyetli omladığını iş yapılan firmalara karşı güvence verebilmesi için tür değiştirmesinin gerekli olduğunu, davacının art niyetli olarak bu duruma engel olduğunu, davacının şirket ortaklığından doğan görev ve yetkilerini yerine getirmediğini, şirketin menfaatlerine aykırı davranışta bulunarak şirkete ihanet ettiğini, davacının müvekkili şirketin finansal olarak zor durumda bırakmak ve itibarsızlaştırmak için icra takibinde bulunduğunu, TTK’nın 245 ve 255. Maddesi gereğince haklı nedenlerle çıkarılmasına karar verdiğini, davacının ileri sürdüğü sebeplerin yerinde olmadığını, alınan kararda belirtilen haklı sebeplerin gerçekleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY … ATM’NİN …E SAYILI DOSYASINDA:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %16,66 pay sahibi ortağı olduğunu, 2016 yılı kâr payının ve geçmiş dönem alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında Çatalca icra müdürlüğünün …E sayılı takip dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının itiraz ettiğini itirazın haksız olduğunu, zira müvekkilinin TTK 228. maddesi kapsamında davalı şirketten alacaklı olduğunu, bu alacağın bilanço ve beyannamelerle sabit olduğunu, müvekkilinin ödeme emri tebliği üzerine ortaklıktan çıkartıldığını, bu kararın iptali için dava açıldığını ileri sürerek takip konusu alacağın 8.710.536,00 TL’si yönünden itirazın iptaline, takibin devamına ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacıya gerekli ödemlerin yapıldığını, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını, şirket karlarının davacının bilgisi ve onayı ile şirket yatırımlarında kullanıldığını, davacının faiz talebinin yerinde bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesi istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; Asıl dava, kolektif şirket ortaklığından çıkarılmaya dair kararın iptali istemine ilişkin olup, birleşen dava ise kâr payı alacağının tahsiline ilişkin yapılan takip nedeniyle itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar dayanmış oldukları delilleri dosyaya ibraz etmişlerdir.
Davalı şirketin ticari sicil kaydı dosyaya celbedilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı asıl davada ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin 13/10/2017 tarih ve …karar sayılı kararın iptalini talep etmiş, birleşen dosyada ise kâr payı ödenmemesi nedeniyle başlatmış olduğu takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Öncelikle asıl dava yönünden uyuşmazlık değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Davacı, davalı kolektif şirketin ortağı iken 13/10/2017 tarih …karar sayılı karar ile ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmiştir. Alınan karar noter aracılığıyla davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafından TTK’nın 255/2 maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde dava açılmıştır.
Alınan karardan TTK’nın 245/1 maddesine dayanılmış gerekçe olarak da; bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması ve bir ortaığın kendisine düşen asli görevleri de borçları yerine getirmemesi sebeplerine dayanılmıştır.
TTK’nın 255. Maddesi gereğince bir ortağa kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı şirketin feshinin istenebileceği durumlardan, diğer ortakların tümü o ortağın şirketten çıkarılmsaına ve şirketin devamına karar verebilirler. Aynı yasanın 245. Maddesinde ise haklı sebepler sayılmıştır. Davalı şirket bu maddenin a ve b bentlerine dayanmıştır. A bendinde; bir ortağın şirketin yönetim işlerinde ve hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, b bendinde ise; bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi gösterilmiştir. Maddeye baktığımızda a,b,c,d bentlerinin örnek kabilinden sayıldığı, haklı sebep olarak genel bir belirlemenin yapıldığı, bunun da şirketin kuruşluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkması olarak tanımlandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki yasal dayanak dikkate alınarak davalı şirketin, davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin kararın yterinde olup olmadığı, haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğinin değrlendirlmesi gerekmektedir. Alınan karara baktığımızda 245/1 maddesindeki a ve b maddesine dayanılırken bir takım sebepler ileri sürülmüştür. Bu sebeplerden ilki şirketin tür değiştirilmesine ilişkin alınan karara davacının katılmamasıdır. İkinci sebep ise davacının şirketin yönetim işlerinde şirkete karşı görevlerini ihlal etmiş olması, yükümlülüklerini yerien getirmemesi ve şirketin menfaatine aykırı davranışta bulunmnası gösterilmiştir. Bu maddenin açıklamasında ise davacının eşi …’ün ortak olunan başka şirketteki görevinden çıkarılması, grup şirketinde kolektif şirketin ortakların haklarına karşı aykırı harekette bulunması sebebiyle davacının şirkete karşı icra takibinde bulunması gerekçe gösterilmiştir.
İleri sürülen hususların yukarıda belirtmiş olduğumuz TTK’nın 245. Maddesindeki genel haklı sebep ve örnek olarak verilen a ve b bentleri yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı şirket bir kolektif şirket olup, TTK’nın 211. Maddesi gereğince gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklarından hiçbirisinin sorumluluğu şirket alacaklarına karşı sınırlanmamış olan bir şirkettir. Bu niteliği dikkate alındığında ortaklara güven ilişkisnin önemli olduğu, ortakların şahsi durumlarının öne çıktığı, ticari ilişkide ortakların sorumluluklarının belirli olduğu bir şirket yapısı olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu yönüyle bakıldığında ortakların şahıslarının ön planda olduğu, tür değşitirme hususunun da bu niteliği dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı şirket çıkarılmaya ilk sebep olarak tür değiştirmeye engel olması ileri sürülmüştür. Kolektif şirketin bu niteliği ve 245. Maddedeki haklı sebebin tanımı dikkate alındığında, tür değiştirmeye muhalif olunmasının haklı sebep olarak değerlendirilmeyeceği açıktır. Zira şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak bir durum söz konusu değildir. Davacı şirketin gerekçe olarak ileri sürdüğü a bendinde ise şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarında çıkarılmasına şirkete ihanet edilmesi ileri sürülmüştür. Dosyaya sunulan kayıtlar, esas sözleşme ve kararları dikkate alındığında, şirket yetkililerinin …olduğu anlaşılmaktadır. Kolektif şirkette tüm ortakların temsil yetkisi bulunabilecekken sözleşme ile ortaklardan birine veirlmesi de mümkündür. Davalı şirkette de …’e verilmiştir. Dolayısıyla yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında iahnet etmesinin ileri sürülmesi gerçekle bağdaşmamaktadır. Yine davacının eşinin grup şirketlerinden birisinde yönetim zaafiyeti oluşturduğu, bir takım sıkıntıların yaşandığı ileri sürülmüş ise de davalı şirketin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin haklı neden olarak ileri sürülmesi mümkün değildir. Davalı şirketin faaliyetiyle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Davacının, davalı şirkete karşı icra takibinde bulunması da ortaklıktan çıkarılması için haklı neden olarak değerlendirilemeyecektir. Yukarıda belirtildiği üzere 245. Maddede sayılan haklı neden şirketin amacının gerçekleşmesinin imkansız kılacak veya zor duruma getirecek bir fiil olması gerekmektedir. Ortaklardan birisinin kâr payı alacağı bulunduğu gerekçesiyle takipte bulunmasının şirketin amacının gerçekleşmesine engel olduğu söylenemeyecektir. Açılan dava veya takibin haklı olup olmadığının bu hususta bir önemi bulunmamaktadır. Haklı sebebin gerçekleşmesi için açılan dava veya takibin 245. Maddede sayılan haklı nedenlerden olması ve bu fiilin şirketin amacının gerçekleşmesini engellemesi veya zorlaştırması gerekmektedir. Haklı veya haksız bir dava veya takipte bulunmasını bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir. Dava anayasal bir hak olup bu hakkın kullanılması 245 kapsamında değerlendirilemeyecektir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında asıl davada dile getirilen davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin alınan kararın, TTK’nın 245. Maddesine aykırı olduğu, haklı nedenin gerçekleşmediği anlaşıldığından alınan kararın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava yönünden uyuşmazlığı değerlendirildiğimizde; davacı Çatalca İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunmuş itiraz üzerine iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyadaki talep kâr payı alacağına ilişkindir. Bu hususta davacı vekilinden açıklama istenilmiş, davacı vekili 18/04/2018 tarihli celse beyanında taleplerinin 2016 yılı ve önceki yıllara ait dağıtılmayan kâr payı alacağına ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Davacı vekilinin açıklaması ile birlikte değerlendirildiğinde birleşen dosyadaki talebin davalı şirketin dağıtılmayan 2016 ve önceki yıllara ait kâr payı alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafı kabulünde olduğu üzere kâr payı dağıtımına ilişkin bir genel kurul kararı bulunmamaktadır. Şirketlerde kâr payı dağıtımı genel kurulun (ortaklar kurulunun) münhasır yetkisi içerisinde bulunmaktadır. Kâr payı dağıtılıp dağıtılmayacağına genel kurulun karar vermesi gerekmektedir. Dava konusu olayda kâr payı dağıtımına ilişkin bir karar bulunmamaktadır. Mahkemenin genel kurulun münhasır yetkisinde olan bir konuda, genel kurulun yerine geçerek karar alması mümkün değildir. Kâr payı dağıtılmasını isteyen ortağın, genel kurul toplanması ve bu talebin genel kurulda görüşülmesi ile ilgili yasal haklarını kullanması gerekmektedir. Bu haliyle birleşen dosyadaki takibin haklı olmadığı, itirazın yerinde olduğu anlaşıldığından birleşen dosyadaki talebin de reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı taraf kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de; takibin kötü niyetli olarak başlatıldığına dair bir delil bulunmadığı, bu yöndeki iddianın ispat edilemediği anlaşıldığından bu yöndeki talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
I-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının KABULÜ ile; davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin davalı şirketin 13/10/2017 tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE,
2-Verilen iptal kararı nedeniyle ortaklık hisse bedeli olarak davacıya ödenen bedelin davalı şirkete iadesine,
3-Alınması gereken 35,90-TL harçtan peşin alınan 31,40-TL harcın, mahsubu ile bakiye 4,50-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 62,80-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri 230,90-TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,

II-BİRLEŞEN BAKIRKÖY … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN …ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 35,90-TL harçtan, peşin alınan 101.049,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 101.018,39-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir olunan 152.305,36-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …