Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/967 E. 2018/453 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/967 Esas
KARAR NO : 2018/453

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2016
KARAR TARİHİ : 02/05/2018
G.KARAR YAZIM TARİHİ :11/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekklilinin davalı şirketten almıoş olduğu sipariş üzerine, siparişe konu ürünün hazırlayarak davalıya teslim ettiğini, teslim edilen mallara ilişkin uyasal süre içerisinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmamasına karşın teslim edilen malların yurtdışında satıldıktan sonra malların ayıplı olduğu, istenildiği gibişolmadığı bildirilerek reklamasyon uygulandığının müvekkiline iletildiğini, söz konusu mnallarla iligili herhangi bir numune gönderilmediğini, ayıba ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığını, ayıplı ifa iddiasına ilişkin yazılı bir bildirimde bulunulmadığını, bununla ilgili aralarında reklamasyon kesileceğine dair açık ve yazılı bir anlaşma olmadığını, müvekkilinin siparişe uygun olarak teslim ettiği mallara ilişkin e-fatura kesilip davalıya gönderdiğini, davalı tarafından iade edilmesi üzerine tekrar düzenlenerek gönderildiğini, takibe konu 2 adet faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, defalarca uyarılmasına rağmen davalının yurt dışındaki müşterisinin reklamasyon uyguladığını belirterek müvekkiline borcunu ödemediğini belirterek takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptalinin verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinbin yurtdışına ihracat yaptığını, ihracat talebini karşılamak için bazı firmalara fason üretim yaptırdığını davalıya da bukapsamda üretim yaptırıldığını ancak 09/06/2016 tarih itibariyle ticari ilişkiye son verildiğini, yurt dışındaki müşterilerinin talep ve şikayetlerinin fason üretim yapan firmalara yansıtıldığını, bu kapsamda davacı şirkete de yansıtma yapıldığını davacı şirketin kesilen faturaların itirazsız olarak ödediğini, fatura kesilmeden de davacının yazılı muvaffakatının alındığını, davacının elektronik ortamda gönderilen faturayı kabul ettiinği ve itireazsız olarak ödediğini ancak ticari ilişkiye son verdiğini anlayınca daha önce yapmış olduğu ödemeleri geri almak için dava konusu 2 aylık faturayı düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, TTK’daki ayıba ilişkin sürelere uyulması dahil davacının hatalı ve eksik üretim yamış olduğunu kabul etmesi nedeniyle daha sonra bunu ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacıya yaptırılan fason üretimde çok sayıda gizli ve açık hatalar bulunduğunu yurtdışı müşterilerinin bildirimiyle öğrendiklerini, bu durumu davacı şirkete bildirdiklerini, yurtdışı müşterilerinin kesmiş olduğ reklamasyon faturasını yarı yarıya paylaşıldığını, davacı şirketin de yazılı onayın alındığını, ayıplı ifa nedeniyle müvekkilinin önemli bir müşterisini kaybettiğini, müvekkilinin olay nedeniyle daha fazla zararı olduğunu, davacını kesmi olduğu faturaların tamamiyle haksız ve kötü niyetli olduğunu, faturaların reklamasyon ve fiyat farkı adı altında düzenlendiğini, ancak böyle bir mal ve hizmet alınmadığını müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle itirazın iptali ve ayıplı ifa iddiasına ilişkindir.
Taraflar dayanmış oldukları delillerini dosyaya ibraz etmişlerdir.
Dosya arasına celbolunan Küçükcekmece … İcra müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 55.148,73 TL cari hesap alacağının tahsiline ilişkin ilamsız takip talebinde bulunduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddiaları alacak borç durumu ve özellikle borcun ödendiği ve bulunmadığı yönündeki iddaialar dikkate alınarak öncelkikle mali müşavir bilirkişi tayin edilerek ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi yapmış olduğu inceleme sonucunda ibraz etmiş olduğu raporunda özetle; tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğunu, ticari defterlerine göre aralarında 55.148,73 TL cari hesap farkı bulunduğunu bu farkın davacı tarafından düzenlenen 14/06/2016 tarihli 47.327,52 TL tutarındaki reklamasyon faturası ve 14/06/2016 tarihli 12.754,92 TL fiyat farkı faturasından kaynaklandığın beyan etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ve tarafların beyanlar dikkate alındığında aralarındaki uyuşmazlığın asıl olarak davalı tarafından kesilen 2 adet faturaya karşı davacı tarafından reklamasyon ve fiyat farkı faturalarının kesildiği ve uyuşlmazlığın davalı tarafından kesilen reklamasyon faturasına ilişkin ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususundan kaynaklanması nedeniyle bu faturalara konu ürünler üzerinde tekstil mühendisi bilirkişi tayin edilerek rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi ibraz etmiş olduğu raporunda dava konusu olan ürünlerin bilirkişi incelemesine sunulmadığını, numune olarak 10 adet ürünün sunulduğunu 10 adet üzerinde yapılan incelemede de ürünlerin çıplak gözle incelemeyle tespit edecek şekilde ayıplı olduğunun anlaşıldığını, yapılan numune incelmesinde dikim ve ütüden kaynaklanan delik, ölçü ve görüntü ayıplarını bulunduğunu ,bu ayıplarında çıplak gözle görülecek şekilde açık ayıp niteliğinde olduğunu beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı düzenlemiş olduğu 2 adet fatura bedelinin ödenmediği gerekçesiyle icra takibinde bulunmuş, davalı ise borcu bulunmadığını belirterek itiraz etmiş olup tarafların ticari defter belgeleri ile beyanları dikkate alındığında, davacı tarafından sipariş üzerine yapılan ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
Alınan SMM raporu ve tarafların beyanları dikkate alındığında, davalı, herhangi bir borcu bulunmamasına karşın davalı tarafından reklamasyon ve iade faturaları kesildiğini, bu faturaların yersiz olduğunu beyan etmiş ise de davalının davacıya ayıplı ifa iddiası ve yrtdışı müşterisinin reklamasyon faturası kesmesi nedeniyle 12.754 TL lik ve 47.327,51 TL’lik 2 adet faturayı reklamasyon faturası olarak keserek davacıya gönderdiği, davacının da elektronik ortamda gönderilen e-faturaları defterlere zorunlu olarak kaydettiği ve bunun üzerine reklamasyon adı altında 47.327,52 TL’lik bir fatura, 12.754,92 TL’lik fiyat farkı adı altında ikinci bir faturayı 8 gün içerisinde davalı tarafa keserek gönderdiği anlaşılmaktadır. Gönderilen faturalar ve karşılık olarak gönderilen faturalar dikkate alındığında mal alım satım olmadan karşılıklı olarak elektronik ortamda birbirini karşılayacka şekilde 2 adet faturanın gönderildiği anlaşılmaktadır. Davalı borcunun ödendiğini, hiçbir borcu kalmamasına karşın davacı tarafından haksız olarak 2 adet fatura kesildiğini iddia etmesine karşın, kendisinin kesmiş olduğu reklamasyon faturalarına karşılık davacı tarafından 2 adet faturanın kesildiği anlaşılmaktadır. Her iki tarafın kesmiş olduğu ikişer adet fatura mal alım satımına dayanmadığından kesilen bu faturaların yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı tarafın kesmiş olduğu faturaların, davacıdan aldığı ürünlerin ayıplı olduğu yurt dışı müşterisi tarafından bildirilerek kendisine reklamasyon kesildiğinden bunu davacıya yansıttığını iddia ettiğinden öncelikle ayıplı ifa olup olmadığı, bu faturaların yerinde olupğ olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının teslim etmiş olduğu ürünlerin davalı tarafından kontrol edilerek yurtdışı müşterisine gönderildiği, müşterisi tarafından reklamasyon kesilmesi üzerine davacıya ayıba ilişkin bildirimde bulunduğu açıktır. Bu haliyle ayıbın niteliğine göre davalının süresinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihtarını yapıp yapmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında sipariş üzerine üretim yapıldığından eser sözleşmesi söz konusudur. TTK’nın 23/Son ve TBK’nın 223. Maddesi gereğince, alıcının makul bir sürede muayene ve ihbar külfetini yerine getirerek bunu uygun bir sürede satıcıya bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Davalı, ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerinincelemeye sunmamakla birlikte sunmuş olduğu numune ürünler üzerinde yapılan incelemede de, ürünlerin açık ayıplı olduğu anlaşılmıştır. Ürünler çıplak gözle yapılacak muayeneyle tespit edilecek şekilde ayıplı olup, davanın süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş ihraç ettiği ürünlerin ayıplı oludğu yönünde müşterisinin bildirimiyle süresinden çok sonra 01/02/2016 tarihinde davalıya bildirimde bulunmuştur. Bu haliyle davalının ayıptan kaynaklanan haklarını kaybettiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple ayıba ilişkin kesmiş olduğu 2 adet reklamasyon faturasının haksız olduğu sabittir.
Her ne kadar davalı, aralarında anlaşma yapıldığını, ayıplı ifanın davacı tarafından kabul edildiğini, bu yönde e-posta yazışmöaları bulunduğunu beyan etmiş ise de, bu yönde davacı tarafın açık bir kabulü bulunmamaktadır. Davalı tarafından sunulan ve …’ın davacı adına gönderdiği belirtilen maillerden hesaba ilişkin yazışmaları bulunmakta ve iki adet reklamasyon ile ilgili “bugün ödeme yaparsanız kabul edeceğiz.” şeklindeki beyanın ayıplı ifanın kabul edileceği yönünde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu yazışmada da belirtilen reklamasyonların neye ilişkin olduğu açık değildir. Dava konusu edilen ürünlere ilişkin ayıplı ifa iddiası ve kabul söz konusu değildir. Bu sebeple bu ifadenin ayıplı ifanın kabul edildiği şeklinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davalı tarafın ayıplı ifaya ilişkin süresinde ve usulüne uygun ihbarda bulunmadığından ayıplı ifadan kaynaklanan haklarını talep edemeyeceği, alınan rapora göre de ayıplı ifa iddiasına ilişkin karşılıklı gönderilen faturalar öncesinde davacının 55.148,73 TL alacağının bulunduğu bu yönüyle davalının yapmış olduğu itirazın haksız olduğu anlaşıldığından itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı icra inkar tazminatında bulunmuş ise de taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa iddiasının bulunduğu, ayıplı ifa iddiasının mahkememizce rapor alınarak değerlendirildiği, bu haliyle likit bir borçtan söz edilemeyeceği anlaşıldığından davacının icra inkar tazmnatının REDDİNE, yine davalı taraf kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de itirazın iptaline karar verildiğinden kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davacının davasının KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece … İcra Müd. … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynen devamına, takip tarihinden itibaren yıllık %10,50’yi aşmamak üzere avans faiz uygulanmasına,
2-Tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 3.767,21-TL harçtan peşin alınan 941,81-TL harcın, mahsubu ile bakiye 2.825,40-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 971,01-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri 94,90-TL ile bilirkişi sarf gideri 500,00-TL olmak üzere toplam 594,90-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına takdir edilen 6.146,36-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 02/05/2018

Katip …

Hakim …