Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/516 E. 2020/341 K. 19.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/516 Esas
KARAR NO : 2020/341

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2016
KARAR TARİHİ : 19/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Müvekkili …. Mahallesi, … Caddesi, ….Sokak, No:…, …./…. adresinde bulunan …. Ünvanlı ticari işletmeyi dava dışı …. isimli şahıstan 17/12/2013 tarihinde devraldığını, davalı ile müvekkili arasında yapılan görüşmeler sonucunda 09/07/2015 tarihinde bu işletmeyi davalıya devrettiğini, davalı tarafından devre ilişkin bir protokol hazırlandığını ve protokolün 09/07/2015 tarihinde mail ile müvekkile gönderdiğini, davalının ilk etapta 120.000,00 TL ödeyerek işletmenin %50’sine ortak olacak ve daha sonrasında 31/08/2016 tarihine kadar 120.000,00 TL daha ödeyerek, işletmenin tamamını satın alacak , devir prosedürü de ödemelerden sonra tamamlanacağını, yine protokol uyarınca davalı işletmeyi almaktan vazgeçerse, ödeyeceği 120.000,00 TL müvekkili tarafından davalıya iade edileceğini davalının müvekkiline bu protokol gereğince 09/07/2015 tarihinde 13.000,00 TL ve 07/10/2015 tarihinde 57.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL ödeme gönderdiğini, davalı müvekkiline 20.000,00 TL’yi elden ödediğini, davalının ödeme günü olan 09/07/2015 tarihinde taraflar arasındaki protokolde belirtilen ve Küçükçekmece … icra müdürlüğü …. Esas sayılı dosyasına konu olan bonoyu 43.000,00 TL ödeme karşılığı 43.000,00 TL olarak müvekkilinden cayma hakkının teminatı olarak aldığını beyanla davalı tarafın 218.000,00 TL ödediğini beyan ettiğini , bu hususun taraflarınca kabul edilmediğini beyanla Küçükçekmece … icra müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte takip alacaklısına borçsuz olduklarının tespitini, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şifai sözleşme sorumluluklarını yerine getirmediğini müvekkilinin ödediği paraların iadesi için öncelikle davacıdan elden yaptığı bir kısım ödemeye karşılık aldığı 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bonoyu Küçükçekmece … icra müdürlüğü …. Esas nolu dosyası ile takibe koyduğunu ,takibin haklı ve yerinde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin birleşen … Esas sayılı dosyasında davacı vekili 30.06.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalının ….’da bulunan işyerinde …, … oyun makinesi, … İddia Makinesi bayiliklerinin satışı konusunda anlaştıklarını, buna göre davalıya toplamda 218.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının edimini yerine getirmesine rağmen davalının işyeri devrini gerçekleştiremediğini, davalının Büyükçekmece ….Noterliği’nin ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshettiğini, bunun üzerine yaptığı ödemelere ilişkin olarak yaptığı bonoyu takibe koyduğunu, davalının Mahkememizin …. Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, bu dosya ile birleştirme talep ettiklerini belirterek taraflar arasındaki şifai sözleşmenin feshine, müvekkilinin sözleşme gereğince ödediği paranın şimdilik 20.000,00 TL’sinin tahsiline, Mahkememizin … Esas sayılı dosyasındaki alacaktan mükerrer olmayacak şekilde mahsubuna, bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan 30/06/2016 tarihli birleşen davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacı … ….nin 09/07/2015 tarihinde senet karşılığı ikinci bir 43.000,00 TL ödeme yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın 30/06/2016 tarihli dilekçesinin iki ve yedi numaralı bentlerinde Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına konu olan senedin iş yeri bedeli olarak verilen para karşılığı olduğunu, yani kayıtsız ve şartsız bir alacağı ihtiva etmeyen teminat senedi olduğunu kabul ettiklerini, davacı tarafın müvekkili tarafından iş yeri devrinin yapılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, sözleşmeden dönme şartları oluşmadığını, karşı davalarında taraflar arasındaki sözleşmenin beşinci maddesi uyarınca işletme karına tarafların %50’şer oranda hissedar olmasına rağmen Ekim 2015 yılından bugüne kadar taraflarına herhangi bir bedel ödenmediğini, müvekkilin işletme net karının aylık 7.000,00 TL ile 8.000,00 TL arasında değiştiğini ancak Avrupa Şampiyonası sebebiyle karın daha da yüksek olabileceğini düşündüğünü beyanla şimdilik Ekim 2015 ile Ağustos 2016 ayları için 5.000,00 TL bedelin her ay için ayrı ayrı işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, bakiye devir bedeli olmak üzere, 1.000,00 TL’nin davalıdan reeskont avans faizi ile birlikte taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; asıl davada takibe konu olan 43.000,00-TL’lik senedin taraflar arasındaki işletmenin devri için teminat olarak alınıp alınmadığı, birleşen dosyada ise taraflar arasındaki işletmeninin devrine ilişkin sözleşmede tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, hangi taraf yönünden yükümlülüğün yerine getirilmemesi ile devrin gerçekleşmediğinin tespiti ile devir bedelinin iade edilip edilemeyeceği hususunda olup, birleşen dosyada karşı dava olarak ta işletmenin fiilen davalı karşı davacıya devrinden sonra karşı davanın açıldığı tarihe kadar kar payı hakkının doğup doğmadığı hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkememizin …. Esas, …. karar sayılı dosyasında davacının … olduğu, davalının … olduğu, 01/07/2016 tarihinde mahkememizin işbu esası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşıldı.
Davalı-birleşen dosya davacısının yapmış olduğu ödemelerin ne kadar olduğu, yapılan ödemelerin dava tarihine kadar alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin(enflasyon, üfe, tüfe, altın, döviz , borsa vb.) ortalaması alınmak suretiyle belirlenmesi için dosya finans uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından Bankalar aracılığı ile davalının banka hesaplarına 165.000,00 TL EFT yaptığını, davacının iddia ettiği 218.000,00 TL ödemenin 165.000,00 TL’sini dava dosyasında belgelendirdiğini, diğer 53.000,00 TL ödemeyi belgelendirmediğini, davalı birleşen dosya davacısının yapmış olduğu ödemelerin ne kadar olduğu, yapılan ödemelerin dava tarihine kadar alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin ortalama oran ve kurlar sonucunda yedi adet alım gücü çerçevesinde getirilerinin ortalamasının 8.718,61 TL olarak tespit edildiğini, bilirkişi ek raporunda özetle; davalı tarafından davacıya bankalar aracılığı ile senetle ve elden 228.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı birleşen dosya davacısının yapmış olduğu ödemelerin ne kadar olduğu, yapılan ödemelerin dava tarihine kadar alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin ortalama oran ve kurlar sonucunda yedi adet alım gücü çerçevesinde getirilerinin ortalamasının 12.044,52 TL olarak tespit edildiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamında bulunan raporun hüküm vermeye elverişli olmadığı kanaatine varılarak finans uzmanı bilirkişiden alınan raporlar ile uyuşmazlık konuları da dikkate alınmak suretiyle asıl davada takibe konu olan 43.000,00-TL’lik senedin taraflar arasındaki işletmenin devri için teminat olarak alınıp alınmadığı, birleşen dosyada ise taraflar arasındaki işletmeninin devrine ilişkin sözleşmede tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, hangi taraf yönünden yükümlülüğün yerine getirilmemesi ile devrin gerçekleşmediği ile devir bedelinin iade edilip edilemeyeceği, birleşen dosyada karşı dava olarak açılan davada işletmenin fiilen davalı karşı davacıya devrinden sonra karşı davanın açıldığı tarihe kadar kar payı hakkının doğup doğmadığı hususlarına ilişkin mali müşavir, finans uzmanı ve sektör bilirkişinden rapor alınmasına karar verilerek dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup bilirkişi heyeti raporlarında özetle; asıl davada davalı taraf senedin 09.07.2015 tarihinde banka haricinde elden ödenen 43.000,00 TL’nin karşılığında alındığını iddia ettiğinden kambiyo senetlerindeki mücerretlik ilkesinin ortadan kalktığı ve senedin banka harici elden ödenen 43.000,00 TL karşılığı alındığının ispat edilmesi yükümlülüğünün davalıya geçtiğini, davalı tarafından senet karşılığında ayrıca elden ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığını, davalı …’nin davacı …’a ayrıca elden ödenen 43.000,00 TL’ye karşılık dava konusu menfi tespiti talep edilen senedi aldığı iddialarının ispata muhtaç olduğunu, davalı …’nin işletmeyi devir alması halinde 25.000,00 TL daha ödemesi gerektiğini, dolayısıyla asıl davada davacının dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebinin yerinde olduğunu, birleşen davada davacı taraf sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğinden davacı tarafından yapılan fesih bildiriminin haklı olmadığını, her ne kadar birleşen davada davacı tarafından davalının işletmeyi devretme yükümlülüğünü yerine getirmediği iddia edilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşme uyarınca kararlaştırılan bedelin ödenmesinden sonra devir işleminin gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü, devir bedeli eksik ödendiğinden aynı şekilde davalıya ödenmesi gereken kar payları da ödenmediğinden TBK m 97 hükmü dikkate alındığında birleşen davadaki davacının taleplerini yerinde olmadığını, birleşen davaya karşı açılan karşı davada davacının ödenmeyen kar payının 2015 yılında 11.229,09 TL , 2016 yılında 12.195,16 TL olarak hesaplandığını beyan etmişlerdir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
Asıl dava dosyası bakımından davacının iddiasının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu olan bononun davalıya yapılan 43.000,00 TL ödeme karşılığında cayma hakkının teminatı olarak verildiğine ilişkin olduğu, bu nedenle işbu bono bakımından borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, buna karşı davalının savunmasının ise 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bononun davacı tarafından elden yapılan bir kısım ödemeye karşılık alındığı ve davacının şifai sözleşme sorumluluklarını yerine getirmemesi üzerine ödenen paraların iadesi için yapılan takibin haklı ve yerinde olduğu noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip, edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı).
Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir (HGK’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768 sayılı ilamı).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan davacının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına konu olan 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bononun iddia ettiği gibi teminat amacıyla verildiğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, ancak davalı 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bononun davacı tarafından elden yapılan bir kısım ödemeye karşılık alındığını beyan ettiğinden bu şekilde ispat külfetinin yer değiştirerek davalıya geçtiği, davalı tarafından senet karşılığında ayrıca elden ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davalının, davacıya elden ödediği 43.000,00 TL’ye karşılık Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına konu olan 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bonoyu aldığına yönelik iddialarının ispata muhtaç olduğu, davalının üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılmakla açılan davanın kabulü ile, davacının Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu lehtarı …, borçlusu … olan 09/07/2015 tanzim, 09/08/2015 vade tarihli 43.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından elden yapılan bir kısım ödemeye karşılık alındığını kabul ettiği bono sebebiyle davalının takibe giriştiği dikkate alındığında İİK 72/5 maddesi uyarınca takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılması sebebiyle takip konusu alacağın %20’sine tekabül eden 8.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
Birleşen dava ve birleşen davaya karşılık olarak açılan karşı dava bakımından ise tefrik kararı ile birlikte Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek gerekçeli karar tefrik sonucu….esas numarasını alan dosya üzerinden yazılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl dava bakımından;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davacının Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu lehtarı …, borçlusu … olan 09/07/2015 tanzim, 09/08/2015 vade tarihli 43.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-İİK 72/5 maddesi uyarınca haksız olduğu anlaşılan takip konusu alacağın %20’sine tekabül eden 8.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.937,33 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 800,78 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.136,55 TL’nin davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça sarf edilen 800,78 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, tebligat, müzekkere gideri ile bilirkişi sarf gideri olmak üzere 1.655,75 TL’nin toplamda 2.485,73 TL’nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 6.390,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
7-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Birleşen dava ve Birleşen davaya karşılık olarak açılan karşı dava bakımından;
Birleşen dava ve Birleşen davaya karşılık olarak açılan karşı davanın işbu dosyadan tefrik edilerek,
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/06/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır