Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/305 E. 2020/826 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/305
KARAR NO : 2020/826

2- … -Şirinevler Mah. Barbaros Cad. Bahçelievler Maliye Komplesksi No :3 Bahçelievler/ İST
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2016
KARAR TARİHİ : 02/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 03/12/2020

DAVA; Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …, …, ihbar oluna …AŞ nin hissedar olduğunu, … ….AŞ nin bir aile şirketi olduğunu, … …AŞ nin 2008 yılından bu yana sürekli zarar etmesi nedeniyle müvekili şirketin neden zarar ettiğini araştırmaya kalktığını lakin ticari defterler üzerinde inceleme yaptırmak istediğinde yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen, inceleme yapmasının engellendiğini, bu gelişme üzerine müvekkilinin avukatları aracıağılı ile özel denetçi atanması talebi ile Bakırköy … ATM nin …. esas sayılı dosyasında dava ikame edildiğini, Bakırköy … ATM …. e …. K 05/11/2015 tarihli kararı ile şartlar oluşmadığından özel denetçi atanması talebinin reddedildiğini, TTK 392.maddesi kapsamında yönetim kurulu üyesinin inceleme hakkının kullanılmasına karar verildiğini, kararın icraya konulmuş lakin ticari defter inceleme için şirket merkezinde hazır edilmediğini, bu kez ihbar olunan şirket vekilleri 02/03/2015 tarihinde bir gün evvelinde şifahi olarak haber verdikleri bir genel kurul yaparak müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğine hakim hissedarlar tarafından bur son verildiğini, böylece Bakırköy … ATM kararının infaz kabiliyetinin ortadan kalktığını, müvekillerinden defterler kaçırılmaya çalışınca, müvekkili tarafından yapılan araştırmalarda, şirketin mevcut hissedar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından, ihbar olunan … …AŞ ile aynı konuda iştigal eden şirketler kurulduğu ve bu şirketlerle ticari ilişkiler içinde olunduğunu ve bu şirketlere kaynak aktarımı yapıldığına ilişkin duyumlar alındığını, … Alüminyum San AŞ nin uğradığı zararın tespiti ile tespit edilen zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkilirinden ihbar olunan şirketteki hissesi oranında müvekkillerine ödenmesini bu talebin kabul görülmemesi halinde uğranılan zararın ihbar olunan şirkete ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalılar tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın niteliğinin davacılar tarafından açıklanması gerektiğini, davacılar tarafından tazminat davası açılmış olduğunu, davanın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası mı yoksa haksız fiil nedenine dayalı bir tazminat davası mı olduğu ve hangi yasal gerekçelere dayanıldığının dava dilekçesi içeriğinden anlaşılmasına olanak bulunmadığını, davacılar tarafından açılan davanın bir an için YK üyelerinin sorumluğundan kaynaklı tazminat davası olduğu düşünüldüğüde dahi davanın dava şartı ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yönetim kurulu üyesi davacının dava hakkı bulunmadığını, davalılardan …, … ve …, dava konusu zarara uğradığı iddia edilen şirketin dava tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olmadığını, bu durumda, bu davalılara dava yöneltilmesinin olanaksız olduğunu, … Alüminyum San ve Tic AŞ, … Metal Ltd Şti ve … Tekstil Ltd Şti firmalarının da dava dilekçesinden dava niteliği anlaşılmasa da şirketin zararının tazmini ve şirkete ödenmesi talepli bir dava taraf gösterilmesinin olanaksız olduğunu, huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların öncelikle zararı ispat etmeleri gerektiğini, davalıların gayrimenkul satışı nedeni ile şirketin zarara uğratıldığı yönündeki iddiaları gerçeğe aykırı olduğunu, davacıların davanın esasına etkili olmayan asılsız iddialarına şimdilik yanıt verilmediğini, davanın ihbarı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık, şirketin davalıların eylemleri nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı,zarara uğramış ise zarar miktarının ve davacıların davalılardan bu nedenle talep edebileceği alacak miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Davacı vekili dava dilekçesindeki vakıalar ile ilgili açıklama yaparak delil toplanmasına dair beyanda bulunduğu, bu kapsamda yazılan müzekkerelerde … , …. Tekstil Gıda Turizm…. Ltd Şti, … Bank, …., Davutpaşa Vergi Dairesi, …. Bankası, …bank, Marmara Kurumlar Vergi Dairesi, … Bank, … Bank, … Bankası, …, …. Bankası, … … Bank, …., …bank, …. Bank,…. Bank, ….bank, … Bank, … Türk, … Bank, ….bank, …bank, …bank, … Bank, … Bank, …, Bank …, … Bank, …. Bank, …. Bank ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüklerinden gerekli bilgi ve belgeler celp edilmiştir.
Davacı vekili yazılı beyanda bulunarak bir kısım finans grubuna ve dava dışı şirkete müzekkere yazılmasını talep etmiş, talep gereği celse arası ilgili yerelere müzekkereler yazılarak bilgi ve belgeler celp edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, ihbar olunan şirketten davalı şirketlere piyasa değerinin altında satış yapılıp yapılmadığı, aralarında bulunan ticari alım-satımda ihbar olunan şirketlerin zararının oluşup oluşmadığı, doğmuş ise yöneticilerin kusurlarının bulunup bulunmadığı, zarar bulunuyor ise miktarı ve davalı gerçek kişilerin sorumluluklarının tespiti hususunda resen muhasebe finasman uzmanı, SMM ve sektör uzmanı bilirkişi tayin edilerek rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM …. , Prof. Dr. …ve Prof. Dr. …. tarafından düzenlenen kök raporda, dava konusunun; davacılann ortağı olduğu … Alüminyum AŞ ile diğer davalı şirketler arasında piyasa değerinin altında satış yapılıp yapılmadığı, aralannda bulunan ticari alım-satımda … Alüminyum AŞ’nin zaranmn oluşup oluşmadığı, doğmuş ise yöneticilerin kusurlarının bulunup bulunmadığı, zarar miktan ve davalı gerçek kişilerin sorumluluklan yönünde olduğu, davalı şirketlerden … ALÜMİNYUM AŞ’den diğer davalı şirketlere Örtülü kar transferi yapıldığına ilişkin olarak yapılan incelemede; … Alüminyum AŞ ortakları arasında yer alan Davacıların diğer davalı şirketlerde (… Alüminyum AŞ, … METAL LTD, GTP Tekstil Ltd) ortaklık, yönetim kurulu üyeliği, yetkili sıfatlarında herhangi bir ilişkilerinin tespit edilmediği, … alüminyum AŞ şirketinin ticari defter kayıtlannda diğer davalı 3 şirket ile ticari ilişkilerinin olduğu ve en yoğun ilişkilerin …. Alüminyum şirketi ile olduğu, … Alüminyum AŞ’nin davacılar haricindeki diğer tüm ortaklarının … Alüminyum AŞ’nin de ortağı olduğu, … Alüminyum AŞ’nin ortaklanndan … ve …’ın … METAL LTD ortağı olduğu, … Alüminyum AŞ’nin ortaklanndan …’ın … Tekstil ortağı olduğu, … Alüminyum AŞ, … Alüminyum AŞ ve …. Metal Ltd şirketlerinin üçünün de iş adreslerinin aynı olduğu, … Alüminyum AŞ ve …. Alüminyum AŞ şirketlerinin meslek gruplarının aynı olduğu, …. Bankası tarafından ibraz edilen ekstrede davalı … Alüminyum AŞ firmasının yoğun hesap hareketlerinin bulunduğu ve örtülü transfer yapıldığı iddia edilen 3 davalı firma ile de yapılan işlem adedinin fazla olduğu görülmüş ve davalı … Alüminyum AŞ’nin hesap ilişkisinin, bu 3 firmadan en yoğun çalışmasının …. Alüminyum AŞ ile olduğu, … AŞ’nin ilgili BA bildirimlerine göre; Davalı … Alüminyum AŞ firmasının özellikle 2007-2013 yılları arasındaki satışlarının ortalama %90 üzerinde büyük bir bölümünü davacıların hissedar olmadığı ancak ilgili şirketteki diğer tüm hissedarların (…, …, …, … ve …) ortak olduğu … AŞ’ne yapılmış olduğu, Davalı … Alüminyum AŞ firmasına ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinde yapılan inceleme neticesinde firmanın 2006 yılından 2016 yılına kadar; 2006, 2014, 2015 yıllarında kar elde ettiği buna karşılık 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2016 yıllarında zarar etmiş olduğu, davalı … Alüminyum AŞ’nin … Alüminyum AŞ ile yoğun çalıştığı dönemlerde zarar ettiği, bu karşın … Alüminyum AŞ’ye ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinde tespit edebildiğimiz kadarı ile ilgili dönemlere denk gelen 2010-2013 yılları arasında 2012 yılında zarar kaydetmesine karşın 2010, 2011, 2013 yıllarında 2012 yılından daha büyük tutarda kar elde ettiği, tüm bu tespitlerin Davalı … Kardeşler Alüminyum AŞ firmasını kaynaklarını kullanarak zarara uğratıcı işlemler olarak değerlendirilebileceği belirtilmiştir.
Davalı tarafa dava konusuna ilişkin satışlara dair faturaları ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde ibraz edilmediği taktirde davalı tarafın bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiş, eksiklik tamamlandıktan sonra dosyanın yeniden bilirkişi kuruluna tevdi ile taraf itirazlarının değerlendirilmesi ve tazminat miktarının her bir yıla ilişkin olarak hesaplanmak suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM …. ve Prof. Dr. … tarafından düzenlenen ek raporda, davacı tarafından 4 klasör … Alüminyum A.Ş. ile … A.Ş. arasındaki ilgili dönemlere ait faturaların dosya kapsamına sunulduğu, bu faturaların incelenerek emsal satışlar ile piyasa rayicinde satışların yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiği, heyette bu yönde tespit yapacak bilirkişi olmadığından değerlendirmenin yapılamadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyetinden Prof.Dr… çıkarılmak suretiyle heyette yerine Prof.Dr…’in eklenmesine ek raporda Prof.Dr…’in raporda görüş bildirmediği anlaşılmakla heyetten çıkarılarak yerine sektör uzmanı bilirkişisi atanarak yeniden rapor alınmasına karar verilmiştir.
SMMM … , Prof. Dr. …. ve Doç. Dr. …tarafından düzenlenen ikinci ek raporda, dava dosyasında mevcut faturaların tamamına yakınında malzemelerin alaşımlarının beyan edilmediği, değerlendirme yapılırken faturalardaki malzemelerin piyasada yaygın olarak kullanılan … alaşımı olduğunun kabul edildiği, dava dosyasında 2007-2013 yılları arasında faturaların bulunduğu, faturalar incelendiğinde çoğunluk olarak muhtelif kalınlıklarda düz levha satışının ağır bastığının görüldüğü, karşılaştırmaların ağırlıklı olarak … alaşımı düz levhalar için yapıldığı, alüminyum sektöründe yapılan inceleme ile … alaşımı levha ve çetalı levha fiyatlarında o günkü LME (London Metal Exchange-Londra Metal Borsası) fiyatları ve üzerine düz levhalarda ton başına 1500 $-1800 ve çetalı levhalar için $ 1700-2000 işçilik eklenerek fiyatın oluştuğunun bilindiği, firmadan firmaya işçilik fiyatlarının değiştiği, nihai kararı etkilemeyeceği için ton başına 1800 $ kabulünün yapıldığı, geçmiş tarihteki alüminyum fiyatları bu şekilde hesaplanarak her ayın 15’indeki Merkez Bankası Efektif dolar kuru alınarak kilogram fiyatlarının hesaplandığı, incelenen yıllar arasında dolar bazında alüminyum fiyatlarında büyük değişimler olmadığı, dolar TL kurunda önemli dalgalanmaların olmadığının görüldüğü, 2007-2013 yılları arasında fatura tutarlarının piyasa rayiç fiyatlarına yakın olduğu, satış fiyatlarının piyasa fiyatlarından sapmasının ortalama % 11 daha düşük olduğu, bu farkın makul bir fark olduğu, firmalar arasında alışverişte işçiliğin 1800 dolar yerine 1500 dolar civarında uygulanmış olması halinde piyasa rayiçlerinin elde edildiği, aynı faturada çok sayıda farklı fiyatlarda eşyalar bulunduğu, bu durumun levhaların kalınlık ve alaşım farkından kaynaklanabildiği, netice olarak faturalarda ilgili tarihlerdeki alüminyum levha fiyatlarında piyasa rayiçlerinin fahiş oranda altında bir fiyatlandırma bulunmadığı, kesilen faturaların piyasa rayiçlerine yakın olduğu, şirketin hangi yıllarda ne kadarlık zararının bulunduğu belli olmamakla birlikte, teknik bilirkişi tarafından rayicin fahiş oranda altında satış yapılmadığı tespiti karşısında zararın bu satışlardan kaynaklanmadığı, davacıların ortağı olduğu … Alüminyum AŞ ile diğer davalı şirketler arasında piyasa değerinin altında satış yapılıp yapılmadığı noktasında yapılan incelemelerde böyle bir tespite yer verilmediği, dava dışı şirketin menfaatlerini korumakla yükümlü davalı yönetim kurulu üyelerinin diğer şirketlerdeki konumları da dikkate alındığında şirketin menfaatlerini gözardı ederek özen ve bağlılık yükümlülüklerini ihlal ettiğini söylemenin mümkün olmadığını, netice itibariyle yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda davalı yönetim kurulu üyeleri bakımından sorumluluğun şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde davanın konusu “ihbar olunan ……AŞ yönetim kurulu üyeleri ve diğer hissedarları tarafından kurulan davalı şirketlere kaynak aktarımı kapsamında, bu şirketlere zararına veya piyasa değerinin altında satışlar yapılıp yapılmadığının tespiti ile yapılan bu satışlarda ihbar olunan ……AŞ’nin uğradığı zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ihbar olunan ……AŞ’ye ödenmesidir” şeklinde açıklanmış, bununla birlikte davalılardan … ve …’ın, müvekkili …’ın yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde, müvekkilinin bilgisi dışında şirket adına kayıtlı taşınmazı 7.050.000,00 TL’ye satıldığı, o dönemde gayrimenkulun değerinin 8.500.000 TL olarak tespit edildiğini, satışla şirketin zarara uğratıldığını belirtmiştir.
Davalılar vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde, davanın TTK 560 gereğince zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini belirtmiş olup, kısa kararda zamanaşımı itirazı hakkında değerlendirme sehven yapılmamış ise de, 28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazedete yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik kapsamındaki HMK 305/A gereğince zamanaşımına ilişkin karar tesis edilmiştir.
Davaya konu şirket zararlarının gerçekleştiği tarihler olarak 2005-2016 yılları arası gösterilmiş olup, zararın gerçekleştiği belirtilen tarihlerde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 309/4 maddesine ve 6102 sayılı TTK m.560’a göre, tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yönetim Kurulu üyelerinin sebep olduğu zarar, parça halinde farklı zamanlarda meydana gelmiş olursa, zamanaşımı süresi en son meydana gelen zarar parçasının bilinmesinden itibaren işlemeye başlayacağı kabul edilir. (Yördem, Yılmaz, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi, Aralık 2017,s.263) İddia edilen zararın 2016 yılına kadar devam etmekte olduğunun bildirildiği, ayrıca eylemlerin aynı zamanda “örtülü kazanç transferi” mahiyetinde olduğunun belirtildiği, bu durumda son zarar parçası itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı gibi, ceza zamanaşımına tabi olması halinde de davanın zamananaşımı süresi içerisinde açıldığının kabulünün gerektiği anlaşılmakla zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibariyle davacıların dolaylı zararına istinaden açılmış sorumluluk davası olup, aktif husumet ortaklar ve iflas halinde alacaklılar, pasif husumet ise yönetim kurulu üyelerinde olduğundan davalılar … Alüminyum… AŞ., … Metal Ürünleri… Ltd. Şti., .. Tekstil Gıda Turizm Metal San. Ve İth. İhr. … Ltd. Şti’ne karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle karar verilmiştir.
Mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Bu sorumluluk, kusur ilkesine dayanmaktadır. Başka bir anlatımla, kusur yoksa yönetim ve denetim kurulunun da bir sorumluluğu söz konusu değildir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticiler veya denetçiler kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Dava hakkının kullanılması, ortaklığın dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına bağlı değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren, yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak TTK’nın 309 ve 340 ncı maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Doğrudan zarar görüldüğünün iddia edilmesi halinde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur ve TTK’nın 336/5 nci maddesine göre ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
TTK’nun 553.maddesinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, esas itibariyle bir kusur sorumluluğudur. Kusur, TTK m.553’e dayanan yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu açısından, sorumluluğun doğması için aranan zorunlu şartlardan birisidir. Anonim şirketin zarar görmüş olduğu gerçeği tek başına sorumluluk için yeterli değildir. Yönetim kurulu üyelerine kusurlu bir hareketin izafe edilememesi halinde sorumluluk söz konusu olmayacaktır. TTK’nun 553.maddesinde yer alan hüküm, mülga 6762 Sayılı Yasanın 336.maddesinden farklı olarak kasten ve ihmal neticesinde kavramları yerine kusur sözcüğü ile yetinmiştir. Bir kimsenin gerekli özeni gösterip göstermediği “normal ve ortalama bir insanın aynı durum ve koşullarda yapacağı davranışlar” gözönüne alınarak saptanır. Gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği, her olayın kendi bünyesinde incelenmeli ve ölçü olarak normal tedbirli bir insandan o olayda ve koşullarda beklenen davranış dikkate alınmalıdır. Objektifleştirilmiş kusurda, aynı durum ve koşullarda herkesten aynı davranış biçimi beklenir. Bu nedenle, zarar verici davranışı subjektif bakımdan özürlü gösterebilecek nedenler dikkate alınmaz( Akdağ, Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, s.313 vd)
Davacı tarafça davalı şirketlere zararına veya piyasa değerinin altında satışlar yapıldığı ve şirket adına kayıtlı taşınmazın gerçek değerinin altında satıldığından bahisle zarar doğduğundan bahisle tazminat talep edilmiştir.
Sorumluluk davalarının şartlarından birisi “zarar” olup, şirketin, ortakların ve alacaklıların zararı, malvarlığının mevcut durumunda “fiili bir azalma” diğer adıyla “pozitif zarar” olarak ortaya çıkabileceği gibi, olayların normal akışına, genel hayat tecrübelerine göre malvarlığında meydana gelebilecek artışın zarar verici davranış nedeniyle kısmen veya tamamen önlenmesi suretiyle “kardan yoksunluk” şeklinde ortaya çıkabilir. Zarar veren yöneticinin, kendisine bir çıkar sağlayıp sağlamaması veya çıkar sağlamak istemesinin bir önemi yoktur. Ortada bir zarar yoksa, yönetim kurulu üyesi hukuka aykırı davranmış olsa dahi, aleyhine sorumluluk davası açılması sözkonusu olmaz. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sektör bilirkişi tarafından inceleme yapılmış olup, faturalarda ilgili tarihlerdeki alüminyum levha fiyatlarında piyasa rayiçlerinin fahiş oranda altında bir fiyatlandırma bulunmadığı, kesilen faturaların piyasa rayiçlerine yakın olduğu ifadelerine yer verildiği işaret edilmiş olmakla bilirkişi raporunda şirket zararının bu satışlardan kaynaklanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Şirket adına kayıtlı gayrimenkulün rayiç değerinin altında satışının yapılmak suretiyle şirketin zarara uğratıldığından bahisle tazminat talep edilmiş ise de, satış tarihi itibariyle olaya uygulanması gerekli 6102 Sayılı TTK’nun 553.maddesinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun, kusur sorumluluğu olduğu, satışı yapılan gayrimenkulun rayiç değerinin altında satılmış olmasının davalıların kusuru ile gerçekleştiği iddiasının ispatlanamadığı, satış değeri ile rayiç değeri arasındaki farkın başlı başına kusurlu davranışı ispata yeterli olmadığı anlaşılmakla bu zarar kalemi yönünden de hukuki sorumluluğun şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davalılar …, …, …, …, …’a karşı açılan davanın subut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davalıların zamanaşımı itirazının reddine
1-Davalılar … Alüminyum… AŞ., … Metal Ürünleri… Ltd. Şti., … Tekstil Gıda Turizm Metal San. Ve İth. İhr. … Ltd. Şti’ne karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalılar …, …, …, …, …’a karşı açılan davanın subut bulmadığından REDDİNE,
3-Karar ve ilam harcının 54,40 TL’ye ikmali ile bakiye 25,20 -TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 29,20 TL peşin harcın mahsubuna,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … Alüminyum… AŞ., … Metal Ürünleri… Ltd. Şti., … Tekstil Gıda Turizm Metal San. Ve İth. İhr. … Ltd. Şti kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalılar …, …, …, …, … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 02/12/2020

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI