Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/540 E. 2018/93 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/540 Esas
KARAR NO : 2018/93

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2016
KARAR TARİHİ : 09/02/2018
G.KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;müvekkili …’ün annesi …’ün 20/08/2015 tarihinde vefat ettiğini, geride tek mirasçı olarak davacı müvekkilinin kaldığını,davalı bankanın … Şubesi nezdindeki muris .’e ait vadeli USD hesabının ölümden 5 gün sonra hiç bir talep olmaksızın davalı tarafça kapatıldığını, paranın vadesiz hesaba aktarıldığını, döviz kurunun çok dalgalı olduğu bu dönemde müvekkilinin maddi zarara uğradığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 tazminatın 28/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekilin cevap dilekçesinde özetle; davacının murisine ait hesabın basit bir vadeli USD hesabı değil bankacılık lügatında “Opsiyon ve Türev İşlemler” olarak tanımlanan müşterinin belli bir kıymeti önceden belirlenen bir vadeden veya fiyattan alma ya da satma hakkı veren sözleşmeye davalı bir hesap olduğunu, ihtilafın basit bir tüketici işleminden değil tam tersine detaylı bir yatırım işleminden kaynaklandığını, bu işlem ile müteveffanın ticari bir iş yaparak kar elde etme amacı taşıdığını, ticari işe ilişkin ihtilafın çözümünde-Tüketici Mahkemeleri’nin değil- Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, ayrıca sözleşmenin 21.maddesine göre İstanbul Merkez Mahke- meleri’nin yetkili kılındığını,davacının ne şekilde zararının doğduğunu açıklamadığını ,dava konusu işlemlerin opsiyon işlemi olduğu ve …’ün talimatı ile gerçekleştirildiğini,opsiyon sonunda oluşan TL mevduatının vadesiz hesaba aktarılmasının mevzuat ve sözleşmeye uygun olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar dayanmış oldukları delilleri ibraz etmişlerdir.
Tarafların karşılıklı iddiaları, alacak borç durumunun tespiti ile ilgili uzman bankacı bilirkişi tayin edilerek rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi ibraz etmiş olduğu 23/11/2017 tarihli raporunda özetle; davacıların murisi … ile davalı banka arasında 20/11/2014 tarihinde tezgah üstü türev işlemler sözleşmesi imzalandığını, aralarındaki ilişkinin bu sözleşme kapsamında sürdürüldüğünü, dava konusu edilen işlemle ilgili de muris ile davalı banka arasında 25/08/2015 opsiyon tarihi olan opsiyon sözleşmesi teyit formu düzenlenmiş olduğunu, bu sözleşme gereğince banka belirlenen tarihteki kur üzerinden dövizi tl’ye dönüştürerek hesapta tuttuğunu, mahkeme aksi kanaatte olması halinde bu tarihte vadeli bir hesaba alınması halinde işlemiş faizin 26.477,79-TL olduğunu beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı dava dilekçesi ve 04/11/2016 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanında murisleri …ün 20/08/2015 tarihinde vefat ettiğini, ancak murisin hesabında bulunan paranın veraset ilamının ibraz edildiği 10/10/2015 tarihine kadar vadesiz hesapta tutularak faiz kaybı olduğunu belirterek bunun tespiti ile tahsilini istemiştir. Davalı taraf ise muris ile aralarında tezgah üstü türev araçları sözleşmesi bulunduğunu, murisin opsiyon sözleşme teyit formu talebine göre işlem yapıldığını, vade dolduğunda seçilen opsiyona göre tl’ye çevrildiğini, bankacılık mevzuatı gereğince talebe bağlı olduğunu iddia etmiştir. Bu durumda aralarındaki uyuşmazlık murisin ölümü nedeniyle talep olmaksızın USD niteliğindeki paranın TL’ye çevrilerek vadesiz hesapta tutulması nedeniyle zarar oluşup oluşmadığı hususundadır.
Dosyaya sunulan tüm delillerin değerlendirilmesiyle davacıların murisi … ile davalı banka arasında 24/11/2014 tarihli tezgah üstü türev araçlar sözleşme setinin imzalandığını, sözleşmenin 2.1. maddesinde opsiyon işleminin tanımı ve taraflara karşı yüklediği yükümlülüklerin belirlendiği, dava konusu edilen opsiyon işleri ile ilgili de 15/07/2015 tarihli opsiyon sözleşme teyit formunun düzenlendiği, bu formda opsiyon şeklinin USD alma hakkı uzlaşma tarihinin 25/08/2015 olarak belirlendiği, dosyaya sunulan kayıtlara göre de uzlaşma tarihi olan 25/08/2015 tarihinde opsiyon kullanım fiyatı olan 2.74-TL üzerinden satın alma hakkının kullanıldığı, belirlenen tarih ve saat sonunda ise tl’ye çevrilerek hesapta tutulduğu, davacıların murisinin uzlaşma tarihinden önce 20/08/2015 tarihinde öldüğü, dolayısıyla davacının iddiasının aksine talimat olmadan işlem yapılmasının söz konusu olmadığı, aralarında ki sözleşme ve teyit formuna göre işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının iddiaları yerinde değildir. Davalı bankanın aralarında sözleşme ve teyit formu gereğince işlem yaptığı ve yükümlülüğünü yerine getirdiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı taraf yargılamanın ileri ki aşamalarında davalının aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bununla ilgili banka ses kaydı ve yazışmalarının celbini talep etmiş ise de, HMK’nun 141. maddesi gereğince ön inceleme duruşmasından sonra ancak karşı tarafın açık muvafakatı ile iddia ve savunmanın genişletilmesi mümkündür. Karşı tarafın açık muvafakatı bulunmadığından ön inceleme duruşmasından sonra dile getirilen iddianın genişletilmesi yasağı nedeniyle inceleme ve değerlendirilme yapılması mümkün değildir. Esasa ilişkin olarak da murisin imzalamış olduğu opsiyon sözleşme teyit formunun açıklama kısmında açıkça “Opsiyon bitiş saatine kadar opsiyon kullanma hakkı münhasır taktire göre kullanılır, aksi durumda opsiyon kullanılmayacak ve opsiyon değersiz olarak sona erecektir. Opsiyonu kullanması durumunda, yukarıda belirtilen şekilde hesaplarınızda hareket olacaktır.” hükmü yer almaktadır. Bu hükümde dikkate alındığında talimat olmaksızın davalı bankanın ayrı bir vadeli hesap açıp parayı değerlendirmesi mümkün olmayacaktır. Aralarındaki sözleşmenin bir ticari nitelikteki bankacılık sözleşmesi olduğu da dikkate alındığında bankanın bankacılık mevzuatı gereğince de talimatı arama yükümlülüğü bulunmaktadır.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak, haksız olan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL red harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde miktarı itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/02/2018

Katip …

Hakim …